Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1025 E. 2019/438 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1025
KARAR NO : 2019/438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/838 Esas – 2018/364 Karar
KARAR TARİHİ: 26/03/2018
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin davalı-borçlu şirket ile olan ticari ilişkisi gereği tutulan resmi cari hesaptan doğan 108,049,36 TL alacağı bulunduğunu, cari hesap borcunun ödenmemesi üzerine borçluya Noterden ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin 23.09.2016 tarihinde şirketin daimi çalışanına tebliğ edildiğini, davalı-borçlu şirketin 26.07.2016 tarihinde Bakırköy 7. ATM’nin 2016/736 E. dosyasıyla iflas erteleme talebinde bulunduğunu ve 02.08.2016 tarihinde tedbir kararı verildiğini, iş bu davaya 11.08.2016 tarihinde müdahalede bulunulduğunu, davalının açtığı iflasın ertelenmesi davasının dava şartı yokluğundan reddedildiğini, müvekkil şirketin Bakırköy 7. ATM’nin 2016/736 E – 2016/627 K. sayılı dosyasında alacaklılar listesinde 108 049,36 TL alacaklı göründüğünü, davalı hakkında Bakırköy 6. ATM’nin 2016/512 D. İş-2016/520 K. sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı alındığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …E. dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından 24.10.2016 tarihinde itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinin 27.12.2016 tarihinde kendilerine tebliğ edildiğini, uygulanan ihtiyati hacizlerin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün 04.04.2017 tarihli kararı ile İİK’nın 264/2. maddesi uyarınca borçlunun itirazının tebliğinden İtibaren 7 gün içinde dava açılmadığından bahisle fekkedildiğini, davalının itiraz dilekçesindeki borcu bulunmadığına dair beyanının tamamen mesnetsiz ve cari hesaba ve ilgili tüm ticari kayıtlara aykırı olduğunu iddia ve beyan ederek, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili aleyhine alacaklı tarafından ihtiyati haciz kararı ile birlikte ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe yasal itiraz süresi içerisinde itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu ve itirazlarının alacaklıya 27.12.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, İİK’nın 264. maddesi kapsamında süresinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının talep edilmediğini, müvekkili şirketin davaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E, sayılı dosyasına istinaden davacı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasında yazılı ve geçerli cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibine dayanak belgenin de davacı tarafından tanzim edilmiş muhasebesel bir evrak olduğunu, davacı tarafından sözleşmesel bir ilişkiye dayanmaksızın muhasebesel bir evrak ile cari hesap alacağının tahsili yoluna gidilmesinin haksız olduğunu ileri sürerek, davanın reddine ve % 20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 26/03/2018 tarihli, 2017/838 Esas – 2018/364 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlık davacının takibe konu fatura içeriğinden dolayı davalıya hizmet verip vermediği alacaklı olup olmadığı yönündedir.
“Davalı davayı inkar ettiğinden alacağı olduğunu ve malları davalıya hizmet verdiğini iddia eden davacı ispat yükü altında olup davacı tarafça sunulan fatura yanında ticari defterler de ayrıca ispat vasıtalarından birisidir. “Fatura ticari ilişkilerde ispat vasıtalarından birisidir. Bir faturanın borç doğurabilmesi için öncelikle faturanın karşı tarafa tebliğ ve teslim edilmesinin ispatı gereklidir.
