Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1170 E. 2019/801 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1170
KARAR NO : 2019/801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2018
NUMARASI : 2016/426E. 2018/208K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin müvekkili şirketin alt işvereni olarak çalıştığını, 24/02/2015 tarihinde davalı şirket ile taşeronluk sözleşmesinin yenilendiğini, 22/10/2015 tarihinde Kocaeli …. Noterliği aracılığıyla bu taşeronluk sözleşmelerinin feshedildiğini, SGK prim borçlarını ödeme yükümlülüğünün davalı şirkete ait olduğunu, 24/12/2015 tarihli Yalova Hazır Beton Tesisi Hazır Beton Taşıma ve Pompalama Sözleşmesinin 14/3. maddesi ile ilgili diğer maddeleri ve ilgili mevzuat gereğince müvekkili şirket tarafından ödenen toplam 316.566,30-TL SGK prim borçları için davalıya rücu haklarının doğduğunu belirterek, bu tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, faiz talebini ıslah yoluyla ileri sürdüklerini belirterek, sonuçta, alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikten davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı şirketin sözleşme gereğini yerine getirmediğini, davacı şirketin müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı alıp uyguladığını, müvekkilinin bu karardan haberdar olduğu 21/09/2015 tarihinde şifahen kendi çalışanlarına ve bölge müdürlerine işleri fiilen durdurması talimatı verdiğini, ancak davacı şirketin iş garantisi sunması ve işe devam talimatı üzerine, çalışanların işe devam ettiğini, davacı şirketin bu hareketi ile müvekkiline ait araç ve gereçlerini müvekkilinin rızası dışında kullandığını, işçilerin davacı şirket bünyesine geçtiğini, işçilere ve davacı tarafa gönderilen ihtarnamede belirtilen hususlarda gerekli cezai süreç başlatılmış olup, davacı taraf ve çalışanları aleyhinde ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davacının ödediği SGK prim ödemeleri bakımından bilirkişi raporu ile hesaplanan miktar, ödeme belgeleri ve tüm dosya kapsamından; davacının SGK.’ya yaptığı prim ödemeleri, masraf ve gecikme faizi olarak toplam 306.651,49 TL için davacının rücuen alacağının bulunduğu görülmekle bu miktar alacağın kabulüne, davalı tarafın, 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmüne uygun şekilde dava açılmadan önce temerrüde düşürüldüğünün iddia ve ispat edilmediği gözetilerek, hüküm altına alınan alacağa ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine…” karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın KISMEN KABULÜ ile 306.651,49 TL davacı rücu alacağının, ıslah tarihi olan 29/06/2017 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Kök bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olup kök bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulmasının nedeninin gerekçeli kararda belirtilmediği gibi ek bilirkişi raporundan dahi bahsedilmediğini, kök rapor tanzimi için, teknik bilgi gerektiren hususların Yalova Sosyal Güvenlik Kurumundan celp edilmeden dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, 06.02.2017 tarihli kök bilirkişi raporunda müvekkili şirketin, davalı şirket adına Yalova Sosyal Güvenlik Merkezi (SGM)’ne yapmış olduğu ödemeleri taraflar arasında imzalanan Hazır Beton Taşıma ve Pompalama Sözleşmelerinin 13.8. maddesi gereğince davalı şirketten rücu hakkı olduğu, müvekkili şirketten Yalova SGM’nin talep ettiği miktarla müvekkili şirketin ödemiş olduğu miktarın uyuşmakta olduğu kabul edilmekle birlikte rücu edilecek miktarda hata yapıldığını, kök bilirkişi raporunda hata olduğu görülerek, SGK’dan tüm ödeme belgeleri istendikten sonra alınan ek bilirkişi raporlarında, rücu edilebilecek tutarlar arttırılmasına ve neticede Yalova SGM’ne yazılan müzekkere cevaplarında da müvekkil şirketin haklılığı ortaya konulmasına rağmen, ek rapordan hiç bahsedilmeksizin, denetime elverişsiz ve hesap hataları içeren kök bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu,Müvekkili şirketin davalı şirkete rücu etmiş olduğu tutara dava tarihinden değil ıslah tarihi olan 29.06.2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın aleyhe kısımlarının kaldırılmasına ve davanın, ıslah doğrultusunda kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davalının ödemesi gereken SGK primlerinin davacı tarafından ödenmiş olması nedeniyle, yapılan bu ödemelerin davalıdan rücuen tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı sadece davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi ve bu kapsamda davacının davalıya rücu hakkının bulunduğu hususları ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davacının rücu alacağının miktarının ne olduğu ve davacının alacağına hangi tarihten itibaren faiz yürütüleceği noktalarında toplanmaktadır.Taraflar arasında imzalanmış bulunan 24/02/2015 tarihli sözleşme ile davacı bazı hazır beton tesislerinde üretilecek betonların nakliyesi ve pompalanması işini davalıya devretmiştir. Bu sözleşmenin 2.2 ve 13.8 maddesine göre tüm işçilik giderlerinin davalı firmaya ait olduğu kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 22/10/2015 tarihinde feshedilmiş olduğu anlaşılmaktadır. 08/01/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda, 2015/4-9.aylar için tahakkuk ettirilen 4.276,42 TL önceki raporlarda belirtilen meblağ olan 312.239,17 TL’ye ilave edilmiştir.Dosya kapsamındaki 06/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davacının davalıdan 306.651,49 TL alacağı vardır. 05/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının toplam 316.566,30 TL ödemiş olduğu ancak davacı tarafından yapılan matematiksel bir hata yapıldığı, davacının asıl ödemesi gereken miktarın 312.842,57TL olması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. 05/09/2017 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edildikten sonra, davacının itirazı üzerine, davacı tarafından yapılan ödemelere ilişkin belgeler celbedilmiş, bundan sonra 08/01/2018 tarihli rapor düzenlenmiştir. Bu rapora göre ise önceki raporda matematiksel hata olarak belirtilen hususunun 2016/4-9. aylar için tahakkuk ettirilen 4.276,42 TL’den kaynaklanmış olduğuna ilişkin değerlendirme yapılmıştır. Her ne kadar 08/01/2018 tarihli raporun 2. paragrafında farkın 2016/4-9. aylar için tahakkuk ettirilen miktardan kaynaklandığı belirtilmiş olsa da burada maddi bir hata yapıldığı ve esasen 2015/4-9. aylardan bahsedildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, denetime ve hüküm vermeye elverişli ek rapora göre davacının talep edebileceği alacak tutarının 316.566,30 TL olduğu kanaatine varıldığından, davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.Davacı vekili 29/06/2017 tarihli dilekçesiyle davadaki talep soncunu ıslah ederek, dava konusu alacağa dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi yürütülmesini istemiştir. HMK’nın 176 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah kurumu, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnasıdır. Taraflar ıslah yoluyla davadaki taleplerini genişletebilirler. Bu bağlamda, dava dilekçesinde talep edilmeyen temerrüt faizinin, ıslah dilekçesiyle ve dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, ıslah dilekçesindeki açık talebe rağmen, temerrüt faizini ıslah tarihinden itibaren uygulaması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu kabul edilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüyle istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın ıslah doğrultusunda kabulü ile 316.566,30 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 21.624,64 TL harçtan, peşin ve ıslah aşamasında alınmış olan toplam 5.437,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.187,07 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Davacının yapmış olduğu toplam 6.494,37 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca hesaplanan 24.943,98 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avans bakiyelerinin, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,7-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, c-Davacı vekili tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri ve 35,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 133,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından, ayrıca vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/05/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.