Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1199 E. 2019/929 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1199
KARAR NO : 2019/929
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2018
NUMARASI : 2016/853E. 2018/374K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türkiye’den Norveç’e gönderilmek üzere 10.01.2015 tarihinde yüklemesi yapılan … plakalı araç ile 21.01.2015 tarih ve 195119 no.lu navlun faturası ve 15/01/100/00116-0000403 no.lu CMR kapsamında taşınan sigortalı … Tic. Ltd. Şti. ye ait 225 koli Elektronik Tekstil Mağaza Dekorasyon Aydınlatma Görsel Malzemeleri olan emtiasının, davalı taşıyıcı sorumluluğu altında iken yapılan taşıma işlemleri esnasında yüke ve yola uygun olmayan, genel kondisyonu kötü durumda olduğu tespit edilen araç ile taşıma yapılması nedeniyle aracın trafikten men edilmesi ve emtiaların NORVEÇ plakalı bir başka araca aktarma yapılmak suretiyle taşınması nedeniyle hasarlandığını, hasarlanma sonucu davacı …Genel Sigorta A.Ş. tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsil edilmesi istemiyle, davalı borçlunun Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yaptıkları haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içinde açılmadığını, müvekkilinin fiili taşıyıcı olmadığını, husumet itirazında bulunduğunu, müvekkilinin alt taşıyıcısı olan … Nak. Ltd. Şti. tarafından yapılan taşıma esnasında hasarın meydana geldiğini, hak düşürücü sürede hasar ihbarının yapılıp yapılmadığı husunun yargılamaya muhtaç olduğunu, taşıma esnasında bir kaza olmadığını, dolayısıyla hasarın ambalaj hatasından kaynaklandığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davanın müvekkilinin sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ye ve fiili taşıyıcı Sesnak … Şti. ‘ye ihbarını talep ettiklerine belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapaılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporlarına atıf yapılmak suretiyle, ”…Tüm bu hususlar dikkate alındığında, davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından davalının takip dosyasında yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptaline, her ne kadar işlemiş faiz talep edilmiş ise de takip öncesi temerrüt söz konusu olmadığından bu yöndeki talebin reddine, yine icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de zarar miktarı yargılama sırasında alınan rapor ile değerlendirildiğinde bu yöndeki talebinde reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, “Davacının davasının KABULÜ ile; davalının K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynen devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 80.000,00-TL’nin değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, 2-Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin REDDİNE ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Bilirkişilerce ambalajlamanın yeterli olduğu şeklinde kanaat bildirildiğini ancak ambalajlamanın düzgün yapıldığını gösterir kayıtların dosyada belirsiz olduğunu,Davacı tarafından ambalajlamanın yüke ve yola uygun olarak yapılmış olduğu ispat edilememesine rağmen bilirkişilerce hukuki delil niteliğine haiz olmayan ekspertiz raporuna dayanılarak hazırlanan rapor doğrultusunda karar verildiğini,Yük ile ilgili olarak gerekli bildirim yükümlülüğüne uyulmadığından taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, gönderenin müterafik kusurunun da varlığı dikkate alınarak tazminat miktarının tespiti gerekli olduğunu,Ekspertiz raporunun; hasarı kalem kalem fatura ile eşleştirilmek suretiyle oluşturulmadığını, dava dışı firma tarafından sunulan onarım bedeli faturası dikkate alınmak suretiyle oluşturulmuş olduğunu, gerçek zararı ortaya koyar nitelikte olmadığını,TTK’nın 1472. maddesi anlamında halefiyet hakkına