Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1219 E. 2019/1368 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1219
KARAR NO : 2019/1368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/297 Esas – 2018/296 Karar
TARİHİ : 26/04/2018
DAVA : Alacak (Kambiyo Senedine Dayalı)
DAVA TARİHİ: 28/07/2017
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/259 ESAS, 2016/249 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan )
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne, birleşen menfi tespit davasının reddine yönelik verilen karara karşı asıl davada davalılar, birleşen davada davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kendi işinin yan kolu olarak davalı … San. Tic. Ltd. Şirketi ortaklarından … ve … hisselerini 500.000,00’er TL bedelle satın almak suretiyle şirketin toplam % 40 oranındaki hissesini noterden devraldığını, şirketin % 60 hissesine sahip olan hissedarlara ve şirket yetkililerine şirketin % 40 hissesinin devralındığı ve devrin şirket resmi defter ve kayıtlarına işlenmesinin Bakırköy ….Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, şirket hissedarları …, … müvekkilinin ortaklığını kabul etmeyeceklerine ilişkin genel kurulda olumsuz oy kullanacaklarını beyan ederek müvekkiline yapmış oldukları cazip teklif üzerine müvekkilinin 1.000.000,00-TL ye satın aldığı % 40 oranındaki hisseleri 1.150.000,00-TL kâr ile toplam 2.150.000,00-TL karşılığında 1/4’er hisse oranında satın aldıklarını, ödemenin 300.000,00-TL’lik bölümünün şirket hissedarı … tarafından Bakırköy …. Noterliğinde ödendiğini, geri kalan 1.850.000,00-TL’nin ise … Ltd. Şirketi yetkilisi ile borçlusu …, kefili … olacak şekilde toplam 4 adet senet düzenlenerek … tarafından müvekkiline verildiğini, toplam 250.000,00-TL tutarındaki 3 adet senet ödendiğinden bu senetlerin müvekkili tarafından iade edildiğini, ancak son senet olan davaya konu 19/12/2013 düzenleme 25/05/2014 ödeme tarihli 1.600.000,00-TL bedelli senedin ödenmediğini, bu nedenle davalılar aleyhine Bakırköy…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1216 esas sayılı dosyası ile kötü niyetli olarak borca ve imzaya itiraz ettiklerini, davaya ve icra takibine konu senet üzerinde yaptırdıkları bilirkişi incelemesinde … San. Ve Tic. Ltd. Şirketi ve … ismine atfen atılmış üç adet imzanın …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, Bakırköy 2.İcra Hukuk Mahkemesince ise takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı gerekçesiyle borçlular aleyhine yapılan icra takibinin iptaline karar verildiğini, borçluların takibe konu senet bedelini ödememek için mal kaçırma gayreti içine girdiklerini öğrenmeleri üzerine Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/226 D.İş sayılı dosyasından borçlular aleyhine aldıkları ihtiyati haciz kararının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile uygulanması üzerine borçlular tarafından 1.600.000,00-TL nin icra kasasına yatırıldığını, ancak icra takibinin Bakırköy 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1126 esas sayılı dosyası ile iptal edildiğini ileri sürerek, öncelikle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yatırılan 1.600.000,00-TL’nin borçlulara ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde yatırılan para üzerine ihtiyati haciz konulmasını, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/226 D.İş sayılı dosyasına davaya konu senet bedelinin % 15’i oranında 240.000,00-TL teminat yatırıldığından ve yatırılan teminat halen mahkeme veznesinde bulunduğundan, teminatsız olarak ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz kararı verilmesini, 19/12/2013 keşide tarihli 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL bedelli senet bedelinin vade tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili … San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin hissedarlarının …, … olduğunu, % 20’şer hisseden toplam % 40 hisseleri bulunan ortaklar … şirketin diğer ortakları ile ihtilafa düşerek şirketi tasfiye etmek istemeleri ve bu taleplerinin kabul edilmemesi üzerine şirketteki hisselerini muvazaalı olarak davacıya devrettiklerini, ancak bu devrin çoğunluk hisse sahibi ortaklar tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine davacı ile dava dışı ortaklar … aralarındaki muvazaalı hisse devir sözleşmelerini feshederek hisselerin … üzerinde kalmasına karar verdiklerini, … şirkete ortak olarak devam etmeye karar verdiğini, .. ise 120.000,00-TL bedelli hissesini 30.000,00-TL beher hisseye ayırarak diğer 4 ortağa eşit hisse ile devrettiğini, devir bedelinin tamamının kendisine ödendiğini ve bu hususta ibralaştıklarını, aradan geçen 1 yıllık süreden sonra müvekkilleri hakkındaki ihtiyati haciz kararı ile davaya konu senetten haberdar