Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1076 E. 2019/418 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1076
KARAR NO : 2019/418
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2014/396- 2017/1570 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve karşı dava alacak-birleşen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar/karşı davacılar ve birleşen davanın davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketteki hisselerinin tamamını Beşiktaş ….Noterliğinin 01/12/2011 tarihli … yevmiye nolu limited hisse devir sözleşmesi ile davalı …’e 175.000 TL bedel karşılığında devir ve temlik ettiğini, müvekkilinin bankalara yaklaşık 100.000 TL borcunun olması ve ortağı bulunduğu davalı şirketin bu borçtan etkilenmemesi için şirket hisselerini devretme hususunda müvekkilinin davalı ortağı tarafından ikna edildiğini, taraflar arasındaki görüşmeler neticesinde işbu borcun ödenmesiyle birlikte şirket hisselerini müvekkilinin yeniden devir ve iade alacağının ifade edildiğini, ancak davalının bu taahhüdüne sadık kalmadığını, bu yüzden taraflar arasında işbu davanın konusu olan 21/12/2011 tarihli protokolün tanzim edildiğini, ayrıca davalının hisse devir bedeli olan 175.000 TL’yi müvekkiline ödediği belirtilmiş ise de, bu bedelin gerçekte ödenmediğini, anılan protokol ile müvekkiline ait davalıya devrolunan %50 hissesinin gerçek bedeli, ödeme şekli ve diğer koşullarının belirlendiğini, bu protokol gereğince, hisse devir bedeli olarak 600.000 TL’yi davalıların müştereken ve müteselsilen ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, 3 adet senet ile ödeme yapılacak olup, senetlerin düzenlenme tarihinin de, hisse devri ve protokol tarihinden önce bir tarih olan 30/11/2011 tarihi olarak gösterildiğini, bu senetlerin saklanması ve arabulucu görevlerini yerine getirmesi amacıyla yeddiemin olarak dava dışı …’in 3. taraf olarak belirlendiğini, protokolün 8. maddesinde 2012, 2013 ve 2014 yılları için öngörülen ödeme takvimine uyulduğu takdirde ilgili yıla ait her biri 200.000 TL bedelli senedin davalıya iade edileceğini, ancak davalının protokole uymadığını, davalıya keşide edilen ihtarnamenin de semeresiz kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taraflar arasındaki limited şirket hisse devir sözleşmesi ve ona bağlı protokol şartlarına davalının uymaması nedeniyle, sözleşme şartlarını yerine getirmesi için davalıya uygun bir mehil verilmesine, aksi takdirde protokolde belirlenen tüm alacakların ve senetlerin muaccel hale gelerek en yüksek temerrüt faiziyle birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalının kendisine tanınan mehil içerisinde protokol gereği ödemeleri yapmaması durumunda muaccel hale gelecek senetlerin tamamının ödenmesi için senetleri ellerinde bulunduran dava dışı üçüncü şahıs Prof Dr …’e uhdesinde bulunan senetleri mahkeme kasasına teslim etmesi yönünde karar verilerek, işbu senet bedellerin davalılardan müştereken ve müteselsilen en yüksek temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, müvekkili şirketin dava konusu protokole taraf olmadı gibi, protokolden kaynaklı bir edim ve yükümlülük altında olmadığını, bu nedenle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacı ile müvekkili … arasında imzalanan 21/12/2011 tarihli protokolün karşılıklı edimler yükleyen bir protokol olduğunu, davacının protokolden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu süreçte müvekkilini ölümle tehdit ettiğini, bununla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin protokol gereğince belirtilen tarihlerde ödeme yaptığını, davacının edimlerini yerine getirmemesine rağmen tehdit ve baskıları sonucunda bu ödemelerin yapıldığını, davacının bu haksız tutum ve davranışlarını sürdürerek edimini yerine getirmemesi üzerine, davacıya keşide edilen 05.07.2012 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmenin geriye dönük olarak feshedilerek ödenen bedelin iadesi ve cezai şartın ödenmesini istendiğini, davacının davasını feshedilmiş ve müvekkili açısından hiçbir bağlayıcılığı kalmayan sözleşmeye dayanarak talepte bulunduğunu, protokole konu teminat senetleri üzerindeki yazı ve tarihlerin davacı tarafından doldurulduğunu, baskı ve zorla müvekkiline senetlerin imzalatıldığını, müvekkilinin senetler üzerine şahsen imza atmış ise de, davacının diğer davalı şirket kaşesini imzalardan birinin üzerine basarak senetlerde şirketi borçlu durumuna getirdiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine; karşı davada ise davacının protokolün 9., 12. ve 13. maddelerine aykırı davrandığından dolayı haklı nedenle feshediğinden bu protokol kapsamında yapılan ödemelerin iadesi gerektiğinden müvekkili tarafından ödenmiş olan 130.