Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1035 E. 2019/301 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1035
KARAR NO : 2019/301
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2017
NUMARASI : 2017/721- 2017/799 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı şirket vekili ve yetkilisi, turistik tesis işletilmek amacıyla kurulan davacı şirket iki ortaklı olup, şirketin %51 payının yetkilisi … adına; %49 payın ise davalı …adına kayıtlı ve tescilli olduğunu, …’in yakın akrabası olan davalıyı sermaye koymaksızın davacı şirkete ortak yaptığını, davalının davacı şirketi uzun süre müdür olarak yönettiğini, ortaklar arasında ihtilaf çıkması üzerine hakeme başvurma kararı alınarak bu konuda protokol akdedildiğini, bu protokole istinaden seçilen Hakem Av. …tarafından 10.03.2002 tarihli 2012/1 Esas; 2014/1 Karar sayılı kararın ve bu karara itiraz edilmesi üzerine 02.12.2014 tarihli ek kararın verildiğini, anılan hakem kararında davalının davacı şirketten çıkma talebinin kabulü ile 14.680.465,52 TL ayrılma akçesinin ödenmesine karar verildiğini, itiraz üzerine alınan ek kararda ise, ek kararın 1, 2, 3. Bentlerinde belirtilen ara kararların yerine getirilip hüküm verilinceye kadar 2012/1 Esas; 2014/1 Karar sayılı hakem kararının uygulanmasının geçici olarak durdurulduğunu, hakem kararların iptali için açılan ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/741 Esas sayılı dosyasında görülen davanın reddedildiğini, oysa kamu düzeninden olduğu anlaşılan çıkma davasının tahkime elverişli olmadığını, bu nedenle hakem kararının geçersiz olduğunu, davalının hakem kararına dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alarak icra takibine giriştiğini ileri sürerek öncelikle itiraz üzerine Hakem tarafından verilen 02.12.2014 tarihli ek kararın 4. Fıkrasında; “İş bu kararın 1, 2, 3. bentlerindeki ara kararların yerine getirilip hüküm verilinceye kadar hakemliğimizce verilen 2012/1 Esas; 2014/1 Karar sayılı 10.03.2014 tarihli kararın infazının durdurulmasına” dair ek karara istinaden dava sonuna kadar durdurulmasına dair ihtiyati tedbire hükmedilmesine, icra takibine konu hukuken geçerli ve infazı mümkün olmayan hakem kararından ve bu kararda yazılı 14.680.365,52 TL ayrılma akçesinden borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının ileri sürdüğü iddiaların hakem kararının iptali davasının konusu olabileceğini, bu hususların da iptal davasında tartışıldığını ve iptal davasının reddine karar verildiğini, çıkma kararının tahkime elverişli olup, hakem kararının usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, HMK’nun 439/1. maddesi uyarınca hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği ön görülmüş olup, davacının hakem kararının iptali ile ilgili olarak daha önce dava açtığı, iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığından davanın HMK’nun 114/1-(h) ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ihtilafın çözümlenmesi için akdedilen protokol gereğince hakem yoluna gidildiğini, oysaki ihtilafın tahkime elverişli olmadığını, seçilen hakem tarafından verilen kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, hakem kararının iptali için açılan davanın reddedildiğini, bu kararın temyiz aşamasında olduğunu, hakemin 10.03.2014 tarihli kararına itiraz edildiğini, 02.12.2014 tarihli ek kararında ara kararları ile açılan tahkikat sonuçlanıp, yeni bir son karar verilinceye kadar ilk kararın infazının durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın karşı tarafa tebliğ edilmediği gibi ara kararlarında yer verdiği tahkikatın yapılmadığını, 24.11.2015 tarihinde hakemlikten çekinildiğini, dolayısıyla ortada uygulanabilir bir son kararın bulunmadığını, bu durumun tespitinin istenmesinde hukuki yararın olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, dava konusu ilamlı icra takibine konu edilen hakem kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, ortada nihai verilmiş bir hakem kararının bulunmadığını iddia ederek icra takibine konu hakem kararından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.11.2106 tarih, 2016/741 Esas-2016/870 sayılı Kararı ile, dava konusu hakem kararının iptali davasının reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. HD, 19.10.2017 tarih, 2017/1992 Esas-2017/5518 Karar sayılı ilamıyla, “… HMK’nın 439/4. maddesi uyarınca 10/03/2014 tarihli hakem kararının iptali davasının adı geçen kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde açılması gerekmekte olup, davacılara işbu hakem kararının 01/04/2014 tarihine tebliğ edilmesine rağmen iptal davasının 1 aylık süreden sonra 18/11/2015 tarihinde açıldığı, yani hak düşürücü sürede açılmadığı, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu suretle, mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı HUMK 438. maddesinin son fıkrası uyarınca kararın gerekçesi düzeltilmek suretiyle onanmasına..” karar verildiği görülmüştür.HMK.nın 439. maddesinin 1. bendinde “Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabilir. İptal davası, tahkim yerindeki mahkemede açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür.” denilmiştir.O halde, işbu menfi tespit davasında ileri sürülen iddiaların hakem kararının iptali davasına konu olduğu gibi, hakem kararlarının yalnızca iptalinin istenebileceği, davacı tarafça açılan hakem kararının iptali davasının kanun yolundan geçmek suretiyle sonuçlanmış olduğu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan davacının yerinde görülmeyen bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.