Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1152 E. 2019/829 K. 13.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1152
KARAR NO : 2019/829
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/525 Esas – 2017/887 Karar
TARİHİ : 21/11/2017
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 20/05/2015
DAVA :İşçinin Rekabet Yasağından Kaynaklı Cezai Şart Alacağı- Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin kararın davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili bünyesinde Portföy Yetkilisi olarak 28.09.2007 tarihinden itibaren çalışmaktayken 15.04.2014 tarihli dilekçesi ile istifa ettiğini, müvekkili firmadan istifa eden …ile beraber 24.03.2014 tarihinde …Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd.Şti.’yi kurduklarını, müvekkili şirketin portföyündeki bir kısım fonların davalı tarafından …Sigorta’ya devrolunduğunun taraflarınca tespit edildiğini beyanla, şimdilik 9.000 TL cezai şart alacağının, hukuka aykırılığın tespit edildiği tarihten itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte tahsilini ve davalıya kıdem tazminatı olarak ödenmiş olan tutardan şimdilik 1.000 TL’nin davalıya ödendiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; iş mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görav itirazında bulunmuş, belirsiz alacak davasının koşullarının gerçekleşmediğini savunmuş, esas yönünden ise cevap dilekçesinde gösterilen nedenlerle davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili bünyesinde Portföy Yetkilisi olarak 20.07.2010 tarihinden itibaren çalışmaktayken 26.03.2014 tarihli dilekçesi ile istifa ettiğini, müvekkili firmadan istifa eden … ile beraber 24.03.2014 tarihinde… Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd.Şti.’yi kurduklarını, müvekkili şirketin portföyündeki bir kısım fonların davalı tarafından … Sigortaya devrolunduğunun taraflarınca tespit edildiğini beyanla şimdilik 9.000 TL cezai şart alacağının, hukuka aykırılığın tespit edildiği tarihten itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte tahsilini ve şimdilik 1.000 TL tutarında kıdem tazminatının davalıya ödendiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının niteliği itibariyle İş Mahkemelerinin görevli olduğunu, davalının 5 yıla yakın süredir kendi inisiyatifiyle ödemiş olduğu kıdem tazminatını geri istediğini, kıdem tazminatının miktarı belirli olduğundan belirsiz alacak davası açılamadığını, bu nedenle eksik harcın tamamlatılmasına karar verilmesini, bazı belgelerin tüm çalışanlarına mobing ve kovma tehdidi ile imzalatıldığını, İş Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı olarak haksız rekabete girecek şeklindeki iddianın doğru olmadığını, davalının ayrıldıktan sonra uzman olduğu yapmasından ve yapmaya devam etmesinden daha doğal bir durumun olamayacağını, dava dilekçesindeki bu konuda belirtilen gerekçelerin tamamen soyut olduğunu, hukuken dinlenebilir bir yönü bulunmadığını, poliçe sahiplerinin kendi istekleriyle başka yerlere geçebildiklerini, davalının poliçe sahiplerini arayarak etkilediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin son bir yıl hariç yıllardır davacı işverende çalışken tüm işlerinde kendine ait cep telefonu numarasını kullandığını, bu telefon numarasının bir çok eski ve yeni poliçe müşterisi adayı tarafından arandığını, davalının bireysel emeklilik poliçe uzmanı olduğunu, uzun yıllar davacı şirkette çalıştığını), işten ayrıldıktan sonrada bilgi sahibi olduğu işe devam ettiğini, poliçe yaptıracak kişilerin davalıyı seçmelerinin doğal olduğunu, davacının sigorta konusunda ülke genelinde büyük şirketlerden birisi olduğunu, sigorta poliçelerinin diğer şirketlere transferinin engellenmesi için korkutucu metinlerle işçi çalıştırdığını, işçi olarak çalıştırdığı kişilerin bilgi sahibi oldukları alanda çalışmalarını engellemek için hukuken geçersiz şartların yer aldığı metinler imzalattığını, imzalamayanları işten çıkardığını, bu davranışın serbest rekabet koşullarını olumsuz etkilediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 21/11/2017 tarihli, 2015/525 Esas – 2017/887 Karar sayılı kararında; “…Türk Borçlar Kanunu 445. madde de, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlem türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği ve rekabet yasağının özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağı hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin ilgili maddesinde işçinin fiiline dayalı bir şart değil, müşteri veya fon azalması şeklinde meydana gelebilecek bir sonuçtan hareketle düzenleme yapılmış olduğu ve keza bireysel emeklilik sisteminde müşterilerin aktarım-transfer yapmalarının her zaman işçinin rekabet yasağını ihlal eden davranışlarından kaynaklandığını söylemenin de mümkün olmaması, ticari nedenler veya bireysel öngörülerinde müşterinin aktarım yapmasına yol açabilecek olması karşısında salt müşteri veya fon azalmasının rekabet yasağının ihlali olarak değerlendirilmesi, işçinin kendi tutumundan kaynaklanmayan aktarımlardan da sorumlu tutulabilmesi gibi olumsuz bir sonuca yol açabilecektir. Ancak asıl ve birleşen davalara konu somut olay değerlendirildiğinde davalılarının fiillerinin rekabet yasağının ihlali mahiyetinde olduğu kabul edilmelidir. Davacı şirketten diğer emeklilik şirketlerine doğru meydana gelen fon ve müşteri akışı davalıların işlemlerinden kaynaklanmıştır. Açıklanan bu sebeplerle asıl ve birleşen davalarda, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart koşullarının oluştuğu…” gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 9.