Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1154
KARAR NO : 2019/1170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/999 Esas – 2017/1060 Karar
TARİHİ : 26/12/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 18.04.2015 tarihinde franchise (bayilik) sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 5.3. maddesinin tanıdığı olanak kapsamında tek taraflı olarak feshedildiğini, davalının cari hesap borcunu ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkilinin davacı yana borcu olmadığını, sözleşme devam ederken davaya konu yasal sürecin başlatıldığını, sözleşmenin feshedildiği iddia edilen tarihten sonra da taraflar arasında ticari ilişkinin devam ettiğini, müvekkili tarafından da fatura kesildiğini, Yemeksepeti üzerinden yapılan satışlarda da 26.09.2016 tarihine kadar davacının müvekkilinden kendi payına düşen parayı aldığını, davacının sözleşmeden ve mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin alınan ürünlere ilişkin yaptığı iade faturaların bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 26/12/2017 tarihli, 2016/999 Esas – 2017/1060 Karar sayılı kararında; “…İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası dosyamız kapsamına sağlanmış ve incelenmesinde; alacaklının davacı, borçlunun davalı olduğu, cari hesap alacağına dayalı olarak genel haciz yolu usulüne göre takip yapıldığı, borçlu davalıya ödeme emrinin 08/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davalının da 11/08/2016 tarihinde itiraz ettiği, buna göre gerek itirazın ve gerekse davanın yasal süresinde olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda hukuki ihtilaf franchise sözleşmesi bulunan taraflar arasında davacının sözleşmeden kaynaklı ‘cari hesap’ alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İtirazın iptali davası takip dosyasına sıkı sıkıya bağlı bir dava olup, sözleşmenin feshedilip edilmediği, sözleşmenin feshinin gerekçeleri, haklı olup olmadığı gibi hususlar iş bu davanın konusu değildir.Tarafların ticari kayıtları, davalı yanın ekli klasör halinde sunduğu belgeleri, ticari defterler BA/BS form kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak dava konusu edilen cari hesap alacağının varlığı ve miktarı yönünden muhasip bilirkişi eliyle inceleme yaptırılmıştır.Davacı yanın ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun tutuldugu, açılış ve kapanış tasdiklerinin muntazam olduğu, yardımcı kayıtları ile defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği görülmüştür.Davacı kayıtlarına göre mal satışından kaynaklı faturalardan oluşan alacak toplamının 45.608,52 TL alacaklı olduğu görülmüştür. ( Davacının talebi ise 43.763,06 TL olup bu talebi ile bağlıdır.) TTK nun 83/1. madde uyarınca Davalıyana inceleme gün ve saatinde ticari kayıtlarını hazır etmeleri yönünden uyarılı davetiye gönderilmesine rağmen davalı yan ticari kayıtlarını sunmayarak TTK 83. Madde yollaması ile HMK 222. madde uyarınca kayıtlarının aleyhe delil olacağı kabul edilmiştir. Yine KKT 83./2 atfı ticari defterlerin mahkemeye ibrazı hususunda ayrıca ‘belgelerin’ ibrazı ile ilgili hükümlerin kıyasen uygulanacağı belirtilmekle HMK 220/son Madde uyarınca defterlerinin ibrazdan kaçınılması hususu aleyhine değerlendirilmiştir. Ancak davalı yanın klasör halinde sunduğu fatura ve belgeleri bilirkişi tarafından incelenmiş ve DAVALI YANIN SUNDUĞU TÜM FATURALARIN ZATEN DAVACI YAN CARİ HESABINDA BULUNDUĞU anlaşılmıştır. Yani davalının savunma ve borçlu bulunmadığının ispatı zımmında sunduğu tüm beleler cari hesapta mahsup edilmesine rağmen davacının fatura alacağı kalmıştır. Davalının bir diğer itirazı ise sözleşemeye aykırı eylem ve işlemlerin davacı yanca yapıldığı iddiasıdır. Ancak bu husus ” başka bir davanın ” konusu olabilecektir.Zira yargılaması yapılan somut olay sadece cari hesap alacağına ilişkindir….” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı yanın İstanbul 4.İcra Müdürlüğünün 2016/23812 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 43.763,06 TL üzerinden, takipten itibaren talepleri gibi değişen oranlarda ve %9 oranını aşmamak üzere yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, %20 nispetinde hesaplanan 8.752,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın davalıyla olan sözleşmesini feshetmediği halde sözleşmeyi feshetmiş gibi sözleşmedeki maddelere dayanarak alacak talep ettiğini, davacı tarafın başlattığı icra takibiyle dava aşamasına gelen yargılamada mahkeme yeterli inceleme yapmadan tüm savunma ve iddialarını reddederek davalı aleyhine icra inkar tazminatına da hükmettiğini, ayrıca, gerekçeli kararda icra inkar tazminatına hangi sebeple hükmedildiğine dair bir cümlelik dahi açıklama yapılmadığını, mahkemenin, cevap