Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1060 E. 2019/297 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1060
KARAR NO : 2019/297
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/01/2018
NUMARASI : 2017/532- 2018/54 E.K
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirket ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, müvekkillerinin tasfiye halinde … Ticaret Ltd. Şti’nin çalışanları olup, iş akitlerinin feshi sonrası şirketten olan işçilik alacaklarının tahsili amacı ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takiplerinin itiraz sonucu durması üzerine, şirket aleyhine İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesinin 2016/167 Esas ve İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesinin 2015/559 Esas sayılı dosyaları ile itirazın iptali’ davasının açıldığını, söz konusu davaların halen derdest olduğunu belirterek tasfiye halinde … Ticaret Ltd. Şti. unvanı ile kayıtlı iken tasfiyesi tamamlanıp kaydı silinen şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu vekili, müvekkilinin yasa ve yönetmeliğe uygun davrandığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, ayrıca dava açılmasına neden olunmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı tasfiye memuru, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığını, şirketin alacak yada borcunun bulunmadığını, ihya durumunda tasfiye memurluğunu kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacılardan … tarafından 09/11/2015 tarihinde 45.000 TL alacak için İstanbul Anadolu … İcra Müd. … E. ile davacı … tarafından da 13/08/2015 tarihinde 135.602,89 TL alacak tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müd. … Esas sayılı dosyalarından icra takibine geçildiği ancak borçlu şirket yetkilisi olan tasfiye memuru … itirazları üzerine her iki takibin durması nedeniyle davacılar tarafından İstanbul Anadolu 13. ve 23. İş Mahkemelerine ayrı ayrı alacak davaları açıldığı, davaların görülmesi için şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğinden davanın kabulü ile İst. Tic. Sic. Md de … noda sicile kayıtlı “Tasfiye halinde …Ticaret Limited Şirketi” nin tasfiye ve terkin ile kapatılmış sicil kaydının İst. Anadolu 13. İş Mahkemesi 2016/167 E. ve İst. Anadolu 23. İst. Mah. 2015/559 E. sayılı davalar ve bu davalarda verilecek kararlarda infaz işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyası ile şirketin ticaret siciline yeniden tesciline, ek tasfiye işlerinin daha önceki tasfiye memuru … tarafından yürütülmesine, ek tasfiye tamamlanıncaya kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİTasfiye memurunun istinaf dilekçesinde özetle; davacıların ihya davası açmalarında hukuki yararlarının olmadığını, şirketin tasfiyesinin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini, tasfiyede müvekkilinin kusuru bulunmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ihya kararının tescil ve ilanı hususunun ve bunların masrafının nereden karşılanacağının kararda gösterilmediğini, ihya durumunda tasfiye memurluğunu kabul etmediğini bildirmesine rağmen zorla iradesi dışında tasfiye memuru olarak atandığını ayrıca bu külfet için tarafına ücret takdir edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, TTK 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkin olup, şirketin sicil kayıtları celbedildiğinde, sicilden terkin edildiği ihtilafsızdır. görülmüştür.Davacılar tarafından ihyası istenen şirket aleyhine işçi alacaklarının tahsili istemli İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesi’nin 2015/559 ve İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi’nin 2016/167 E. Esas sayılı dosyaları üzerinden dava açıldığı sabit olup, derdest olan bu davaların devamı için gerekli olan taraf teşkilinin sağlanması bakımından şirketin ihyasının talep edilmesinde hukuki yarar bulunmaktadır.İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacılar lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.İhyası talep edilen şirkete tasfiye işlemlerini yürütmek üzere … tasfiye memuru olarak atanmıştır. TTK 547. maddesine göre ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”.Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhya davalarında davalı taraf ise şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.Tasfiyenin kapatılabilmesi için, tüm tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması, tüm borçların ödenmiş olması, şirket aleyhindeki tüm dava ve takiplerin sonuçlanmış olması gereklidir. Bu zorunluluğa uyulmadan tasfiyenin kapatılması halinde ihya talebi haklıdır. İhya kararı ile birlikte, ihyası istenen şirket tüzel kişilik kazanacaktır.TTK 547/2.maddesine göre, ek tasfiye işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç kişi tasfiye memuru olarak mahkemece atanarak tescil ve ilan edilir. İlk derece mahkemesi tarafından, daha önce şirketi tasfiye eden tasfiye memuru atanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte davacılar tarafından açılan dava devam etmektedir. Tasfiye memuru bu davayı bilebilecek durumda olmasına rağmen tasfiyeyi kapattığından tasfiye memuru için ücret takdir edilmemesinde isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle davalı tasfiye memurunun istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemiştir.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/02/2019 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.