Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1209
KARAR NO : 2019/832
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2018
NUMARASI : 2016/93 E.2018/486K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirket bünyesinde, 01.03.2007 tarihinden iş akdinin İş Kanunu 17. ve 18. maddeleri gereğince feshedildiği 19.08.2015 tarihine kadar çalıştığını ve en son Trakya Bölgesi Satış ve Dağıtım Müdürü olarak görev yaptığını, davalının müvekkili ile olan iş sözleşmesinin sonlandırılmasından sonra müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği alanda çalışan ve müvekkili şirketin rakibi konumunda bulunan dava dışı … firmasında aynı bölgede satış bölümünde işe başladığını, davalının müvekkili şirkete ait her türlü çalışma bilgisine ve ticari sırra vakıf biri olduğunu belirterek, davalının davranışının TTK’nın 55. maddesi anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile davalının kötü niyetli ve kusurlu olarak sebebiyet verdiği haksız rekabetin menine karar verilmesini talep etmiştir.Davalının vekili savunmasında özetle; müvekkilinin 01/03/2007 tarihi itibariyle davacı şirketin Trakya bölgesinin satış bölümünde çalıştığını, müvekkilinin performans yetersizliği nedeniyle 19/08/2015 tarihinde iş sözleşmesinin davacı şirketçe haksız olarak feshedildiğini, davacı aleyhine İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinde taraflarınca açılan işe iade davasının ilgili mahkemece kabul edildiğini, iş mahkemesince verilen bu karardan sonra davacı tarafın müvekkili aleyhine tamemen kötü niyetli olarak iş bu davayı açtığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacı şirket nezdinde çalışırken öğrenmiş olduğu sır ve bilgilere sahip olan davalının aynı konu ve bölgede başka bir şirkette çalışmasının başlı başına haksız rekabet oluşturmadığı, kaldı ki iş sözleşmesinin davacı tarafça haksız olarak feshedildiği, davacının aynı konuda başka bir firmada çalışmasının haksız rekabet olarak kabul edilmesinin davalının iş ve çalışma hürriyetini kısıtlayacağı gibi ekonomik geleceğini de felce uğratacağı, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmediği anlaşıldığından davanın reddine…” karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili şirketin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığı gibi davalının önceki işinde sahip olduğu ticari sırların ne olduğu, bu iş yerindeki pozisyonunun hangi bölgeleri kapsadığı, dava dışı … firmasında davalının hangi pozisyonda çalıştığı hususlarının araştırılmadığını, Davalının bu sırları ve çalışma bilgilerini müvekkili şirketin zararına olarak kullandığına dair bir delil bulunmadığının belirtildiğini, ancak bunun aksini destekler nitelikteki tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, Dava konusu olayın, davalının iş sözleşmesi ve gizlilik sözleşmesindeki rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediği ile ilgili olduğunu, İlk derece mahkemesi gerekçesindeki “işverenin Çelişkili Davranamayacağı İlkesi”nin hukuki temelinin açıklanması gerektiğini, zira, bu şekilde ifadesini bulan bir ilkenin doktrin ve içtihatlarda yerinin olmadığını, taraflar arasında birbirinden farklı hükümler ihtiva eden iki ayrı rekabet sözleşmesinin düzenlenmiş olmadığını, kaldı ki bir an için hükümleri birbirinden farklı iki ayrı sözleşme olduğu farzedilse dahi TBK’nın 445. maddesi uyarınca hakime sözleşmeye müdahele etme imkanı tanındığını,İlk derece mahkemesinin 12.02.2013 tarihli sözleşmenin “rekabet Yasağının Uygulandığı Bölgeler İtibariyle Geçersiz Olduğu” ifade edilmiş ise de sözleşmenin uygulandığı bölgeler itibariyle hangi gerekçeler ile geçersiz olduğunun gerekçede belirtilmediğini,Ayrıca sözleşmenin ilgili maddesinde hangi bölgeler itibariyle davacının rekabet yasağına tabi olacağının açıkça belirtildiğini, Taraflar arasındaki rekabet yasağı hükümlerine konu, yer ve zaman bakımından sınırlandırma getirilmiş olması sebebiyle davalının aynı konuda başka bir firmada çalışmasının haksız rekabet olarak kabul edilmesinin davalının iş ve çalışma hürriyetini de kısıtlamadığını,Davalının iş sözleşmesi hükmüne aykırı şekilde sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 6 (altı) aylık süre geçmeksizin müvekkili şirketten ayrıldıktan yaklaşık iki ay sonra rakip firma … A.Ş.’de çalışmaya başladığını ve dolayısıyla rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini, … A.Ş. ile faaliyet konularının aynı oldunu, dava dışı … A.Ş.’nin Türkiye çapında faaliyet göstermek amacıyla kurulduğunu, Rekabet yasağının tespiti için herhangi bir zararın doğmuş olması gerekmediğini, zarar verme ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğunu,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat istemine ilişkindir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Dosya kapsamında delil olarak sunulan İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin 2015/566 esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacının …, davalının …A.Ş. olduğu, 08/09/2015 tarihinde açılmış bulunan davanın konusunun 19/08/2015 tarihli fesih bildirimi ile iş akdine son verilmiş bulunan davacı …’ın feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesi talebini içerdiği, yapılan yargılama neticesi davacının davasının kabul edildiği ve söz konusu kararın Yargıtay denetiminden geçerek 11/06/2017 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. İşveren, sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden, sözleşmedeki rekabet yasağı hükümlerine dayanamaz. Zaten, somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağı hükümlerine dayanılmamış, TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerine dayanılmıştır. Davacı davasını TTK’nın 55 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine dayandırmış ise de davalının TTK’nın 54 ve 55. maddelerindeki tanıma uygun haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin varlığı davacı tarafından iddia ve ispat edilememiştir. Bu açıklamalara göre, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olması isabetli olup, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/06/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.