dilekçelerinde ve itiraz ettikleri bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde açıkça belirttikleri itirazlarına dair bir açıklama yapmadığını, davacı tarafın iddia ettiği sözleşme fesih tarihinden sonra da müvekkili ile ticari ilişkisini devam ettirip internet ortamında yapılan yemeksepeti isimli site üzerinden satışlar sonucunda 26.09.2016 tarihine kadar kendi payına düşen alacağı aldığı halde bu husus değerlendirilmeyip sadece davacı tarafın talep ettiği miktar faturalarında olduğu gerekçesiyle başka araştırma yapılmadan davanın kabul edildiğini, gerek cevap dilekçelerinde gerekse de 23 Ekim 2017 tarihli beyanlarında belirttikleri üzere İstanbul Anadolu 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016 / 115 D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiği üzere, davacı tarafın müvekkile ve diğer bayilere vermiş olduğu malzemelerin kötü ve standart dışı olduğunu, bu sebeple müvekkilinin satışlarında azalmalar olduğunu, müvekkilinin maddi anlamda ciddi sıkıntılar yaşadığını, resmi kurumlara (vergi, sgk vs.) borçlandığını, ancak müvekkilinin uğradığı ticari itibar ve maddi kayıbın mahkemece dikkate alınmadığını, mahkemenin gerekçeye esas kabul ettiği bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora ilişkin itirazları sunduklarını, bir klasör belge ve evrak incelenmeden hatalı olarak verilen rapor dikkate alınarak karar verildiğini, diğer taraftan, her ne kadar sözleşmenin feshedilmiş olduğu iddia edilmişse de aslında alacağa dayanak yapılan sözleşmenin de hukuken geçerli bir sözleşmeden dahi söz edilemeyeceğini, taraflar arasında bir ticari ilişki olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği alacağın cari hesap alacağı olduğunu, taraflar arasında açık hesap şeklinde devam eden ilişkiler olup süreklilik arz eden bir alış veriş olduğunu, iddiaların doğruluğu için yargılama yapılması gerektiğini, tüm itirazlarının dikkate alınmadan hatalı değerlendirme yapılarak ve bir cümlelik dahi olsa gerekçe gösterilmeden müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili isemine ilişkindir.Davacı tarafından taraflar arasındaki frenchise sözleşmesinin feshi üzerine, davalının cari hesap borcunun tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemli dava açıldığı, mahkemece davanın yukarıda özetlenen gerekçe ile kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 18.04.2015 tarihli frenchise sözleşmesi akdedildiği ve sözleşme uyarınca ticari ilişki bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı sözleşmenin 5.3. maddesi uyarınca kendilerine tanınan tek taraflı fesih hakkı kullanılarak feshedildiğini, feshin noter ihtarı ile bildirildiği ileri sürülüp, davalının cari hesap borcunun tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz yöneltildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, davalının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davalının incelemeye sunduğu alış ve satış faturalarının da kayıtlı olduğu anlaşılan ve davacının lehine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtlarında davacının cari hesapta davalıdan alacaklı göründüğü tutar belirlenerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olup, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, icra takip dosyasına sıkı sıkıya bağlıdır. Sözleşmenin feshedilmediği, fesihten sonra da ticari ilişkinin devam ettirildiği, feshin haksız olduğu iddiaları ile davalı yanca sözleşmenin kendileri tarafından fesh edildiği de iddia edilip savunulmadığı gözetildiğin de, davacının da sözleşme ve yasal mevzuat yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiası iş bu davada ele alınabilecek uyuşmazlık olmayıp, davalı söz konusu iddiaları kapsamında yasal müracaat haklarını açacağı başkaca davalarda ileri sürebilecektir. Buna göre davalı vekilinin sözleşmenin haksız fesh edildiği, fesh ihtarının ulaşmadığı, sözleşme feshinden sonra da taraflar arasında ticari ilişkinin sürdürüldüğü, davacının da sözleşmesel ve yasal mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği bu nedenle davanın reddi gerekeceği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Mahkemece bilirkişi raporuna göre ticari defter ve kayıtlara göre alacak tutarı belirlenip hüküm kurulduğu, bu surette alacağın likit ve belirlenebilir olup, davalı takibe itirazı haksız olduğundan, davacı talebi doğrultusunda inkar tazminatına karar verilmesinde yasaya aykırılık yoktur.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesi yasa ve usule uygun olup, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 2.331,45 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçei kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19/09/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.