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanın kabulü ile 9.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, asıl ve birleşen davanın davalıları vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın esası olan ” Rekabet Yasağı Ticari Sırların Saklanması Hakkındaki Anlaşma” adlı belgenin, kamu düzeni açısından ve çalışanın hakları açısından hukuken kabul edilebilir bir belge olmadığını,” Rekabet Yasağı Ticari Sırların Saklanması Hakkındaki Anlaşma” adlı belgeyi imzalamamaları nedeniyle davacı işveren tarafından işten çıkarılan dört işçinin davalı aleyhine açtığı işe iade davasında mahkemelerin dört ayrı kararında da ilgili belgenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığının belirlendiğini, işçilerin bu belgenin imzalanmaması nedeniyle işten çıkarılmalarının hukuka aykırı olduğunu ve işçilerin işe iade edilmeleri gerektiğine dair karar verildiğini, dava konusu ihtilafın hukuki nitelikte olup böyle bir ihtilaf konusunda karar verebilmek için sadece hukuki değerlendirme gerekli ve yeterli iken dosyanın soyut olarak bilirkişilere gönderilmesinin de hukuki olmadığını, davalılar bu belgenin imzalanmasına rağmen işten ayrıldıktan sonra yıllardır yaptıkları işi devam ettirmek için sigorta alanında çalışmaya devam ettiklerini, ayrıca davalıların davacının yanından ayrılıp sigorta acenteliği açtıktan sora davacının müşterilerinin kendi şirketlerine geçmesi için bir faaliyette de bulunmadıklarını, davalıların yıllardır kendilerine ait mobil telefon numaralarıyla iş ilişkilerini sürdürdüklerini, davacı şirketin önceki uygulamalarından ve sundukları kesinleşmiş mahkeme kararlarında da anlaşılacağı üzere, açıkça çalışanları tehdit ederek haksız bir yarar sağlamaya çalıştıklarını, çok açık bir şekilde bilirkişilerin sadece belirli oranda bir transferin varlığının tespitinin davacının haklılığını göstermeyeceğini rapor ettiklerini, mahkemenin bu konudaki değerlendirmede büyük bir hukuki hataya düştüğünü, transferin davalı müvekkilinin poliçe sahiplerini telefonla arayarak ve etkileyerek oluştuğu iddiasının gerçek olmadığını, sigortacılık mevzuatına ve bireysel emeklilik kurallarına göre bireysel emeklilik yapanların diledikleri zaman bu poliçelerini başka bir bireysel emeklilik şirketine transfer edebileceklerini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı … in işveren şirkette portföy yetkilisi olarak 28.09.2007 tarihinde, davalı … ın da 20.07.2010 tarihinde işe başladığını, davalı …in kendi isteğiyle 15.04.2014 tarihinde, davalı …n ise 26.03.2014 tarihinde istifa ile feshederek işten ayrıldığını, akabinde davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren …Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketini kurduklarını, müvekkil şirketin portföyündeki bir kısım fonları … Hayat ve Emeklilik Şirketi acentesi olarak rakip sigorta şirketine devrini sağladıklarını ileri sürerek taraflar arasında imzalanan Rekabet Yasağı Ticari Sırların Saklanması başlıklı sözleşmenin 3. ve 4. maddesinde düzenlenen hükümlerine aykırı davrandığını iddia ederek sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla 9.000’er TL cezai şartın tahsilini istemiştir. Ayrıca, cezai şart alacağı yanında davalılara ödenen kıdem tazminatlarının da tahsili istenmiştir.Mahkemece cezai şart alacağı yönünden asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvvurmuştur.Davaya ve istinafa konu alacak iddiası, işçinin rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkindir. Alacak hakkında hüküm verebilmek için öncelikle alacağın miktarının tespiti gerekir. Dosyada ve alınan rapor içeriğinde böyle bir tespit yapılmamıştır. Cezai şart alacağının neye göre hesaplanacağı sözleşmenin 5. maddesinde belirtilmiş olup, bu hesaplamaya yetecek donelerin de dosyaya celp edilmediği anlaşılmaktadır. Alacağın miktarı hesaplanmadan ve TBK’nın 182/son maddesinin resen değerlendirileceği gözetilmeden, davanın kısmi dava olduğu gözetilmeden verilen bu kararın HMK’nın 297. maddesindeki unsurları taşıyan ve istinaf denetimine elverişli bir karar olduğundan söz edilemez. Bu nedenlerle esasa ilişkin istinaf nedenleri bu aşamada incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verildi.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
4-Yapılan kanun yolu masraflarının ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 13/06/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.