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı/karşı davacı vekili, protokolde belirtilen senetlerin teminat senedi olmayıp, hisse devir bedeli karşılığında alınan senetler olduğunu, hisse devir sözleşmesinde ödendiği belirtilen 175.000 TL’nin de fiiliyatta müvekkiline ödenmediğini belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Birleşen davada davacılar vekili, müvekkili ile davalı …’un diğer müvekkili şirket … Ltd. Şti.’nin ortakları iken davalının şirketteki hisselerinin tamamını noterde düzenlenen 01.12.2011 tarihli limited şirket hisse devri sözleşmesi ile 175.000 TL bedel karşılığında müvekkili …’e devrettiğini, devir bedelinin tamamını nakden ve peşin olarak aldığını, bu suretle davalının şirkette hissesinin kalmadığından ortaklığının da sona erdiğini, buna rağmen davalının müvekkili … üzerinde baskı kurup tehdit etmek suretiyle hisse devri ile ilgili başkaca bir hakkı ve alacağı olmadığı halde ek ödeme almak istediğini, müvekkilinin bu baskı ve tehditlerden yılarak 21.12.2011 tarihli bir protokol imzalamak zorunda kaldığını, bu protokolün baskı ve tehdit altında yapıldığını ve aynı zamanda yasal şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmediğini, bu nedenlerle protokolün geçersiz olduğunu, dolayısıyla bu protokoldeki ödemelerin teminatı olarak alınan üç adet senedin de hüküm ifade etmediğini, müvekkili …’in davalı tarafından düzenlenmiş bulunan senetleri imzalarken her üç senede de davalının talebi üzerine iki adet imzasını attığını, esasen senetlerin sadece müvekkili … tarafından verildiği halde daha sonradan davalı tarafından müvekkili …’in ikinci imzası üzerine davalı şirketin kaşesi vurulmak ve davalı … tarafından da aynı kaşe üzerine imza atılmak sureti ile davacı şirketin de bu senetlerden dolayı davalıya borçlu hale getirildiğini, senetlerin şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağı kapsamında geçersiz olduğunu, müvekkil şirketin protokolün tarafı olmadığını ileri sürerek, protokolün teminatı olarak verilen üç adet senetten dolayı davalı tarafa borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 01/12/2011 tarihli noterde düzenlenen limited şirket hisse devir sözleşmesi ile davacıya ait hisselerin davalıya devredildiği, her ne kadar limited şirket hisse devri sözleşmesinin noterce yapılması geçerlilik şartı ise de, bu husus noterde yapılan sözleşmeden önce veya sonra devir şartlarının resmi kayıtlarda belirtilen dışında farklı bir devir şartı öngören ilave sözleşme ve protokollerin yapılmasına engel olmadığı, bu nedenle taraflar arasında akdedilen 21/12/2011 tarihli protokolün limited şirket hisse devrine ek olarak yapıldığı ve geçerli olduğu, söz konusu protokolün davacının baskı ve tehditleri sonucu yapıldığı ileri sürülmüş ise de, baskı ve tehditlere yönelik gösterilen dosyaya sunulan delillerin protokol ve dava tarihinden sonraki dönemlere ilişkin olduğu, protokol öncesinde davacının davalıyı tehdit ettiğine yönelik davalı tarafından adli makamlara yapılmış bir başvurunun bulunmadığı, ayrıca protokolün 3.kişi Prof Dr …’in bulunduğu bir ortamda düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla davalının protokolün davacının baskısı, zorlaması ve tehditi ile imzalandığı yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı gibi, bu protokol uyarınca uzunca bir süre edimlerini ifa ettiği, bu nedenle davalının bu iddiasına değer verilmediği, protokolde davacı tarafın davalı diğer şirketteki hisselerinin devri karşılığında davalı …’in davacıya 600.000 TL ödeyeceği, bu ödemenin garanti altına alınması için davalı …’in davacıya 31/12/2012 vade tarihli 200.000TL, 31/12/2013 vade tarihli 200.000TL, 31/12/2014 vade tarihli 200.000TL olmak üzere 3 adet senet verdiği, söz konusu senetlere diğer davalı şirketin de kefil olarak katıldığı ve imzaladığı, davalı tarafından davacıya taraflar arasındaki uyuşmazlık çıkıncaya kadar toplam 130.000TL ödeme yaptığı, davalı şirketin protokole taraf olmadığı, bu nedenle borçtan sorumlu olmadığı iddia edilmişse de, davacı … ve daval …’in aynı zamanda davalı şirket ortakları olduğu, davalı şirketin davacı ve davalı dışında başkaca bir ortağı bulunmadığı, söz