Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1151 E. 2019/742 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1151
KARAR NO : 2019/742
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/534 Esas – 2017/881 Karar
TARİHİ : 22/06/2017
DAVA : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 01/03/2013 tarihli VIP Kart Gönderi Sözleşmesi kapsamında davalı firmaca davalı bankaya ait kredi kartlarının müşterilere dağıtım ve teslimatı konusunda hizmet verilmeye başlandığını, sözleşme kapsamında davacı bankanın Reyhanlı/Hatay şubesi müşterisi … adına tanzim edilmiş kredi kartının teslimatının davalı firma tarafından yapıldığını, davalı firma tarafından davacı bankaya iletilen gönderi kayıtlarında kartın 30/07/2013 tarihinde müşterinin adresinde bizzat kendisine teslim edildiği bilgisinin mevcut olduğu, yine teslimat detay listesinden müşterinin imzasının da alınmış olduğunun görüldüğünü, ancak daha sonra …’nun harcama ekstrelerine itirazda bulunarak kartı teslim almadığını beyan ettiğini, konuyla ilgili adli makamlara yaptığı suç duyurusu sonucunda yapılan imza incelemesinde imzanın …na ait olmadığının belirlendiğini, davaya konu kredi kartı ile 02/08/2013 tarihinde Antakya/Hatay’daki bankamatikten üç adet işlem ile toplamda 5.000 TL çekildiğini, davalı tarafından sözleşmeye aykırı hatalı ve usulsüz bir teslimat gerçekleştiği, teslimat sırasında gerekli kimlik, fotoğraf vb. kontrollerin yapılmadığını, bu nedenle davacı bankanın zarara uğradığını, olaydan kaynaklanan 7.918,81 TL’lik zararın 17/02/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle ödenmesi için davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, 7.918,81 TL’nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve ihtarname masrafıyla birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı banka tarafından … isimli şahsa hazırlanan teslimatın, davacı banka ile imzalanmış olan sözleşmenin 4. maddesinin B fıkrasında yer alan şekil şartları gözetilerek davalı şirket çalışanlarınca kimlik kontrolü yapılarak ve imzanın da huzurda alınması suretiyle 30/07/2013 tarihinde bizzat alıcının kendisine yapıldığını, davalı şirketin ve personellerinin alıcının imzasının sahte olup olmadığını bilme imkanı bulunmadığı gibi bu konuda imzanın gerçekliğini araştırma gibi bir yükümlülük ve yetkilerinin de bulunmadığını, davacı bankanın kart harcamaları gerçekleşirken kart hamiline bilgi verilip verilmediği hususunda hiçbir açıklamada bulunulmadığını, kredi kartlarının kullanıma açılabilmesi için bir takım şifre işlemlerinin gerçekleştirilmesi için mutlak surette banka ile irtibata geçilmesi gerektiğini, kart kullanıcısının sesli yanıt sistemleri ile kimlik bilgilerini doğrulayarak bu işlemleri gerçekleştirdiğini, davacı banka kart hamili yerine çüncü bir şahısla görüşerek bu doğrulamayı gerçekleştirmiş ise direk olarak kendi kusurunun söz konusu olacağını, kart kullanıcısının kayıp-çalıntı durumunu makul sürede davacı bankaya bildirmemesinin, teslimattan uzun bir zaman sonra suç duyurusunda bulunmasının imzanın kendisine ait olmadığından bahisle borçtan kurtulmaya çalıştığı ihtimalini de akıllara getirdiğini, kart hamilinin üçüncü şahıslar tarafından dolandırılmış da olabileceğini, şahsın savcılık ifadesinde kendisini bankadan aradığını belirten biri tarafından telefonda kimlik bilgilerinin istendiğini beyan ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 22/06/2017 tarihli, 2015/534 Esas – 2017/881 Karar sayılı kararında, “…Tüm dosya kapsamı, toplanan delliler, bilirkişi kök ve ek raporları dikkate alındığında taraflar arasında 01/03/2013 tarihinde VIP Kart Gönderi Sözleşmesi imzalandığı, davacı banka tarafından kredi kartı hamili … adına düzenlenen kredi kartının davalı firma tarafından imza karşılığında teslimatının gerçekleştirilmesi gerekirken, şahsın gelen borç ekstresi karşısında kredi kartını teslim almadığını belirtip şikayette bulunması üzerine Reyhanlı C.Başsavcılığı tarafından yaptırılan imza incelemesi sonucunda kurye teslimat detay listesindeki imzanın …’na ait olmadığının tespit edildiği, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacı bankanın güvenli bir şekilde Kredi Kart Şifre Tanımlamasına dair sorumluluklarını ve özen yükümlülüklerini yerine getirdiği, davalı firmanın ise davacı banka ile akdettiği sözleşme hükümlerine aykırı davranarak şahsın fotoğraflı kimlik kontrolü yapılmak suretiyle gerekli kontrolleri yapmadan kartı 3.