sahip olunabilmesi için üç şart aranmakta olduğunu, bu şartlardan birinin de gerçek zararın tespiti olduğunu, somut olayda gerçek zarar tespitinin yapılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle somut olayda davacının halef sıfatı kazanmamış olduğundan davanın usulden reddi gerektiğini,İlk derece mahkemesi itirazlarını değerlendirmekzin itirazlarının reddine ilişkin hiçbir gerekçe bidirilmeksizin karar verdiğini,Sigorta poliçesinin 19.01.2015 başlangıç tarihli olduğunu, yine ekspertiz raporunda sefer başlangıç tarihinin 10.01.2015, bitiş tarihi 29.01.2015 olarak belirtildiğini, davacı tarafından dayanılmakta olan ibranamede hasar tarihinin 30.01.2015 olarak belirtildiğini,Müvekkili şirketin hasarın tespitine ilişkin ekpertiz sürecine dahil olmak isterken dahil edilmediğini, bu kapsamda mail yazışması ve ihtarname de sunulduğunu,İlk derece mahkemesince deliller arasındaki çelişki durumu dikkate alındığında sigortanın geçerliliğine ilişkin değerlendirme yapılmaksızın geçerliliği kabul edilerek hüküm kurulduğunu,Davacının işlemiş faiz talebinin reddedildiğini, hükmün kısmen kabul şeklinde kurulması ve reddedilen 3.129,86-TL’lik kısım üzerinden müvekkili şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini,Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, CMR hükümlerine tabi eşya taşıması sırasında emtiada oluşan hasarın, davacı nakliyat sigortacısı tarafından rücuen davalı taşıyıcılardan tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamındaki 21/01/2015 tarihli 195119 seri nolu navlun faturası incelendiğinde: faturanın davalı tarafından dava dışı sigortalı adına keşide edildiği, fatura konusunun 225 kap 11,554 kg emtianın taşınmasına ilişkin olduğu, bu bilgilerin dosya kapsamındaki 10/01/2015 tarihli CMR taşıma senedi içeriğiyle örtüştüğü görülmektedir. 27/06/2015 tarihli ihtarnamenin davacı tarafından davalıya gönderilmiş olduğu, dava dışı sigortalıya ait dava konusu 225 koli aydınlatma görsel malzeme emtiasının alıcıya hasarlı teslimi nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin talep edildiği anlaşılmaktadır. Yine 02/02/2015 tarihli yazı içeriği incelendiğinde; bu yazının davalı tarafından dava dışı sigortalıya gönderildiği, az yukarıda bahsi geçen CMR taşıma senedi ve navlun faturasına esas emtiaya ilişkin bilgileri içerdiği, bu yazıda davalı tarafından tahliye sırasında malzemelerin ıslak olduğunun tespitinin yapıldığı anlaşılmaktadır.03/02/2015 tarihli ekspertiz raporunda; dava dışı sigortalıya ait aydınlatma ve görsel emtiasının tahliye edildiği Norveç adresindeki firmanın ana dağıtım depo tesislerine gidilerek ekspertiz çalışmasının yapıldığı hususunun vurgulandığı, ekspertiz raporunda davalının dava dışı sigortaya göndermiş olduğu belgeye yer verildiği, ekspertiz raporunun bu belgeye içeriğine dayanılarak hazırlanmış olduğu, raporun ”ekspertiz bulguları” başlığı altındaki kısmında emtialar sayı ve adet olarak ayrıldığı, ancak rapora herhangi bir fotoğraf eklenmediği, yine raporda davalının dava dışı sigortalıya hitaben yazmış olduğu 02/02/2015 tarihli yazıdan bahsedilerek bu yazının içeriği doğrultusunda dava konusu emtiadaki ıslanmayı kabul ettiği sonucuna ulaşıldığı görülmüştür.İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan kök raporun yukarıda bahsi geçen belgeler ışığında bu belgelere atıf yapılarak düzenlenmiş olduğu, raporun ” teknik yönden değerlendirmeler ” başlıklı kısmı altında nakliye aracının brandasında yırtık veya açılma meydana gelmiş olabileceğinden bahsedilerek dava konusu emtiadaki hasarın su ile temas gerçekleştiğinden oluştuğu yönünde değerlendirme yapılmıştır. 