konusu protokolde davalı tarafından davacıya ödenecek devir bedellerinin bir kısmını şirket hesabından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca bu protokol uyarınca davalı tarafından davacıya verilen senetlerde de davalı şirketin avalinin bulunduğu, 6762 sayılı TTK’nın 334. maddesi uyarınca şirket yetkilisi ile işlem yapma yasağına aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle davalı şirketin davalı … ile davacı …’un şirket ünvanı altına atacakları müşterek imza ile şirketi temsil edeceğinin belirtildiği, bizzat davalı şirketin yetkilisi olan …’in de şirket avaline ilişkin şirket kaşesinin imzalanmış olduğu, şirketin iki ortaklı olması ve her iki yöneticinin de söz konusu bono altındaki şirket avaline ilişkin kaşeyi imzaladıkları, dolayısıyla şirketi söz konusu bonolar sebebiyle borçlandırdıkları, diğer hissedar olan …’in de imza atmak suretiyle işlem yasağına onay verdiği, ayrıca davalı şirketin de protokol uyarınca davacıya yapılan bir kısım ödemeleri bizzat yaptığı ve söz konusu protokol ve senetlere bu şekilde onay da verdiği görülmekle, davacı yönünden işlem yapma yasağına aykırı davranılma hususunun bulunmadığından bu yöndeki itiraza değer verilmediği, dava açıldığı tarih itibariyle davacı tarafından öncelikle davanın sözleşme şartlarını yerine getirmesi için davalı …’e uygun bir mehil verilmesini talep ettiği, bu talep uygun bulunmadığı takdirde söz konusu protokol ve senetlerin muaccel hale getirilerek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, her ne kadar dava tarihi itibariyle senetler muacceliyet kesbetmemişse de yargılama aşamasında senetlerin vadelerinin geldiği ve muaccel olduğu, dava açıldığı tarihte bir hakkın istenebilmesi için o hakkın muaccel olması gerekmekte ise de dava açıldıktan sonra söz konusu muacceliyet şartının kendiliğinden yerine geldiği, dolayısıyla HMK’nın 115. maddesi uyarınca hüküm kuruluncaya kadar bu dava şartı yokluğuna ilişkin eksikliğin giderilmiş olduğu, bu itibarla artık senetlerin vadesi gelmediği gerekçesiyle davanın reddi hususunun usul ekonomisine uygun olmadığı, bu bağlamda söz konusu dava şartı noksanlığının yargılama aşamasında giderilmiş olması sebebiyle ve yargılama aşamasında senet vadelerinin gelmiş olması ve istenebilir olması sebebiyle dava reddedilmemiş, sadece vade tarihlerinden itibaren faize hükmedildiği, davacı ile davalı … arasında akdedilen limited şirket hisse devri sözleşmesi ve Yargıtay uygulamaları ile cevaz verilen devir bedelinin miktarı veya şeklini düzenleyene ek protokolün geçerli olduğu, söz konusu protokol uyarınca davalı …’in şirket hisselerinin devri sebebiyle davacıya 600.000 TL borçlu olduğu, davalı … tarafından diğer davalının avalist olarak katıldığı senetleri de protokol uyarınca davacıya teminat olarak verdiği, ancak protokole konu bedellerin ödenmemesi sebebiyle (kalan kısmının) davacının bu protokol ve senetleri işleme koyma ve davalılardan talepte bulunma hakkının doğduğu, davalı tarafından dava tarihine kadar 130.000 TLlik ödeme yapıldığı, bakiye 470.000TL’nin 70.000 TL’sinin 31/12/2012, 200.00,00 TL’sinin 31/12/2013 ve 200.000,00 TL’sinin ise 31/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsiline hükmedildiği, karşı dava yönünden ise, bu gerekçelerle davalıların ödemiş oldukları 130.000 TL’yi hisse devir sözleşmesi ve protokol ve senetler uyarınca ödeme zorunluluğu bulunduğundan karşı davanın yerinde görülmediği, yine birleşen dava yönünden de davacılarının protokol ve senetlerden sorumlu oldukları gerekçeleriyle asıl dava yönünden; davacının davasının kısmen kabulüne, davacının davasının 470.000,00 TL için kabulü ile bu bedelin 70.000,00 TL’sinin 31/12/2012, 200.00,00 TL’sinin 31/12/2013 ve 200.000,00 TL’sinin ise 31/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, hüküm kesinleştiğinde kasada bulunan senet asıllarının birlikte ifa kuralı gereği davalı …’e iadesine, karşı ve birleşen davaların ise reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar -karşı davacılar ve birleşen davanın davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalılar/karşı davacılar ve birleşen davanın davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;-Davacı taraf dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200.000,00 TL için dava açtığını, dava tarihinde dava konusu protokole konu senetlerin vadelerinin henüz gelmediğini, bu nedenle henüz vadeleri gelmediğinden 31.12.2013 ve 31.12.2014 