Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1041 E. 2019/641 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1041
KARAR NO : 2019/641
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/1587 Esas – 2018/124Karar
TARİHİ : 14/02/2018
DAVA : Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin ithal etmekte olduğu malzemelerin gümrüklü depoda (antrepo) depolanması, gerek yurt içi depoda muhafazası ve malzemelerin bildirilecek adreslere ülke çapında dağıtımı işleri için davalı şirketle görüşmeler yapıldığını; bu görüşmeler sırasında bir niyet mektubu imzalandığını, ancak görüşmeler sonucunda mutabık kalınarak imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, davalı şirketin malzemelerin depolanması için temin ettiği yurt içi depoda malzemelerin depolandığını ve dağıtımına başlandığını, davalı şirket ithal edilen malların gümrükleme işlemleri tamamlanarak yurt içi depoya aktarılıncaya kadar muhafaza edilmekte bulunduğu antrepoyu, davacı şirketin kullanımına süresi içinde sunamadığını, davalı şirketin, davacı şirketin lojistik hizmetlerini de gerektiği gibi karşılamayacağının ve yükümlülüklerini de yerine getiremeyeceğinin anlaşılması üzerine davacı şirket tarafından anlaşmanın tek taraflı olarak feshedildiğini, davacı şirkete anlaşmanın feshi hususunda Bakırköy …. Noterliğinin 09/10/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı şirket tarafından Kadıköy …. Noterliğinin 26/09/2014 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinin davacı şirkete tebliğ olunduğunu, davalının ihtarnamede toplam 143.709,61 TL hizmet bedeli talep edildiğini ve davacının, davalı uhdesinde bulunan ticari emtiası üzerinde hapis hakkı kullanıldığının bildirildiğini, davacı tarafından, davalının talep ettiği bedelin reddedildiğini belirterek, davacının davalıya hizmet bedeli borcunun bulunmadığının tespiti ile davalının deposuna teslim edilen ticari emtianın eksiksiz olarak davacıya teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 13/02/2014 tarihli niyet mektubunun imzalanması ile ticari bir ilişkinin başladığını, niyet mektubu ekinde belirtilmesine rağmen özellikle gümrüklü sahada depolamaya ilişkin minimum stok bedelleri ve diğer muaccel alacakların davacı tarafından ısrarla ödenmediğini, davacı yanın iddia ettiğinin aksine antreponun mümkün olan en çabuk şekilde davacının hizmetine sunulduğunu, davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilince verilen 18/11/2014 tarihli ihtiyati tedbir talebi ile ilgili beyan dilekçesinde; davalı şirket tarafından ticari ilişkinin konusunun, davacı şirkete ait ürünlerin taşınması, depolanması ve diğer lojistik hizmetlerinin davalı şirket tarafından yerine getirilmesi olduğunu, ancak davacı şirket tarafından toplam 143.709,61 TL muaccel borcun davalı şirkete ödenmemesi sebebiyle davacı şirketin navlun ücreti borcuna ilişkin olarak davalı şirkete tevdi edilmiş bir kısım mallar üzerine hapis hakkı kullandığını, bu hususun davalı şirket tarafından Kadıköy …. Noterliğinin 26/09/2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirildiğini, davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edildiği iddia edilen ve davacı tarafından hakkında ihtiyati tedbir talep edilen emtianın tümünün taraflar arasındaki 04/11/2014 tarihli protokole istinaden davacı şirkete teslim edildiğini, davalı şirkete ait depolarda davacı şirkete ait herhangi bir ürünün kalmaması nedeniyle, davacı tarafından malların iadesine yönelik ihtiyati tedbir talebinin konusunun kalmadığından bahisle tedbir talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 14/02/2018 tarihli, 2014/1587 Esas – 2018/124 Karar Karar sayılı kararında; “…Taraflar arasındaki 13/02/2014 tarihli ‘niyet mektubu’ ile davacının gümrüklü saha için beher metreküp alana ‘en az stoklama bedeli olarak 0,40 TL/gün’ karşılığında aylık 4.000 metreküp stok alanı ile çalışma istemi belirtmesi üzerine; davalı şirketin Kocaeli Bölgesinde antrepo açtığı konusunda bir çekişme bulunmadığı; uyuşmazlık, kararlaştırılmış bir süre olmasa da davalının açması ve davacı şirketin gümrüklü malına tahsis edip onun kullanımına sunması