Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1065 E. 2019/387 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1065
KARAR NO : 2019/387
KARAR TARİHİ: 14/03/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2018
NUMARASI : 2014/407-2018/219 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı … davalı … vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketin % 25 ortağı olduğunu, diğer davalı …’ın da aynı şirketin %25 ortağı olup, 08/03/2010 tarihine dek münferiden temsil yetkisine sahip yetkili müdür olarak şirketi yönettiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında satın alma suretiyle gerçekleşen mal ve hizmetlerden ötürü doğmuş alacakların kesinleştirilmesi ve geri ödenmesine ilişkin esasları düzenleyen 25/02/2011 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, böylelikle o tarihe dek alınan mal ve hizmetlerin toplamının 133.000 Euro olduğunda mutabakata varıldığını, sözleşmede kararlaştırılan 133.000 Euro’nun 50.000,00 Euro’luk kısmının ödendiğini, ancak bakiye 83.000,00-TL Euro alacağın halen ödenmediğini, alacağın tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibinin kısmi itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşmeye konu borcun teminatı olarak 200.000,00-TL bedelli çeki davacı şirkete verdiğini, ancak davacının sözleşmedeki vade tarihleri henüz bitmeden teminat olarak verilen çeki bizzat tahsil ettiğini, bu çek ile ilgili dava dışı … tarafından İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/206 esas sayılı dosyasından açılan çek iptal davasında, davacının çekin müvekkili tarafından diğer davalı şirketinden olan alacakları karşılığında verildiğini açıkça beyan ettiğini, kefil sıfatı ile borcun tamamına yakın bir kısmının müvekkili tarafından ödendiğini, kalan bakiyenin ise asıl borçlu tarafından ödenmekle sözleşme konusu borcun kapatıldığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİİlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 25/02/2011 tarihinde ödeme sözleşmesi imzalanmış ve davalı şirketin davacı şirkette, mal ve hizmet alımı nedeni ile olan borcunun 31/01/2011 tarihine kadar olan toplamının 133.000,00 Euro olduğunda mutabakata varıldığı, davacı tarafça bu miktarın 50.000,00 Euro kısmının ödendiği bakiye kısmının ödenmediğinin iddia edildiği, taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, çek bedelinin, ödeme sözleşmesi ile mutabık kalınan miktardan düşülüp düşülmeyeceği noktasında toplandığı, davalı çekin borç için verildiğini öne sürmüş, davacı ise, 2011 yılından evvelki alacakların bir kısmı için verildiğini, bakiye kısım için sözleşme düzenlendiğini ileri sürdüğü, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile 31/01/2011 tarihine kadar olan borç miktarı 133.000,00 Euro olarak belirlenmiş olup sözleşmede başkaca bir borç bulunduğuna dair hüküm bulunmadığı gibi, bu miktarın kısmi olduğuna dair hüküm veya bu anlama gelebilecek bir hüküm de bulunmadığı, sözleşmenin tanzim tarihi 25/02/2011 olup, çekin keşide tarihinin ise 30/03/2011 olduğu, çekin sözleşmeden sonra düzenlenmiş olduğu, davacının çekin 2011 öncesi döneme ait bir kısım borçlar için verildiği, kalan bakiye için ise sözleşme akdedildiği yönündeki iddiasının ispat edemediği, çek mutabakattan sonra tanzim edildiğine göre çekin, mutabakata varılan borcun ödenmesi amacı ile verildiğinin kabul edildiği, buna göre, çekin ödeme tarihindeki kur üzerinden Euroya çevrilmesi ile belirlenen bedel ile taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan davalı ödemesinin mahsubu ile bakiye borcun 2.354,84 Euro olarak belirlendiği, 42,10 Euro işlemiş faizin hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takibine vaki itirazının kısmen iptaline; takibin 2.354,84 Euro asıl alacak ve 42.19 Euro işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren Merkez Bankasının bu yabancı para cinsinden açılacak bir yıllık mevduat hesabına uyguladığı en yüksek mevduat oranında fakat %6’yı geçmemek üzere faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın takip tarihindeki kur üzerinde TL’ye çevrilmesi ile belirlenen alacağın %20 si oranında hesaplanan 1.099,08-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı … davalı … vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin verilen mehile rağmen ticari defterlerinin 2007-2008 ve 2009 dönemini sunmadığını, tarafların görüşmesi neticesinde 2007-2009 dönemine dair önceki dönem alacakları için 200.000 TL bedelli çekin teslim edildiğini, bilahare 2009-2010 dönemi bakiye alacakları için ise yeniden yapılandırılarak 133.000 Euro alacağın taksitle 24 aylık sürede tasfiyesinin kararlaştırıldığını, dosyada alınan birden çok bilirkişi raporundan hangi gerekçeyle en son alınan rapora itibar edildiğinin kararda gösterilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin protokoldeki kefaletinden başka davacıya borcunun olmadığını, davacıya olan borcunu da çek ile ödediğini, ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında akdedilen protokolde belirlenen borcun kısmen ifa edildiğini, kalan kısmın ödenmemesi üzerine alacağın tahsilini istemiş, davalı … ise, protokolü kefil olarak imzaladığını, davacıya 200.000 TL bedelli çek vermek suretiyle borcun ödendiğini savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalı şirket ise, davaya cevap vermemiştir.Somut olayda, davacı ile davalı şirket arasında süre gelen ticari ilişkide 31/01/2011 tarihine kadar olan borcun tasfiyesi için taraflar arasında 25.02.2011 tarihli protokolün akdedildiği, protokolde belirlenen 133.000 Euro borcun vadelerle ödenmesinin kararlaştırıldığı, diğer davalı …’ın da protokolde kefil sıfatıyla yer aldığı, 133.000 Euro borcun 50.000 Euro kısmının ödendiği, kalan kısmın ödenmemesi üzerine 83.000 Euro alacak için davacı tarafından davalılar aleyhine icra takibine girişildiği, davalı borçlu şirketin itirazında asıl alacağın 2.387,00 Euro dışında kalan kısım dışındaki borçları kabul etmediği, diğer davalı borçlu …’ın ise itirazında borcun tamamına itiraz ettiği, 30/03/2011 tarihli, 200.000,00 TL bedelli çekin davacı tarafından tahsil edildiği, bu çekin lehtarının ve ilk cirantasının davalı şirket, ikinci cirantanın davalı … olduğu dosya kapsamı itibariyle sabit olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından tahsil edilen 30/03/2011 tarihli 200.000 TL bedelli çekin protokole konu borcun tasfiyesi için verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.Davacı tarafça cevaba cevap dilekçesinde, 2007-2011 sürecinde sadece mal alımlarının gerçekleşmediğini, ayrıca davalı şirkete borç olarak paralar da verildiğini, dolayısıyla 2011 başında varılan anlaşmalarla hem ortak sıfatıyla Alman şirkete olan borçların iadesinin hem de alımlardan kaynaklı borçların (fatura alacaklarının ) tasfiyesinin öngörüldüğünü, çek ile ödemeye rağmen kapatılamayan açık bakiye için ödeme sözleşmesi yapıldığını belirtilmiş, rapora itiraz dilekçesinde ise, 2007-2009 dönemine dair önceki dönem alacakları için 200.000 TL bedelli çekin teslim edildiğini, bilahare 2009-2010 dönemi bakiye alacakları için ise yeniden yapılandırılarak 133.000 Euro alacağın taksitle 24 aylık sürede tasfiyesinin kararlaştırıldığını beyan edilmiştir.Davalı … ise, çekin borç tasfiye sözleşmesi kapsamında verildiğini beyan etmiştir.Kural olarak çek mevcut bir borcun tediyesi için verildiğinin kabulü gerekir. Uyuşmazlığa konu çekin, taraflar arasındaki protokolden sonra düzenlenmiş olduğu gözetildiğinde, çekin mutabakata varılan borcun ödenmesi amacı ile verildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, ispat yükü üzerinde olan davacının sözkonusu çekin protokolden önceki borcun ödenmesi amacıyla verildiğini, protokoldeki borcun tasfiyesini kapsamadığını yazılı delillerle ispatlamakla yükümlü olup, bu iddiasını ispat edemediğinden çekle yapılan ödemenin borçtan mahsubunda isabetsizlik bulunmamaktadır.Ne var ki, davalı borçlu şirket icra takibinde takibe konu asıl alacağın 2.387,00 Euro kısmını kabul etmiş, ana para borcunun kalan kısmı ile işlemiş faize itirazda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince, 2.354,84 Euro asıl alacağa hükmedildiğine göre, dava konusu olmayan ve davalı borçlu tarafından icra takip dosyasında da kabul edilen asıl alacağa ilişkin itirazın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kesinleşen bu kısım