Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1169 E. 2019/1193 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1169
KARAR NO : 2019/1193
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/332 Esas – 2018/412 Karar
TARİHİ : 11/04/2018
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul – kısmen reddine ilişkin karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkili şirkete 04/05/2010 tarihinde 1.500.000,00 TL bedelli kredi kullandırıldığını, kredi tutarının hesaba geçmesi ile beraber 4.5.2010 tarihinde 15.000,00 TL dosya masrafı adı altında kesinti yapıldığını, davalı tarafından müvekkili şirkete 18.5.2012 tarihinde 160.000,00 TL bedelli kredi kullandırıldığını, kredi tutarının hesaba geçmesi ile birlikte 18.5.2012 tarihinde 1.600,00 TL dosya masrafı adı altında kesinti yapıldığını, yine davalı tarafından müvekkili şirkete 05.08.2013 tarihinde 1.200.000,00 TL bedelli kredi kullandırıldığını, kredi tutarının hesaba geçmesi ile birlikte 05.08.2013 tarihinde 27.666,00 TL komisyon-masraf tahsilatı adı altında haksız olarak kesinti yapıldığını, müvekkili şirket ile davalı arasındaki sözleşmenin tip sözleşmeler olarak kabul görüp, bu sözleşmede müvekkili şirket aleyhine konulam muhtelif masraflar, erken kapama komisyonu, dosya masrafı gibi hususların yazılmamış sayılması gerektiğini, bunların haksız işlem şartı niteliğinde olduğunu, bankaların A.Ş. statüsünde olup, kredi sağlama, kredi verme ve topladıkları kredilere değerlendirme gibi bir çok işi gerçekleştirdiklerini, kural olarak temerrütün TBK’nın 117 vd. madde hükümlerine tabi olduğunu, ancak bankanın faaliyet alanı değerlendirildiğinde, haksız surette alınan bu bedellerinin hesaba girdiği andan itibaren banka tarafından nemalandırıldığı ve bundan gelir elde edildiğinin kuşkusuz olduğunu, genel hukuk prensiplerinden olan “hiç kimse kendi kusuruna dayanarak menfaat elde edemez” ilkesi gözetildiğinde bankanın yasal dayanağı olmaksızın aldığı bu kalemlerin hesabına girdiği andan itibaren faizi ile birlikte iade etmesinin hakkaniyetin gereği olduğunu belirterek, davalı banka tarafından dosya masrafı, komisyon bedeli, masraf tahsilatı adı altında haksız olarak tahsil edilen yukarıda dökümü yapılan bedellerin hesaba geçtiği tarihler olan 04/05/2010,18/05/2012,05/08/2013 tarihlerinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında imzalanan 3.5.2010 tarihli Kredi Genel Sözleşmesinin “ Sair Hükümler “ başlıklı 11.11. maddesinde “İstanbul“ merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, davacının, … ile 5.8.2013 tarihinde her hangi bir sözleşme imzalamadığını, dolayısı ile bu tarihte kullandığı bir kredi de olmadığını, davacı her ne kadar 5.8.2013 tarihinde 1.200,00-TL tutaında kredi kullandığını iddia etmiş ise de davacıya 5.8.2013 tarihli hesap ekstresi incelendiğinde görüleceği üzere, 2.8.2013 tarihinde 1.200,00-TL …Ltd.Şti. Tarafında davacı şirketin hesabına EFT ile gönderildiğini, davacının, EFT ile gelen bu para ile kullandığı 1.500.000,00-TL lik kredisini kapattığını ve işlem nedeni ile dosya masrafı kesintisi yapılmadığını, davacıdan tahsil edilen 26.666,00-TL lik tutarın kredinin erken kapatılması nedenilye tahsil edilen erken kapama ücreti olduğunu, kredinin erken kapanması sebebiyle müvekkili bankanın zarara uğradığını, dava konusu uyuşmazlıkta TBK’nın 20. maddesinde düzenlenen genel işlem koşullarının uygulanmasının mümkün olmadığını, dava konusu edilen dosya masrafının yasal gerekçelerinin mevcut olduğunu, müvekkili bankanın kredi kullandırımı sırasında yaptığı masrafları müşterilerden tahsil ettiğini ve müşterilerin de imzaladıkları sözleşme ile buna açıkca muvafakat ettiklerini, davanın da sözleşmelerin her