Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1020 E. 2019/432 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1020
KARAR NO : 2019/432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/44 Esas- 2017/911 Karar
KARAR TARİHİ: 04/12/2017
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun sipariş avansı olarak kendilerinden aldığı parayı iade etmemesi ve karşı edimini yerine getirmemesi üzerine, haklarında İstanbul …İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibine giriştiklerini, davalı borçlunun vaki itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili savunmasında özetle; takibe dayanak yapılan tahsilat makbuzundaki kaşe ve imzanın kendilerine ait olmadığını, sahte olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 04/12/2017 tarihli, 2014/44 Esas- 2017/911 Karar sayılı kararında; “…Somut olayda takip ve dava, talepnameye ekli şirket adına tahsil edildiği ileri sürülen 15/05/2012 tarihli tahsilat makbuzuna dayandığına ve makbuzdaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı davacı alacaklı tarafın kabulünde olduğuna göre, söz konusu makbuzdan dolayı davalı şirketi sorumlu tutmak olanaklı değildir. Bu haliyle davalı borçlu hakkında doğmamış alacağın tahsili amacıyla takip başlatılamaz. Diğer yandan her ne kadar davacı tarafça tahsilat makbuzunda imzası bulunduğu kabul edilen dava dışı davalı şirket çalışanı …’ün davaya dahil edilmesi istenmiş ise de, adı geçen hakkında başlatılmış bir takip bulunmadığından ve itirazın iptali isteminin ancak takip borçlusu hakkında istenebileceğinden bu konudaki istem de yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, borca yönelik itirazın haklı olduğu ve bu nedenle itirazın iptali isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine ilişkin aşağıda karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Müvekkili şirketin, ticaretle iştigal eden bir firma olup davalı/borçlu şirketten 38.358,00 USD’ye tekabül eden 30.000 EURO alacaklı bulunduğunu, davalı şirketin sipariş avansı olarak aldığı parayı bugüne kadar iade etmediği gibi edimini de yerine getirmediğini, davaya konu paranın, davalı şirketin muhasebe departmanındaki … isimli kişi tarafından teslim alındığını, .. isimli kişi parayı alırken, kendisinin davalı şirkette sigortalı ve parayı almaya yetkili olduğunu belirterek parayı aldığını, dava konusu alındı belgesini imzaladığını, buna sigortalı çalışan …’ın da şahit olduğunu, parayı, müvekkili şirket adına … bizzat davalı şirketin merkezine giderek elden teslim ettiğini, yargılama aşamasında bu hususların araştırılması defalarca mahkemeden talep edildiğini, fakat davaya bakan hakimlerin sürekli değişmesinden dolayı bu taleplerinin hiç dikkate alınmadığını, delil listesinde yer alan konuların araştırılması ve gerekirse para alındı belgesi üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisi …’a mı yoksa yetkili olduğunu söyleyen sigortalı çalışan …’e mi ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, bu konuda inceleme yapılmadan sonuca gidilmesinin yerinde olmadığını, son duruşmadaki sözlü beyanlarının tutanağa farklı ve yanlış aksettirdiğini, Bilirkişi ek raporunda; Şişli SGM’den gelen yazı cevabına göre….TC kimlik numaralı … ile … TC kimlik numaralı …’ın davaya ve takibe dayanak gösterilen 15.05.2012 tarihli tahsilat makbuzunun tanzimi tarihinde ve yine takip, dava ve inceleme tarihinde davalı şirkette çalıştıklarını tespit ve beyan ettiklerini, fakat buna rağmen mahkemenin, delil listesinde yer almasına rağmen adı geçen kişilerin tanık olarak dinlenmesini ve para alındı belgesi üzerindeki imza için … yönünden imza incelemesi yapılması taleplerini reddettiğini, Huzurdaki davada; adaletin tesisi ve hukuken sağlıklı bir sonuca varmak için dava konusu para alındı belgesi üzerindeki imzanın; davalı şirketin sahibi ve yetkili müdürü …’a