Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1115 E. 2019/763 K. 24.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1115
KARAR NO : 2019/763
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014//1403 Esas – 2014/284 Karar
TARİHİ : 13/03/2018
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ticari ilişkisi olduğu …. aleyhine İstanbul …. icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibine giriştiğini, ancak kötü niyetle … ibaresini ekleyerek İstanbul … icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibine giriştiğini, ancak kötü niyetle … ibaresini ekleyip ve sanki her iki unvan aynı firmanınmış gibi bir imaj yaratmaya çalıştıklarını, davalının müvekkili şirketin … Sokak No:…’de bulunan adresine ödeme emri çıkarttığını, Şişli Belediyesince yeni numara düzenlemesi yapıldığından ve müvekkilinin bulunduğu binanın kapı numarasının 31 olarak değiştirildiğinden, ödeme emrinde adresin 47 olarak gözüktüğü için tebliğ memuru tarafından ödeme emrinin bila tebliğ iade edildiğini ve müvekkili şirketin adresi terk ettiğinden bahisle TK’nın 35. maddesini göre tebliğ yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, bilahare 28.11.2014 tarihinde şirketi hacize gelindiğinde takibe ve usulsüz tebliğe muttali olunduğunu ifade ederek, işin ehemmiyet ve müstaceliyetine binaen karşı tarafa tebligat yapılmaksızın haciz olunan para ve mücevherin davalıya ödenmemesi için takdir olunacak teminat mukabilinde takibin durdurulması için ihtiyati tedbir konulmasına, sabit olacağı üzerine müvekkili şirketin davalıya borcunun bulunmadığının tespiti ile takibin müvekkili şirket yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın Bursa’da iplik ticareti yapan büyük bir kurumsal firma olduğunu, davalı firmanın kaliteli mal satma vaadi ile … şirketi adına yetkilisi …’nin pazarlamasını yaptığı ne 30/1, ne 20/1 ve ne 16/1 iplik ile ilgili müvekkili firmanın sipariş verdiğini ve talep edilen ödemeleri süresinde ve ….’ya yapıldığını, vaat edilen ipliklerin müvekkillerine gönderilmeyince, müvekkillerinin sözleşmeyi fesih ettiğini davalı firmaya bildirdiğini ve ödediği bedelin iadesini istediğini, 2011 yılından beri müvekkillerinin çeşitli bahanelerle oyalandığını, müvekkillerinin kandırılarak kendisinden alman bedelleri iade alamadıklarını, iade alamadığı bedeli icraya koyduğunu, herhangi bir tebligat usulsüzlüğünun mevcut olmadığını, …’nin ticaret sicilden bütün kayıtlan çıkartılmış ve kuruluştan itibaren haciz yapılan adresi kullandığı sabit hale geldiğini, … sok. No: … adresine gidildiğinde haciz mahallinde … Şirketi’nin muhasebecisi olduğunu söyleyen Ticaret Sicil Gazetelerinden anlaşılacağı üzere şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan ve bu durumu gizleyen … hazır bulunduğunu, haciz zaptında bu durumun açıkça zapta geçirildiğini, haciz mahallinde …’nin vergi levhasının görüldüğünü, haciz mahallinde … firmasına ait evraklar da görüldüğünde Kamil İmer’in arama izniniz yok diyerek haciz memuruna zorluk çıkardığını, emniyetten polisler çağrıldıktan sonra evrak araştırmasına devam edildiğini ve yine …. adlı firmaya ait cari hesap ekstresi görüldüğünü, haciz mahallindeki ürünlerin … A.Ş.’ye ait olduğuna dair ikrar mevcut olup muhafaza işlemi yapıldığını, haciz sırasında hazır bulunanlardan birisinin de yönetim kurulu başkanı …’nin kızı … olduğunu, … adına yabancı firmanın tek satıcısı olduğunu, haciz mahallinde de görüldüğü üzere çalan telefonlara … A.Ş. olarak cevap verildiğini, davacı tarafın … firmasının da aynı adreste çalıştığına dair itirazını kabul etmediklerini, zira ticaret sicil kayıtlarında … adresi no:31 olarak görünürken, davacı firmanın adresinin no: … olduğunu,… ürünlerinin haciz mahallindeki adreste olduğuna dair herhangi bir resmi belge mevcut olmadığını, bu sebeple bu malların davacıya ait olduğunun kesinleştiğini, ticaret odası kayıtlarından ve ticaret sicili gazetesinden anlaşılacağı üzere her üç firmanın da ortaklarının aynı kişiler olduğunu, meşgul oldukları işlerin de aynı iş olduğunu, yönetim kurulu başkanlarının da aynı kişi, hatta avukatlarının da aynı kişi olduğunu, avukat …’ın her üç firmadan da haberdar olduğunu, bu üç firmanın da … sahip olduğu grup firmaları olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 13/03/2018 tarihli, 2014//1403 Esas – 2014/284 Karar Karar sayılı kararında; “…İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasında ilamsız takibin borçlu olarak …. hakkında yapılmış olması, takibe esas alınan cari hesap ekstresinin davalı ile …. arasındaki cari hesap ekstresi olması, yaptırılan bilirkişi incelemelerinde davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığının tespit edilmiş olması, davacı defter ve belgelerinde yaptırılan incelemede; … ile herhangi bir ticari ilişki ve para transferi olduğuna dair tespitin bulunmaması nedeniyle davalı ile davacı arasında dava ve takibe konu borcu doğuracak