“Davalı taraf icra dosyasına borcunun bulunmadığı itiraz beyanında bulunmasına karşın, davacı taraf inceleme gününde ticari defterlerini ibraz edip, davaya konu olan faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüş olup söz konusu faturanın bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi usulüne uygun tutulan davacı defterlerinin lehlerine delil vasfına haiz oldukları anlaşılmakla davalı tarafından bir kısım faturalar nedeniyle ödemelerde bulunması sebebiyle taraflar arasında cari hesap ilişkisinin mevcut olduğu anlaşılmış olup davalı tarafından İflas Erteleme talebiyle Bakırköy 7.ATM dosyasının 206/736 esas sayılı dosyasının talebine ekli şekilde kendi imzası ve kaşesiyle sunduğu alacaklılar listesinde davacının alacağının aynen gösterildiği görülmüş bu hususta davalı taraf isticvap edilmesine rağmen duruşmaya katılamamış olup listedeki davalı şirket yetkilisinin imzası ve şirket kaşesi için davalı yetkiliye isticvap davetiyesi çıkarılmış; ancak davalı taraf icabet etmediğinden HMK’nın 171/2 maddesine göre ‘Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıaları ikrar etmiş sayılır’ şeklindeki düzenleme dikkate alındığında geçerli özür bulunmadan gelmediği ve mazeret bildirmediği dikkate alınarak ikrar etmiş sayıldığı da gözetilmiş ve davaya konu fatura içeriği hizmetin davalıya verildiğini dosyadaki delillerle de verdiği tespit etmiş olmakla dosyaya sunulan dava konusu edilen ve davalı firmanın imzası ve kaşesi bulunan formlardaki faturalar ile muhteviyatı mal ve hizmetlerin davalı şirkete teslim edildiği anlaşılmıştı nedeniyle dava konusu edilen faturalar ile muhteviyatı mal ve hizmetlerin davalı şirkete teslim edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ile muhteviyatındaki mal ve hizmetlerin davalı şirkete verildiği talebe konu asıl alacak yönünden talebin 108.049,36 TL asıl alacak yönünden ispatlanan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş Davacı işlemiş faiz yönünden talepte bulunmadığından bu hususta değerlerime yapılamıştır. Bu durumda davacının davalıdan takip ( temerrüt ) tarihi itibariyle 108.049,36 TL tutarınca alacağının bulunduğu ve bu tarihten borç tamamen ödeninceye kadar takipte avans faiz uygulanma ve İİK’nin 67 maddesi uyarınca da davalının itirazında haksız oluşu ve alacağın likit olması nedeniyle davalının alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı borçlunun Bakırköy .. İcra Dairesinin … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin asıl alacak yönünden (108.049,36 TL) aynen devamına, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek şekilde yıllık %9,75 oranını aşmayacak şekilde değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
Bu karara davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacı tarafça, cari hesaptan kaynaklandığını ileri sürdüğü alacağın tahsili için ihtiyati haciz kararı ile birlikte Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E.Sayılı dosyasına kayden 18/10/2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, işbu takibe yasal itiraz süresine uygun olarak 24.10.2016 tarihinde “borcun tamamına ve borcun feri’lerine” olmak üzere itiraz edildiğini, itiraz dilekçelerinin davacı vekiline tebliğe çıkartılmış olup, davacı vekiline 27.12.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, bu tebliğe rağmen tebliğden itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılması istenmediği veya mahkemede dava açılmadığını, kanun maddesiyle ve emsal niteliğindeki Yargıtay kararıyla da sabit olduğu üzere, davacı vekiline itiraz dilekçesi 27.12.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, tebliğden itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılması istenmemiş veya mahkemede dava açılmadığını, bu nedenle ihtiyati haczin hükmünün hükümsüz kaldığını, taraflarınca davanın süre yönünden reddi talep edilmesine rağmen ilk derece mahkemesinin davayı kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı şirketin yazılı olarak yapılmayan ve dolayısıyla hukuk düzeninde sonuç doğurmayan cari hesap şeklinde kendi düzenlediği belgeye dayanarak başlattığı icra takibi ve takibe itirazları sonucunda ikame ettiği işbu davanın, cari hesabın usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle ve borcun bulunmaması yönünden dayanaktan yoksun olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca, cari hesap sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olmasının