Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1023 E. 2019/469 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1023
KARAR NO : 2019/469
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/283 Esas- 2018/198 Karar
KARAR TARİHİ: 22/02/2018
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; hamili olduğu … Bankası Pendik Sahil Şubesi’ne ait, keşidecisi ….San. Ve Tic. Ltd. Şti., keşide tarihi 15/08/2016 olan, 35.000,00 TL bedelli, lehtarı … San. Tic. Ltd. Şti. olan, çeki tahsil edilmesi amacıyla davalı bankanın Ihlamurkuyu Şubesi’ne teslim ettiğini, çekin keşide gününde karşılığının olmadığını ve davalı bankaca da karşılıksız kaşesi vurulmadığını öğrendiğini, davalı bankanın karşılıksız kaşesi vurmayarak yükümlülüğünü yerine getirmediğini, çek aslını almak için bankaya başvurduğunda, çekin ön yüzeyinde “tahsil edilmiştir” şeklinde bir yazı yazıldığını ve iki paralel çizgi içerisine alındığını gördüğünü, çeki bu şekilde alamayacağını banka personeline bildirdiğini, tahsil edilmiş kaşesi vurulmasının hukuki olmadığını beyan ettiğini, daha sonra 13/10/2016 tarihinde bankaya başvurduğunda, bankanın 13/11/2016 tarihli yazılı cevabında, çekin banka personeli tarafından sehven çizildiğinin, bankanın herhangi bir sorumluluğu olmadığının yazılı olarak kendisine bildirildiğini, her ne kadar yazı cevabından çekin iade edildiği belirtilmiş ise de çekin iade edilmediğini, çekin tahsil edildiğini, çek üzerine çek tahsil edilmiştir yazılması ve üzerine iki çizgi çekilmesi neticesinde çek vasfını yitirdiğini, bankanın hatası nedeniyle tahsil edilen çek nedeniyle yasal yollara başvurmanın mümkün olmadığını beyanla, çek bedeli olan 35.000,00 TL’nin 15/08/2016 tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.Davalı vekili, 30/06/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu çekin tahsili için çekin müvekkili bankanın Ihlamurkuyu Şubesi’ne bırakıldığını, ibraz süresi içerisinde takasa ibraz işleminin gerçekleşmediğini, davacının 19/08/2016 tarihindeki başvurusu üzerine çekin takastan geri çekilerek işlemsiz olarak kendisine iadesini talep ettiğini, iade talebi üzerine çekin takastan iade alındığını, çekin güncel durumunun “iade” şeklinde olduğunu, çekin müvekkili bankadan alınması gerektiğinin davacıya bildirildiğini, ancak teslim alınmadığını, banka yetkililerince takastan iade alınan çekin ön yüzüne, sehven tahsil edildi kaşesinin basıldığını, davacının kendi hatası sonucu ibraz tarihini geçirdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 22/02/2018 tarihli, 2017/283 Esas- 2018/198 Karar sayılı kararında; “… Davacı tarafından davaya konu çekin davalı bankanın Ihlamurkuyu Şubesi’ne tahsil için verildiği, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, daha sonra davacı tarafından 19/08/2016 tarihli dilekçe ile çekin takastan çekilerek iadesi talep edildiği, ancak davaya konu çekin davalı banka tarafından ön yüzü birbirine paralel iki çizgi çekilerek çizildiği ve arasına tahsil ibaresinin yazıldığı, TTK.nun 803 ‘üncü maddesine göre, bir çekin ancak keşidecisi veya hamili tarafından çizgili çek haline getirilebileceği, bu halde dahi ya iki paralel çizgi arasına hiçbir ibare yazılmaması veya yalnızca banka ibaresinin yazılması veyahut bir bankanın ticaret unvanının yazılmasının gerekli olduğu, yine TTK.nun 804 ‘üncü maddesine göre bankanın çizgili çeki ancak müşterilerinden veya diğer bankadan iktisap edebileceği, dolayısıyla bankanı bir çeki kendisinin çizgili çek haline getiremeyeceği, bu nedenle davacıya iadesi gereken çekin çizilerek arasına tahsil ibaresinin yazılmış olmasının TTK.nun 803 ve 804 ‘üncü maddelerine aykırılık teşkil ettiği, davalı bankanın çekin tahsiline ilişkin anlaşmaya aykırı olarak çekin işlemden çekilmesi talebine istinaden iade sırasında çek tahsil edilmiş gibi tahsil ibaresi yazılı olarak davacıya iade edilmek istenmesinde çekin kambiyo vasfını kaybetmiş olması nedeniyle kusur ve hatasının bulunduğu, çekin tahsil edilmediği hususunun davalı bankanında kabulünde olduğu, ayrıca çekin tahsili işlemlerine aracılık edilmesi nedeniyle davacıdan bir ücret alacağı doğduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve ispat da bulunmadığı, bu kapsamda davalı bankanın TTK.nun 804/5 maddesi gereğince çek bedeli kadar oluşan zarardan sorumlu olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak çekteki temel ilişki ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davanın kabulüne karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte 35.