vade tarihli her biri 200.000,00 TL bedelli iki adet senet için dava da açılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede muacceliyet kaydının da olmadığını, dolayısıyla dava sırasında vadeleri gelen bu senetler için ıslah yoluna başvurulmadan ve zaten davacı tarafça talep edilmeyen bir alacak için mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, -Öte yandan faize de harcın yatırıldığı tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiğini, senetlerin muaccel olduğu tarihlerden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığını,-Dava konusu protokolün ve senetlerin tehdit, baskı ve korku altında imzalandığının ceza mahkemesi kararı, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile sabit olmasına karşın bu delillerin dikkate alınmadığını, hatta bu tehdit ve hakaretlerin davadan sonra da devam ettiğini,-Davalının noterde resmi hisse devrinden 21 gün sonra ilave 600.000 TL bedel ile adi protokol imzalamasının hiçbir mantıklı izahının olmadığını, 1 yıl içinde bu hisselerin 31 katına geri alınmasının izaha muhtaç olduğunu, bu durumun protokol ve senetlerin tehdit ve baskı ile alındığını gösterdiğini, hisselerin gerçek değerinin araştırılmadığını, bilirkişiler tarafından bu hususun yalnızca nominal ve gerçek değer kavramları ile geçiştirildiğini,-Limited şirket hisse devir sözleşmesinin resmi şekilde yapılması gerektiğini, emredici şekil koşuluna aykırı olarak yapılan 21.12.2011 tarihli protokolün geçerli olmadığını,-Bu adi yazılı sözleşmenin tarafı bile olmayan davalı şirketin ise hukuken geçerliliği bile bulunmayan 21.12.2011 tarihli bu adi sözleşmeye istinaden 130.000.00 TL ödeme yaptığını, taraf olunmayan geçersiz bir sözleşmeye istinaden ödenen 130.000,00 TL nin davacıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ayrıca senetlerde davacının lehtar olduğu, senetlerin bonoların şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı olduğundan davalı şirketin avalinin geçerli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Asıl davada, davacının davalı şirketteki hisselerinin tamamını noterde düzenlenen 01/12/2011 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile diğer davalı …’e 175.000 TL bedel karşılığında devir ve temlik ettiği, daha sonradan davacı ile davalı … arasında 21/12/2011 tarihli protokol tanzim edilerek devrolunan hissesinin gerçek bedeli, ödeme şekli ve diğer koşullarının belirlendiği, bu protokol gereğince, hisse devir bedelinin 600.000 TL olarak kararlaştırıldığı, protokolde 8. maddesinde 2012, 2013 ve 2014 yılları için öngörülen ödeme takvimine uyulduğu takdirde ilgili yıla ait her biri 200.000 TL bedelli senedin davalıya iade edileceği, ancak davalının protokole uymadığı iddia edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme şartlarının yerine getirilmesi için davalıya uygun bir mehil verilmesi, aksi takdirde protokolde belirlenen tüm alacakların ve senetlerin muaccel hale gelerek en yüksek temerrüt faiziyle birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istenmiştir.Davalılar, asıl davanın reddine ve karşı davasında, protokolün haklı nedenle feshedildiğinden protokol kapsamında davacıya yapılan toplam 130.000 TL ödemenin davacıdan tahsilini istemiş, birleşen davada ise, protokolün baskı ve tehdit altında yapıldığını, aynı zamanda yasal şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmediğini, bu nedenle protokoldeki ödemelerin teminatı olarak alınan 3 adet senedin de hüküm ifade etmediğini, senetlerin şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağı kapsamında geçersiz olduğunu iddia ederek 3 adet senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafça, asıl davada dava değeri olarak 200.000 TL gösterilerek bu miktar üzerinden harç yatırılmış ise de esasen asıl davada protokolde hisse devir bedeli olarak belirlenen gerçek değer 600.000 TL’nin tahsili amaçlanmakta olup, bu bağlamda protokole ve protokolde alacağın teminatı olarak düzenlenen her biri 200.000 TL bedelli, 31.12.2012, 31.12.2013 ve 31.12.2014 vadeli üç adet sıralı senede delil olarak dayanılmıştır.Dava dilekçesinde davacı, terditli olarak protokolde öngörülen ödeme takvimine göre ödemelerini yapması için davalı …’e mehil verilmesini istemiş, aksi halde alacağın tahsilini talep etmiş ise de dava tarihinden önce davalı …’in protokolü feshetmiş olduğu gözetildiğinde, bu talep yönünden davacının hukuki yararı kalmadığından davadaki talebin protokolde öngörülen