olduklarını, senetteki imzanın şirket ortağı …’un eli mahsulü olup olmadığı bilinmemekle birlikte müvekkillerinin bu senetten dolayı davacıya borçlarının bulunmadığını, davacının 1.000.000,00-TL bedelle satın aldığı % 40 hisseyi kâr payı ile beraber 2.150.000,00-TL ye devrettiğine ilişkin yazılı bir sözleşme ibraz edemediğini, kaldı ki devredilen hisse miktarının sadece … % 20 hissesi olduğunu, bu hususta davacının kendi beyanları ile çeliştiğini, senet incelendiğinde her zaman düzenlenmesi mümkün …. San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin kaşesi kefil … tarafından atıldığı iddia edilen 3 imza olduğunun görüleceğini, senet metni üzerinde “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibaresi bulunmasına rağmen davacının bunun hisse devir bedeli karşılığı olduğunu iddia ettiğinden iddiasını yazılı delil ile ispatlamasının zorunlu olduğunu, senedin asıl borçlusu olan müvekkili şirketin davacı ile yapılan hisse devir sözleşmesinin tarafı olması veya senedin borçlusu olmasının mümkün olmadığını, % 20’lik hisse için 2.150.000,00-TL ödenmiş olduğu iddiasının ticari gerçeklere ve teamüllere aykırı olduğunu, senet borçlusu görülen müvekkili şirkete nakden herhangi bir ödeme yapmadıklarını davacı tarafın da kabul ettiğini, müvekkili şirketin ticari defterlerinde davaya konu senedin bulunmadığını, bir an için senetteki imzaların müvekkili …’a ait olduğu kabul edilecek olsa bile müvekkili …’un senedi kefil sıfatı ile imzaladığını, müvekkilinin davacıya asaleten veya kefaleten borcunun bulunmadığını, dosyaya sunulan protokolden anlaşılacağı gibi davacının müvekkili şirket ortaklarına … ait % 20 hisseyi vekaleten sattığını, davacının iddia ettiği hisse devirlerine ilişkin noter devir sözleşmelerinin devir bedelinin tamamen alındığını ve tarafların birbirlerinden herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını ortaya koymakta olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili şirket ile şirket ortağı olan diğer müvekkili aleyhine keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Şirketi, kefili … olan 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL bedelli ve “Bedeli nakden ahzolunmuştur” ihtiyari kaydı taşıyan senede dayalı olarak Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, müvekkillerinin davalı ile herhangi bir ticari faaliyeti ya da para alışverişi olmadığı gibi herhangi bir borcunun da bulunmadığını, senet metninde yer alan bedeli nakden ibaresinin müvekkili tarafından kabul edilmeyerek davalıdan herhangi bir ödünç para almadığı ifade edilmiş iken davalı alacaklının senedin veriliş sebebini talil ederek Bakırköy 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1216 Esas sayılı dosyası ve bu senede dayanarak müvekilleri aleyhine Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/297 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, davalı Bakırköy ….Noterliğinin 27/11/2013 tarih … yevmiye numaralı “Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi” ile … San. Ve Tic. Ltd. Şirketi’ndeki % 20 hissesini 120.000,00-TL, bedelle, … % 20 hissesini aynı noterliğin 26/11/2013 tarihli Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile yine 120.000,00-TL bedelle satın aldığını, toplam % 40 hisseyi 240.000,00-TL bedelle satın almış olmasına rağmen 1.000.000,00-TL ye satın aldığını, ayrıca … şirketteki toplam % 40 hissesini diğer ortaklar …, … 2.150.000,00-TL bedelle devrettiğini idda ettiğini, davalının iddiasını ispat etmek için dayandığı “Belge” başlıklı adi sözleşmede gerek hisseyi devralan tüm tarafların imzasını havi olmaması ve gerekse bononun belirleyici unsurlarının (miktar, tanzim ve vade tarihi gibi) yer almaması, sözleşme ile örtüşmemesi gibi sebeplerle davalı alacaklının iddiasını ispata yeter bir belge olmadığını, bu nedenle müvekkillerinin borçlu olarak kabul edilemeyeceğini, asilin borcu olmadığı hallerde kefilin de borcunun olmayacağını, davalının iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, aradan geçen yaklaşık 1 yıllık süreden sonra müvekkilleri hakkında yapılan ihtiyati haciz kararı ile davaya konu senetten haberdar olduklarını, senetteki imzanın şirket ortağı ve …’un eli mahsulü olup olmadığı bilinmemekle beraber senedin davalı …’a keşide edilerek verilmediği ve gerek şirketin gerekse …’un davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek öncelikle keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Şirketi, kefili … olan 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL bedelli senetten dolayı Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … dosyasına ödenen paraların alacaklıya ödenmemesi konusunda İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, huzurdaki dava ile Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/297 