gereken antreponun formalitelerini çok geç tamamlayıp tamamlamadığı; davacı şirketin ihtiyaç duyduğu gümrüklü depoyu hizmete sunmada kendi kusuru/ihmali yüzünden sürekli erteleme yapıp yapmadığı noktasında bulunduğu; bu hususta, taraflar arasında önceden kararlaştırılmış net bir tarih olmamakla birlikte 21 Haziran’a kadar süre tanındığı; davalı tarafın 23/06/2014’den itibaren antreponun kullanıma hazır olduğunu davacıya bildirdiği; bu durumda, davalının antrepoyu (2) günlük bir gecikme süresinde davacının kullanımına hazır hale getirdiğinin kabulünün gerektiği; kural olarak, hukuk kuralını yargıç kendisi bulup uygulamak zorunda bulunduğuna göre; TMK.m.2-f.2.’nin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini gözönünde tutmak suretiyle hakkın kötüye kullanımı yasağını kendiliğinden uygulamak zorunluluğunun bulunduğu; bu noktada, davacının, taraflar için oldukça geniş kapsamlı ve meblağlı sözleşmeyi önemsiz sayılabilecek bir süre gecikmeyi ileri sürerek feshetmesinde haklı bulunmadığı; bu noktada, TMK.m.2.f.2 kapsamında; davacının sözleşmeyi fesih hakkını açıkça kötüye kullandığı; bu nedenlerle, davalının, davacıdan antrepo ücreti talep edebileceği; davalının, 23/06/2014 tarihinden itibaren, Haziran ayı için (7) gün, Temmuz ve Ağustos ayları için (31) gün üzerinden niyet mektubunda kararlaştırılan minimum taahhüt miktarı üzerinden davacıdan, (3) fatura ile toplam 130.272,00 TL gümrüklü antrepo ücreti talep ettiğinin anlaşıldığı; ancak, huzurda görülmekte olan davada her ne kadar (4) faturaya bağlı borcun bulunmadığının tespiti istenilmekte ise de (4) faturaya bağlı borcun “gümrüklü alan” için düzenlenmiş (3) adet fatura dışında kalan … nolu 51.684,00 TL bedelli “gümrüksüz alanla” ilgili olan fatura karşılığı hizmetle veya bu faturaya bağlı hizmetin verilip verilmediği ile ilgili taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın olmadığı; bu durumun, davacı tarafın, bu faturayı ödemekten kaçınmayacağına dair ikrarı/beyanı ile de sabit olduğu; davacının huzurda görülmekte olan menfi tespit davasına konu ettiği ve borcunun bulunmadığının tespitini istediği tadat edilen ve toplam tutarı 181.956,00 TL olan (4) adet faturanın, “davacı şirket aleyhine 30/09/2014 tarihi itibariyle cari/ hesap bakiyesi üzerinden menfi tespiti istenen miktara göre 143.709,61 TL tutarında borç yükümlülüğü getirip getirmeyeceği” hususuna ilişkin olarak davalının, davacıyı keşide ettiği ihtarnamede yazılı olan ve 51.684,00 TL’lik kısmı zaten davacını da kabulünde olan alacağını ihtarnamede belirtilen tutar üzerinden 143.709,61 TL olarak davacıdan talep edebileceği; bu durumda, davacının işbu davayı açmakta haklı bulunmadığı görülmekle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan antrepo ücretinden kaynaklı menfi tesbit davasının sübut bulmadığı, davacı tarafından, davalının deposuna teslim edilen emtianın eksiksiz olarak davacıya teslimine ilişkin davasının; mahkemenin 24/10/2014 tarihli ara kararı uyarınca; davada talep konusu yapılan ticari emtianın değeri üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunun 30. ve HMK.nun. 150. maddesi uyarınca harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına; karar vermek gerekmiş …” gerekçesiyle, davacı tarafından davalının deposuna teslim edilen emtianın eksiksiz olarak davacıya teslimine ilişkin davasının 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. ve HMK’nın 150. maddesi uyarınca harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına, antrepo ücretinden kaynaklı olarak açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemenin antrepoyu kullanıma hazır olarak teslim etme yükümlülüğünde ik günlük bir gecikme olduğunu kabul ettiğini, oysa dosyada mübrez belgelerden de anlaşılacağı üzere gecikmenin ik günlük olmadığını, taraflar arasında imzalanan niyet mektubunda davalı tarafın antrepoyu en geç 01.04.2014 tarihine kadar müvekkilinin kullanımına hazır hale getirmesi gerektiğini, bu konuda davalı şirket ile yapılan yazışmalardan da açıkça anlaşılacağı üzere davalı tarafa defalarca ek süreler verilmiş olmasına rağmen, defalarca taahhüt etmesine rağmen