ait olup olmadığının araştırılması ve bu yönde rapor alınması gerektiğini, Makbuzda parayı alan ve makbuzu şirket kaşesi üzerine imzalayan …’ün dahili davalı yapılması taleplerinin karşılanmadığını,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından davalıya verilen avansın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemli dava açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı yanca davalıya 15.05.2012 tarihli makbuzla sipariş avansı verildiği, avans karşılığı ürün verilmediği gibi avans olarak verilen tutarın da iade edilmediği ileri sürülmüştür. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği ve davacının da kabulünde olduğu üzere, delil olarak dayanılan 15.05.2012 tarihli tahsilat makbuzunun davalı şirket kaşesi altında … isimli dava dışı kişi tarafından imzalandığı, ancak bu kişinin davalı şirketi makbuz tarihinde temsile yetkili kişi olmadığı gerekçesiyle sonuca ulaşılmıştır. Davacının da kabulünde olduğu üzere, parayı alan ve makbuzu imzaladığı ileri sürülen dava dışı davalı çalışanı…’ün davalı şirket adına imza atmaya yetkili olmamakla birlikte, davalı şirketi temsilen yaptığı daha önceki döneme ilişkin başkaca işlemler bulunduğu ve bu işlemlerin davalı şirket tarafından benimsendiği de davacı yanca kanıtlanmamıştır. Buna göre, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesine göre, hüküm isabetli bulunmaktadır. Tüzel kişiler yetkili temsilcileri ile temsil ve ilzam olunurlar. Davalı şirket te tüzel kişidir. Davacı vekilinin gerek yargılama aşamasında sunduğu 30.05.2017 tarihli beyan dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde, sipariş avansı olarak verilen parayı alanın ve şirket kaşesi üzerine imza atanın … isimli çalışan olduğu kabulündedir. Bu durumda davalı şirketi makbuz düzenlenme tarihinde ticaret sicil kayıtları ile temsile yetkili olduğu anlaşılan …bakımından belgedeki imzanın şirket yetkilisine aidiyeti yönünden imza incelemesi yapılmaksızın sonuca gidilmesinin yerinde olmadığı yönündeki davacı vekili istinafı yerinde değildir.Davacı vekilince, …l ve…. isimli davalı şirket çalışanlarının tanık olarak dinletilmesi taleplerinin reddi ile karar verilmesinin doğru olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Alacağın miktarı itibariyle ve davalının da tanık dinlenmesine muvafakat etmemesi nedeniyle, mahkemece tanık dinletme isteminin reddi kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir.Mahkemenin davanın reddi gerekçesine göre, şirket yetkilisine ait olmadığı konusunda ihtilaf bulunmayan tahsilat makbuzu üzerindeki imzanın .. . isimli dava dışı şirket çalışanına ait olup olmadığı hususu esasa etkili olmayacağından, makbuz üzerindeki imzanın …l’e adiyeti yönünden imza incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin yerinde olmadığı yönündeki davacı istinafı da yerinde görülmemiştir. Mahkeme gerekçesinde vurgulandığı üzere, davanın itirazın iptali davası olduğu, bu davanın icra takibine sıkı sıkı bağlı olduğu, takipte taraf olmayan kişinin dahili dava yoluyla davada taraf haline getirilmesi mümkün olmadığı gibi, HMK’da dahili dava usulü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Davacı tarafından alacağa dayanak delil olarak sunulan 15.05.2012 tarihli tahsilat makbuzu üzerindeki imzanın, davalı şirketi temsile yetkili kişiye ait olmadığının ihtilafsız olduğu, belgeyi şirket kaşesi altında imzaladığı ileri sürülen dava dışı … isimli şirket çalışanın davalı şirketi temsile yetkili kişilerden olduğu kanıtlanmadığı gibi, makbuz tarihinden daha önceki tarihlerde bu kişi tarafından şirket adına yapılan işlemler veya imzalanan belgelerin şirket tarafından benimsendiğinin de kanıtlanmadığı, davalı ticari defterlerinde de borç kaydı bulunmadığı gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/03/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.