Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1158 E. 2019/1260 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1158
KARAR NO : 2019/1260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/310 Esas – 2018/417 Karar
TARİHİ : 25/04/2018
DAVA : Şirket Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketlerinin kurucusu muris … kızları olduğunu, muris … özel duurmu nedeniyle şirketleri idare etmekte sorun olacağı gerekçesiyle hisselerini emaneten oğlu … devrettiğini, devrin bila bedel yapıldığını, Türkiye’ye döndüğünde iade edilmesinin kararlaştırıldığını, 2005 yılında Almanya’da ikamet ettiği sırada %97 hissenin … ait olduğunun sabit olduğunu, bu belgelerin sahte olduğu gerekçesiyle … tarafından Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına 2014/19165 soruşturma sayılı dosyasnda müvekkilleri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, başsavcılığın yaptığı incelemede belgenin gerçek ve imzalı … eli ürünü olduğuna karar verildiğini, Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/415 Esas sayılı dosyasında da … hakkında iftira suçundan hapis cezası verildiğini, söz konusu belgenin muris … tarafından 2005-2006 yıllarında çocukların haklarının zayi olmaması için verildiğini, bu belgenin özenle saklanıldığını, … şirketin menkul ve gayrimenkullerini gerektiği gibi idare edemediğini, şirketin %97 hissesinin … ait olduğunu kabul etmeyerek sahibiymiş gibi davranmaya çalıştığını, muris … 2014 yılında 94 yaşındayken Türkiye’ye döndüğünü, … 30/06/2010 tarihli genel kurulda şirket sözleşmesini değiştirerek TTK’nın 395 ve 396. maddeleri gereğince yetki aldığını, bu genel kurul kararlarının iptali için Bakırköy 1 ATM’nin 2014/810 esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, muris … yaşlılığı nedeniyle vasi tayini için dava açıldığını, … 23/11/2015 tarihinde vefat ettiğini, davalı şirketlerinin %97 hissesinin murise ait olduğunun tespiti için Bakırköy 1 ATM’nin 2015/1102 esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, davalı şirketlerin 28/12/2015 tarihinde yapılan genel kurullarının yasaya aykırı olduğunu, yukarıda belirtilen murisin %97 hisse sahibi olduğu dikkate alındığında, genel kurulda alınan kararların butlanla sakat olduğunu,….temsil yetkisi olmadığından alınan kararların yok hükmünde olduğunu belirterek, her iki şirketin genel kurur kararlarının mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili savunmasında özetle; davacıların taraf ehliyetleri bulunmadığını, genel kurula vekil aracılığıyla katıldıklarını vekaletnamenin geçerlilik şartını taşımadığını, bu sebeple dava açma hakları olmadığını, alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, 28/12/2015 tarihinde yapılan genel kurulun usulüne uygun olduğunu, toplantı çağrı ve ilanının usulüne uygun olduğunu, genel kurul kararının buttan sebeplerinin TTK’nın 447. maddesinde sayıldığını, dava konusu olayda bu sebeplerden herhangi birisinin bulunmadığını, iptal sebeplerinin ise TTK’nın 445. ve devamı maddelerinde sayıldığını, iptal sebeplerinin de bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 25/04/2018 tarihli, 2016/310 Esas – 2018/417 Karar Karar sayılı kararında, “…Dava konusu uyuşmazlık genel kurul kararlarının yok sayılması ve iptaline ilişkindir. Mevcut genel kurulda şirketin mevcut hisse durumuna göre gerçekleşmiştir. İptali talep edilen genel kurulun yapılamsında ve alınan kararlarda yok sayılmasını gerektirir ve iptali gerektirir bir durum söz konusu değildir. Genel kuruldaki hisse durumunu da şirketin kayıtlı hisse durumu dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacıların dile getirmiş oldukları husus ayrı bir dava konusu olup, bununla ilgili hisselerin iptali sağlandıktan sonra ancak genel kuruldaki toplantı nisab husunuun değerlendirilmesi gerekir. Mevcut hisse durumuna göre hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Dava konusu uyuşmazlığı aynı mahiyette olup, davalı şirketlerin 30/06/2015 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde sayılması ve iptale ilişkin Bakırköy 1 ATM 2014/810 esas sayılı dosyasında da red kararı verilmiş ve karar yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2016/2540 esas ve 2017/4996 karar sayılı ilamıyla onanmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacı tarafın butlan ve iptaline ilişkin iddiaları yerinde olmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Müvekkilleri adına toplantıya katılan vekillerinin, alınan tüm kararlara muhalefet ettiğini yazılı olarak belirtmiş olup bu durumun da toplantı tutanağına yansıdığını, toplantıda alınan kararlara ilişkin muhalefetin usulüne uygun olmadığının iddiası hukuka ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu, zira, genel kurulun toplanmasından, karar nisabına ve alınan kararlara ilişkin muhalefet şerhinin yazılı olarak mevcut olduğunu, mahkemenin muhalefetin genel olduğundan bahisle davayı ret