şahsa teslim ettiği, davacı bankanın zarara uğramasına neden olduğu, sözleşmenin cezai şart başlıklı 12. maddesinin hatalı teslimat/kayıp teslimat kısmında hatalı teslimat nedeniyle bankanın oluşabilecek bütün zararlarından, faiz ve limit aşımı gibi ücretlerden, her türlü mahkeme, icra ve avukatlık giderlerinden ve bunları ferilerinden kuryenin sorumlu tutulacağı hükümlerinin düzenlendiği, her ne kadar bankanın da sorumluluğunun bulunduğu düşünülebilir ise de kart hamilinden hileli yollarla kimlik bilgilerini alan kişi yada kişilere hatalı teslimat yapan davalının bankaya karşı zararın tamamından sorumlu olması gerektiği, bu noktada davacı bankaya izafe edilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı…” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, 7.918,81 TL’nin 25/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesince yürütülen tahkikat sonucu verilen kararın yanlış şirket aleyhine hükmedildiğini, davaya konu 01/03/2013 tarihli sözleşmenin tarafları … ile … Ltd. Şti. olduğunu, davacı tarafından açılan davanın dava dilekçesinde ve gerekçeli kararda davalı olarak gösterilen şirket …Ltd. Şti. olduğunu, taraflarınca dosyaya sunulan vekaletname Beyoğlu …. Noterliği … yevmiye nolu ve 04/09/2013 tarihli … A.Ş. adına verilmiş vekaletname olduğunu, sözleşmede yazan şirket ile dava açılan şirketin farklı şirketler olduğunu, davalı olarak gösterilen şirket hakkında taraflarınca İTO sorgusu yapıldığını, ancak herhangi bir kayda rastlanmadığını, bir davada davacı veya davalı olarak yer alabilmek için taraf sıfatının bulunması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin gerekçesinin başlangıcında “Tüm dosya kapsamı, toplanan delliler, bilirkişi kök ve ek raporları dikkate alındığında…” şeklinde dosyanın muhteviyatı konusunda değerlendirme yapıldığını, ilk derece yargılaması sırasındaki tahkikat işlemlerinde bilirkişi ek raporu alınmadığını, ancak buna rağmen ilk derece mahkemesince bilirkişi ek raporunun da dikkate alındığı yazdığını, ilk derece mahkemesince verilen kararın dosya iyice incelenmeden, eksik ve hatalı tespitlerle verildiğini, eksik inceleme sonucu verilen kararın hukuka aykırı olup, kaldırılması gerektiğini, dava dışı olup sözleşmenin tarafı olan şirketçe, davacı tarafından düzenlenen kredi kartı, ihbar olunan … imzasına teslim edildiğini, teslim fişi üzerinde ihbar olunan …’nun T.C. Kimlik numarası, cep telefonu numarası ve imzası bulunduğunu, teslimi yapılan kredi kartının şifre işlemlerinin davacı banka tarafından yapıldığını ve şifre işlemlerinin kart tesliminden sonra yapıldığını, bankadan şifre alan telefon numarası araştırılmadan hüküm kurulduğunu, dosya kapsamında tespit edildiği üzere ihbar olunan kart sahibi …’nun telefon numarası … olduğunu, bu numara ile şifre alındığı ses kayıtlarından anlaşıldığını, dosyadaki tüm belgelerde …’nun belirttiği telefon numarası ile davacı bankadan şifre alan telefon numarasının aynı olduğunu, bu durum da şifreyi alıp karttan para çekenin … olduğunu, Mahkemece de dosyada bulunan teslim formu incelendiğinde 30/07/2013 tarihli kurye teslimat detay listesinde alıcının … olduğunu, teslim adresi ”… Caddesi, No: …, …, … / HATAY” adresi olduğunu, teslim formunda da görüleceği üzere teslim alan alıcının kendisi olduğunu, alıcının cep telefonu numarası ve özellikle dikkat çekilmesi gereken T.C. Kimlik Numarasının yazıldığı, alıcının kendisinin imzası alınarak teslim edildiğini, bilirkişi raporunda altı ayrı ses dalgasının incelemeye tabi tutulduğunu, dava dosyasında bulunan teslimat formunda, teslim alan kişinin cep telefonu numarasına baktığımızda ”…” olduğunu, kredi kartının kullanıma açılması esnasında, davacı banka, kart hamili yerine üçüncü bir kişi ile görüşmüş ve bu doğrulamayı gerçekleştirmiş ise direk olarak kendi kusurundan kaynaklı olarak sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, davacı banka vekili kimlik kontrolü yapılmadığını iddia ettiğini, ancak bu durumda dava dışı, sözleşmenin tarafı olan şirket kuryesinin müşterinin kimlik numarasını nasıl