Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1195 E. 2019/804 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1195
KARAR NO : 2019/804
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2015/308 E.2017/127K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile müflis davalı arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, ticari ilişki sebebi ile davacının müflis davalıdan 545.115,00 TL alacaklı olduğunu, dava dışı …’ın davalı müflis şirketin borçlarına teminat olmak üzere ipotek verdiğini, borcun ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, …’ın itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı şirketin iflas ettiğini, alacağın kaydı için kayıt talebinde bulunduklarını, talebin kabul edildiğini, tesis edilen ipotek kesin borç ipoteği olmadığından ipoteğin paraya çevrilmesi için asıl borçludan alacaklı olduklarının kanıtlanması gerektiğini, borcun tespiti sonrasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılacağını bildirerek, davalının davacıya 545.115,00 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı iflas idaresine usulüne uygun dava tebliğ olunmuş, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Dava dilekçesinde de alacağın kabul edildiği ifade edilmekte ancak tesis olunan ipoteğin kesin borç ipoteği olmadığı, teminat (üst sınır) ipoteği olduğu bu nedenle ipoteğin paraya çevrilmesi için asıl borçludan alacaklı olduklarının kanıtlanması gerektiği belirtilmektedir. Bir başka ifadeyle; davacı ile davalı iflas idaresi arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta; dava dışı ipotek borçlusu yönünden alacağın tahsili amacıyla tespit talebinde bulunulmaktadır.”Davanın tarafları arasında uyuşmazlık bulunmadığından davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur.Davacının dava dışı ipotek borçlusu aleyhine belirtilen şekilde bir talepte bulunabileceği ileri sürülebilir ise de davada ipotek borçlusu davalı sıfatını taşımadığından bu halde de hukuki yararın varlığından söz edilemez.” Hukuki yarar, HMK.nın 114/1-h maddesi gereğince dava şartıdır ve mahkemece re’sen gözetilir. “Bu nedenlerle, HMK.nın 114/1-h ve 115. maddeleri gereğince davanın usulden reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesinin usulden ret edeceği davayı ret etmek için bir buçuk sene beklenmesinin ve dosyanın rapor için iki kere bilirkişiye verilmesinin usul ekonomisi ilkesine açıkça aykırı olduğunu ve tazminatı gerektirdiğini, davalının tüm yıllara ait ticari defterleri ve dayanak belgelerinin İflas müdürlüğünde olması gerekmesine rağmen ihbar olunanın uhdesinde tutulduğunu, bu şekilde yargılamanın 8 – 9 ay daha uzatıldığını ve mahkeme tarafından bu duruma izin verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, HMK’nın 106. maddesi uyarınca tespit talebine ilişkindir.Uyuşmazlığın davacı ile müflis davalı arasındaki ticari ilişki sebebiyle dava dışı gerçek kişinin vermiş olduğu ipoteğin paraya çevrilebilmesi için, bahsi geçen ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı müflis şirketin davacıya borçlu olduğunun tespiti talebini içerdiği anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının istinaf dilekçesine konu etmiş olduğu husus yargılamanın gereksiz yere uzatılarak geç bitirilmiş olduğu iddiasına dayalı olmakla, davacı aynı zamanda yargılamanın bu şekilde uzatılmasının tazminatı gerektirdiğine ilişkin beyanda bulunmuştur. İstinaf mahkemesinin bu aşamada yargılamanın gereksiz yere uzatılıp uzatılmadığı ve bundan dolayı ortaya herhangi bir zararın çıkıp çıkmadığı yönünde inceleme yapması mümkün değildir. Davacının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar ayrı bir dava ve yargılama konusunu oluşturmaktadır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılabilir. İlk derece mahkemesinin nihai olarak vermiş olduğu kararın yerinde olmadığı yönünde davacı tarafça herhangi bir istinaf sebebi ileri sürülmüş değildir. Ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte bulunulduğu ve takibin ipotek veren … vekilinin itirazı üzerine durduğu görülmüştür. Davacı vekilinin bunun üzerine itirazın iptali davası açmak yerine eldeki davayı açmasında da herhangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır.İlk derece mahkemesinin, davacının iş bu tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığına ilişkin gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Kararda kamu düzenine aykırılık da tespit edilmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi. 30/05/2019