sayfasını hiçbir çekince ileri sürmeksizin imzalayarak kabul ettiğini, davacı tacir olduğu için, basiretli hareket etmesi gereken tacirin kredinin tahsisi ve sözleşmenin imzalanması aşamasında kredinin maliyeti hakkında çok detaylı bilgisinin bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 11/04/2018 tarihli, 2016/332 Esas – 2018/412 Karar sayılı kararında; “…Davalı banka tarafından açılan iki ayrı krediden toplam 16.600,00-TL kredi komisyonu ile ile söz konusu kredilerin vadeden önce kapatılması nedeni ile toplam 27.666,00-TL erken kapama komisyonu tahsil edildiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede bankanın komisyon masrafı adı altında kesinti yapabileceği davacı tarafça kabul edilmiş olması, emsal kredilerde diğer bankaların müşterinin verimliliği ve ödeme performansına göre % 0.5 ile % 2 arasında dosya masrafı, kredi tahsis ücreti, komisyon vb. isimlerle kesinti yapıldığı, davalı banka tarafından ise açılan kredinin % 1’ine tekâbul edecek şekilde dosya masrafı adı altında kesinti yapıldığı, yapılan kesintinin taraflar arasındaki sözleşmeye ve bankacılık uygulamalarına uygun bulunduğundan, davacının, dosya masrafı adı altında yapılan kesintinin iadesini talep etme hakkı bulunmamaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, dosya masrafı gibi kredinin vadesinden önce kapatılması halinde bankanın erken kapama komisyonu talep edebileceği düzenlenmiş ise de; bankanın hangi oranda erken kapama komisyonu uygulayacağı kararlaştırılmamıştır. Bu sebeple davalı banka tarafında % 2,5 oranında ve toplam tahsilat üzerinden toplam 27.666,00-TL erken kapama komisyonu tahsil edildiği, diğer bankaların ise kredinin vadeden önce erken kapatılması nedeni ile oluşan gelir kaybından dolayı ortalama % 2 oranında erken kapama komisyonu almasının kural haline geldiği, % 2 oran ve borç bakiyesi üzerinden yapılan hesaplamada davacının 20.180,00-TL erken kapama komisyonu alması gerekirken 7.486,00-TL fazla tahsilat yaptığı…” gerekçesiyle, 7.486,00-TL nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davacı ile müvekkili banka arasında 03/05/2010 tarihinde Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığını, dosya masrafına ilişkin olarak talep edilen alacağa ilişkin davanın reddedildiğini, erken kapama komisyonuna ilişkin olarak açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak bilirkişi raporunda, bir an için mahkemenin aksi kanaatte bulunması halinde, erken kapama nedeniyle alınan komisyonlar için uygulanan oranın bankacılık piyasasında %2 olduğunu, ne var ki müvekkili bankanın % 2,5 oranında erken kapama komisyonu aldığını ve %0,5 oranında fazla komisyon alındığını ifade ettiğini, bilirkişi raporunda %2’lik erken kapama oranının reye göre belirlendiği ve nasıl tespit edildiği hususunda bir açıklama veya bir delil olmadığını, erken kapama ücreti, bankaları ve davacı arasında imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında, müşterinin taraflarca başlangıçta yapılan sözleşme ve ödeme planına karşın kredisini erken kapatmak istemesi sonucu sözleşme gereği beklenen faiz gelirinin elde edilmemesine bağlı sözleşmesel bir alacak olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerde kredinin erken kapanması halinde ücret alınacağı hususunun açık bir şekilde hüküm altına alındığını, bu durumda Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre sözleşmede hüküm bulunması halinde erken kapama ücreti alınabileceğinden davacı şirketin davaya konu iadesi talebinin mesnetsiz olduğunu, davacının tacir sıfatıyla ve özgür iradesiyle müvekkili bankayla kredi sözleşmelerini akdettiğini, davacının işbu sözleşmeler ve eklerinde yer alan kredilerin geri ödenmesine ilişkin