Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1167 E. 2019/1195 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1167
KARAR NO : 2019/1195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/187 Esas – 2018/207 Karar
TARİHİ : 27/03/2018
DAVA : İstirdat
Taraflar arasında görülen istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari ilişki içerisinde bulunduğu firmalardan ciro yoluyla devir almış olduğu, toplam bedeli 736.903,82 TLolan 47 adet çekin 28.09.2013 tarihinde çalındığını, davaya konu iki çekin de bu çekler arasında bulunduğunu, çalınan çeklerin İptali için İst Anadolu 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013-348 Es. sayılı dosyası ile zayi nedeniyle iptal davası açıldığını, bu dosya kapsamında 03.10.2013 tarihinde ödemeden men kararı verildiğini, ve kararın ilgili bankalara gönderildiğini, kasadan çalınan keşidacisi … Ltd. Şti. olan, … Adana şubesine ait 30.11.2013 keşide tarihli, … seri no.lu 6.500,00 TL bedelli, meşidecisi, … Ltd. Şti. olan, … Tunalihilmi şubesine ait 28.01.2013 keşide tarihli, … seri nolu, 15.000,00 TL bedelli, toplam 21.500 TL bedelli iki adet çekin, davalı … şirketi tarafından keşidecilerden haciz tehdidi ve icra baskısı ile tahsil edildiğini, bu durumun öğrenilmesi üzerine İstanbul Anadolu 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013-348 E sayılı dosyasına müracaat edilerek tahsil edilen çeklerin bedellerinin istirdadının sağlanması için dava açmak üzere süre talep edildiğini, yasal süre içerisinde işbu davanın ikame edildiğini, belirtildiği üzere davaya konu çekler çalınmış olup, ciro silsilelerinde kopukluk olduğunu ve kambiyo senedi vasfını taşımadığını belirterek, davaya konu çek bedellerinin tahsil edilmiş olduğu günden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği anlaşıldı. Davalı vekili savunmasında özetle; öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, zira davacı şirketin çek üzerinde cirosu bulunmadığı gibi icra takiplerinde de taraf sıfatının bulunmadığını, davacı şirket tarafından kendilerine bir ödemede de bulunulmadığını, diğer yandan müvekkili şirketin davaya konu çekleri ciro yoluyla devir almış iyi niyetli hamil olduğu çeklerin ödenmemesi ile müvekkilinin alacağını tahsil için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ve İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyası ile icra takipleri başlattığını, davacının bu takiplerde taraf olmadığını, müvekkilinin dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile Faktoring Sözleşmesi akdettiğini, davaya konu 15.000 TL’lik ve 6.500,TL’lik çeklerin EFC den fatura ekinde ciro yoluyla devir alındığını, ve bedellerinin … ödendiğini, devir alınmadan evvel çekler ile ilgili istihbarat çalışmalarının yapıldığını, çeklerin arkasındaki ciro silsilesinin düzgün olduğunu, müvekkili şirketin yetkili iyi niyetli yasal hamil olduğunu, diğer yandan davacının, davalının çekin iktisabında kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu da ispat edemediğini, çeklerin vadelerinde Bankaya ibraz edildiğini, ancak ankalar tarafından İstanbul Anadolu 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013-348 Es. Sayılı dosyasından verilen karar kapsamında şerh düşülerek ödeme işlemi yapılamadığını ve kendilerinin alacaklarını tahsil edemediklerini, alacaklarını yasal takip ile tahsil ettiklerini belirterek, haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 27/03/2018 tarihli, 2014/187 Esas – 2018/207 Karar sayılı kararında; “…Uyuşmazlığa konu davanın TTK 792 (eski TTK 704) maddesi gereği çek nedeniyle ödenen bedelin istirdat davası olduğu, davacı yanın portföylerinde bulunan davaya konu çeki çaldırdıklarını, çaldırılan dava konusu 28/01/2014 keşide tarihli, 15.000 TL ve 30/11/2013 keşide tarihli, 6.300 TL bedelli iki adet çekten 28/01/2014 keşide tarihli çekin davacı tarafından ikinci ciranta .. A.Ş’den 30/11/2013 tarihli çekin ise lehtar ve 1.ciranta …LTD ŞTİ olan çeklerle ilgili savcılığa şikayette bulundukları, akabinde alınan çek ile ilgili çek iptal davası açarak iptal kararı aldıklarını, bu çeki elinde bulunduran hamil davalı … A.