Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1240 E. 2019/1182 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1240
KARAR NO : 2019/1182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2018
NUMARASI : 2016/228E. 2018/38K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … adıyla, davalının ise … adıyla tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının toptan mal satışı yaparken müvekkili ile davalı arasında bir cari hesap ilişkisi kurulduğunu, müvekkilinin bu ilişki devam ederken davalıdan 35.000,00 TL tutarında siparişte bulunarak karşılığında 5 adet senet tanzim ederek teslim ettiğini, ilk üç senetin müvekkilince ödenerek senet asıllarının teslim alındığını, müvekkilinin teslim alınan ürünlerin 02.12.2015 tarihli iade faturası ile 4.838,40 TL. lik kısmını, 14.12.2015 tarihli iade faturası ile de 1.387,80 TL’lik kısmını iade ederek toplam 6.226,20 TL’lik bir iade gerçekleştirdiğini, 4. senetten sadece 773,80 TL’lik bir bakiye kaldığını, gerek bu bedel ve gerekse 7.000,00 TL bedelli senet ve tüm cari hesaba ait borcun nakit olarak ödendiğini, davalı tarafın, 4. senedi ve ödenilen senedi iade etmediğini, davalı tarafın iade faturaları ile iade edilen ürünlerin yerine yenisini almaları gerektiğini iddia ederek son senet olan 5. aya ait 7.000,00 TL bedelli senedi Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyasıyla icra takibine konu yaptığını, dava konusu yapılan Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının durdurulması/icra kasasına giren/girecek olan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıya cari hesap ilişkisi sebebiyle gerek dava konusu yapılan senet ve gerekse Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün .. E. sayılı dosyası sebebiyle borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bedeli ödenen 3 adet bononun iade edildiğini, iadesi iddia edilen mallara ilişkin senetlerin vade tarihinden önce olmasına rağmen ilk senetlerin ödenmiş olmasının da davacının iddialarının doğru olmadığını ortaya koyduğunu belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, %20 oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” …Taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu senetlerin davacı tarafından ödendiği, son senedin davacının iade faturası düzenleyerek ürünleri teslim etmiş olması nedeniyle ödenmesine gerek bulunmadığı bilirkişi raporu ve tanık beyanlarından anlaşılmış olup davacının Kocaeli … İcra Müdürlüğünün .. sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılmasına karar verilen defter incelemesine ilişkin olarak taraflarına ihtarat yapılmadığını,Davacı defterlerinin incelendiği bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmeden karar verildiğini, söz konusu defterlerin kendi leyhlerine delil niteliği olup olmadığının taraflarınca bilinmediğini, davacı defterleri tasdikleri tam olsa bile gerçek durumu yansıtmadıkları için delil olarak değerlendirilmemesi gerektiğini,Dava miktar ve değeri itibariyle tanıkla ispat yasağı bulunmasına rağmen, ilk derece mahkemesince tanık dinlenilmesinin usule aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesinin 08.03.2018 tarihli duruşmada davacıya yeni – ek delil sunması için süre verdiğini, ancak bu delil listesinin de taraflarına tebliğ edilmeden nihai karar verildiğini,Tanıklardan birisinin de bizzat davacının eşi olduğundan tarafsız olmadığını, tanık beyanlarının doğru olmadığını, kime ve nereye, hangi malların teslim edildiği hususunda, kanıt olma niteliği bulunmayan beyanlar olduğu anlaşılmasına rağmen, delil olarak değerlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesinin tahkikatı tamamladığını bildirip, sözlü yargılama için gün tayin etmeksizin, bu konuda taraflarına ihtarlı davetiye tebliğ etmeden tahkikatı bitirerek aleyhe karar verdiğini, HMK’nın 186. maddesine aykırı bu işlem sebebiyle haklarının ihlal edildiğini,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, takip dayanağı bononun bedelsiz kaldığı iddiasıyla menfi tespit talebinde bulunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinde; davalı … vekilinin vekaletnamesini 15.02.2017 tarihinde sunduğu, UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırmada, ön inceleme duruşmasının tarih ve saatini içerir meşruhatlı davetiyenin davalı …’e 08.02.2017 tarihinde tebliğe çıkartıldığı ve tebligatın yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili herhangi bir mazeret göstermeksizin ön inceleme duruşmasına katılmamıştır. HMK’nın 140/4. maddesi uyarınca, zorunlu hallerde bir defaya mahsus olmak üzere ön inceleme için yeni bir gün tayin edilir. Yine, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, uyuşmazlık noktalarının tespitinden sonra hakim, tarafları sulhe ve arabulucuya teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa ön incelemeyi tamamlamak üzere duruşmayı talik edebilir. Somut olayda; az yukarıda bahsi geçtiği gibi davalı vekili davalı asile yapılan usulüne uygun tebligata rağmen herhangi bir mazeret göstermeksizin ön inceleme duruşmasına katılmamıştır. Davalı vekili mazeretsiz şekilde hazır olmadığından taraflar sulh ve arabulucuğa teşvik edilememiştir. Ancak ilk derece mahkemesince davacı hazır olduğu için ön incelemenin yapılmış olmasında bir usule aykırılık bulunmamaktadır.İstinaf eden davalı vekili tarafından, sözlü yargılama aşamasına geçilmeden, son sözleri sorulmadan hüküm tesis edildiğini, bu durumun HMK’nın 184-186. maddelerinin yanısıra adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu istinaf sebebi olarak göstermiştir. 7101 Sayılı Yasa’nın 61. maddesi ile 6102 Sayılı Yasanın 4/2. maddesinde yapılan değişikliğe göre, miktar veya değeri 100.000 TL’yi geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağının düzenlendiği, ilk derece mahkemesince kararın verildiği tarihin 24/05/2018 olduğu, dolayısıyla görülmekte olan itirazın iptali davasının miktar itibariyle, karar tarihinde basit yargılama usulüne tabi hale geldiği ve somut olayda HMK’nın 321/1. maddesi uyarınca taraflara beyanda bulunmaları için ayrıca süre verilmesi gerekmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Somut olayda, 30.05.2017 havale tarihli bilirkişi raporu HMK’nın 280. maddesi uyarınca dosyada masraf olmadığından davalı vekiline tebliğ edilmemiştir. HMK’nın 120. maddesinde gider avansı düzenlenmiştir. Buna göre “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir”. İlk derece mahkemesince bu şekilde avans eksikliği giderilerek bilirkişi raporu davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, iki haftalık beyan süresinin dolması da beklendikten sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan usule uyulmadan davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde karar verildiği, bu konudaki istinaf sebebinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.Yargıtay tarafından geliştirilen mutlak temyiz sebepleri kavramından hareketle, temel yargılanma haklarının ihlali sonucunu doğuran usul hatalarının mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir. İlk derece mahkemesinde bir tarafın hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmelidir. Hukuki dinlenilme hakkı yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir temel yargısal haktır. 03/10 2001 tarihli 4709 sayılı Yasa ile Anayasanın 36. maddesine eklenen ibare uyarınca, herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu nedenle, ilk derece yargılamasında taraflardan birinin adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebidir ( Dr.Cenk Akil, İstinaf Kavramı, Ankara 2010, s.362).Açıklanan bu gerekçelerle, davanın karara bağlanabilmesi için gerekli yasal koşullar sağlanmadan ve hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/09/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26/09/2019