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın aynı hukuki sebepten kaynaklandığı gibi taraflarının da aynı olduğunu, bu nedenle davaların birleştirilmesine ve işbu senetten ve icra takibinden dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; usule ilişkin olarak aynı konuda mahkememizin 2015/297 Esas sayılı dosyası ile Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi alacaklısı …, borçluları … San. ve Tic. Ltd. Şirketi ve … olan 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL tutarlı senet bedelinin müvekkiline ödenmesi talepli olarak eda davası açtıklarını, davalıların ileri sürdükleri tüm itiraz, iddia ve delillerini açılan bu eda davasında ileri sürebilecekler iken bu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talepli olarak işbu davayı açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığını, ayrıca tarafları, konusu ve talep sonucu aynı olan davanın derdestlik sebebiyle reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise davaya konu bono metninde “Bedeli Nakten Ahzolunmuştur” ibaresinden de anlaşılacağı üzere, takibe konu bononun davacı borçluların müvekkiline olan para borcuna karşılık verilmiş olup, kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini içermekte olduğunu, öncelikle davaya konu senedin TTK’nın aradığı bütün geçerlilik unsurlarını taşıdığının Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 05/12/2015 Tarih, 2015/1759 Esas, 2015/23041 karar sayılı ilamı ile karar altına alındığını, yine bono üzerindeki imzaların borçlu şirket … San ve Tic. Ltd. Şirketi yetkilisi …’un eli ürünü olduğunun adli tıp tarafından verilen 25/11/2015 tarihli raporla tesbit edildiğini, toplam % 40 pay sahibi olan … diğer ortaklarla ihtilafa düştüklerinden 26/11/2013 tarihinde müvekkili ile … arasında, 27/11/2013 tarihinde müvekkili ile Hakan Delil arasında noter huzurunda hisse devir sözleşmelerinin imzalandığını, diğer ortakların hisse devrine muvafakat etmemeleri üzerine taraflar arasında ortaya çıkması muhtemel muvazaa iddialarını bertaraf etmek üzere müvekkili ile … arasında 19/12/2013 tarihli “Belge” başlıklı bir protokol düzenlendiğini, bu protokolde müvekkiline cazip teklif yapıldığı ve bunun üzerin … ile… arasındaki sözleşmelerin feshedildiği, bu fesih üzerine … üzerindeki payların kendi üzerlerinde kaldığı, …’ın daha sonra … ahzu kabza yetkili vekili sıfatıyla hisselerinin 1/4’ünü …, 1/4’ünü …’a, 1/4’ünü … ve 1/4’ünü … sattığı, 19/12/2013 tarihli belgede belirtildiği üzere … ise Bakırköy ….Noterliği’nde düzenledikleri 13/01/2014 tarihli sözleşmeler ile şirketteki hisselerinin …, … ile şirkete ortak sıfatıyla bu tarih itibariyle dahil olduğu anlaşılan ….devrettiğini, devir sonrası şirket ortakları arasındaki pay dağılımının %30 …, %30 …, %30 … ve %10 pay oranı ile … ait olduğunu, şirkette 02/01/2014 tarihli kararla…’in müdürlük yetkilerinin kaldırıldığını, izah edildiği gibi taraflar arasında hisse devirlerine ilişkin gerçekleşen işlemlerin kronolojik sıralaması incelendiğinde davacıların müvekkiline hiçbir borçlarının olmadığına yönelik iddialarının gerçeğe aykırı olduğunun anlaşılacağını, Bakırköy C.Başsavcılığı’nın 2014/110078 sayılı soruşturma dosyasından alınan 25/11/2015 tarihli adli tıp raporu ile davaya konu senet üzerindeki imzaların birleşen dosya davacısı …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, hisse devirleri nedeniyle şirketin borçlandırılmasının temsil yetkisi kapsamında dikkate alınması gereken bir konu olduğunu, şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili müdür olan …’un şirketi borçlandırmasının yasaya uygun olduğunu, diğer yandan kefil sıfatı belirtilerek ayrıca imza atılmasının …’un aval verdiği anlamına geldiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, aval verenin TTK.md.702 kapsamında alacaklıya karşı müteselsilen sorumluluğunun bulunduğunu, 19/12/2013 tarihli “belge” başlıklı protokol açısından protokolde belirtilen tüm hususların gerçekleştiğini, gerek …. ait payın, gerekse Hakan Delil’e ait payın diğer ortaklara devrinin tamamlandığını, keza dava konusu senedin ve diğer üç senedin protokol ile aynı tarihte düzenlendiklerini, olayların ve yapılan bütün işlemlerin bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle, protokol hükümlerinin tarafların gerçek iradelerinin tespiti ile yorumlanması gerektiğini ileri sürerek birleşen menfi tespit davasının hukuki menfaat yokluğu ve derdestlik sebebiyle usulden reddine, aksi takdirde haksız hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli davanın esastan reddine, %20’den az olmamak üzere müvekkili lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 2015/297 Esas – 2018/296 Karar, 26/04/2019 tarihli ilamıyla; “…Her ne kadar senet borçluları imzaların şirket yetkilisi …’a ait olmadığını ileri sürmüş iseler de, gerek savcılık aşamasında alınan adli tıp raporu gerekse mahkememizce alınan 3 kişilik uzman bilirkişi kurulu raporu ile dava konusu senet üzerindeki imzaların şirket yetkilisi …’un eli ürünü olduğu tespit edildiğinden senet borçlularının imza inkarına yönelik savunmaları yerinde bulunmamıştır. Dava konusu senedin düzenleyeni ….San.ve Tic.Ltd.