Ş’nin çeki iktisap ederken faktoring yasasına BDDK genelge ve tebliğlerine uyumlu hareket etmediğini, bu şekilde davacının giderek zararına hareket ettiğini iddia ederek çekin bedelinin istirdadını talep ve dava ettiği, davalı … Şirketinin ise çekin iktisabında yasa ve genelgeler doğrultusunda hareket edildiğini, iyi niyetli hamil olmaları nedeniyle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda defter ve kayıtlarında yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davalı … Şirketinin, faktoring işlemine konu fatura içeriği malların teslim edildiğine ve teslim alındığına dair imzaları kontrol etmiyerek BDDK’nın 04/01/2012 tarihli genelgesindeki faturayı kesen müşteri ile kendisine fatura kesilen firma arasında, mal veya hizmet satışından kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğunu ve temlike konu alacakların bu ticari ilişki çerçevesinde doğduğunu ispatlayacak şekilde bütün bu belgelerin doğruluğunu ve tutarlılığını bir bütün halinde kontrol edilerek değerlendirilmesi gereğine uymadığı, faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin 8.maddesi gereğince davalı … şirketinin faturanın sahte olup olmadığı konusunda yeterli araştırmayı yapmadığı, faturayı temlik eden müşterisinin beyanına istinaben işlem yaptığı, dolayısıyla bu konuda kusurlu olduğu, Faktoring şirketlerinin finansal kiralama faktoring ve finansman şirketlerinin kuruluş ve faaliyet esasları hakkında yönetmelik ve 90 sayılı KHK gereğince işlem yapmak durumunda oldukları, yönetmeliğinin 22/2,6360 sayılı yasanın 9/2.maddelerine göre, faktoring şirketlerinin kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayacakları ve tahsili üstlenemeyecekleri, somut uyuşmazlıkta da davalı … şirketinin gerçekte bir mal satışından doğmamış (gerçekliğini araştırmamış olduğu-fatura ile tevsik edilen) alacağı (davaya konu çek senet veya poliçeyi) satın aldığı dolayısıyla yönetmeliğini 22/2.maddesine uygun hareket etmediği, 6762 sayılı TTK. 818.maddesi yollamasıyla çek içinde uygulama alanı bulan 687 hükmüne (6102 sayılı TTK 680 hükmüne) göre, temel ilişkiden kaynaklanan kişisel defilenin hamile karşı ileri sürülebilmesi tek istisnasının, hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş yani kötü niyetli olarak hareket etmiş olması halinin ortaya konulduğu, 6361.sayılı finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerin kanunun 9/3.maddesinde de benzer bir hükmün ortaya konulduğu, sonuç olarak faktoring şirketinin davaya konu çeki iktisap ederken “bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğuna dair”, bir duruma dosya muhteviyatında rastlanılmamış olmakla birlikte, çekin iktisabında gereken özen ve dikkati göstermediği, bu ihmal ve kusurun davacının zararına neden olduğu, bu durumda davalının davaya konu çekin yasal hamili olduğunun söylenemeyeceği, çekin iktisabında kusurlu davrandığı, dolayısıyla davaya konu kayıp ve çalıntı çekin davacıya istirdadının mahkemenin taktirinde olduğunun mütalaa edildiği, ileri sürülmüş ise de, raporda ileri sürüldüğü üzere 6102 sayılı TTK’nın 680 (eski TTK 687) maddelerinin davanın hukuki sebebini teşkil etmediği, davanın hukuki sebebinin TTK’nın 792.maddesi olduğu ve davalı … şirketi olduğundan, yine bu kapsamda 6361sayılı yasanın ve yönetmeliğin ilgili maddelerinin de uygulama kabiliyeti bulunduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere faktoring şirketinin yukarıda belirtilen şekilde kusurlu bulunduğu anlaşılmış ise de bu kusurun TTK 792.maddesi kapsamında kötü niyet veya iktisapta ağır kusur olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla TTK 792.maddesi kapsamı anlamında çekin iade şartlarının oluşmadığı, hukuki nitelendirme yetkisi mahkemeye ait olup, davanın hukuki nitelendirilmesinin mahkememize bu şekilde yapıldığı, bire bir somut uyuşmazlığa emsal teşkil edecek Yargıtay 11. HD.’nin yukarıda özetlenen 08/03/2011 tarih, 2009/3748 E., 2011/2405 K.sayılı ilamında da vurgulandığı üzere davanın TTK 792 (eski TTK 704) maddesi kapsamında değerlendirildiği, yine Yargıtay 19. HD’nin 21/04/2014 tarih, 2014/4740 E., 2014/7727 K.sayılı ilamında da vurgulandığı üzere irsaliyeli faturada teslim alan hanesinde herhangi bir imza bulunmayan çek ile ilgili istirdat davasında, bilirkişi raporunda vurgulanan şekilde kusurlu bulunan faktoring şirketi bakımından davanın kabulü yönünden verilen yerel mahkeme kararının, davanın reddi kararı verilmesi gerekeceği görüşü ile bozulduğu, somut uyuşmazlıkta da dava konusu 28/01/2014 keşide tarihli, 15.000 TL ve 30/11/2013 keşide tarihli, 6.300 TL bedelli iki adet çekten 28/01/2014 keşide tarihli çekin davacı tarafından ikinci ciranta … A.