Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1145 E. 2019/812 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1145
KARAR NO : 2019/812
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/808 Esas – 2017/742 Karar
TARİHİ : 02/10/2017
DAVA : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sahibi olduğu www…..com adlı internet sitesinde müvekkil şirketlere ait ticaret unvanı, logo ve benzeri tanıtma vasıtalarının, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamasına rağmen kullanılması nedeniyle TTK’nın 54 ve devamı maddeleri uyarınca müvekkili şirketler aleyhine yarattığı haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ve maddi tazminat talep haklarının başta olmak üzere fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 50.000,00 TL tutarında manevi tazminatın davalılardan alınarak davacılara verilmesine ve öncelikle HMK m.389 vd. uyarınca davalılara tebligat yapılmaksızın, duruşmasız ve teminatsız olarak davalıların, www…..com adlı internet sitesinde müvekkili şirketlere yönlendirilen e-postaların durdurulmasına, müvekkil şirketlerin ticaret unvanı logo ve benzeri tanıtma vasıtalarının kullanılmasının engellenmesine ve davalılara gönderilen 02 Ağustos 2016 tarihli uyar-kaldır bildirimi mahiyetindeki e-postada yer alan ve işbu dilekçede yer verdikleri linklerin spesifik URL’lerine erişimin engellenmesine ilişkin HMK m. 389/1 uyarınca ihtiyati tedbire karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili savunmasında özetle; ticaret ünvanı/logo ve benzeri tanıtma vasıtalarının haksız kullanımının haksız rekabet iddiaları olduğunu, ne var ki marka hakkına dair uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, huzurdaki davada görevli mahkemenin Fikri Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, nitekim dava dilekçesinin “Açıklamalar” kısmında 5.1. maddesinde ticaret unvanı logo ve benzer tanıtma vasıtalarının haksız kullanımından ötürü haksız rekabete neden olunduğunun iddia edildiğini, manevi elem ve marka itibarı zedelenmesine istinaden manevi tazminat talep edildiğini, davacının bu iddiasının yersiz olduğunu, tüzel kişilerin manevi tazminat taleplerinde hukuken korunan kişinin kişisel yargısı değil, toplumun yapılan iş hakkındaki objektif değer yargısı olduğunu, davacının talebi ile iddia ettiği eylemleri arasında illiyet bağı da olmadığını, aksine ….com firmaların marka hakkını koruyan, marka değerini yükselten bir platform olduğu, sonuç olarak davacı vekilinin talepleri ile davalı müvekkilinin ticari faaliyeti arasından illiyet bağı bulunmadığı gibi davacı tarafından mezkûr davayı kanıtlar nitelikte herhangi bir delil de sunulmadığını belirterek, zamanışımı ve husumet yokluğu sebebiyle ve esas yönünden davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 02/10/2017 tarihli, 2016/808 Esas – 2017/742 Karar sayılı kararında, “…Bilirkişi raporuna göre; davalı firmaya ait ….com websitesi üzerinde üçüncü kişilerin içerik oluşturmasına imkan verildiğini, firmalarla ilgili detay bilgilerin şikayetçi tarafından yüklendiğini, yapılan şikayetlerin yaşanan sorunların çözümlenmesi için kullandığını, bu nedenle websitesi üzerinde bulunan şikayetlerden … firmasının sorumlu olmadığını, @….com uzantılı mail adreslerinden davacı firma mail adreslerine gönderilen bilgilendirme maillerinin davacı firma/ firmaları adına yapılmış şikayetleri görebilmeleri, şikayetlere cevap verilmesi ve bilgilendirme amaçlı gönderildiğini, bu nedenle haksız bir fiil ile karşılıksız kazanç elde edilmediğini belirtmiştir. “Toplanan delillere göre, davalıya ait şikayetimvar.com İnternet sitesi vatandaşların şikayetlerinin değerlendirildiği bir site olup, davalı yorumları yer almamaktadır. Tüketicilerin e-mektupları yayınlanmaktadır. Davacı, davalının haksız rekabet yarattığını ve kötü niyetli olduğunu ispat edememiştir. Aynı zamanda davanın esası hakkında red kararı verilmesi, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymama konusunda internet sitesi sistemi bakımından kasıt bulunmadığı…” gerekçesiyle, asıl dava bakımından davanın reddine, birleşen ve tedbire muhalefet sebebiyle İstanbul 11. ATM 2016/903 nolu dosya ile açılan davanın HMK md. 398 gereğince şartları ve unsurları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;30.10.2015 tarihi itibariyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sona ermiş olup, müvekkili şirketlerin internet sitesindeki kurumsal üyeliğinin sonlandırıldığını, belirtilen tarih itibariyle taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamasına rağmen, davalıların internet sitesinde müvekkili şirketlere ait ticaret unvanı, logo ve benzeri tanıtım vasıtalarını izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullanarak müvekkili şirketler ile arasında bir “iş ilişkisi” ‘nin var olduğu izlenimini yarattığını ve yine müvekkili şirketler ile arasında var olmayan bir iş ilişkisi hakkında “gerçek dışı ve yanıltıcı” beyanlarda bulunulduğunu, davalıların taraflar arasındaki iş ilişkisinin sona ermiş olmasına karşın müvekkili şirketlere ait markaları internet sitesinde kullanmasının müvekkili şirketler aleyhine haksız rekabete neden olduğunu, Davalıların ise internet sitesinde müvekkili şirketler tarafından cevaplandırılamayan bir çok şikayete yer verdiğini ve bu durumun da tüketiciler nezdinde müvekkili şirketlerin markasının itibarının zedelenmesine sebep olduğunu, Öte yandan, davalılar tarafından internet sitesinde “… Haksız Kazanç Peşinde”, “ … Hizmet Vermeden Ücret