Şti, düzenleyen lehine kefil (aval veren)i …, lehtarı …, düzenleme tarihi 19/12/2013, vade tarihi 25/05/2014 olan 1.600.000,00 TL meblağlı , kıymetli evrak niteliği taşıyan bono vasfında senet olduğu sabittir. Senet üzerinde “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibaresi bulunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu edilen bononun davalılardan tazmini gerekip gerekmediği, bononun dayandırıldığı hukuki ilişkinin var olup olmadığı, senedin ihdas sebebinin davacı alacaklı tarafça talil edilip edilmediği, alacaklının dayandığı hukuki ilişkinin var olup olmadığı, neticeten senet alacaklısının alacak iddiasının, senet borçlularının ise menfi tespit iddialarının yerinde olup olmadığı hususlarından oluşmaktadır. Davacı-senet lehtarı davaya konu bononun senet keşidecisi şirket hisse devirlerinin bedellerine ilişkin olarak düzenlendiğini belirtmek suretiyle esasen “nakden” kaydı bulunan bononun düzenlenme amacını diğer bir ifadeyle bononun temelinde yatan hukuki ilişkiyi dolayısıyla senedin ihdas sebebini “malen” olarak talil etmiştir. Senedin ihdas nedenini talil eden davacı-alacaklı bu şekilde ispat yükünü üzerine almıştır. Davacı senet alacaklısı bu iddiasının ispatı yönünde … ve … tarafından imzalanan “BELGE” başlıklı protokolü, hisse alım bedellerinin ödendiğini gösterir açıklama içeren banka ödeme dekontlarını, hisse devir sözleşmelerini, Bakırköy ….Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesini, dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen ve ödendiğine ilişkin üzerlerinde ödendi ve iptal yazıları bulunan 25/02/2014 vadeli 100.000,00 TL tutarlı , 25/03/2014 vadeli 100.000,00 TL tutarlı, 25/04/2014 vadeli 50.000,00 TL tutarlı bono suretlerini ibraz etmiştir. Sunulan “belge” başlıklı protokoldeki imzaya davalı-birleşen dosya davacısı … itiraz etmemiştir. Bu protokol tarafların kabulündedir. Söz konusu protokole göre, davacı … San.ve Tic.Ltd.Şti ortaklarından … hisselerini satın almıştır.Şirketin diğer ortakları ise bu hisse devrine muvafakat etmemişlerdir. Bu husus açıkça protokole yazılmak suretiyle yapılacak genel kurulda olumsuz oy kullanacaklarını beyan ettiğinden …’ın aldığı cazip teklif nedeniyle … ile yaptığı hisse alım sözleşmelerini feshettiği, bu fesih işleminden sonra … ait olan hisselerin kendi üzerlerinde kaldığı, …’ın daha sonra ….ahzu kabza yetkili vasıtasıyla hisselerinin 1/4’ünü …, 1/4’ünü …’a , 1/4’ünü …, 1/4’ünü … sattığı, bu satışın bedelinin bir bölümü nakit ve kalanın senet düzenlenerek ödendiği, işlemlerin muvazaadan ari gerçek satış olarak yapıldığı ve sözleşmenin iyiniyet çerçevesinde muvazaalı satış iddiasında bulunulmaması için düzenlendiği ibareleri yer almaktadır. Her ne kadar dava konusu bononun bilgileri ile cazip teklif nedeniyle …’a hisselerin iadesi için kararlaştırılan satış bedeli açıkça protokolde yazılı değil ise de; senet alacaklısının dayanmış olduğu diğer delillerin de protokol hükümleri çerçevesinde bütün olarak incelenmesi, tarafların protokolü yapmakta ki iradelerinin ve amaçlarının yorumlanması gerekmektedir. Ayrıca olayların kronolojik sıralaması ve şirketin hisse devirleri sonucunda ortaklık yapısının ne şekilde olduğu da önem arzetmektedir. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere … ile … arasında noterde 26/11/2013 tarihinde, yine … ile …arasında 27/11/2013 tarihinde hisse devir sözleşmeleri yapılmıştır. … hisse devirleri karşılığında ibraz olunan açıklamalı banka dekontlarına göre 500.000,00 TL … 500.000,00 TL … ödeme yapmıştır. Akabinde iki ortağın hisselerini devralan … Bakırköy ….Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini düzenleyerek …’ın hisselerini devraldığını, devir sözleşmelerinin karar altına alınarak tescil edilmesini içeren talebini …..San.ve Tic.Ltd.Şti’ne ihtar etmiştir.Bu ihtarnameden sonra düzenlendiği anlaşılan … ve …’ın imzalarını içeren “belge” başlıklı protokolde …’ın kendisine yapılan cazip teklif nedeniyle … ile yaptığı hisse devir sözleşmelerini feshettiği belirtilmektedir. Bakırköy ….Noterliği’nin 19/12/2013 tarih … yevmiye nolu fesihnamesi ile … ile … arasında yapılan 27/11/2013 tarihli hisse devir sözleşmesinin karşılıklı anlaşarak feshedildiği sabittir. Protokolde yazdığı gibi … %20 hissesinin 1/4 er olarak şirketin diğer ortakları … satıldığı da sabittir. Sonrasında ise şirket sicil kayıtları ve bilirkişi tarafından incelenen şirket karar defterine göre bu devir şirket genel kurulunca kabul edilerek ticaret sicilde tescil ve ilanı yaptırılmıştır. İşbu değişiklik neticesinde şirketin 23/12/2013 tarihi itibariyle ortaklık yapısının %25’er hisse oranları ile …, … şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. 