Ş’den 30/11/2013 tarihli çekin ise lehtar ve 1.ciranta ….LTD ŞTİ alındığının ve çekler kendileri tarafından ciro edilmeden şirket kasasından hırsızlık nedeniyle çalındğının iddia edildiği, davacı taraf her ne kadar çeklerde cirosu olmasada dosyasında ceza soruşturması dosyasındaki bilgi ve belgelerle çekin uhtesindeyken çalındığını ispat ettiği, ancak TTK 792 maddesi kapsamında davacının aynı kanun 790.maddesine göre hakkını ispat etmesi yeterli olmayıp, ayrıca çek eline geçmiş olan davalı yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunuda ispat etmesi gerekeceği, davalı … şirketinin 30/11/2013 tarihli çeki sunulan faturaya binaen …..LTD ŞTİ’den temlik aldığı, sunulan faturaya göre bu şirketin kestiği faturanın da bir önceki ciranta olarak … adına kesildiği, 28/01/2014 tarihli 15.000 TL bedelli çekin yine davalı yeni hamil Faktoring şirketinin ….LTD ŞTİ’den temlik aldığı, sunulan faturaya göre bu şirketin kestiği faturanın da bir önceki ciranta olarak … adına kesildiği, sonuç olarak her iki çek bakımından ciro silsilesinde bir kopukluk olmayıp ciro silsilesinin şeklen inceleme yükümlülüğü olan davalının çekleri usulüne uygun olarak fatura karşılığı devraldığının anlaşıldığı, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere faktoring şirketinin kusurunun ağır kusur veya kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, daha alt derece kusurun ise çekin iadesi açısından yeterli olmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyadaki bilirkişi raporu içeriğinde detaylı bir biçimde açıklandığı üzere, davalı yanın faktoring şirketi olduğunu, BDDK’nın yayınladığı genelgelere ve Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğe aykırı faaliyette bulunabilmesinin söz konusu olmadığını, bu hali ile gerekçeli karar içeriğinde yer aldığı üzere davalı şirketin salt şeklen ciro silsilesini inceleme yükümlülüğünün olmadığını, bilirkişi raporu içeriğinde detaylı bir biçimde yer aldığı üzere; davalı yanın, müşteri faturasının birinci nüshasını borçluya bir yazı ekinde ileteceğini, faturanın doğruluğunu, faktoring şirketi yetkililerinin teyit ettirerek bu durumun fatura üzerine şerh düşüleceğini ve imzalanacağını, müşterinin mali durumunun değerlendirilerek fatura borçlusu ve kombiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesinin sağlanacağını, ancak davalı yanın belirtilen işlemlerin hiçbirini gerçekleştirmediğini, bu durumun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, Faktoring sözleşmesine istinaden …San.ve Tic.Ltd.Şti.’den alınan fatura incelendiğinde, faturanın … adına düzenlendiğini, ancak İstanbul Ticaret Odası kayıtlarında gerçekleştirilen inceleme neticesinde … adına kayıtlı böyle bir şirket bulunmadığı gibi, … şahıs olarak da herhangi bir ticari faaliyet gösterdiğine dair bir kayıt bulunamadığını, dilekçeleri ekinde ibraz edilen ifade tutanakları içeriğinde; dava konusu çeklerin fotokopisi üzerinde yakalanan … isimli şahısın, … ile birlikte davaya konu çekleri kırdırmak için … Faktoring ve … Faktoring ünvanlı şirketler ile görüştüğününü, aracında bulunan ve üzerinde ele geçirilen faturaların kesilmesinin sebebinin şirkete gelen çeklerin fatura edilmesi gerekliliğinden kaynaklandığını, aslında herhangi bir alçıpan, montaj ve boya uygulaması hizmeti verilmediğini beyan ettiğini, buna ek olarak ise … belirtilen Savcılık dosyasında yer alan ifade tutanağı içerisinde, kendisine fotokopisi gösterilen çeklerin arkasındaki kaşe ve imzaların kendisine ait olmadığını, yine çekler üzerinde yer alan adresin dahi yanlış olduğunu, şirketi adına kesilen faturalar içeriğinde yer alan alçıpan ve işçilik hizmetlerinin kendisi tarafından alınmadığını beyan ettiğini, davaya konu çekler incelendiğinde, çeklerin…. ciro yolu ile …San.ve Tic.Ltd.