gerekçesi yapmak yerine iptal ve butlan gerekçelerini değerlendirmesi gerektiğini, bu gerekçe ile davanın reddinin yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, taraflarınca ileri sürülen butlan ve iptal sebeplerinin hiçbir şekilde incelenmediğini , bu gerekçelerin, başka bir dava konusu olduğundan bahisle sadece şekli inceleme ile yetinilmesinin hukuka aykırı olduğunu, nitekim Yargıtay yerleşik uygulaması da bu inceleme ve hukuki değerlendirmesinin yapılması yönünde olduğunu, kanun hükmüne de açık olduğunu, mahkemenin, 1996-2013 arasında yapılan genel kurullara ilişkin, görünürdeki pay oranının bu süreçte hiç değişmemesine rağmen bu süreçteki genel kurullarda bu yönde itiraz yapılmamış olması karşılığında, dava konusu bu genel kurulun iptali gerekçesi olarak bu hususu ileri sürmelerini, müvekkili davacılar … ve …, davalılar …A.Ş. ve …’nin kurucusu muris … kızları olduğunu,… ise müvekkillerin öz kardeşi olduğunu, Muris … özel durumu sebebiyle yurtdışına çıkacak olması ve şirketleri idare etmekte zorlanacağı gerekçesiyle, bu şirketlerdeki hisselerini emaneten oğlu …devrettiğini, bu devrin bila bedel yapılmış olup … Türkiye’ye dönmesi ve şirket işleri ile ilgilenebilecek durumda olması halinde … bu hisseleri aynen … iade edeceğini, … 2005 yılında muris … Almanya’da ikamet ettiği dönemde dava dilekçeleri ekinde sunulan belgeleri tanzim ve imza ederek … verdiğini, bu belgeler incelendiğinde … üzerinde gözüken hisselerin toplamının %97’si gerçekte müteveffa … ait olduğunu ve bu %97’lik değer oranı hiçbir şekilde sermaye artırımlarından etkilenmeyeceğini, bu kabul ve beyan … tarafından gayrı kabili rücu olarak kabul ve taahhüt edildiğini, belgelerin sahte olduğu gerekçesiyle … tarafından Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına 2014/19165 soruşturma numaralı dosya ile müvekkil davacılar aleyhinde suç duyurusunda bulunulduğunu, Başsavcılığın belgelerin sahte olup olmadığının tespiti için belgeleri Adli Tıp Kurumuna gönderdiğini ve bu kurumca düzenlenen rapora göre inceleme konusu belgelerin sahih ve gerçek olduğuna ve …n eli mahsulü olduğuna karar verildiğini, Başsavcılığın bu rapor üzerine müvekkil davacılar hakkında takipsizlik kararı verdiğini ve bu kararın kesinleştiğini, … hakkında ise müvekkili davacılardan …’a hakaret ve iftirada bulunması sebebi ile ceza davası açıldığını, 15/03/2016 tarihinde Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu 2015/415 E. 2016/553 K. sayılı dosyası üzerinden… hakkında iftira suçundan 10 ay hapis cezası ile mahkumiyet hükmü kurulduğunu ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını, … vekillerinin itirazları sonucu yeniden esasa kaydedilerek duruşma açıldığını 23/03/2016 tarihinde yine Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2016/460 E. Sayılı dosya üzerinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar verildiğini, … baba … yaşlılığını ve buna bağlı akıl zayıflığı ile fiziksel yetersizliğini kullanan tutum ve davranışları neticesinde müvekkili davacılar … hak ve hukukunu korumak amacıyla kendisine vasi atanmasını, mümkün olmadığı takdirde yasal danışman atanmasını teminen Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesine 2013/844 E. sayılı dosya ile vasi tayini davası açmak zorunda kaldığını, ne var ki muris …, dava derdest iken vefat ettiğini, muris … ölümü üzerine tüm mirasçıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla taraflarınca Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/14 Tereke Esas sayılı dosyası ile terekenin tespiti ve resmi defter tutulması talepli dava açıldığını, davanın henüz kesinleşmediğini, yapılan genel kurul toplantılarının butlanla sakat olduğunu ve alınan kararların Mustafa Bayrak’ın temsil yetkisi olmadığından dolayı yok hükmünde olduğunu, ayrıca işbu kararların TTK’nın 445. maddede ifade edildiği üzere, dürüstlük kurallarına aykırı olarak alındığından iptal edilmesi gereken kararlar olduğunu, yönetim kurulunun teke indirilmesi suretiyle şirket ana yapısının değiştirilmesini, genel kurul üyesi müvekkillerinin haklarını kullanmalarının engellenmesi sebebiyle ikame edilen ilişkin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/810 E. sayılı dosyası Yargıtay’da karar düzeltme aşamasında olduğunu, TTK’nın 395 ve 396. maddesine göre yapılacak işlemlerde genel kuruldan alınması gereken izinler bu usulsüz genel kurulla Mustafa Bayrak’a izin almadan yapma yetkisinin verilmesi ile şirketin geleceği ve mali yapısının risk altına girdiğini, … bu kararlarla şirketin içini boşaltabilecek, mal varlıklarını satabilecek ve şirketi kağıt üzerinde içi boş bir şirket haline getirebileceğini, her iki şirketin mali değerinin milyar dolarlarla ifade edildiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacılar vekilince davacıların hissedar ve ortağı oldukları davalı şirketin 28/12/2015 tarihinde gerçekleştirilen 2014 yılı Olağan Genel Kurulu toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti, her iki toplantıda alınan kararların iptali ile Genel Kurulda alınan kararların tedbiren yürütülmesinin durdurulması istemli açılan davada, ilk derece mahkemesince davanını reddine karar verildiği, karara karşı davacılar veriklince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 447. Maddesinde, a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararların batıl olacağı düzenlenmiştir. Dava konusu kararlar butlanı gerektiren kararlardan değildir. Kararların içeriği alınış şekli itibariyle butlanı gerektiren bir sakatlığın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şirketin mevcut ve kayıtlı ortaklık yapısına göre alının kararlarda kanunun emredici hükümlerine bir aykırılık yoktur. Ortaklık yapısı, bu konuda açılacak davada kesin bir mahkeme kararıyla değişmedikçe, mevcut ortaklarla karar alınmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.Davada her iki davalı şirketin genel kurul kararlarının TTK’nın 445. vd. maddeleri uyarınca iptali de istenilmiştir. TTK’nın 445. maddesinde, ”446. maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler” denilmiştir.TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. İş bu dava yönünden davacılar adına genel kurula katılan vekilleri Av. …’ın ibraz ettiği vekaletnamenin Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 28.11.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28481 sayılı Yönetmeliğin 21. maddesinde düzenlenmiş olan “Vekaletnamelerin unsurları ve geçerlilik süresi” başlıklı hükmün gerektirdiği şekil ve şartlara uymadığının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcisi katılımıyla düzenlenen genel kurul toplantı tutanağı içeriğinden anlaşılmaktadır. Buna göre, davacılar adına toplantıya katılan vekilin mahkeme gerekçesinin aksine bazı kararlarda muhalefet şerhini usule uygun tutanağa geçirdiği anlaşılmakla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere usule uygun vekaletle toplantıya katılmadığı anlaşıldığından, mahkemenin kabulüne göre muhalefetin usule uygun tutanağa geçirilmediği yönündeki yanılgılı gerekçesi sonuca etkili olmayıp, bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Yine davacılar vekilince genel kuru kararlarına karşı iptal ve butlan davası açıldığında mahkemece önce yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra tahkikata geçilebileceği ve taleplerin değerlendirilip karara bağlanacağı ileri sürülerek istinaf nedeni yapılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/12965 Esas 2013/15637 Karar 16/09/2013 tarih ve aynı dairenin 2013/13514 Esas 2013/18546 Karar 23/10/2013 tarihli emsal kararları gerekçeleri de gözetildiğinde; 6102 sayılı TTK.’nın 449. maddesinde, “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” denmiştir. TTK m.449’daki bu düzenleme kamu ihtiyati tedbirin değerlendirilmesi ve karara bağlanmasına ilişkindir. Yargılama sürecinde davacılar vekilince bu yönde istenilen tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın süresinde istinaf edilmediği de gözetildiğinde; davacı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir. Davacılar vekilinin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/1102 E sayılı dosyasında hisse tespiti yönünden açılan davanın bekletici mesele yapılmaksızın hüküm kurulmasının doğru olmadığı ileri sürülmüştür. Dava genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespiti veya iptali istemine ilişkin olup, genel kurul tarihinde ortaklık yapısı ve şirket hisse durumuna göre değerlendirilmelidir. Taraflar arasındaki davalı şirketlerin 30.06.2014 tarihinde yapılan genel kuruluna ilişkin benzer iddialarla açılan ve Yargıtay 11. HD 2016/2540 E 2017/4996 K 03.10.2017 tarihli kararı ile denetimden geçerek onanan Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/810 E 2015/861 K 12.11.2015 tarihli karar gerekçesi içeriği de dikkate alındığında, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesince kurulan hükümde hata bulunmakla birlikte gerekçede hata yapıldığından, gerekçe resen yukarıdaki şekilde düzeltilmek üzere, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca kararın kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine; ancak HMK’nın 33 ve 355.maddeleri uyarınca karar gerekçesi düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının aynı Kanun’un 353/1.b.2.maddesi uyarınca kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın REDDİNE,2-Alınması gerekli 44,40 TL red harcından, peşin yatırılan 29,20TL’nin mahsubu ile bakiye 15,20TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, davalılar yararına takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, 6-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,7-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına dair;HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/10/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.