Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1040 E. 2019/476 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1040
KARAR NO : 2019/476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/301 Esas – 2018/274 Karar
TARİHİ: 15/03/2018
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerdle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalının eşi …. Edremit-Çanakkale arasında yolcu taşımacılığı alanında faaliyet gösteren, Çanakkale Ticaret Odası’na … sicil numarası ile kayıtlı, dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortakları olduğunu, dava dışı şirketin ortağı … ortaklık kapsamındaki işlerinin eşi davalı … tarafından yürütüldüğünü, müvekkili … dava dışı şirkette 300 adet pay sahibi olduğunu, paylarını devrederek bu şirketten 2013 yılında ayrıldığını, bu ortaklık kapsamında dava dışı şinket adına kayıtlı pek çok araç olduğunu, bu araçların işletilmesinden doğan kârın pay sahipleri arasında hisseleri oranında dağıtıldığını, ortaklığa ilişkin gelir-gider hesapları da dahil olmak üzere tüm ticari kayıtların hem ortak hem de şirket müdürü sıfatını haiz dava dışı …. tarafından tutulduğunu, bu ortaklık kapsamında araçların işletilmesinden doğan kârdan müvekkilinin ve davalının eşi ….. payına düşen 2011 Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin brüt kazancın 385.000,00 TL olduğunun …’in 2013 yılında keşide ettiği ihtarnamelerden öğrenildiğini, Keza …. tarafından Zeytinburnu ….. Noterliğinden keşide edilen 15 Nisan 2013 tarihli …. yevmiye numaralı ”Bilgilendirme” ve 24 Nisan 2013 tarihli, …. yevmiye numaralı ”İhbarname” başlıklı ihtarnamelerde de ‘anılan araçlara ilişkin kazancının 2011 yılının ilk 9 ayında brüt olarak 385.000,00 TL olduğu, bu toplam kazancın aylık düzenli ödemeler şeklinde …’a imza karşılığı ödendiğinin bildirildiğini, müvekkilinin sonrasında …’ı defalarca arayarak kendi payına düşen paranın ödenmesini talep ettiğini, ancak bu talebine bir yanıt alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; dava konusu edilen alacak talebinin muhatabının müvekkili … değil, ancak ….Limited Şirketi olabileceğini, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın husumet yokluğu nedeniyle ve zaman aşımı nedeniyle reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 15/03/2018 tarihli, 2017/301 Esas – 2018/274 Karar sayılı kararında; “…Davacı tarafından davalı … aleyhine dava açılmış ise de; davacının dava dışı…. Limited şirketinin ortağı, davalının ise celp edilen ticaret sicili kayıtlarına göre dava dışı şirkette ortak olmadığı, resmi bir sıfatının bulunmadığı, böylece davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davada davalının pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Müvekkili … ile davalının eşi …. Edremit-Çanakkale arasında yolcu taşımacılığı alanında faaliyet gösteren, Çanakkale Ticaret Odası’na …. sicil numarası ile kayıtlı, dava dışı …Ltd. Şti şirketinin ortakları olduğunu, ortaklığa ilişkin gelir-gider hesapları da dahil olmak üzere tüm ticari kayıtların hem ortak hem de şirket müdürü sıfatını haiz dava dışı …. tarafından tutulduğunu,Huzurdaki davanın konusunun davalı …’a müvekkili adına teslim edilen paraların iadesine ilişkin alacak davası olduğunu, bu alacağın kaynağının her ne kadar ortaklık ilişkisinden kaynaklanmakta ise de davalı … ile müvekkili arasındaki uyuşmazlığın şahsi alacak meselesi olduğunu, keza dosyada mevcut …. tarafından Zeytinburnu ….. Noterliğinden keşide edilen 15 Nisan 2013 tarihli …. yevmiye numaralı ”Bilgilendirme” ve 24 Nisan 2013 tarihli, …. yevmiye numaralı ”İhbarname” başlıklı ihtarnamelerin yerel mahkeme dosyasına konu edildiğini ve ”anılan araçlara ilişkin kazancının 2011 yılının ilk 9 ayında brüt olarak 385.000,00-TL olduğu, bu toplam kazancın aylık düzenli ödemeler şeklinde …’a imza karşılığı ödendiği”nin bildirildiğini, müvekkilinin sonrasında davalı …’ı defalarca arayarak kendi payına düşen paranın ödenmesini talep etmişse de davalı tarafından bu tutarların ödenmediğini, ilk derece mahkemesinin dosyada mübrez ihtarnamelere rağmen bu delilleri hiçbir şekilde değerlendirmediğini ve alacağın muhatabını davalı … olarak kabul etmediğini, ancak bu paraları teslim alan kişinin bizzat … olduğunu, dolayısı ile müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, Müvekkili … ile davalının eşi …. arasında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/757E. Sayılı dosyasından görülen bir başka davada, aynı davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ise ”Esasen söz konusu araçlar ve şirket ortaklığı müvekkil …. adına ise de, bu süreçte FİİLEN TÜM ŞİRKET İŞLERİNİN ve bahsi geçen müvekkilin maliki bulunduğu araçların takibi müvekkil namına eşi … tarafından gerçekleştirilmiştir.” denildiğini, davalı vekilince de açıkça ikrar edildiği üzere, davalı …’ın tüm şirket işlerini eşi … adına fiilen takip ettiğini, Huzurdaki davada da davalının şirketin kısıtlı işlerini eşi adına takip ettiği şeklinde beyanda bulunduğunu, yani davalı …’ın eşi adına hareket ettiğinin sabit olduğunu, kaldı ki davalı, eşi adına hareket etmese dahi müvekkilinin payına düşen tutarın davalı …’a teslim edildiğini, dolayısıyla davalı … 385.000,00 TL’yi uhdesinde bulundurduğundan, huzurdaki alacak davasının kendisine yöneltilmesinin son derece isabetli olduğunu, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından ortağı olunan dönem içinde dava dışı şirkettin 2011 yılının ilk 9 ayında elde edilen kazançtan, hissesi oranında kendi payına düşen kâr payı tutarın verilmediğini, şirket işlerini takip eden üçüncü kişinin gönderdiği ihtar ve ihbarlar ile kendi payının da davalıya verildiğinin öğrenildiğini ileri sürerek alacak davası açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, davacının bir dönem ortağı olduğu limited şirkette, 2011 yılının ilk 9 ayında elde edilen kâr payının davalı tarafından tahsil edildiği iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, davacı dava dışı şirkette ortak olduğu dönem içindeki bir kısım kâr payının tahsilini amaçlamaktadır. Limited şirket ortağının sermaye payı oranında kâr-kazanç payı alacağından şirket sorumludur. Davalının ise şirkette herhangi bir ortaklığı bulunmadığı gibi, kâr-kazanç payı alacağı yönünden davacıya karşı sorumluluğu bulunmamaktadır.Davacı ile davalı arasında bir sözleşmesel ilişki de yoktur. Davacı, kar payını şirketten çekmesi konusunda davalıya temsil yetkisi verdiğini de iddia etmemiştir. Bu durumda davacının alacak talebini şirkete yöneltmesi gerekir. Şirket, davacıya ödemesi gereken kâr payını davalıya ödemiş olsa bile, taraflar arasında bir temsil ilişkisinin varlığı kanıtlanmadıkça, bu ödeme davacı yönünden geçerli bir ödeme kabul edilemez. Buna göre davalının davada pasif husumet ehliyeti( davalı sıfatı) bulunmamaktadır. Davalı sıfatının bulunup bulunmadığı resen gözetilecektir. Buna göre İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi yerinde olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.