Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/123 E. 2018/651 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/123
KARAR NO : 2018/651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2017
NUMARASI : 2014/587- 2017/934 E.K
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin taşımacılık ve lojistik sektörünün önde gelen firmalarından olduğunu, davalı …’in 01.11.2011 tarihli iş sözleşmesi gereğince, 01.11.2011 ile 30.09.2013 tarihleri arasında, davalı …’ın ise 09.01.2008 tarihli iş sözleşmesi gereğince, 09.01.2008 ile 29.07.2013 tarihleri arasında müvekkili şirkette çalıştıklarını, her iki davalının da operasyon sorumlusu olarak görev yaptıklarını, bu pozisyonda taşıma işlerinin yürütülmesinde sorumluluk alarak bir çok müşteri ile birebir iletişim kurduklarını, müşterilere ilişkin ve şirket içi ticari sır niteliğinde sayılabilecek pek çok detaylı bilgiye erişim sağladıklarını, davalıların kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldıklarını, iş sözleşmelerinde sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 yıl boyunca rekabet etmeme yükümlülüğü açıkça kararlaştırıldığı halde davalıların müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip firma dava dışı … Ltd. Şti.’nde çalışmaya başladıklarını, davalıların aynı dönemde beraber çalıştığı toplam 9 kişi ile birlikte hareket ederek müvekkili şirketten ayrılarak rakip firmaya geçtiklerini, müvekkilinin çalıştığı bazı müşterilerin rakip firmayla iş yapmaya başladığını ileri sürerek iş sözleşmesinde kararlaştırılan 1 (bir) yıllık net ücret tutarına denk gelen cezai şarttan ve uğranılan maddi zarardan şimdilik 15.000 TL nin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalılar vekili, müvekkillerinin iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini, rekabet yasağının sınırlı ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde olmaması gerektiği gibi tek taraflı cezai şart koşulunun geçerli olmadığını, ticari sırra vakıf olunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları sonucunda, davalıların davacı şirketin operasyon bölümünde çalıştıkları, özel şifrelerinin bulunduğu, ticari sır niteliğinde olan bilgilere sahip oldukları, davacı şirkette ..yazılım programının lojistiğin çeşitli halkaları birbirine bağlayan entegre bir program olduğu ve şirketin çeşitli departmanlarında çalışanlarının tıpkı somut dosyada davalılarda olduğu gibi şifre ile programa ulaştıkları, davacı ile aynı konuda ve aynı bölgede faaliyet gösteren dava dışı … şirketinin 29/08/2013 tarihinde kurulduğu, dava dışı … şirketinin kurulmasından çok kısa bir süre de yaklaşık 9 davacı çalışanının bu rakip firmaya geçtiği, dava dışı .. şirketine geçen 9 kişinin içinde davalılarında bulunduğu, davalıların kendi iradeleri ile böyle bir karar aldıkları, davalıların bu kararının tek başına TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, davalıların davacının ticari sırlarını ele geçirmeye yönelik bir çalışma içinde oldukları, iş akitlerinin feshinin altında yeni kurulan dava dışı …. şirketi lehine ancak davacı şirket aleyhine menfaat temini amacı taşıdığı, ayrıca davalıların iş akitlerinin feshinden sonra müşteri ve ciro kayıplarının oluştuğu, davacının müşterilerini ayarttığı, müşteri porföyünü, faaliyet ve iş sırlarını dava dışı …’a bilgi sızdırma yoluyla transfer ettikleri, kaybedilen müşterilerinin artık … ile çalışmaya başladığı hususların kanıtlanamadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısa kararda sadece davanın reddine denildiği halde gerekçeli kararda asıl ve birleşen davanın reddine şeklinde karar tesis edildiğini, bu haliyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkinin bulunduğunu, davanın borçlar kanununda düzenlenen rekabet yasağından kaynaklanmasına karşın ticaret kanununda yer alan haksız rekabet hükümlerinin değerlendirilerek karar verildiğini, davalıların edindiği bilgilerin ticari sır niteliğinde olup, rakip firmada çalışmaya başladıklarını, zarar verme ihtimalinin yeterli olduğunu bu nedenle davanın reddinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava, rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmede belirlenen cezai şartın ve uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, 2014/41 Esas sayılı dosyanın iş bu dava dosyası ile birleştirilmiş olmasına ve yargılamanın her iki dosya yönünden birlikte yürütülmesine karşın, 17.11.2017 tarihli celsede verilen kısa kararda; “Davanın reddine ” şeklinde hüküm tesis edilmiş ve fakat gerekçeli kararın hüküm kısmının 1 numaralı bendinde “ 2014/584 (Bakırköy 11 ATM’nin 2014/36 ) sayılı dosyası üzerinden açılan ana davanın REDDİNE,” 2 numaralı bendinde “Birleşen 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/41 Esas sayılı davasının REDDİNE,” denilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
HMK 298. maddesinde hükmün yazılması düzenlenmiştir. HMK. 298. maddesinin 2. fıkrasında “Gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” ibaresi bulunmaktadır. Ayrıca, 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması öngörülmüştür. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ve yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK’nun bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye izin verilmemesinin amacı kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Bu durumda, kısa karar ve gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle hükmün kaldırılması gerekmiştir. Hükmün kaldırılma nedeni gözetildiğinde, istinaf incelemesine tabi usulüne uygun kurulmuş bir hükmün varlığından söz edilemeyeceğinden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmüş olup, öteki esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmemiştir.
Diğer taraftan, davada mahkemeninde kabulünde olduğu üzere, cezai şart alacağı ve uğranılan maddi zararın tazmini istenmiş olduğuna göre, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddelerinin karar yerinde tartışılıp değerlendirilmemesi de doğru görülmemiştir.
Yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda, HMK 353/1.a.6. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.