Alan Tek Firma” veya “İstanbul’da … Çekmiyor” gibi gerçekdışı tüketici yorumlarına da yer verildiğinin taraflarınca tespit edildiğini, söz konusu ifadelerin ortaya konuş biçimleri itibariyle sayfayı okuyan muhtemel müşterilerin dikkatini yoğun olarak çekeceğini ve müvekkili şirketlerin ticari itibarını hedef gösterir nitelikte olduğunu, Müvekkili şirketlerin sisteme giriş yapamadıkları gibi, internet sitesinde haklarında yayınlanan şikayetlere de cevap veremediğini, kendilerini savunamadıklarını, İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmaktan çok uzak kaldığını, şöyle ki bilirkişilerin raporda taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiğini, yani dava tarihi itibariyle taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, buna rağmen davalıların davacılara ait markalara internet sitesinde yer vermeye devam ettiğini tespit etmiş olmalarına rağmen, hukukçu olmadıkları halde kendilerine verilen görev kapsamının sınırlarını aşarak, bu rıza dışı kullanımın kendilerine göre haksız rekabet teşkil etmediği şeklinde somut vakıalar ile çelişir yanlış hukuki değerlendirmeler yaptıklarını, bilirkişilerin vazifesinin internet ortamındaki somut durumu tespit etmek ve yine ticari defterlerdeki verileri değerlendirmek iken kendi görüşleri çerçevesinde yaptıkları hukuki yorumların ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ve herhangi bir hukuk bilgisine sahip olmadan yapılan bu değerlendirmelerin söz konusu uyuşmazlıkta dikkate alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin dosyada mübrez ve emsal niteliğini haiz olan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/5144 E. 2015/12411 K. sayılı kararını dikkate almaksızın davanın reddine karar verdiğini, halbuki bahsi geçen kararın davadaki haklılıklarını kanıtladığını, bu emsal karar göz önünde bulundurulmaksızın verilen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketlerin marka, logo ve tanıtma vasıtalarının davalıların internet sitesinde izinsiz olarak kullanıldığının ve müvekkili şirketler ile sözleşme ilişkisinin sona erdiğinin bilirkişi raporu ile ortaya konduğunu, o halde bir sözleşme ilişkisi olmamasına rağmen müvekkili şirketlerin markasının davalıların internet sitesinde izinsiz olarak kullanılmasının TTK’nın 55/1.a.1-5 hükümleri uyarınca haksız rekabet oluşturduğunun kabulü gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 54 vd.maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Davacı tarafından asıl davada; davalıların sahibi olduğu www…r com adli İnternet sitesinde davacılara ait ticaret unvanı logo ve benzeri tanıtma vasıtalarının kullanılarak TTK’nın 54. maddesi kapsamında haksız rekabette bulunulduğunu, bu nedenle haksız rekabetin tespit ve önlenmesi ile birlikte 50.000 TL manevi tazminatın tahsilini, HMK’nın 389. maddesi uyarınca internet sitesinde müvekkillerine yönlendirilen e-postaların durdurulması, davacılara ait ticaret unvanı logo ve benzeri tanıtma vasıtalarının kullanılmasının engellenmesi ve davalılara gönderilen uyar-kaldır bildirimi mahiyetindeki e- posta da yer alan linklerin URL lerine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/903 E sayılı davasında ise davalılar yetkilisi … ihtiyati tedbire muhalefeti nedeniyle cezalandırılması istimli açılan davada, mahkemece davanın reddine karar verildiği, istinaf başvuru dilekçesinde sadece asıl dava yönünden istinaf nedenleri ileri sürülmüş olup birleşen davada verilen karara karşı bir istinaf nedeni ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak incelenmiştir. Birleşen davaya yönelik bir istinaf nedeni ileri sürülmediğinden, istinaf incelemesi asıl dava ile sınırlı olarak yapılmıştır. Şikayet, eleştiri ve ifade özgürlüğü hakkı Anayasal haklardandır. TMK ile korunan kişilik hakkına saldırı olmaksızın, bu hakkın kullanılmasının engelenemeyeceği dikkate alındığında, davalı tarafça “www…..com” sitesinde tüketicilerce bildirilen muhtelif şikayetlerin yayınlanmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmadığı gibi, taraflar arasında üyelik sözleşmesinin bulunma zorunluluğu da yoktur. Bu bakımdan, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sonlanmasından sonra da söz konusu şikayetlerin yayınlanmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesi doğru olmadığı gibi, anayasal bir hakkın kullanılması sınırını aşmayan şikayetlerin siteden kaldırılmasına karar verilmesi de doğru olmayacaktır. Yargıtay 11. HD’nin 2016/14151 E 2018/5088 K 10.09.2018 tarihli emsal karar içeriği de gözetildiğinde; davalı şirketin “www…..com” adlı internet sitesinin yer sağlayıcı olduğu, yer sağlayıcılarının internet sitesinde yayınlanan içeriği kontrol etme veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırma yükümlülüklerinin bulunmadığı, ancak davalının 5651 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yer sağladığı hukuka aykırı içeriği hakkında haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlü olduğu ve davacı tarafından davalıya ihtarname gönderildiği, fakat dava konusu internet sitesindeki içeriklerde tüketicilerin almış oldukları hizmetler ile ilgili karşılaştıkları olumsuzlukları ve sorunları belirtikleri, bu durumun ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve TTK uyarınca kötüleme yoluyla haksız rekabet teşkil etmeyeceği ve ayrıca dava konusu içeriklerin gerçeği yansıtmadığının da davacı tarafça kanıtlanamadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/05/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.