Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1108 E. 2019/682 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1108
KARAR NO : 2019/682
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/863 Esas – 2018/149 Karar
TARİHİ : 07/02/2018
DAVA : Tazminat (sebepsiz zenginleşme )
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış protokol uyarınca 3.100.000,00 USD+KDV tutarındaki bedelle davacı lehine 18 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, Rekabet Kurumu tarafından 5 yılı aşan intifa sürelerinin geçerliliğinin sona erdirilmesi üzerine intifa hakkının terkin edilmiş olup, davalının intifa ivazı kapsamında kalan süre açısından sebepsiz zenginleştiğini, davacı ile davalı arasında 13/04/2009 tarihnide imzalanan protokol ile davalının … ili … ilçesi… Mahallesinde kain ve tapuda … ada … parselde kayıtlı 7.808 m2 yüzölçümlü gayrimenkul ve burada inşa edilmiş yada daha sonra inşa edilecek satış yeri üzerinde Petrol Ofisi lehine 18 yıllık süre için intifa hakkı tesis ettirmeyi taahhüt ettiğini ve taşınmazın 18 yıllık intifa bedelinin 3.100.000 Dolar +KDV olarak kararlaştırıldığını, davalının işbu protokol uyarınca ayrıca söz konusu gayrimenkul üzerinde inşa edilmiş yada daha sonra inşa edilecek satış yerinin …. tarafından belirlenecek işletici tarafından imzalanacak bayilik sözleşmesi hükümlerince işletilmesini ve intifa süresi boyunca söz konusu gayrimenkul üzerinden inşa edilmiş yada daha sonra inşa edilecek satış yerinin işetilmesi için işletici/bayi belirleme hakkının … olduğunu kabul ettiğini, intifa hakkının davalı tarafından 16/04/2009 tarihinde tesis edildiğini ve davacının tüm intifa bedelini davalıya ödediğini, bu süreci takiben davacının, dava dışı … Tic. A.Ş. ile 20/09/2011 tarihinde bayilik sözleşmesinin imzalandığını, Rekabet Kurumunun 15-12/158-71 sayılı kararı ile taraflar arasında imzalanan protokol kapsamında davacı ile davalı arasında kurulan dikey ilişkinin, Rekabet Kurumunun 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyetinin Tebliğinin 5. Maddesinde düzenlenen muafiyet istisnasından yararlanamayacağını, söz konusu dikey ilişkinin 5 yılı aşan intifa süreleri bakımından geçersiz olduğunu, Rekabet Kurumu kararı sonrasında davacı tarafından davalıya ihtarname gönderilerek, Rekabet Kurumu kararı uyarınca 5 yıllık intifa süresinin sona erdiğini, bu nedenle intifanın tapudan terkin edilmesi gerektiğini ve protokolün 6. maddesi kapsamında geriye kalan intifa bedellerini davacıya iade edeceğini belirttiğini, işbu ihtarnameyi takiben davacının, tesis edilmiş olan intifa hakkını 17/06/2015 tarihinde tapudan terkin ettiğini, ancak davalının protokol hükümleri uyarınca intifa bedelini davacı şirkete iate etmediğini beyanla, KDV dahil 4.008.431 TL alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında, intifa hakkının terkin edildiği 17/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; yargılama aşamasında vekaletnamesini ibraz ederek bilirkişi raporuna itirazlarını sunan davalı vekili, bilirkişi raporunun mecut halindeki sebepsiz kalan intifa bedelinin güncellenmesinin yapılmasının hatalı olduğunu, ayrıca hesaplamının fiili kullanımın sona erdiği tarihin değil de intifanın terkin tarihinin dikkate alınarak yapılmasının hatalı olduğunu, bu hata nedeniyle fazla alacak hesaplaması yapıldığını, somut olayda adi karinenin aksinin bilirkişi raporundaki hesaplamayla ispatlandığını, faturanın sözleşmeye uygun olmadığının tespit edildiğini, fatura tutarının gerçek dışı olduğunun ortaya çıktığını, tutarın bağlayıcı olmadığını, davacının itirazlarının yersiz olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 07/02/2018 tarihli, 2015/863 Esas – 2018/149 Karar sayılı kararında; “…Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi uyarınca davalıya ödenen 18 yıllık intifa bedelinin sözleşmenin erken feshi sebebiyle bakiye intifa süresine tekabül eden intifa bedelinin tahsili talep edilmişse de, davacı lehine davalıya ait taşınmaz üzerine tesis edilen intifanın davacı tarafça 17/06/2015 tarih 29082 yevmiye nolu işlem ile “Taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğum/olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelsiz olarak çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim/ederiz.” şeklindeki işlemle intifanın davacı tarafından kaldırıldığı görülmüştür. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/9287 esas 2017/7746 karar sayılı dosyası ve yine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/18133 esas 2017/4083 karar sayılı ilamlarından da anlaşılacağı üzere, davacı lehine davalıya ait taşınmaz üzerinde tesis edilen intifa hakkının bedelsiz olarak terkin edilmesi sebebiyle davacı tarafın bakiye intifa hakkı bedelini isteyemeyeceği, bu nedenle davacının davasının reddi gerektiği anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından, süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ve buna bağlı olarak intifa hakkının, Rekabet Kurulunun kararı uyarınca ileriye etkili olarak geçersiz hale gelmesinin kesin hükümsüzlük teşkil ettiğini, dolayısıyla dayandığı tescilin ileriye etkili olarak yolsuz hale geldiğini ve intifanın terkininin zorunlu hale geldiğini,Dava konusu 18 yıl süreli olarak kurulmuş intifa hakkının 5 yılı aşan kısmının Rekabet Kurumu Kararı ile geçersiz sayılmasının ve TBK m. 27 uyarınca ileriye etkili olarak kesin hükümsüz olması sonucu malikin, intifa hakkı sahibinin yararlanmasına katlanma borcunun aynen ifası mümkün olmadığını, edimin hukukî nedenlerle ifasının imkânsız hale gelmesinin, borçlunun ifa yükümünü, alacaklının da aynen ifayı talep hakkını sona erdiren sebeplerden biri olduğunu, İntifa hakkının kazanma sebebi ortadan kalkmakla sebebe bağlılık ilkesi gereği tapu sicilindeki tescilin, hükmünü yitirmiş ve TMK’nın 1024/II madde hükmünün “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur” şeklindeki hükmü gereği yolsuz hale geldiğini, İntifa sözleşmesinin kalan sürede ifası açısından, ileriye etkili bir hukukî imkânsızlık sebebi, kusursuz ifa imkânsızlığı olması gereğince, malikin peşinen kendisine ödenen para borcu niteliğindeki intifa bedelini, TBK M. 136/II hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmekle yükümlü olduğu sabit olduğu gibi davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname ile de söz konusu hususun kabul ve taahhüt edildiğini, Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, borçlunun ediminin, tazminat sorumluluğu gerektirmeyecek şekilde imkânsızlaşması halinde, karşı tarafın edim yükümü de yasa gereği sona erdiğini, bu nedenle ifası imkânsızlaşan borcun borçlusunun, karşı edime ilişkin talep hakkını kaybettiği gibi, önceden aldıklarını da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmek zorunda olduğunun yasa ile sabit olduğunu, Taraflar arasındaki protokol başlıklı sözleşmenin 6. maddesinde davalının, intifa hakkının herhangi bir nedenle süresinden önce terkininin gerekmesi halinde, intifa bedelinin işlememiş süreye karşılık gelen kısmını derhal, nakden ve defaten iade edeceğini taahhüt ettiğini, davacının bu taahhüdünü dosyada mübrez Ankara …. Noterliği aracılığı ile gönderdiği ve intifanın erken terkinini ihtar ettiği 03 Mart 2014 tarihli ihtarnamesinde de tekrarladığını ve terkinin gerçekleşmesi halinde sözleşmenin 6. maddesi uyarınca, 18 yıldan geriye kalan 13 yıllık işlememiş süreye ilişkin intifa bedelinin davacı …’ne iade edileceğini beyan ve taahhüt ettiğini, Terkin sırasındaki beyanın, terkinin ivazsız bir hukukî işleme değil, emredici bir hükme uyma zorunluluğuna dayandığı ve bu nedenle işlemin bedelsiz yapıldığı sabit olduğu halde, mahkemece, tapu sicil kayıtlarına göre intifa hakkının bedelsiz olarak terkin edilmesinin ibra teşkil ettiğine ve işbu gerekçe ile davacının davalıdan bakiye intifa bedelini talep edemeyeceğine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Dava konusu intifa hakkının, Rekabet Kurumu’nun kararı ile geçersiz ve kesin hükümsüz hale gelmesine bağlı olarak, ilgili tescilin de yolsuz hale gelmesi gereğince tasarrufi nitelikte bir hukukî işlem ile sona ermeyip, intifa hakkı, emredici düzenlemeye aykırılık nedeniyle ileriye etkili olarak hükümsüzleştiğini, hal böyle olmakla, işbu intifa hakkının terkini sırasında, tapu sicil memurunun, işlemin bedelli olup olmadığını sorması işlem harcının tespit edilmesine yönelik bir yanılgıya dayandığını, oysa ki intifa hakkının, tasarrufi nitelikte bir hukukî işlem ile sona ermediğini, aksine Rekabet Kurumu Kararına dayalı emredici düzenlemeye aykırılık nedeniyle ileriye etkili olarak, yolsuz hale gelen tescilin terkin edilmesinin söz konusu olduğu, kısacası terkinin açıklayıcı olduğu göz önüne alındığında, tapu sicil memurunun bedelli ya da bedelsiz şeklinde işlem yapmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini ve hak kayıplarına neden olduğunu, Kaldı ki davalı tarafça sunulan beyan dilekçelerinde, intifa terkininin bedelsiz olduğu gerekçesi ile davacının hakkından feragat etmiş sayılacağına ilişkin olarak herhangi bir itirazı olmadığı gibi, aksine davalı tarafın, davacı …’nin sebepsiz zenginleşme alacağının bilirkişi heyeti tarafından olması gerekenden yüksek hesaplandığı ve davacının alacağına ilişkin ipoteğin paraya çevrilmesine dayalı takip başlatmak yerine alacak davası açmasında hukuki yararı olmadığı şeklindeki beyanları ile davacının alacaklı olduğunu kabul ettiğini ve intifanın terkininde tarafların iradesi bakımından feragat anlamını doğuracak herhangi bir hususun bulunmadığını, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, Rekabet Kurulu kararı gereği hükümsüz hale gelen intifa hakkı bedelinin, bakiye döneme isabet eden kısmının, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taşınmaz malikinden tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.Davacı yanca, taraflar arasındaki 13.04.2009 tarihli protokole uygun şekilde 18 yıllık intifa hakkının süresinden önce 17.06.2015 tarihinde sona erdirilmesi nedeniyle, davacının kullanmadığı süreye ilişkin intifa ivazının intifa hakkının terkin edildiği 17.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili istemli açılan davada, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Yargıtay 19. HD’nin 2016/9287 E 2017/ 7746 K sayılı, 23.05.2017 tarihli emsal kararında işaret edildiği üzere; dosyaya celp olunan intifa hakkının terkinine ilişkin resmi akit tablosunda davacı lehine davalıya ait taşınmaz üzerine tesis edilen intifanın davacı tarafça 17/06/2015 tarih 29082 yevmiye nolu işlem ile “Taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğum/olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelsiz olarak çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim/ederiz.” şeklinde intifa hakkı bedelsiz olarak terkin edildiğinden, davacı tarafından bakiye süreye ilişkin intifa hakkı bedeli talep edilemeyecektir.Tacir olan davacının, tapu sicil müdürlüğü nezdinde imzaladığı belgenin hukuki sonuçlarına katlanması gerekir. Burada, terkinin kurucu veya açıklayıcı olmasının bir önemi bulunmayıp, resmi memur huzurunda açıklanan iradenin içeriğidir. Davacı, terkini bedelsiz olarak yaptığını beyan ettiğine göre, bakiye dönem için bedel iadesi talep edemez. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesi isabetli olmakla, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekilinin tehiri icra kararının temyiz süresine kadar devamına ilişkin talebinin İİK’nın 36/son maddesi uyarınca reddine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/05/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.