18/09/2017 tarihinde bilirkişi … tarafından ayrıksı raporun kaleme alındığı, bu raporda dosya kapsamındaki ekspertiz raporunun mevcut haliyle 5684 Sayılı Yasanın 22. maddesi hükmünde delil niteliğinde değerlendirmeler yapıldığı, raporun sonuç kısmında emtianın araç kasası üzerindeki halini gösterir renkli fotoğrafların ibrazının gerektiği, eksiklikler nedeniyle gerçek zararın somut şekilde hesaplanamayacağı, bu sebeple davacının halef sıfatının muğlak olduğuna yönelik görüş bildirdiği anlaşılmaktadır. 12/02/2018 tarihinde UYAP’a taranan 09/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunun sonuç kısmında 18/09/2017 tarihinde … tarafından hazırlanmış bulunan ayrıksı raporda yer alan hususlarla birebir örtüşür nitelikte değerlendirme yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin 09/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; fotokopi mahiyetinde bir takım fotoğraflar sunduğu ve dosya kapsamında alınan ekspertiz raporunun delil niteliğinde sayılması gerekliğinden bahsederek dosyanın yeni bilirkişi heyetine tevdini talep etmiştir.Dosya kapsamında 10/02/2015 tarihli e mail gönderisinin bulunduğu, gönderinin yabancı dilde yazılmış olduğu ve Türkçe’ye çevirisinin sunulmadığı görülmektedir.Davalıya dava dilekçesinin 03/10/2016 tarihinde tebliğ olunduğu, alınan ek sürenin 31/10/2016 tarihinde bittiği, davalının 31/10/2016 tarihinde süresinde cevap dilekçesi ile itirazlarını sunduğu, davalının bu itirazlarında, davanın zamanaşımı definde bulunduğu, aynı zamanda hak düşürücü sürede ihbarda bulunup bulunmadığı hususunun da yargılamaya muhtaç olduğu ve davalı fiili taşıyıcı olmadığından pasif dava ehliyetinin bulunmadığı hususlarının öne sürdüğü, ilk derece mahkemesince yapılan ön inceleme duruşmasında itirazın süresinde yapıldığına ilişkin değerlendirilmede bulunulduğu, ancak ilk derece mahkemesince yargılamanın hiç bir aşamasında ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığına yönelik itirazın değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesi kararında hasara ilişkin olarak alınmış bulunan 03/02/2015 tarihli ekspertiz raporunu esas almış, davalı ikinci cevap dilekçesinde davacı tarafından dayanılan ekspertiz raporunun usulüne uygun düzenlenmediğini öne sürmüş, dosya kapsamında alınan 18/09/2017 tarihli ayrıksı rapor ve 12/02/2018 tarihinde dosyaya taranmış bulunan 09/02/2017 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda ekspertiz raporunun 5684 Sayılı Yasa’ya göre delil niteliğinin bulunmadığı açıkça ifade edilmişse de ilk derece mahkemesi gerekçesinde her ne kadar dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında renkli fotoğrafların ibrazının gerekli olduğu belirtilmişse de mevcut fotoğraflardan emtianın durumunun anlaşıldığı yönünde değerlendirme yapmıştır. İlk derece mahkemesinin bilirkişi raporlarında aksi yönünde görüş bildirilmesine rağmen, davacının dayanak yaptığı ekspertiz raporu doğrultusunda sonuca ulaştığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi bunu hangi gerekçe ile yaptığı muğlaktır.HMK’nın 297. maddesi uyarınca, mahkeme gerekçeli kararında bulunması gereken hususlar düzenlenmiş olup buna göre karar gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebep kararda gösterilmelidir. İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu unsurları içermediği, davalının az yukarıda bahsi geçen savunma sebeplerinin ve mevcut bilirkişi raporlarının aksi yönünde olmasına rağmen bunun nedenlerinin tartışılmadığı, savunmanın nasıl aşıldığının gösterilmediği, bu nedenle kararın istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı anlaşılmaktadır. Karar, bu haliyle istinaf incelemesine elverişli bir karar değildir. Davalının savunmasındaki hususlar karara bağlanmadan ve deliller değerlendirilmeden karar verildiğinden, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 03/07/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.