Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1146
KARAR NO : 2019/830
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/712 Esas – 2017/1081 Karar
TARİHİ : 19/12/2017
DAVA : Çek İade Davası
Taraflar arasındaki çek istirdadı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası Pendik Şubesinden verilen keşidecisinin dava dışı…Ltd.Şti. olan 30/06/2015 keşide tarihli 67.373,00 TL bedelli çekin hamili iken davacı şirketin işyerinde 01/06/2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucu çalındığını, çek iptali davasının açıldığını, bu çekin davacı tarafça ciro edilmeden elinden çıktığını, daha sonra davacının kaşesi ve imzasının taklit edilerek ciro zinciri oluşturularak Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı yanca icra takibine konu edildiğini ileri sürerek, dava konusu çekin istirdadı ile kendilerine iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf savunma sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 19/12/2017 tarihli, 2015/712 Esas – 2017/1081 Karar sayılı kararında; “…Yapılan yargılamalar sonucu iddiaya Konya … İcra Müd.’nün … esas sayılı takip dosyasına, takibe dayanak olan 30/06/2015 keşide tarihli çeke, Bakırköy 4. ATM’nin 2015/262 esas sayılı dosyasına, imza inkarı nedeniyle yaptırılan inceleme sonucu alınan 21/07/2017 tarihli bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu çekin davacı adına düzenlendiği, hırsızlık sonucu çekin çalındığının iddia edildiği, çekin arkasındaki davacı cirosundaki imzanın davacı şirketin yetkilisinin eli ürünü olmadığı, imzanın sahte olduğu anlaşıldığından bu sahteliğin herkese karşı ileri sürülebileceği ancak dava konusu çekteki ciro silsilesinin düzgün olması, davalının iyi niyetli yetkili hamil olması söz konusu olduğunda, davacının cirosunun sahte olmasının tek başına davalıyı ağır kusurlu veya kötü niyetli olarak göstermeyeceği, bu nedenle davacının çekin istirdatı isteminde bulunamayacağı, davalının TTK 792. Madde kapsamında çeki iktisapta ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği (Emsal:Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/14243 Esas, 2015/176 Karar sayılı ve 12/01/2015 tarihli ilamı) anlaşıldığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin işyerinden çalınan dava konusu çekin müvekkilinin emrine düzenlendiğini, emre yazılı çeklerin devri için TTK’nın 559. maddesi gereğince, “senedin ciro edilmesi ve teslimi ” hükmü bulunduğunu, dava konusu çekte müvekkiline ait geçerli ve imzasını taşıyan bir ciro bulunmadığını, çekin rıza ile de teslim edilmediğini, rızası dışında elinden çıktığını,
Dava konusu çekte müvekkili şirketten sonra cirosu görünen şirketlerle müvekkili şirketin ticari ilişkisi ve çek alış-verişi olmadığını, bu hususun ispatı için taraf ve diğer cirontaların defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep ettiklerini, ancak ilk derece mahkemesince bu taleplerinin dikkate alınmadığını, eksik inceleme neticesinde hüküm kurulduğunu,
Deliller arasında gösterilen ve incelenmesi ve sonucunun beklenilmesi istenilen Bakırköy 9. Asliye Ceza mahkemesinin 2016/169 E sayılı dosyasının sonucu beklenilmeden, o dosyadaki çalıntı çeklerin kötü niyetli insanlar tarafından düşük bedellerle para ile ciranta şirketlere satıldığı yöndeki ifadeler dikkate alınmadan karar verildiğini,
Hüküm kurulurken sadece davalı şirketin iyi niyetli olduğu kıstasından hareket edildiğini, ancak davalı şirketin iyi niyetli olmadığını, çünkü Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesine yaptıkları başvuru üzerine 2015/242 E sayılı dosya ile 04.06.2015 tarihinde ödeme yasağı konulduğunu ve bu yasağın derhal bankaya tebliğ olduğunu, böyle bir mahkeme kararı olan çek hakkında bankanın çekte sorun yok şeklinde beyanda bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenle cirantanın iyi niyet iddialarına itibar edilmemesi gerektiğini,
Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanı kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca, rıza hilafına elden çıktığı iddia edilen çekin istirdadı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanı reddine karar verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava konusu çekin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında, davanın tarafları ile cirosu bulunanlar arasında taraf ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden, davacı vekilinin tarafların ticari defterlerinde inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davacının ciro imzasının sahte olduğu alınan bilirkişi raporu ile sabit ise de TTK’nın 677. maddesindeki düzenlemeye göre, imzaların istiklali prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap edenin, çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekir. Davalının çekin çalınması olayına ilişkin ceza yargılamasının tarafı olmadığı da gözetildiğinde, davacı vekilinin ceza davası sonucunun kesinleşmesinin beklenmeden hüküm kurulmasının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, dava konusu çekteki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyi niyetli yetkili hamil konumundadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 792 maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki iade ile yükümlü olup çek istirdadına ilişkin işbu davanın reddi yönünde verilen karar isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/06/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.