şartlarla ahde vefa ilkesi gereğince bağlı olduğunu, davacı şirket tarafından krediler erken ödeme yapılarak kapatılırken sözleşmeye göre ödenmesi gereken komisyonları da ihtiva eden toplam tutar üzerinden müvekkili bankayla mutabık kalınarak ihtirazı kayıt konulmaksızın ödeme yapıldığını, bu nedenle davacı taraf Borçlar Kanunu’nun 78. maddesine göre kendi isteğiyle yerine getirdiği edimleri geri isteyemeyeceğini, davaya konu komisyon sözleşmede belirlendiği hali ile alındığını, bu nedenle yapılan inceleme neticesinde teamülün %2 oranında olduğuna ilişkin tespite katılmanın mümkün olmadığını, davacının davaya konu kredileri erken kapaması nedeniyle müvekkili banka nezdinde zarar meydana geldiğini, davacı tarafın erken ifa nedeniyle borçlar kanunun 96. maddesi muvacehesinde indirim talep hakkının bulunmadığını, belirterek, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredilerden tahsil edilen komisyon- masraf, çeşitli ücretler ile kredinen erken kapatılması nedeniyle davalı bankaca tahsil edilen erken kapama komisyonunun fahiş olduğu ve haksız olduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.Davacı, davalı bankadan kullandığı kredi kapsamında haksız olarak ve fahiş miktarda komisyon- masraf ile erken kapama komisyonu adı altında tahsilat yapıldığını, iddia ederek haksız tahsilatların iadesini istemiş, davalı banka ise uygulamanın sözleşme ve bankacılık mevzuatına uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, komisyon-masraf kesintilerinin sözleşme ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle bu kaleme ilişkin taleplerin yerinde olmadığı, erken kapama kesintisinin sözleşme ve mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle bu kaleme ilişkin talebin kısmen kabulüne karar vermiş, bu karara karşı davalı vekillince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 2.09 maddesinde erken ödemeye dair düzenlemeye yer verilmiştir. Sözleşmenin anılan hükmü uyarınca, erken ödeme nedeniyle erken kapama ücreti alınacağı belirtilmiş ise de bu ücretin hangi oranlarda alınacağı veya hesap şekline dair bir düzenlemeye sözleşmede yer verilmemiştir. Hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporunda davacının kullandığı kredileri 05.08.2013 tarihinde erken kapaması sonucunda 27.666,00 TL erken kapama komisyonu tahsil edildiği, kredinin vadesinden önce erken kapatılması nedeniyle bankaların %2 oranında erken kapama komisyonu almasının kural haline geldiği, davalının ise %2.5 oranında ve toplam tahsilat üzerinden erken kapama komisyonu tahsilinin yerinde olmadığı sonucuyla hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede alınacak oranın belli olmadığı da dikkate alındığında; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bu konudaki yerleşik uygulamaları ışığında bu gibi durumlarda diğer bankaların uygulamalarına göre davalı bankanın tahsil ettiği erken kapama ücretinin fahiş olması halinde diğer bankalarca tahsil edilen erken kapama ücretine göre indirim yapılabilecektir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında; mahkemece öncelikle varsa davalı bankanın TCMB’ye bildirdiği erken kapama oranlarına ilişkin belgeler davalı vekilinden sorulup celp edilmeden, diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun erken ödenmesi halinde aldıkları erken ödeme komisyonu oranları dosyaya kazandırılmadan bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda davalı vekilinin rapora itirazları giderilmeksizin eksik inceleme ile ve davanın esasına etkili deliller celbedilip değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmakla, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26.09.2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.