çeşitli mazeretler ileri süren davalı şirketin bu hizmeti verilen ek süreler içerisinde de sunamadığını, niyet mektubunda davalı tarafın antrepo ile ilgili uygulamasının 01.04.2014 tarihine kadar tamamlanması gerektiği özellikle belirtilmesine rağmen antreponun davalı tarafından 23.06.2014 tarihine kadar kullanıma hazır edilemediğini, antrepoyu kullanıma hazır olarak teslim etme yükümlüğünde iki günlük değil yaklaşık 63 günlük bir gecikmenin söz konusu olduğunu, teslimin gecikmesi üzerine müvekkili şirket daha fazla bekleme imkânı kalmadığı için bir başka lojistik firması ile anlaşma yaparak ithal ettiği malzemeleri bu şirketin antreposunda muhafaza etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin bu nedenle davalı şirkete yapmayı planladığı ödemeden daha yüksek bir bedel ödemek zorunda kaldığını, diğer yandan gümrük işlemleri tamamlanan malzemelerin bu antrepodan davalı şirketin Şekerpınar’da bulunan yurtiçi deposuna nakliyesi için de ayrıca bir nakliye bedeli ve hamaliye bedeli ödemek zorunda kaldığını, Davalı şirketin, davacının lojistik hizmetlerini gerektiği gibi karşılayamayacağı ve yükümlülüklerini bundan sonra da yerine getiremeyeceği anlaşılmış olduğu için muhatap ve müvekkili şirket arasındaki anlaşmanın müvekkili tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirmiş iken davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi kötü niyetli olarak, şartları bulunmadığı halde, kendisine teslim edilen tüm mallar üzerinde hapis hakkı kullandığını, mahkemenin gerekçeli kararında müvekkili şirketin sözleşmeyi fesih hakkını kötüye kullandığını kabul etmesinin, hizmetin sunulmasında meydana gelen 63 günlük gecikmeyi iki günlük bir gecikme olarak kabul etmesinin hatalı ve kabul edilemez olduğunu, bu nedenle hatalı olan kararın bozulması gerektiğini, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Taraflar arasındaki 13.02.2014 tarihli ” niyet mektubu” ile kurulan ilişki kapsamında davalının açması ve davacı şirketin gümrüklü malına tahsis edip kullanımına sunması gereken antreponun formalitelerini çok geç tamamlayıp gümrüklü depoyu hizmete sunmada kusurlu olduğu iddiası kapsamında, niyet mektubunda kararlaştırılan minimum taahhüt edilen miktar üzerinden davalı tarafından gönderilen faturalar nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemli açılan davada, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 13.02.2014 tarihli niyet mektubu ile ticari ilişki kurulduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen niyet mektubu içeriğinde 01.04.2014 tarihinde antrepoyla ilgili uygulamanın tamamlanmasının talep edildiği, tüm ticari ve idari şartların yerine getirilmiş olması kaydıyla iş kapsamının bütünüyle tanımlanmasının ardından bu yazının tarihi itibarıyla bir ay içinde ayrı bir anlaşma imzalama niyetinde olunduğunun belertildiği, ancak taraflar arasında niyet mektubu kapsamında ticari ilişkinin sürdürüldüğü, niyet mektubunda belirtildiği surette başkaca bir anlaşma imzalanmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre antreponun açılması ve davacı şirketin gümrüklü mallarına tahsis için taraflar arasında kararlaştırılmış net bir tarih olmadığı, delil olarak sunulan e-mail yazışmalarından davacı tarafından davalıya 21 Haziran’a kadar süre tanındığı, davalı tarafından 23 Haziran’dan itibaren işletme iznini aldığı, … Kodlu antreponun kullanıma hazır olduğunu bildirip davacı hizmetine sunduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi gerekçesinde kabul edildiği üzere somut olayda davacının, davalının somut herhangi bir ihmali/ hatasını kanıtlanmaksızın, davalı uhdesinde olmayan antrepo açma izin süresinin çok uzadığı gerekçesiyle sözleşmeyi feshetmekte haklı görülemeyeceği, bu surette tarafların kabulündeki niyet mektubunda yer verildiği üzere mutabakat minimum miktarına göre kararlaştırılan ve taahhüt ettiği antrepo ücreti nedeniyle hizmet alınmadığı gerekçesiyle davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep edemeyeceği yönündeki gerekçesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/05/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.