Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1191 E. 2019/810 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1191
KARAR NO : 2019/810
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2018
NUMARASI : 2015/1385E. 2018/60K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 2004 yılında %50 ortaklıkla … Tic. Ltd. Şti.’ni kurduklarını, müvekkilinin Almanya’da ikamet etmesi nedeniyle şirket işleri ile davalının ilgilendiğini, davalının yetkisini müvekkili adına sahte belge ve müşterek imza ile kullandığını, davalının şirket adına banka hesaplarından para çektiğini, ancak şirket defterine işlemediğini, bu paraları şirket harcamalarında da kullanmadığını, davalı hakkında savcılık kanalıyla şikayetçi olunduğunu ileri sürerek, şirket kâr payı ile birlikte davalının şirket adına çekip şirket işlerinde kullanmadığı paralar karşılığı şimdilik 10.000,00 TL’nin müvekkilinin şirketteki hissesi oranında faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, alacağa muaccel olduğu tarihten itibaren faiz yürütülmesine, davalı hakkında TTK 562. maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı adına dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Dava dışı şirkete ait sicil dosyası getirtilmiş, şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde kaldığı, şirketin tasfiye halinde olup davalının tasfiye memuru olduğu, tasfiyenin sonlandığı görülmüştür.”Davacının ilk talebi 6102 sayılı Kanunun 644 maddesi uyarınca uygulanması gerekli, TTK 553 ve devamı maddelerinde düzenlenen şirket tasfiye memuru durumundaki davalının şirkete zarar verdiği iddiasına dayalı tazminat istemidir. Davalının tasfiye memuru olarak şirketi zararlandırıcı eylemlerde bulunduğu iddia edilmiş olup bu durumda TTK 555 maddesi uyarınca tazminatın ancak şirkete ödenmesi istenebilir. Davacının zararın davalıdan tahsili ile kendisine ödemesi yönündeki talebi bu nedenle mahkememizce yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. “Davacının 2.talebi ise kar payı talebi olup bu talebin şirket tasfiye memuruna yöneltilmesi mümkün olmayıp şirkete karşı açılacak davada talep edilmesi gerektiğinden davalıya karşı bu taleple açılan davanın da pasif husumet yokluğundan reddine…” karar karar vermek gerektiği gerekçisiyle, davacının kâr payı talebi yönünden açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının davalı tarafça şirketin zarara uğratıldığı iddiası yönündeki davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin de ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’nin davanın açıldığı tarihte tasfiye halinde bir şirket olduğunu, şirketin tasfiye memurunun ise diğer ortak olan davalı olduğunu, müvekkili her ne kadar bahsi geçen şirketin ortağı olsa da şirket adına vekaletinin bulunmaması ve tasfiye memuru ile karşılıklı davalarının olması sebebiyle kendisinden vekalet alınamadığını,Müvekkili şirket ortağı olarak kâr payından hissesine düşen miktarı talep ettiğini, tasfiye haline girmiş bir şirketin tüm işlem ve temsilinden sorumlu olan tasfiye memuru olduğu için davalının gerek ortak olarak gerekse tasfiye memuru olarak taraf sıfatı bulunduğunu, Öncelikle şirketin tasfiyesinin ne aşamada olduğu Ticaret Sicil Memurluğundan araştırılıp, tasfiye devam ediyorsa davanın tasfiye halindeki şirketin tasfiye memuruna yöneltilmesinin kabulü veyahut davanın şirkete ihbarı; tasfiye tamamlanmış, şirket sicilden terkin edilmiş ise taraflarına şirketin ihyası için süre verilip sonucuna göre taraf teşkilinin sağlanıp yargılamaya devam edilmesi gerekirken, husumet yokluğu sebebiyle reddine yönelik verilen kararın hatalı olduğunu, Davalının tasfiye memuru ve imzaya yetkili ortak olarak yaptığı işlemlerden sorumluluğu kendisine ait olduğunu, buna ilişkin istemlerin şirkete yöneltilmesinin yahut şirket adına istemde bulunulmasının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin kâr payı alacaklısı olarak alacaklı konumda olduğunu TTK’nın 546/2. maddesinin ve 553. maddesi gereği her halükarda tasfiye memurunun kusuru, şirketin tasfiye sürecinin ne aşamada olduğu ve sair hususlar araştırılarak taraf sıfatının olup olmadığının ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğini,Kaldı ki kararın gerekçesinde taleplerinin yanlış değerlendirildiğini, davalının şirketi kusurlu davranışlarıyla zarara uğrattığından müvekkilinin zararının şirkete ödenmesini değil, kendisinden kaçırılan payların kendisine ödenmesini talep ettiğini,Kâr payına ilişkin taleplerin ise şirketi temsile yetkili olması nedeniyle tasfiye memuruna yöneltildiğini,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 553 vd. maddeleri uyarınca, şirket yöneticisinin ve tasfiye memurunun sorumlu olduğu iddiasıyla tazminat davasıdır. Davacı ayrıca, kâr payı alacağının tahsilini de istemiştir.İlk derece mahkemesince, yukarıda özetlendiği üzere, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, ilk derece mahkemesince, dava dilekçesinde hasım gösterilen davalı esas alınarak sonuçlandırılmıştır. Davacının, HMK’nın 124. maddesi uyarınca, davacı vekilinin iradi taraf değişikliği konusunda, yargılama sürecinde hiç bir talebi olmamıştır. Mahkemenin resen taraf değişikliğine gitmesi veya taraf olmayan bir kişiyi taraf haline getirmesi mümkün olmadığından, davacı vekilinin taraf konusundaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Dosyanın incelenmesinde; 13/03/2007 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararı ile tasfiye işlemlerini yürütmek üzere eldeki davanın davalısı …’ın tasfiye memuru olarak atanmış olduğu görülmüştür. şirketin tasfiyesinin sona erdiği, bu hususun 06/06/2011 tarihinde tescil edilmiş olduğu ve bu sebeple İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğündeki kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. Eldeki davanın açılış tarihi ise 08/06/2015’dir. İlk derece mahkemesi davalının tasfiye memuru olarak şirketi zararlandırıcı eylemlerde bulunduğu iddiası karşısında, TTK’nın 555. maddesi uyarınca tazminatın ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği ve kâr payı alacağının ancak şirketten istenebileceği gerekçeleriyle her iki talep açısından davayı reddetmiştir. 6102 Sayılı TTK’ nın 555. maddesi uyarınca, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir ise de pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tasfiye memurunun işlemlerine ilişkin zarar kalemleri davacının doğrudan zararı olmayıp, dolayısıyla zararları olduğundan ancak hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesi talep edilerek dava açılması mümkün olup, somut olayda davacı tazminatın kendisine verilmesini talep ettiğinden, bu talebe ilişkin olarak ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine dair verilen karar isabetlidir.Dava dilekçesinde aynı zamanda kâr payı alacağı talep edilmekle, kar payı ancak şirketten istenebileceğinden ilk derece mahkemesince davanın pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin verilen karar da yerindedir.Bahsi geçen sebeplerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/05/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu acık olarak karar verildi.