Şti. ünvanlı şirkete geçtiğini, çek üzerinde yer alan imzanın sahte olduğu ve ciro silsilesinde bir kopukluk olduğunun ortada olduğunu, yine davaya konu çeklerin arkasında ciranta olarak yer alan… İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/135335 Esas sayılı dosyasındaki ifadesinde kendisinin de altı yaprak boş çek yaprağının çalındığını, bu durum ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunduğunu bu çeklerinin üzeri doldurularak piyasaya sunulduğunu, çekler üzerinde yer alan yazı ve imzaların hiçbir suretle kendisine ait olmadığını beyan ettiğini, dilekçeleri ekinde yer alan ifade tutanaklarında ve imza örneklerinde açıkça anlaşılacak biçimde çek arkasında yer alan imzanın … eli ürünü olmadığının görülecek nitelikte olduğunu, bu manada müvekkili şirket kasasından çalındıktan sonra çeklerin sahte kaşe ve imzalar ile ciro edilmek sureti ile piyasaya sunulduğunu, gerçeğe aykırı olarak düzenlenen faturalara istinaden davalı yanca tevdi alındığını, davalı yan arasında faktoring sözleşmesi bulunduğu yanın ticari faaliyetlerinin meşru olup olmadığını, gerçek bir alım satım veya hizmetten kaynaklı bir faturanın mevcut olup olmadığını araştırma yükümlülüğü altında olduğunu, davalı yanın açıkça ağır kusur ile hareket ederek bu çekleri iktisap ettiğini, davalı yanın araştırma yükümlülüğünü yerine getirmesi halinde çek keşidecilerinin zaten çekin müvekkili şirket kasasından çalındığı bilgisini vereceğini, taraflarınca çeklerin çalınmasından sonra bu durumun derhal çek keşidecilerine bildirildiğini ve çek iptali davasının ikame edildiğini, faktoring işlemlerinin temel dayanağınının bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgeler oluşturduğundan, faktoring şirketlerinin öncelikle işlemin dayanağını oluşturan fatura veya benzeri belgelerin gerçekliğinden ve doğruluğundan emin olması, bu işlemlere istinaden alınan çek veya senetlerin ise teminat unsuru olarak değerlendirilmeleri gerektiğini, faktoring işlemine konu ticari alacak ve faturanın veya benzeri belgelerin sahte olup olmadığının tespitinin faktoring şirketlerinin sorumluluğunda bulunduğunu, belirtildiği üzere davalı yanın bu sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmediğinden ağır kusurlu olduğunu, bu durumun mahkeme dosyasına mübrez bilirkişi raporu ile de açık bir biçimde tespit edildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nin 792. maddesi (6762 sayılı TTK m.704) uyarınca açılan çek istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “Faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez.” hükmünü içermektedir.Yine 6361 sayılı kanunun geçici 1. maddesi gereğince faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle olaya uygulanacak Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmelik’in 22/2. maddesinde “…Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler…” düzenlemesine yer verilmiştir. Davalı ….’nin satıcı …San.Tic. Ltd.Şti. ile alıcı … arasındaki ticari satıma ilişkin faturayı ve bu fatura üzerindeki kısmi temlik sözleşmesini,faktoring sözleşmesini, çek tevdi bordrosunu ibraz ettiği, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 03/02/2015 tarihli yazısına göre; fatura borçlusu … toptan kumaş ticari faaliyetinde bulunup vergi kaydı ve faaliyetinin bulunduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Zayi olan çekin istirdadı talebiyle açılan işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının öncelikle çekin yedinde iken rızası hilafına elinden çıktığını ardından da çeki elinde bulunduran hamilin kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. 6361 sayılı Yasa’nın 9/2. maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 22. maddesi, faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü yüklemiş, 6102 sayılı TTK’nın 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklemiştir. Somut olayda dava konusu çeklerde ciro silsilesinde kopukluk olmadığı görülmektedir. Davalının çeki iktisapta ağır kusurlu veya kötüniyetli oluğu da ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemekle, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,4-Davacı vekilinin tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.09.2019