02/01/2014 tarihinde ise … şirketi temsil yetkisi kaldırılmıştır. Sonrasında 13/01/2014 tarihinde şirket ortaklarından … sahip olduğu %25 hissenin %10 hissesini ortak dışı …, kalan %15’lik hissesini diğer üç ortak …, … eşit olarak devretmiş, bu devir 15/01/2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile kabul edilerek ticaret sicile tescil edilmiştir.Yapılan bu işlemler bütün olarak değerlendirildiğinde protokolü doğrular şekilde …’ın … ait hisseleri devralmasından sonra şirketin diğer ortaklarının bu hisse devrini kabul etmeyeceklerini ve yapılacak genel kurulda olumsuz oy kullanacaklarını beyan etmeleri üzerine hisse devir sözleşmelerinin feshedildiği, akabinde … hisselerini diğer ortaklara, … de hisselerini ortak dışı … ve diğer üç ortağa devrederek şirket ortaklığından ayrıldıkları anlaşılmıştır. Protokolde açıkça …’ın aldığı cazip teklif nedeniyle yapılan hisse devir sözleşmelerinin feshedildiği yazılıdır. … şirketteki %20’şerden toplam %40 hissesi için 1.000.000,00 TL hisse devir bedeli ödemiştir. Yapılan cazip tekliften kastedilenin bu miktarın üzerinde olduğu açıktır. Dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen 19/12/2013 düzenleme tarihli 25/02/2014 vade tarihli 100.000,00 TL tutarlı, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/03/2014 vade tarihli 100.000,00 TL tutarlı, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/04/2014 vade tarihli 50.000,00 TL tutarlı bonoların borçlularca ödendiği anlaşılmaktadır.6098 sayılı TBK’nun 19.maddesine göre bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında tarafların gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerekmektedir. Bu madde kapsamında dava konusu protokol olarak adlandırılan sözleşmeyi tanzim ederken tarafların (…-…) amaçları ve ortak iradelerinin belirlenmesi gerekir. Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak yukarıda tarih sırası ile verilen somut olayların hepsinin bir bütün olarak birbirleriyle ilgili vakıalar olduğu anlaşılmaktadır. En önemlisi belge başlıklı protokol ve içeriğini dava konusu senede aval veren ve aynı zamanda senet borçlusu şirketin yetkilisi olan … da kabul etmektedir. Senet borçluları bu kadar büyük meblağlı senedi hangi sebeple imzaladıklarını da açıklayamamışlardır. Bono alacaklısı bononun ihdas nedenini talil ederek ispat yükünü üzerine almış olup sunduğu protokol, bunu destekleyen hisse alım bedellerinin ödendiğine dair banka dekontları, dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen vadesi önce olan 3 adet bononun davalı-birleşen dosya davacıları borçlular tarafından ödenmiş olması, şirkete senet alacaklısı tarafından gönderilen ihtarname, hisse devirleri, şirketin hisse devirleriyle ilgili aldığı kararlar, fesihname birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu bononun tarafların anlaşmaları üzerine feshedilen hisse devir sözleşmeleri ve iade edilen hisselerin bedeli karşılığı teklif edilen cazip fiyat karşısında verilmiş olduğunu alacaklının kanıtladığı kanaatine varılmıştır. Tartışılması gereken bir diğer husus ise; şirket yetkilisi …’un 3.kişinin fiilini taahhüt yoluyla şirketi borç altına sokmasının mümkün olup olmadığı konusudur. Taraflar yapmış oldukları sözleşmelerde kural olarak 3.kişileri etkileyemezler. Ne var ki, çağdaş hukuk sözleşme özgürlüğü ilkesi ile taraf iradelerine bazı hallerde 3.kişilerin hukuk alanlarını etkileme imkanı tanımıştır. Sözleşmelerin 3.kişiler üzerindeki etkileri özellikle “3.kişinin yararına sözleşme” ve “3.kişinin fiilini taahhüt” hallerinde görülür. Dava konusu olayda şirket hisse devirleri işlemlerine senet borçlusu şirket taraf değildir. Ancak bononun düzenlendiği tarih itibariyle borçlu şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kişi …’tur. Şirket yetkilisi iade alınacak hisse bedelleri karşılığında şirketin asıl borçlu, kendisinin de aval vereni olduğu bonoları imzalamıştır. Şirketi borçlandırmaya yetkili müdürün şirketi temsilen 3.kişinin fiilini taahhüt mahiyetinde bono düzenlemesi mümkündür. Bu sebeple dava konusu bonodan dolayı 3.kişinin fiilini taahhüt kapsamında ….Ltd.Şti’nin de sorumluluğu sözkonusudur. Şirket yetkilisinin şirketi borçlandırarak zarara sokması halinde ise, bu husus yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasının konusu olabilecektir. Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler karşısında; dava konusu bononun belge başlıklı protokol kapsamında feshedilen hisse devir sözleşmeleri nedeniyle iade edilen hisselerin bedeli karşılığı alındığı, senedin ihdas sebebinin asıl dava davacısı, birleşen dosya davalısı alacaklı tarafından sunulan yazılı delillerle kanıtlandığı, …. şirketinin 3.kişinin fiilini taahhüt kapsamında şirket yetkilisi tarafından borçlandırılmasının mümkün olduğu, borçluların imza inkarına yönelik savunmalarının yerinde olmadığı, dava konusu senedin tüm unsurlarıyla kıymetli evrak olan bono niteliğini haiz olduğu kanaatine varılmakla…”, asıl davada: asıl davanın kabulüne, Bakırköy …..İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takiple tahsilde tekerrür olmamak üzere 1.600.000,00-TL’nin 25/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, koşulları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine; birleşen davada: davacıların davalı aleyhindeki menfi tespit davasının reddine, mahkemece verilen 23/03/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, mahkemece verilen İİK’nın 72/3. maddesine dayalı ihtiyati tedbir kararı teminat yatırılıp uygulanmış olduğundan İİK’nın 72/4. madde ve fıkrası uyarınca davalı alacaklının bu yüzden uğradığı zararlara karşılık dava değerinin takdiren %20’si tutarı 320.000,00-TL tazminatın davacılardan alınarak davalı-alacaklıya ödenmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı asıl davada davalılar- birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİAsıl davada davalılar birleşen davada davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Müvekkili şirket ile şirket ortağı olan diğer müvekkili … aleyhine, keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd.Şti., kefili … 25.05.2014 vadeli 1.600.000 TL bedelli ve “Bedeli nakden ahzolunmuştur” ihtiyari kaydı taşıyan senede dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, Asıl dava yönünden hukuki yarar bulunmadığına dair itirazlarının usule aykırı olarak reddedildiğini,Bilahare bu senetten dolayı da alacak davası açıldığını, açılan bu davaya karşı davacının hukuki yararı bulunmadığından dolayı dava açılamayacağı itirazında bulunduklarını, Asıl dava yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken ispat külfetinin yerine getirildiğinden bahisle kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu edilen bononun davalılardan tazmini gerekip gerekmediği, bononun dayandırıldığı hukuki ilişkinin var olup olmadığı, senedin ihdas sebebinin davacı alacaklı tarafça talil edilip edilmediği, alacaklının dayandığı hukuki ilişkinin var olup olmadığı, neticeten senet alacaklısının alacak iddiasının senet borçlularının ise menfi tespit iddialarının yerinde olup olmadığı hususlarında olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/19-89 Esas, 2013/1645 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, senedi talil eden tarafın savını kanıtlamakla yükümlülüğü olduğunu, senette borcun nedeni “mal ” ya da “nakit ” olarak belirtilmiş ise tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün, bu kaydın aksini ileri süren tarafa ait olduğunu, eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacağını, bunun sonucu olarak da ispat yükünü üzerine alacağını,Menfi tespit davasında borçlunun ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebileceğini, borçlu borcun varlığını inkar ediyor ise bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşeceğini, borçlunun varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükünün kendisine düşeceğini, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıda olduğunu ve alacaklının hukuki ilişkinin (borcun ) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, İstinafa konu bu alacak davasına ilişkin esas davada, davacı taraf, dava dışı …San. Tic. Ltd. Şti.’nin dava dışı ortakları olan … %20’şerden olmak üzere toplam %40 hissesini her biri 500.000 TL’den olmak üzere toplamda 1.000.000,00 TL bedelle noterde düzenlenen hisse devir sözleşmeleri ile devraldığını, daha sonra da davalı şirketin %60 hissesine sahip diğer ortaklarının bu devre onay vermeyeceklerini beyan ederek davacının 1.000.000,00 TL ‘ye satın almış olduğu hisseleri cazip bir teklif sunarak 1.150.000,00 TL kâr vererek toplamda 2.150.000,00 TL karşılığında satın almayı teklif etmeleri üzerine, davaya konu toplam %40 şirket hissesinin 1/4’ ünü …, 1/4’ünü …’a, 1/4’ünü … 1/4 ‘ünü … toplam 2.150.000,00 TL bedelle davalı … hissedarlarının geri satın alındığını, bu kapsamda 300.000,00 TL’nin Bakırköy …. Noterliğinde davalı … tarafından elden nakten ödendiği, geriye kalan 1.850.000,00 TL için ise davalı şirketin borçlusu, diğer davalı …’unda kefili olduğu, her birinin tanzim tarihi 19/12/2013 olan, 25/03/2014 vade tarihli 100.000,00 TL, 25/02/2014 vade tarihli 100.000,00 TL, 25/04/2014 vade tarihli 50.000,00 