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Davacının, çekin ibraz süresi içerisinde 19/08/2016 tarihinde tekrar müvekkili bankaya başvurarak, çekin takastan geri çekilerek, işlemsiz olarak kendisine iade edilmesini talep ettiğini, çekin takastan iade alınmasından sonra, ibraz süresi içerisinde, çek aslının müvekkili bankadan iade alması davacıya bildirilmiş ise de çekin davacı tarafından iade alınmadığını, bu nedenlerle davacının zarara uğramasında müvekkili bankanın bir kusuru bulunmadığını, İlk derece mahkemesince hatalı karar verildiğini, çünkü TTK’nın 804/5. maddesinin mevcut uyuşmaşlık ile bağdaşmadığını, Gerekçeli kararda belirtilen uyuşmazlık konularında gerekçelerin açıklanmadığını, yapılan uyuşmazlık konusu tespitlerine rağmen tespitler hakkında bir değerlendirme yapılmaksızın ve gerekçe belirtilmeksizin müvekkili banka aleyhine hüküm kurulduğunu, Davacının tamamen kendi hatalı fiilleri sonucu, çekin ibraz tarihini geçirdiğini, ancak davacının dilekçesinde, sanki müvekkili banka tarafından süresi içerisinde çeke karşılıksız işlemi yapılmamış minvalinde beyanlarda bulunduğunu, bu ifadelerin davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu ve mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; müvekkili bankanın kusur ve sorumluluğu kabul edilse dahi, bu sorumluluğun tek taraflı olmayıp davacının da zararın oluşmasında sorumluluğu nispetinde bir değerlendirme yapılması gerekirken, mahkemenin gerekçeli kararında “davacının kusurunun bulunup bulunmadığı” uyuşmazlık konusu olarak belirtildiğini, ancak bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını ve davanın tam kabulü yönünde hüküm kurulduğunu, ayrıca bir zarar tespiti yapılabilecek ise bu zararın miktarının, davacının dava dilekçesinde de belirtmiş olduğu şekilde çekin karşılıksız olması nedeniyle ancak Çek Kanunu’nun 3. maddesi kapsamında belirlenen tutarlar oranında olması gerektiğini, kaldı ki keşide tarihinde çek hesabında çek karşılığının bulunup bulunmadığı tespit edilerek buna göre değerlendirme yapılabileceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bankacılık işleminden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.Davacı tarafından tahsil için bankaya verilen çekin davalı banka çalışanları tarafından çizilerek ve arasına tahsil şerhi verilmesi nedeniyle, bu çekten ötürü zararın davalıdan tahsili istemli dava açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu çekin davacı tarafından tahsil amacıyla davalı banka şubesine verildiği, banka tarafından ibraz ve karşılıksız işlemi yapılmadığı, çekin ön yüzünün iki paralel çizgi ile çizilip, çizgiler arasına davalı savunmasındaki kabule göre banka görevlilerince sehven, tahsil edilmiştir ibaresinin yazıldığı ihtilafsızdır. Mahkemenin gerekçeli kararında çizgili çeke ilişkin TTK’nın 803-804/5. maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmışsa da somut olayda çizgili çek hükümlerinin uygulanma yeri yoktur. Çünkü, çizgili çek, çekin ödenebileceği kişileri sınırlandırmak amacıyla keşideci tarafından düzenlenir veya hamil tarafından bu amaçla çizgili çek haline getirilebilir. Çizgili çek düzenlemek suretiyle, çekin muhatap banka tarafından ödenebileceği kişilerin sınırlandırılması yanında muhatap banka veya ilgili diğer bankalara bazı yükümlülükler yüklenir (Prof.Dr. Ali Bozer/ Prof.Dr. Celal Göle, Kıymetli Evrak Hukuku, 7. Basım, Ankara 2017, s.276-277). Somut olayda ise gerek keşidecinin gerekse hamilin çizgili çek düzenlemesi veya çeki sonradan çizgili çek haline getirmesi söz konusu değildir. Somut olaydaki çizgilerin, davalı banka elemanlarınca, sehven çekin tahsil edildiği gerekçesiyle iptal amaçlı çekildiği konusunda ihtilaf yoktur. Kaldı ki çek üzerine yazılan tahsil ibaresi nedeniyle, çizgilerin varlığının ya da yokluğunun esasen bir önemi yoktur. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin hukuki gerekçesi olaya uygun değildir.Davaya konu çekin, davalı bankaya tahsil amaçlı verildiği, davalı bankanın çeki süresinde muhatap bankaya ibraz etmediği, çekin karşılığının bulunup bulunmadığı konusunda çek arkasına bir şerhin yazılmadığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Çekin arkasına, tahsil cirosu olduğuna dair bir ibare yazılmamışsa da davacının beyaz cirosunun bulunduğu görülmektedir. Davalı bankanın, beyaz ciroyu tahsil cirosu olarak tamamlaması her zaman mümkündür. Zaten taraflar arasında tahsil amaçlı bir cironun yapıldığı konusunda ihtilaf da yoktur. Tahsil cirosunda, ciro edenle ciro edilen arasındaki ilişki vekalet ilişkisidir (Yargıtay 11. HD’nin 2013/13870 E- 2014/3818 K. Sayılı, 28.02.2014 tarihli kararı; Bozer/Göle, a.g.e., s.111-112). TBK’nın 505. maddesi uyarınca vekil, vekalet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Aynı Kanun’un 506/2. maddesi uyarınca, vekil, üstlendiği işi vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Somut olayda davalı banka, özen borcuna aykırı davranmış, davacının alacak hakkını temsil eden çekin üzerini çizip tahsil edildiğine dair şerh yazmak suretiyle davacı müvekkiline zarar vermiştir. Tahsil için davalıya teslim edilen çekin keşide tarihi 15.08.2016’dır. Çekin muhatap bankaya veya takasa ibraz edildiğine dair bir kayıt çek üzerine işlenmemiştir. Davacı bu nedenle, çekten dolayı sorumlu olanlara karşı müracaat haklarını kaybetmiştir. Davacının bu çeke dayanarak alacağını tahsil etme olanağı ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle davalı bankanın, eylemlerinden kaynaklanan davacı zararını tazmin etmesi gerekir.Davalı banka süresinde davaya cevap vermemiştir. Çekten dolayı sorumlu olanların çek bedelini ödeme kabiliyetlerinin bulunmadığı konusunda bir savunma ve delil ileri sürülmemiştir.Ayrıca, çekin muhatap bankaya ibraz edilmemesinde veya çek üzerine çizgi çekilip tahsil kaydının yazılmasında davacının müterafik kusurunun buluduğuna dair savunmayı destekler hiç bir kanıt sunulmamıştır. Davacının 19.08.2016 tarihli dilekçeyle çekin iadesini istemiş olması, davalı bankanın çekin üzerine çizgi çekip tahsil kaydını yazması bakımından müterafik kusur sayılamaz. Bu tarih, çekin keşide tarihinden sonraki bir tarih olup, davacı dava dilekçesinde, çekin davalı tarafından ibraz edilmediğini öğrenmesi üzerine çekin iadesini istediğini söylemiştir. Bu durumda, davalı tarafın, davacının müterafik kusurunun bulunduğuna dair savunması kanıtlanamamış durumdadır. Davalı bankanın bir özen kurumu olarak, yaptığı yanlışlığı fark ettiğinde derhal, en geç davacının dilekçeyle başvuru yaptığı 19.08.2016 tarihinde -henüz ibraz süresi de dolmadığından- hatasının yarattığı önlemleri alması, davacının müracaat haklarını muhafaza edecek işlemleri yapması gerekirdi. Tüm bu açıklamalara göre, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun reddi gerekir. Ancak, ilk derece mahkemesinin kabule dair hukuki gerekçeleri yerinde olmayıp, davalının sorumluluğuna ilişkin hukuki gerekçelerin yukarıdaki şekilde düzeltilmesi gerekir.Bu gerekçelerle, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının gerekçesinin resen düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının gerekçesinin resen düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın KABULÜ ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte 35.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2-Başlangıçta peşin olarak alınan 597,72 TL harcın, alınması gerekli olan 2.390,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.793,13 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu, 597,72 TL peşin harç, 91,20 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 688,92 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacının yargılama sırasında, maliye veznesine yatırmış olduğu 221,80 TL keşif harcının karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,5-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A….T. uyarınca 4.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a)Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,b)Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.