hisse devir bedeli alacağının tahsili olarak kabulü gerekir.Nitekim davacı vekilinin 26.10.2017 tarihli dilekçesinde, davalı … tarafından 130.000 TL ödeme yapıldığından protokol ve protokole dayalı senetlerden dolayı müvekkilinin 470.000 TL alacağının olduğu beyan edilmiş ve ilk derece mahkemesince 470.000 TL bedel üzerinden eksik yatan harcın ikmaline karar verilmiştir. Protokolde davacının alacağının ödeme takvimine bağlandığı ve bu alacağın teminatı olarak düzenlenen üç adet senedin dava tarihi itibariyle henüz vadeleri gelmemiş ise de protokol davalı tarafça feshedilmiş olduğundan davacının protokole dayalı ve muaccel olan alacağını talep etmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık, adi yazılı şekilde düzenlenen 21.12.2011 tarihli protokolün hukuken geçerli olup olmadığı, protokolün tehdit, baskı ve zorlama altında düzenlenip düzenlenmediği, teminat senetlerindeki davalı şirketin avalinin geçerli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Dava konusu protokolün ve bu protokole dayalı senetlerin davacının tehdit ve zorlaması yoluyla ihdas edildiği ileri sürülmüş ise de bu iddia dosya kapsamı itibari ile kanıtlanamamıştır.Nitekim, İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/185- 2015/39 E.K. sayılı kararında, …’in katılan, …’un sanık, suç tarihinin ise 16.07.2012 olduğu, yapılan yargılama sonucunda, sanığın hakaret ve tehdit suçunda mahkumiyetine karar verildiği ve hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı görülmüş, dosyaya sunulan 16.07.2012 tarihli davalı …’in şikayet dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan protokolün davacı tarafından ihlal edilmesi nedeniyle protokolün feshedilmesi üzerine davacı …’un telefonda hakaret ve tehditte bulunduğu belirtilmiştir. Bu durumda, davalı tarafça iddia olunan tehdit eyleminin dava konusu protokol tarihinden sonra olduğu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Somut olayda, Beşiktaş … Noterliğinin 01.12.2011 tarih ve … yevmiye nolu Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesinde, davacıya ait davalı şirketteki yüzde elli hissesinin tamamının 175.000 TL karşılığında davalı …’e devredildiği, bu bedelin tamamının nakden ve peşin olarak ödendiği belirtilmiş, bu pay devrinin aynı tarihli ortaklar kurulunda onaylanarak davacının şirket ortaklığından ayrıldığı ve aynı zamanda müdürlük görevinden istifa ettiği, bu pay durumuna göre, davalı …’in %95 ve dava dışı …’in %5 payının olduğu, kararın 06.12.2011 tarihinde tescil edilerek Ticaret Sicil Gazetesi’nin 12.12.2011 tarihli 7959 sayısının 320. sayfasında ilan edildiği görülmüştür.Davacı … ile davalı … ve dava dışı üçüncü kişi Prof. Dr. … arasında imzalanan 21.12.2011 tarihli 18 maddeden oluşan protokolün 1. maddesinde; protokolün konusunun davacı … ile davalı … arasındaki hisse devrinin bedeli, ödeme şekli ve diğer koşullar olduğu, 2. maddesinde; senetlerin saklanması ve arabulucu olma sorumluluğunu üzerine alması sebebiyle dava dışı …’in protokole üçüncü taraf olarak eklendiği, 3. maddesinde; davacının 01.12.2011 tarihinde noter hisse devir sözleşmesi ile davalı şirketteki hisselerinin tamamını bütün aktif ve pasifleriyle davalı …’e devrettiği, bu devir karşılığında 175.000 TL bedeli nakden aldığı, 5. maddesinde; hisse devir bedeline karşılık ödenen bu (175.000 TL) bedele ek olarak aşağıda maddeler ve koşullar uyarınca ek ödeme yapılacağı, 6. maddesinde; bu ödemeler yapıldıkça, ödemeye karşılık gelen üç adet senedin sırasıyla dava dışı … tarafından iade edileceği, 7. maddesinde; her biri 200.000 TL bedelli üç adet senedin sırasıyla 31.12.2012, 31.12.2013 ve 31.12.2014 vade tarihli olduğu, 8. maddesinde; davacıya yapılacak ödemelerin planlanmasında:2012 yılı için, şirkete ait … plakalı aracın banka kredi borcu kapatılarak Ocak 2012’de 85.000 TL bedel karşılığında devredileceği, 2012 yılı boyunca her ayın 1-5 günlerinde olmak üzere Ocak-Eylül ayları (her iki ay dahil) arasında nakit 12.000 TL ve Ekim ayında 7.000 TL olmak üzere toplam 115.000 TL ( aylık ücret bordrosunda görünecek tutarın davalı şirket hesaplarından, kalanı davalı … tarafından ödeneceği, bu iki ödeme toplamının 12.000 TL olacağı), 2012 Ekim ayı itibariyle toplam 200.000 TL (115.000 TL +85.000 TL) ödenmiş olacağı ve 2012 yılına ait ilk senedin iade edileceği,2013 yılı için, her ayın 1-5 günlerinde olmak üzere aylık nakit 12.000 TL olmak üzere toplam 144.000 TL ( aylık ücret bordrosunda görünecek