bir ticari ilişki bulunmaması…” gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, davacının İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu alacaktan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davacı ile dava dışı …. arasında ticari ilişki bulunmadığından davanın kabulüne karar verildiğini, davacının işbu davayı açmada hukuki yararı olmadığını, nitekim davacı firma takipte doğrudan taraf olarak yer almadığı gibi davacı firmaya tatbik edilen icra işlemleri “istihkak” davasının konusunu oluşturabilecek iş ve işlemler olduğunu, davacı ve dava dışı şirket arasında muvazalı ilşkilerin mevcut olduğunu, amaçları müvekkilinin alacağına kavuşmasını önlemek olduğunu, dava dışı …. iş ve işlemlerini davacı şirket vasıtası ile yürüttüğünü, menfi tespit dava dilekçesi ile Ticaret Mahkemesinde açılan dava dilekçelerinin aynı sebeplere dayandığını, bu nedenle İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilecek kararın beklenmesi gerektiğini, bu dosyanın karar düzeltme aşamasında olduğunu, zira davacı bu dosyada haczedilen malların başkasına ait olduğunu beyan etmekle esasen istihkak iddia ettiğini, mahcuz mala istihkak davasının kabulü yönündeki karar müspet tespit hükmü olduğu halde, davanın reddine ilişkin kararın menfi tespit hükmünde olduğunu, her iki firmanın da sahibinin … olduğunu, her iki firma da Türkmenistan’daki fabrikaların ticari hayatı için uğraştığını. zira … firması yıllardır atıl bekletildiğini, bunu davacı vekilinin bizzat telaffuz ettiğini, aslında …’nin … firmasına hizmet ettiğini, Türkiye’den aldıkları iplikleri yurt dışı firmasına ulaştırdıklarını, bu durumun tamamen kötü niyetli olarak yapıldığını, davacı firmanın sahibi … Türkmenistan’da iplik işi yapabilmek ve yatırımlarını Türkmenistan’a yapabilmek açısından Türkmenistan devlet başkanı ile anlaştığını, …’nin diğer kardeş firması … firmasını kurduklarını, görüşmeleri … adına yapıp ticari ilişkiyi …. ile yaptırdıklarını, sonrasında da kötü niyetli olarak borcumuz yok deyip itirazda bulunduklarını, tamamen kanunu arkadan dolanmak ve ticari hayatta yurt dışı firmasına haciz imkânı olmayacağı için ticari ilişki yurt dışı firmasından yapılmakta fakat görüşmelerin Türkiye’deki firma tarafından yapıldığını, müvekkiline de aynı işlemin uygulandığını, bu sebeple her iki firmanın da borçlu olduğunu, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle İİK’nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır.Davacı, davalı tarafından yapılan ilamsız icra takibine karşı borçlu olmadığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise davacı ile organik bağ içinde bulunan …’dan alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile davacının İstanbul …. icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu alacaktan davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili, davacı yanca İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1545 E.- 2016/135 K. sayılı dosyasında aynı iddia ve sebeplere dayalı açılan davada verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği ileri sürülmüştür. UYAP üzerinden yapılan denetimde de anlaşıldığı üzere İcra hukuk Mahkemesinde davacı tarafından ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü ve usulsüz uygulanan hacizlerin kaldırılması talebiyle dava açıldığı, eldeki davada ise takip konusu borca ilişkin menfi tespit istemiyle dava açıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinini bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Dava konusu uyuşmazlık davalının dava dışı ….’dan aldığı iplik bedeli nedeniyle gönderilen ödemelerden kaynaklanmaktadır. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını icap ettiren vakaların birer istisna olduğu, her somut olayda yapılacak inceleme sonucunda kanuna karşı hile veya sözleşmeden doğan yükümlülüklerden kaçınma gibi durumların varlığı tespit edildiği takdirde tüzel kişiliğin nazara alınmasının TMK’nın 2. maddesine dayanılarak uygulanabilecektir. Davalı tarafından dava dışı … ile 2007 yılında ticari ilişkinin başladığının belirtildiği, oysa davacı şirketin 2008 yılında kurulduğu Ticaret Sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi gerekçesinde de belirtildiği üzere, davacının dava konusu mal satışıyla ilgisi bulunmadığı gerek davalının gerekse davacının defter ve kayıtlarıyla sabittir. Yine, davacının defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre, davacı ile organik bağı olduğu ileri sürelen dava dışı … arasında da ticari ilişki, para alış veriş ilişkisi bulunmadığının tespit olunduğu anlaşılmaktadır. Davacı ile dava dışı … ayrı tüzel kişiliklere sahip şirketlerdir. Somut olayda perdenin aralanması teorisinin uygulanması gerektiğine dair bir durum söz konusu olmayıp, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 6.596,67 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/05/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.