bilebildiği ve teslim tutanağına 11 haneli numaranın tamamını doğru şekilde nasıl yazabildiğinin cevabını vermesi gerektiğini, aynı şekilde müşterinin telefon numarasının da teslim tutanağına birebir doğru yazıldığını, kuryenin, kimliği gördüğünü, buradaki kimlik numarasını teslim tutanağına not ettiğini, telefon bilgilerini de alarak adresten ayrıldığını, Aksi halde tahmin yoluyla bu bilgileri yazabilmesinin mümkün olmadığını,davacı konusu kartın sahibi olan müşteri Savcılık ifadesinde açıkça belirttiği üzere anne kızlık soyadına kadar üçüncü kişilere kimlik bilgilerini verdiğini ve dolandırıcılara zemin hazırladığını, salt imzanın kendisine ait çıkmamasının onun kusurunu bertaraf etmeyeceğini, zira sahte imzayı kendisinin de atmış olabileceğini, nakit avans çekmek gibi önemli kredi kartı harcamaları gerçekleşirken bankalar tarafından da kart hamiline SMS yoluyla bilgi verildiğini, şayet, bu SMS müşteriye gönderildi ise Savcılık şikâyetinin neden 3,5 ay sonra yapıldığının cevabının veya davacı bankanın önemli harcamaları SMS ile bildirme sorumluğunu yerine getirip getirmediği hususunun açıklanması gerektiğini, kredi kartının kullanıma açılması ve şifre belirlenmesi esnasında, davacı banka, kart hamili yerine üçüncü bir şahıs ile görüşmüş ve bu doğrulamayı gerçekleştirmiş ise direk olarak kendi kusurundan kaynaklı olarak sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı vekili, davalının müvekkilinin müşterilerinden …’ na ait kredi kartını üçüncü kişiye teslim ettiğini, söz konusu kart ile nakit çekimler yapılarak müvekkilinin mağdur edildiğini, davalının taraflar arasındaki Vip Kart Gönderi sözleşmesine aykırı davrandığını, davalı şirketin kredi kartının müşteriye tesliminde gerekli özen yükümlülüğünü göstermeyerek kartın üçüncü kişiler eline geçmesine sebep olduğunu, bunun sonucunda 02.08.2013 tarihinde bu kartla üç adet işlem ile toplam 5.000,00TL para çekildiğini ve faizleriyle birlikte kredi kartının 7.918,81 TL’na ulaşan borç bakiyesi oluştuğunu, bu tutarın müşteriden tahsil imkanı bulunmadığından davalının sözleşme göre banka ve bankanın müşterilerine karşı sorumlu olduğunu ileri sürerek, 7.918,81 TL’lık zararın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemli dava açmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilince taraflar arasındaki 01.03.2013 tarihli sözleşmenin davacı ile …Ltd. Şti. ile imzalandığını, dava dilekçesinde ve gerekçeli karar başlığında davalı ünvanının….Ltd. Şti olduğunu, taraflarınca sunulan vekaletnamenin de … A.Ş tarafından verildiğinin görüleceğini, buna göre sözleşme tarafı şirket ile dava yöneltilen şirketin farklı ünvanları olup, davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini ileri sürerek karar istinaf edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde dayanak sözleşme altında ünvan ve imzası bulunan şirketin …Ltd. Şti. olduğu, dava dilekçesinde ve gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilen şirketin … Ltd. Şti olduğu, davalı vekili olarak cevap veren vekilin vekaletnamesine göre vekil tayin eden şirketin …A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalara göre dava dilekçesinde gösterilen davalı şirkete tebligat yapılmış olup, davaya cevap veren şirketin farklı unvanda olduğu, dava dışı şirket adına vekalet sunulan vekil huzuru ile davanın görülüp sonuçlandırıldığı, sözleşmedeki davalı şirket unvanı ile dava dilekçesindeki davalının da farklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece öncelikle davalı adına duruşmalara katılan vekile varsa dava dilekçesinde davalı gösterilen şirketten aldığı vekaletnameyi sunmak üzere süre verilerek sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken, dava dilekçesindeki davalıyı temsil yetkisini gösteren vekaletname olmaksızın yargılamaya devam olunması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davanın taraflarına ilişkin dava şartları mahkemece tamamlanmadan ve hukuki dinlenme hakkını ihlal eder şekilde yargılama yapılıp hüküm verilmesi yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca istinafa konu İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafça istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 16/05/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.