Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1066 E. 2019/341 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1066
KARAR NO : 2019/341
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2018
NUMARASI : 2017/44- 2018/326 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit – istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde asıl ve birleşen davaların davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı …’ya 14.01.2017, 18.02.2017, 18.03.2017 ve 30.03.2017 tarihli her biri 62.500,00 TL bedelli olmak üzere dört adet çek keşide ederek teslim ettiğini, çeklerde lehtar konumunda olan davalı …’nın bu çekler karşılığında vermesi gereken malı müvekkiline vermediğini, bu çeklerden dava konusu edilen 14.01.2017 tarihli 62.500,00 TL bedelli çekin tahsili için bankaya ibraz edilmesinin söz konusu olduğunu, çekte diğer davalılar … ve …’ın ciranta olarak göründüğünü, davalı lehtar …’nın kasıtlı ve muvazaalı olarak dava konusu çeki diğer cirantalara ciro ettiğini ileri sürerek, dava konusu 14.01.2017 tarihli, 62.500,00 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/286 E. sayılı dosyasında, davacı vekili, müvekkilinin dava konusu çeklerde lehtar konumunda olan davalı …’ya her biri 62.500,00 TL bedelli dört adet çek keşide ederek dava dışı … vasıtasıyla verdiğini, dava dışı … müvekkiline iki adet taşınmazın satışını taahhüt ettiğini, çeklerin de satış bedeline mahsuben verildiğini, dava dışı … talebi üzerine çeklerin davalı … lehine keşide edildiğini, ancak müvekkiline vaat edilen taşınmazların satıldığının öğrenilmesi üzerine bedelsiz kalan çeklerin iadesinin istendiğini, ancak bu talebinin karşılanmadığını, dava konusu çeklerden 18.02.2017 tarihli 62.500,00 TL bedelli ve 18.03.2017 tarihli, 62.500,00 TL bedelli çeklerin tahsil edildiğini, davalıların birlikte ve kötü niyetli olarak hareket ettiğini ileri sürerek çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve bedeli tahsil edilen çeklerden dolayı ödenen 125.000,00 TL’nin ödendiği tarihten itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017470 E. sayılı dosyasında, Davacı vekili, asıl ve birleşen davadaki iddialarına dayalı olarak dava konusu çeklerden 30.03.2017 tarihli, 62.500,00 TL bedelli çekin ödendiğini belirterek bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve ödenen çek bedelinin ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …, davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dava dışı …’den alacaklı olduğunu, alacağını talep etmesi üzerine dava dışı …. kendisine lojistik taşımacılık sebebiyle davacıdan alacaklı olduğunu, bu alacağını çek olarak tahsil edeceğini, bu çekleri kullanıp kullanamayacağını sorduğunu, bu talebi kabul ettiğini, yeğeni olan ve tacir sıfatına haiz davalı … adına çeklerin keşide edilmesini talep ettiğini ve bu şekilde dört adet her biri 62.500,00 TL bedelli çekin kendisine verildiğini, satım ilişkisi çerçevesinde çekleri diğer davalı …’a ciro ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin davalı …’a aralarındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında dava konusu çeki edindiğini, iyi niyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı …, davaya cevap vermemiş, 25.09.2017 tarihli duruşmada, davacı keşideciyi tanımadığını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, dava dışı … davalı …’a olan borcunu dava konusu çeklerle ödediğini, resmiyette şirketlerin kendi üzerine kayıtlı olduğu için çeklerin kendi adına düzenlendiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİİlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı gibi davalıların çeki iktisaplarında kötü niyetli olduklarını kanıtlayamadığı, lehtar ile aralarındaki şahsi defilerin bu davalılara karşı ileri sürülemeyeceği, açıkça yemin deliline dayanılmamış olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı asıl ve birleşen davaların davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİDavacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı lehtar … ile müvekkili arasında herhangi bir ticari ya da hukuki ilişkinin bulunmadığını, bu bağlamda tarafların ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçesinin yeterli olmadığını, ispat yükünün müvekkilinde olmayıp davalı tarafta olduğunu, müvekkili ile … arasında karşılıklı alacak borç ilişkisinin araştırılmadığını, dava dışı … müvekkiline satmayı taahhüt ettiği taşınmazlar karşılığında dava konusu çeklerin talebi üzerine davalıya … lehine düzenlendiğini, taşınmazların müvekkili yerine davalı …’a satıldığını, davalıların birlikte ve kötü niyetle hareket ettiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Asıl ve birleşen davada davacı vekili, dava dışı …. müvekkiline satmayı taahhüt ettiği taşınmazlarına karşılık avans olarak dava konusu her biri 62.500 TL bedelli sıralı 4 adet çekin dava dışı …. talebi üzerine davalı … adına düzenlenerek teslim edildiğini, dava dışı …. taşınmazlarını müvekkili yerine davalı …’a sattığını, çeklerin bedelsiz kalmasına rağmen iade edilmediği gibi tahsil edildiğini iddia ederek tahsil edilen çek bedellerinin davalılardan istirdatını talep etmiş, davalılar ise, davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, ispat edilemeyen asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.Asıl ve birleşen davalara konu edilen 14.01.2017, 18.02.2017, 18.03.2017 ve 30.03.2017 tarihli her biri 62.500,00 TL bedelli dört adet çekin keşidecisi davacı …, lehtarı … olup, onun cirosuyla çekte sırasıyla … ve …’ın cirolarının bulunduğu, çek bedellerinin davalı … tarafından tahsil edilmiş olduğu görülmüştür.Davalı …’nın duruşmada alınan beyanında gerekse savcılıktaki ifadesinde, davacı ile aralarında herhangi bir akdi ilişkinin bulunmadığını, dava dışı … davalı …’a olan borcunu dava konusu çeklerle ödemeyi teklif ettiğini, davalı …’ın şirketinin adına kayıtlı olmasından dolayı çeklerin tarafına keşide edildiğini, sonrasında çekleri cirolayıp davalı …’a verdiğini belirtmiştir.Kural olarak çekin mevcut bir borcun tediyesi için verildiğinin kabulü gerekir. Somut olayda, davacı çekin avans olarak verildiğini iddia etmiş olmasına karşın davalı lehtar dava konusu çeklerin dava dışı … borcuna karşılık verildiğini savunduğuna göre, vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) söz konusudur. Başka bir ifadeyle, davalı, dava konusu çekin kendisine verildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak bunun davacı tarafından ileri sürülen nedenle ( gelecekte teslim alınacak mal karşılığı) değil, başka bir hukuki nedenle (borç ödemesi için) gönderildiğini savunmak suretiyle vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir. Davalının, ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülünden farklı bulunduğunu bildirmesi karşısında, somut olayda, basit (adi) veya bileşik ikrarın söz konusu olamayacağı çok açıktır.O halde, somut olayda davalının savunması, vasıflı ikrar ( gerekçeli inkar) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Bu durumda, vasıflı ikrarda ispat yükü ikrar eden davalı tarafta değil, çekin avans olarak verildiğini ileri süren davacı taraftadır.Bu durumda, ispat yükü üzerinde olan davacının çeklerin avans olarak verildiği ve bedelsiz kaldığı iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamadığı gibi, çeklerde ciranta olan diğer davalıların çeklerin iktisabında kötü niyetli olduklarını kanıtlayamadığından davacı vekilinin bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından asıl ve birleşen davalar için yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.