için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar 6100 sayılı HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115. Maddesine göre mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince davalı şirket yönünden davanın, takibe itirazda kabul edilen 2.387,00 Euro kısım yönünden dava şartı noksanlığından usulden, bu kısmı aşan miktar yönünden ise esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.HMK’nın 33. maddesi uyarınca hakim Türk hukukunu resen uygular. Aynı Kanun’un 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin hususlar istinaf mahkemesince resen dikkate alınır. Açıklanan bu gerekçe ile HMK’nın 355 ve 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden resen düzeltilmesi zorunlu görülerek tarafların istinaf sebepleri ve usulü kazanılmış haklar da gözetilerek yeniden hüküm kurulmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı … davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, aynı Kanun’un 33,355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A) Davacı … davalı … vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, B)HMK’ nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilerek esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın davalı şirket yönünden, dava konusu icra takibinde kabul edilip kesinleşen 2.387,00 Euro asıl alacak kısım bakımından hukuki yarar yokluğundan, bu miktarı aşan asıl alacak ve ferileri yönünden ise esastan reddine, 2-Davanın davalı … yönünden, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline; takibin 2.354,84 Euro asıl alacak ve 42.19 Euro işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren Merkez Bankasının bu yabancı para cinsinden açılacak bir yıllık mevduat hesabına uyguladığı en yüksek mevduat oranında fakat %6’yı geçmemek üzere faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,3-Hüküm altına alınan alacağın takip tarihindeki kur üzerinde TL’ye çevrilmesi ile belirlenen alacağın %20 si oranında hesaplanan 1.099,08-TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,4-Davanın reddedilen kısmı yönünden davacı alacaklı icra takibine girişmekte haksız ise de, icra takibinde kötü niyetli olduğu dosya kapsamı itibariyle sabit olmadığından davacı aleyhine koşulları bulunmadığından kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,5-Hüküm altında alınan alacağın takip tarihindeki kur üzerinde TL’ye çevrilmesi ile belirlenen 6.093,25 TL üzerinden hesaplanan alınması gerekli 416,22 TL harçtan peşin alınan 2.735,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.319,63 TL’nin 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,6-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvuru harcı ile 416,22 TL karar ilam harcının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,7-Hüküm altında alınan alacağın hüküm tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi ile belirlenen 11.201,08 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 1.344,12 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,8-Reddedilen dava değerinin hüküm tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi ile belirlenen 389093,17 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 29.295,59 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekil ile temsil ettiren davalı …’a verilmesine,9-Davacı tarafından karşılanan 2147,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 60,07 TL’sinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; davalı … tarafından karşılanan 38,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 37,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,10-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,11-İstinaf yargılaması yönünden;a) Davacı … davalı … vekilleri tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,b) Bakiye 224,82 TL istinaf nispi harcının davalı …’ dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,c) Davacı … davalı … vekilleri tarafından istinaf aşamasında sarfedilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 12-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine dair;HMK’nın 355 ve 353/1.b.1-2. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/03/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.