tutarın davalı şirket hesaplarından, kalanı davalı … tarafından ödeneceği, bu iki ödeme toplamının 12.000 TL olacağı), 30.12.2013 tarihinde 56.000 TL nakit ödeme yapılacağı, 2013 yılında toplam 200.000 TL tamamlandığı takdirde, ikinci senedin iade edileceği,2014 yılı için ise her ayın 1-5 günlerinde olmak üzere aylık nakit 12.000 TL olmak üzere toplam 144.000 TL ( aylık ücret bordrosunda görünecek tutarın davalı şirket hesaplarından, kalanı davalı … tarafından ödeneceği, bu iki ödeme toplamının 12.000 TL olacağı), 30.12.2014 tarihinde 56.000 TL nakit ödeme yapılacağı, 2013 yılında toplam 200.000 TL tamamlandığı takdirde, üçüncü senedin iade edileceği,9. maddesinde; davacının davalı şirkette 01.01.2012 ile 31.12.2012 arasında çalışmaya devam edeceği, bu çalışmasıyla ilgili ücret talep etmeyeceği, 10. maddesinde, ödeme planı uyarınca, her yılın sonunda ödeme yapıldıkça o yıla ait senedin davalı …’e iade edileceği.., 12. maddesinde; 2013 ve 2014 yılları için ödeme planında belirtilen ödemelerin davacının şirkette aktif olarak çalışmasına bağlı olmayacağı, ancak çalışmama kararı durumunda, şirketin iş ve projelerinin iptali, durdurulması, rekabet edilmesi gibi şirketin işleyiş ve itibarını, kazancını olumsuz etkileyecek türde bir çalışma veya eğitim içinde olmayacağı, 13. maddesinde; davacının protokol tarihinden itibaren 5 yıl süreyle şirketin iş gördüğü segmentlerde doğrudan veya dolaylı olarak rekabet etmeyeceği, 14. maddesinde; 12 ve 13.maddelerin ihlali durumunda davacının 600.000 TL tazminatı davalıya ödemeyi taahhüt ettiği, her biri 29.11.2011 tanzim ve 200.000 TL bedelli 30.12.2012, 30.12.2013 ve 30.12.2014 vade tarihli 3 adet senedin keşidecisi, davalı …, aval vereni davalı … Ltd Şti, lehtarı davacı … olduğu görülmüştür.Davalının davacıya protokol kapsamında 130.000 TL ödeme yaptığı ihtilafsızdır. Davalı … tarafından dava tarihinden önce davacıya keşide edilen 05.07.2012 tarihli noter ihtarnamesinde; “…Şirketin kaynaklarını kişisel harcamalarınız için aşırı bir şekilde kullandığınız gibi, diğer ortak olan müvekkile üzerinde baskı yaparak da işleyişi engellemekteydiniz. Böyle bir psikolojik ortamda müvekkile üzerinde oluşturduğunuz baskı sonucu, müvekkile 21.12.2011 tarihli protokolü imzalamak zorunda bırakılmıştır.” denilmiştir. Anılan ihtarnamede, davacının protokoldeki yükümlülüklerini ihlal ettiği gibi edimlerini yerine getirmediğinden protokolün haklı nedenle feshedildiği bildirilmiş ise de davacının protokole aykırı davrandığı kanıtlanamadığından davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Limited şirket hisse devri sözleşmelerinde, bedel veya alacak bakımından ayrı bir sözleşmenin yapılabileceği ve bu sözleşmelerin 6762 sayılı TTK’nın 520. maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmış olması aranmamaktadır. Davacı ile davalı … arasında imzalanan 21.12.2011 tarihli protokol sözleşme değişikliği anlamına gelmeyip, daha ziyade devir bedelinin miktarının tespitine ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin olduğundan 818 sayılı BK. m.12 uyarınca da bir geçersizlik söz konusu değildir. Başka bir ifadeyle, noterde düzenlenen hisse devir sözleşmesindeki bedelin muvazaalı olduğu, bunun aksinin gerek davacı tarafça sunulan ve imzası inkar edilmeyen protokolle ispatlamak mümkündür. Dolayısıyla limited şirket hisse devir bedeli ve bunun ödeme şekline ilişkin sözleşmenin ayrı olarak, adi yazılı şekilde düzenlenebileceği, devir bedeline ve ödeme şekline ilişkin bu sözleşmenin hisse devir şekli olan noterde imzaların onaylamasının bir geçerlilik şartı olmadığı yüksek yargı kararında içtihat edilmiştir (Bkz. Yüksek 11. Hukuk Dairesinin 16.09.2013 T. 2012/18047 E., 2013/15799 K. sayılı kararı).Diğer taraftan davalı tarafça protokolün geçersizliği ileri sürülmesine karşın protokol uyarınca davacıya bir kısım ödeme yapılmış olduğu gözetildiğinde daha sonradan protokolün geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralları bağdaşmadığı gibi, protokolde hüküm altına alınan hisse devir bedelinin gerçek değer olmadığı yönündeki itiraz da aynı gerekçeyle yerinde değildir. Kaldı ki, davalı tarafça yargılama sırasında ileri sürülen bu iddiaya karşı davacı tarafça iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında karşı konulmuştur.Davalı şirket tarafından davacıya banka havalesi yoluyla “21.12.2011 tarihli protokol” açıklamalı toplam 130.000,00 TL tutarında ödeme yaptığı sabit