TL ve en son 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00 TL ‘lik senetlerin düzenlendiği ve davacıya verildiği, bu senetlerden toplam 250.000,00 TL’ lik 3 adet senedin ödendiği ve bu nedenle iade edildiği, davaya konu 1.600.000,00 TL’ lik senedin ise ödenmediği iddia edilerek, dava konusu 19/12/2013 keşide tarihli ve 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00 TL’lik senet bedelinin vade tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edildiğini, Bu şekilde davacı tarafça ” bedeli nakden ahzolunmuştur ” ibaresi yazılı olan dava konusu senedin, satışı yapılan hisse devir bedellerine istinaden düzenlendiği iddia edildiğinden davacı tarafça dava konusu bononun temelinde yatan hukuki ilişkinin talil edildiğini, senedin talil edildiği açısından 19 Hukuk Dairesi’nin 2016/1002 E, 2016/10912 K sayılı kararının da bu yönde olduğunu, bu nedenle işbu davada ispat külfetinin yer değiştirerek davacı tarafa geçtiğini, mahkeme dosyası ile birleşen menfi tespit davasında da … tarafından davalı olarak aynı yönde savunmada bulunulduğunu, bu nedenle birleşen davada da ispat külfetinin davalı …’ta olduğunu, her nekadar dava konusu senetteki imzanın esas davada davalı, birleşen davada davacı durumunda bulunan … ‘un eli ürünü olduğu grafolojik inceleme neticesinde bilirkişi vasıtası ile belirlenmiş ise de dava konusu senedin hisse devir bedeline istinaden düzenlendiği yönündeki davacı iddiasının esas davada davalı, birleşen davada davacı tarafça inkar edildiğini, bu nedenle esas davada ispat yükü kendisinde olan davacı, yine birleşen davada ispat yükü kendisinde olan davalı tarafın davalı şirkete ait olan ve noterde düzenlenen hisse devir sözleşmeleri ile dava dışı ortaklardan satın aldığı toplam %40 hissenin 2.150.000,00 TL bedelle davalılara satıldığı ve dava konusu senedin de bu satış bedeline istinaden düzenlenen senetlerden biri olduğu yönündeki iddiasını HMK’nın 200 ve devamı maddeleri gereğince yazılı delille ispatlanmasının gerektiğini, bu yönde yazılı bir delilin dosyada mevcut olmadığını, davacı tarafın delilleri arasında bulunan “Belge ” başlıklı tarihsiz belgenin incelenmesinden davalı … ve … tarafından imzalanmış bir belge olduğunu, işbu belgenin içeriğinde davacı tarafın senetteki “nakten” ibaresini talil ederek iddia ettiği şekilde dava konusu %40 davalı şirket hissesinin 2.150.000,00 TL bedel ile esas davada davalılar, birleşen davada davacılarca davacı …’tan geri satın alındığı ve dava konusu senedin de bu satış bedeline istinaden düzenlendiğine dair bir ibarenin bulunmadığı gibi dava konusu senede ilişkin de hiçbir atfın bulunmadığını, ayrıca dava konusu senet üzerinde de bu yönde herhangi bir şerh bulunmadığını, Tüm bu nedenlerle bu belgenin tek başına davacının iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı gibi “Belge” başlıklı sözleşme de davalı şirketin de imza veya kaşesinin bulunmadığını, mahkemece yapılan yargılama sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı ile davalı şirket arasında davacı tarafça iddia edildiği şekilde hisselerin satın alınmasına ilişkin sözleşmenin varlığına ve dava konusu senedin hisse satış bedeli karşılığında verildiğine dair herhangi bir kayda rastlanmadığını, bu şekilde davacının esas ve birleşen davada “nakden” ibaresini taşıyan dava konusu senedin hisse satış bedeline ilişkin olarak davalılarca düzenlenerek davacıya verildiği yönündeki iddiasını yazılı deliller ile ispatlayamadığının açık olduğunu,Esas davada ispat yükü kendisine düşen davacı sıfatıyla, birleşen davada ise ispat yükü kendisine düşen davalı sıfatıyla, her iki davada açıkça yemin deliline dayanılmışsa …’a yemin teklif etme hakkı hatırlatılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu eksikliğin yerine getirilmediğini,Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, dava tarihi itibariyle icra hukuk mahkemesince iptaline karar verilen takibe konu bonoya dayalı alacak davası, birleşen dava ise aynı bonodan ötürü menfi tespit davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, karara karşı asıl davada davalılar- birleşen davada davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilince asıl dava olan alacak davasında davacının hukuki yararı bulunmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Davacı yanca bonoya dayalı başlatılan takibin icra hukuk mahkemesince iptaline karar verildiği, eldeki alacak davasının iptal kararı üzerine alacak davası olarak açıldığı, kaldı ki icra hukuk mahkemesi dar yetkili mahkeme olup, bono alacaklısı tarafından bonoya dayalı alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir. Dava konusu bono metninde yer olan bedeli nakden ahzolunmuştur ibaresine rağmen senetteki alacağın hisse devir bedelinden kaynaklandığının ileri sürülüp davacı yanca senedin talil edildiği, alacağın yazılı delillerle kanıtlandığının kabulünün yerinde olmadığı, ayrıca şirketin belge başlıklı protokolün tarafı olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir: Asıl davada davacı yanca, nakden ibareli bononun belge başlıklı protokol kapsamında feshedilen hisse devir sözleşmeleri uyarınca iadesi sağlanan hisselerin bedeli karşılığı alındığı ileri sürülmüştür. Davacı senet alacaklısı bu iddiasının ispatı yönünde davalılardan … ve davacı … tarafından imzalanan “Belge” başlıklı protokolü, hisse alım bedellerinin ödendiğini gösterir açıklama içeren banka ödeme dekontlarını, hisse devir sözleşmelerini, Bakırköy …. Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesini, dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen ve ödendiğine ilişkin üzerlerinde ödendi ve iptal yazıları bulunan 25/02/2014 vadeli 100.000,00 TL tutarlı, 25/03/2014 vadeli 100.000,00 TL tutarlı, 25/04/2014 vadeli 50.000,00 TL tutarlı bono suretlerini ibraz etmiştir. Sunulan “Belge” başlıklı protokoldeki imzanın davalı-birleşen dosya davacısı …’a ait olduğu sabittir. Bu protokol tarafların kabulündedir. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere … ile … arasında noterde 26/11/2013 tarihinde, yine … ile … arasında 27/11/2013 tarihinde hisse devir sözleşmeleri yapılmıştır. … hisse devirleri karşılığında ibraz olunan açıklamalı banka dekontlarına göre 500.000,00 TL …, 500.000,00 TL .. ödeme yapmıştır. Akabinde iki ortağın hisselerini devralan … Bakırköy ….Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini düzenleyerek … ve … hisselerini devraldığını, devir sözleşmelerinin karar altına alınarak tescil edilmesini içeren talebini ….San.ve Tic.Ltd.Şti.’ne ihtar etmiştir. Bu ihtarnameden sonra düzenlendiği anlaşılan … ve …’ın imzalarını içeren “Belge” başlıklı protokolde …’ın kendisine yapılan cazip teklif nedeniyle … ile yaptığı hisse devir sözleşmelerini feshettiği belirtilmektedir. Dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen 19/12/2013 düzenleme tarihli 25/02/2014 vade tarihli 100.000,00 TL tutarlı, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/03/2014 vade tarihli 100.000,00 TL tutarlı, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/04/2014 vade tarihli 50.000,00 TL tutarlı bonoların borçlularca ödendiği de anlaşılmaktadır. Davalı bono borçluları ise imzaları kendilerine ait olduğu inceleme sonucu sabit olup, davacı elinde bulunan bononun veriliş nedenini açıklamamışlardır. Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere; bono alacaklısının sunduğu protokol, bunu destekleyen hisse alım bedellerinin ödendiğine dair banka dekontları, dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen vadesi önce olan üç adet bononun davalı-birleşen dosya davacıları borçlular tarafından ödenmiş olması, şirkete senet alacaklısı tarafından gönderilen ihtarname, hisse devirleri, şirketin hisse devirleriyle ilgili aldığı kararlar, fesihname birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu bononun tarafların anlaşmaları üzerine feshedilen hisse devir sözleşmeleri ve iade edilen hisselerin bedeli karşılığı teklif edilen cazip fiyat karşısında verilmiş olduğunu alacaklının kanıtladığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı, ispat yükünü yerine getirmiştir.Yine somut olayda şirket hisse devirleri işlemlerine konu “BELGE” başlıklı protokole şirket taraf değildir. Ancak, bononun düzenlendiği tarih itibariyle borçlu şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kişi diğer davalı …, davaya konu senedi şirket adına düzenlemiş, kendi şahsi avalini de vermiştir. Şirket yetkilisi iade alınacak hisse bedelleri karşılığında şirketin asıl borçlu, kendisinin de aval vereni olduğu bonoları imzalamıştır. Alacağın dayanağı olan bono geçerli bir bonodur ve davalı şirket bono nedeniyle borçludur. Bononun kendisi borç doğurmaya yeterlidir. Ayrıca, şirketi borçlandırmaya yetkili müdürün şirketi temsilen üçüncü kişinin borcu nedeniyle bono düzenlemesi mümkündür. Bu sebeple dava konusu bonodan dolayı …Ltd.Şti.’nin de sorumlu olacağı sonucuyla kurulan hüküm isabetli olup, asıl davada davalılar birleşen davada davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görümemiştir. Bu nedenle asıl davada davalılar birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca asıl davada davalılar-birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Asıl davada davalılar -birleşen davada davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Asıl dava yönünden bakiye 81.945,00 TL nispi istinaf harcının, asıl davanın davalılarından tahsiline, Hazineye irad kaydına, 3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/10/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.