zorunlu olduğunu, ilk derece mahkemesi dosyasına da davacı yan tarafından ibraz edilmiş bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenlerle taraflar arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İflas erteleme talebiyle Bakırköy 7. ATM 2016/736 esas sayılı dosyasında, talebine ekli şekilde davalı müvekkilin imzası ve kaşesiyle sunduğu alacaklılar listesinde davacının alacağının aynen gösterilmesinin ve bu hususta davalı müvekkilin isticvaba gelmemesinin ikrar sayılarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiğini, ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabileceğini, mahkemenin davacının ticari defterlerinin delil vasfını haiz olduğu değerlendirmesi ile takdiri delil olan bilirkişi raporuna göre karar oluşturmasının hukuka aykırı olduğunu, ticari defterleri ibraz etmemenin aleyhe yorumlanamayacağının Yargıtay kararları ile sabit olduğunu,
Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için mahkememizce davanın kabulüne karar verilmesi halinde icra inkar tazminatının şartları oluşmadığından, icra inkar tazminatına hükmedilmesin de hukuka aykırı olduğunu,Bu nedenlerle, ilk rece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından davalı ile arasındaki ticari satıma ilişkin cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe borçlu tarafından yöneltilen itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemli açılan davada, mahkemece davanın yukarıdaki gerekçe ile kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilince, davacı tarafından alınan ihtiyati haciz kararı ile takibe girişildiği, yönelttikleri itirazın davacı alacaklıya 27.12.2016 tarihinde tebliğ olduğu, ancak davacı alacaklı tarafça İİK’nın 264. maddesi kapsamında 7 günlük sürede icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının talep edilmediğini, bu nedenle ihtiyati haczin hükümsüz kaldığını, buna dayalı olarak davanın süre yönünden reddi gerektiğini ileri sürerek karar istinaf edilmiştir. İİK’nın 264. maddesi, ihtiyati haczi tamamlayan merasime ilişkin olup, İİK’nın 264/2. maddesi uyarınca davacı takip alacaklısının itiraz üzerine icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmemesi veya mahkemede dava açmaması ihtiyati haczi hükümsüz kılar. Oysa, iş bu davada davacı itiraz üzerine duran takibe davalının yönelttiği itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemli dava açmış olup, davanın da bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davacı, davalı ile arasındaki ticari ilişkiden ötürü davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüştür. Buna göre taraflar arasında TTK’nın 89 vd maddeleri uyarınca cari hesap sözleşmesi bulunmaksızın genel hükümlere göre yargılaması yapılacak olan iş bu davada, davacı alacaklı olduğunu ileri sürüp kanıtlama olanağına sahiptir. Davacının ticari ilişkideki bakiye alacağını talep edebilmesi için cari hesap sözleşmesinin bulunması zorunlu değildir. Buna göre, davalı vekilinin taraflar arasında yazılı ve geçerli bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça delil olarak sunulan Bakırköy 6. ATM’nin 2016/512 D. İş 2016/520 K . sayılı dosyası içerisinde bulunan, davalı vekilince üzerindeki borçlu şirket kaşe ve imzasının sahteliği ileri sürülmeyen, davalı şirketin iflas erteleme talebiyle Bakırköy 7. ATM’nin 2016/736 esas sayılı dosyasında, iflas erteleme talebine ekli şekilde sunduğu alacaklılar listesinde, davacının alacağının davalı tarafından aynen gösterildiği, belgeye karşı mahkemece yargılama aşamasında davalının isticvabına karar verildiği, davalının ihtarlı isticvap tebligatına rağmen gelip belgeye karşı beyanda bulunmadığı da gözetildiğinde, iş bu belge kapsamında davalının borcu mahkeme dışı ikrar ettiğinin kabulü ile sonuca gidilmiş olması yerindedir. Davalı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Yukarıda belirtilen davalının açtığı iflas erteme davasında sunduğu ve davalının mahkeme dışı ikrarı mahiyetindeki imza ve kaşeli belge kapsamında, mahkemece, davacı defterleri inceletilerek alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Davalı tarafından likit alacağa vaki takibe haksız itirazda bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin somut olayda inkar tazminatı şartlarının bulunmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 5.980,85 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21.03.2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.