olup, bu ödemelerin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alındığı ve davalı ortak …’in “Ortaklardan Alacaklar” hesabının borcuna kaydedildiği görülmüştür. Bu durumda, davalı şirketin “21.12.2011 tarihli protokol” açıklamalı banka havalesi yoluyla yapmış olduğu toplam 130.000 TL ödemeyi davalı ortağının borcuna ifa etmek üzere üçüncü kişi sıfatıyla yapmış olduğundan, yapılan bu ödemeler hukuken geçerli olup, davacıdan istirdadının istenemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Dava konusu her biri 29.11.2011 tanzim ve 200.000 TL bedelli 30.12.2012, 30.12.2013 ve 30.12.2014 vade tarihli üç adet senedin keşidecisi davalı …, aval vereni davalı … Ltd. Şti., lehtarı davacı … olduğu görülmüştür.Dava konusu senetlerin tanzim tarihinde davalı şirketin ortakları davacı …, davalı … ve dava dışı … olup, davacı … ile davalı …’in davalı şirketi müştereken imzaları ile temsil ve ilzama yetkili oldukları görülmüştür.Uyuşmazlık şirket yetkilisinin kendi lehine tanzim ettiği senetlerde şirketi de avalist olarak göstermesinin hukuka uygun olup olmadığı ve dolayısıyla senetlerden dolayı şirketin sorumlu olup olmadığı konusunda çıkmaktadır.Somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 334. maddesinde “İdare meclisi azalarından biri umumi heyetten izin almadan kendi veya başkası namına bizzat veya dolayısıyla şirketle şirket konusuna giren bir ticari muamele yapamaz. Aksi takdirde şirket yapılan muamelelerin batıl olduğunu iddia edebilir. Aynı hak diğer taraf için mevcut değildir. ” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda davaya konu bonoların düzenlendiği tarihte davacı ile davalı …’in davalı şirket müdürü oldukları, davalı …’in keşideci, davacının lehtarı olduğu senetlerde davalı şirketi avalist yaptıkları, temsilcinin temsil yetkisini kötüye kullanması nedeniyle bu aval işleminin batıl olduğu ve bu nedenle davalı şirketin dava konusu senetlerden dolayı borçlu olmadığı anlaşılmaktadır. Zira temsilcinin kendisiyle işlem yapması kural olarak yasaktır. Temsilcinin izinsiz olarak kendisiyle yaptığı işlem sakat bir işlemdir. Bu işlem temsil olunanı bağlamaz. Özenli bir temsilci, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlem kural olarak temsil görevinin dışında kalır ( Doç. Dr. Erol Ulusoy, Anonim Şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil, Ankara, 2005, S: 67-78-228-230; Yargıtay 19 HD 2017/2711 E., 2018/52 K. ve Yargıtay 11 HD. 2012/7791 E., 2014/427 K. sayılı kararları da benzer niteliktedir ).Dava konusu senetlerin davalı müdür …’in şahsi borcu için diğer davacı müdür … adına düzenlendiği, senetlerin dayanağı olan borç ilişkisinin davalı şirketin işletme konusu dışında olduğu, davalı şirketin diğer ortağı …’in işleme katılmadığı da gözetildiğinde 6762 Sayılı TTK 334. maddesi gereğince söz konusu senetlerdeki aval şerhi geçerli olmayıp, davalı şirketi borç altına sokmayacaktır. Diğer taraftan imzaların istiklali prensibi gereğince davalı …’in senetlerden dolayı keşideci sıfatıyla sorumluluğu bulunmaktadır. Dava konusu protokole konu borç için toplam 130.000 TL ödeme yapıldığı ihtilafsız olduğundan bu durumda 600.000 TL bedelli protokolden dolayı davacının bakiye 470.000 TL alacağı bulunmaktadır. Sözkonusu bu bakiye borç tutarından protokole taraf olmayan ve alacağın teminatı olarak düzenlenen senetlerde geçerli avalisti bulunmayan davalı şirketin sorumluluğu bulunmamaktadır. Az yukarıda değinildiği üzere, asıl davada protokole konu bedelin tahsili amaçlandığından, bu tutara dava tarihinden itibaren faiz işletilebilecektir. Ne var ki, ilk derece mahkemesince senetlerin vadelerinden itibaren faize hükmedilmiş olması istinaf edenin sıfatı ve usulü kazanılmış haklar da gözetilerek, davalıların bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçeler ile asıl dava yönünden; davalı …’in istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı şirketin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile bu davalı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, karşı davada; karşı davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine, birleşen davada; davacı …’in istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine, davacı şirket yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak birleşen davada yönünden Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle: Asıl dava yönünden; davalı …’in istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı şirketin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile bu davalı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına,Karşı dava yönünden; karşı davacıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine,Birleşen dava yönünden; davacı …’in istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine, davacı şirketin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak birleşen dava hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;A) Asıl Dava Yönünden;1-Davacının davasının davalı … yönünden kısmen kabulü ile 470.000,00 TL’nin 70.000,00 TL’sinin 31/12/2012, 200.00,00 TL’sinin 31/12/2013 ve 200.000,00 TL’sinin ise, 31/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, hüküm kesinleştiğinde kasada bulunan senet asıllarının birlikte ifa kuralı gereği davalı …’e iadesine,2-Davalı şirket aleyhindeki davanın REDDİNE, 3-a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 32.105,70 TL nispi karar harcından, peşin alınan 10.247,00 TL’nin (2.970,00TL dava açılırken + 7.277,00TL tamamlama harcı ile) mahsubu ile bakiye 21.858,70 TL’nin davalı …’den tahsili ile Hazineye irad kaydına,b)Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, 32.750,00 TL nispi ücreti vekaletin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,c)Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, reddedilen kısım yönünden hesaplanan 13.150,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,d)Davalı … Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve aleyhindeki dava ayrı bir hukuki sebepten reddedildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 37.950,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,e)Davacı tarafından bu dava nedeniyle yapılan 462,50 TL posta masrafının, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 302,25 TL’lik bölümünün davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,f)Davacı tarafından harcanan 2.970,00 TL peşin harç ve 7.277,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 10.247,00 TL’nin davalıdan …’den alınarak davacıya verilmesine, g) Davalılar tarafından harcanan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 66,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.266,00 TL yargılama giderinin, davanın red ve kabul oranına (0,22) göre hesaplanan 278,52 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,B) Asıl Davadaki Karşı Dava Yönünden;1-Karşı davanın REDDİNE, 2-a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 31,40 TL karar harcının peşin alınan 1.930,50TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.899,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılar-karşı davacılara iadesine, b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 13.150,00 TL nispi ücreti vekaletin davalılar-karşı davacılardan alınarak davacı-karşı davalı …’a verilmesine,C) Birleşen Dava Yönünden;1-Davacı …’in davasının Reddine,2-Davacı … Ltd. Şti.’nin davasının kabulü ile dava konusu her biri 29.11.2011 tanzim ve 200.000 TL bedelli 30.12.2012, 30.12.2013 ve 30.12.2014 vade tarihli üç adet senetlerden dolayı davacının davalı tarafa bakiye 470.000 TL borçlu olmadığının tespitine, 3-a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 32.105,70 TL karar harcından peşin alınan 6.979,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 25.126,20 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye irad kaydına, b)Davacı şirket kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, 32.750,00 TL nispi ücreti vekaletin davalı …’dan alınarak davacı şirkete verilmesine,C)Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 32.750,00 TL ücreti vekaletin davacı …’den alınarak davalı …’a verilmesine,d) Davacı tarafından bu dava nedeniyle yapılan 6.979,50 TL peşin harç giderinin davalı …’dan alınarak davacı şirkete verilmesine, f)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine,4-İstinaf yargılaması yönünden;a) Davalılar/karşı davacılar ve birleşen davacılar tarafından yatırılan toplam 294,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, yatırılan 2 adet 35,90 TL maktu ve 8.026,50 TL nisbi istinaf harcının, talep halinde kendilerine iadesine,b)Davalılar/karşı davacılar ve birleşen davacılar tarafından harcanan 294,30 TL istinaf başvuru harcı, posta ve dosya gönderme masrafı 135,00 TL olmak üzere toplam 429,30 TL istinaf yargılama giderinin, davacı …’dan alınıp istinaf edenlere verilmesine, c)Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi