Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1016 E. 2019/729 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1016
KARAR NO : 2019/729
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2017
NUMARASI : 2013/29 -2017/1098 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin şeker imalatı ile iştigal eden bir firma olduğunu, taraflar arasında imzalanmış fason imalat anlaşmasına uygun olarak uzun yıllardan bu yana davalı şirkete mal tedarik ettiğini, davalının ticari ilişki süresince sözleşmeye ve ticari teamüllere aykırı olarak müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan çeşitli adlar altında (hizmet bedeli, reklam bedeli, mağaza açılış bedeli, ciro prim bedeli, lojistik bedeli, zarar bütçesi bedeli, fiyat farkı bedeli vs.) faturalar keşide ederek müvekkiline gönderdiğini, ancak her seferinde bu faturaların kabul edilmeyerek yasal süre içinde davalı şirkete iade edildiğini, müvekkilinin davalıya keşide ettiği Bakırköy …. Noterliğinin … yev. nolu 26.10.2009 tarihli ihtarnamesi ile bakiye borç miktarının davalı şirkete bildirdiğini, aynı ihtarnamede bahsi geçen cinsten olan faturaların hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğinin davalı şirkete son kez ihtar edildiğini, akabinde tarafların 15.03.2010 tarihinde bir araya gelerek aralarında ihtilaflı olan bu konuyu çözmek konusunda mutabık kaldıklarını ve protokol imzaladıklarını, müvekkilinin protokole uygun olarak bir kısım faturaları ticari defterlerine işlediğini ve fakat davalı şirketin mal alımını durdurup müvekkili ile çalışmaya son verdiğini, davalının protokole uymayarak kötü niyetini bir kez daha gösterdiğini, bunun üzerine cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibine girişildiğini, davalının icra takibindeki 8.687,35 TL haricindeki alacağa itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların taraflar arasındaki fason imalat sözleşmesininden ve eki niteliğinde bulunan üretici servis bilgi formu, kalite anlaşması ve fiyat formundan kaynaklandığını, sözleşmeye uygun düzenlenen faturaları davacının ticari defterlerine işlemediğini, ancak davacının 15.03.2010 tarihli protokol ile faturaların sözleşmeye ve ticari teamüllere uygun olduğunu açıkça kabul ettiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları sonucunda, taraflar arasındaki protokolde, davalının protokol tarihinden itibaren hizmet bedeli, reklam bedeli, lojistik bedeli, mağaza açılış bedeli, zarar bütçesi adı altında fatura düzenleyemeyeceği, düzenlenmiş olanların da ancak cari hesap ilişkisi sürdüğü müddetçe ve belirli kriterlere dayalı olarak hesaplara alınacağı, ilişki tüm faturalar defterlere kaydedilmeden sonlanırsa davacının hertürlü hakkının (itiraz) saklı olduğu bildirilmekle, sonlanan ilişki nazara alındığında davacının defterlerine işlemediği bakiye faturaları artık cari hesaba almama, deftere kaydetmeme hakkının olduğu, uyuşmazlık ilişkinin sonlandığı tarihe kadar (defterlere göre en son işlem tarihi 30/03/2012’dir) protokol uyarınca davacının defterlerine kaydetmesi gereken faturaları kaydedip kaydetmediği, takip konusu cari hesabın buna göre belirlenip belirlenmediği hususunda toplandığı, davacının davalıdan kendi ticari defterlerine göre 378.107,87 TL alacaklı olduğu ( ancak takipte bunun 355.560,47 TL olarak talep edildiği) 15.03.2010 tarihli protokolün 2.3 maddesine göre, ticari ilişki sonlanana kadar davalı tarafından kesilen ve protokolde belirtilen faturalardan 255.515,40 TL tutarındaki kısmının davacının defterlerine işlenmesi gerektiği, ancak davacının 155.853,59 TL tutarındaki faturayı defterlerine işlediği, bakiye 99.261,81 TL tutarındaki faturanın açıkta kaldığı, ayrıca 15.03.2010 protokol tarihinden sonra davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturalarla ilgili protokolün 2.5 maddesine göre kalite cezası, servis hatası gibi ürüne ve sevkiyata dayalı faturalar kesilebileceği düzenlenmiş ise de ilgili faturaların bu kapsamda olmadığı ve faturalarla ilgili taraflar arasında mutabakat bulunmadığı, dolayısıyla protokolden sonra davalı tarafından kesilen faturaların cari hesaptan mahsup edilemeyeceği, davacının takipte asıl alacak talebi ile bağlı kalınarak 355.560,47 TL asıl alacaktan davalının bakiye kaydedilmesi gereken 99.261,81 TL fatura miktarı mahsup edildiğinde 355.560,47 TL – 99.261,81-TL = 256.298,66 TL alacağın ve bakiye bu miktara takip tarihi 14.03.2012 tarihinden ödeme tarihi 27.03.2012 tarihine kadar yıllık %15 avans faizi oranında 13 günlük =1.379,67 TL faiz (256.298,66 TL : 365 x %15 x 13 gün formülüyle) ilave edilmek suretiyle 257.267,92 TL’nin asıl alacak miktarını oluşturduğu, (davacı yan davasını takipte faizli bakiye toplam 488.199,14 TL ‘den davalının itirazsız kabul ettiği 8.687,35 TL’yi mahsup ederek 479.511,79 TL üzerinden açmış olup, aslında davalının kabul ettiği 8.687,35 TL ‘ye takip tarihinden ödeme tarihine kadar 13 günlük faiz işletilerek itirazın 256.298,66 TL asıl alacak, 47,60 TL faiz üzerinden iptali lazım gelir iken mahkemece sehven bakiye 256.298,66 TL üzerinden 13 günlük faiz hesabı yapılarak anaparaya ilave edilmek suretiyle takipte davalının kabul ettiği 8.687,35 TL mahsup edilerek bakiye miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir) bu miktardan itirazsız kabul edilen 8.687,35 TL’nin mahsubu ile takipte itirazın toplam 248.980,57 TL üzerinden iptaline, protokolden önce gönderilen ihtarname temerrüde esas alınamayacağından, 08 Mart 2012 tarihli ihtarnamenin ise 12.03.2012 tebliğ tarihinden iki gün sonra takibe girişildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 257.667,92 TL asıl alacak, ancak davalı yanca itirazsız kabul edilen 8.687,35 TL’nin mahsubundan sonra toplam 248.980,57 TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktara takipten sonra yıllık %15 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına (%15 oranını geçmemek kaydıyla), fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağın %40’ı oranında 103.067,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin yeni unvanının kararda gösterilmediğini, müvekkili şirket kayıtlarına işlenmeyen 99.261,81 TL tutarındaki faturanın cari hesapta dikkate alınmasının doğru olmadığı gibi, bu tutarın takipte istenen asıl alacak tutarından mahsubunun da doğru olmadığını, davalının protokol hükümlerine aykırı davrandığını, protokole aykırı olarak protokolden sonra da herhangi bir mutabakat olmaksızın dayanaksız faturalar düzenlemeye devam ettiğini, buna rağmen müvekkilinin protokole güvenerek şirket kayıtlarına 155.853,59 TL tutarında faturayı işlediğini, 26.10.2009 tarihli ihtarname ile temerrüt oluştuğu halde işlemiş faize hükmedilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının aleyhe kısımlarının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; karar başlığında müvekkili şirketin unvanının düzeltilmesi gerektiğini, davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerine göre karar verildiğini, talep etmelerine rağmen sektör bilirkişisinden rapor alınmadığını, icra takip tarihi itibariyle hesaplama yapılmadığını, protokolün ekindeki tüm faturalar ile protokolden sonra davacıya düzenlenen faturaların cari hesaptan mahsubu gerektiğini, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı gibi %40 oranında hükmedilemeyeceğini, müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın reddine ve müvekkili lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki kısmi itirazın iptali İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.Dava konusu 14.03.2012 tarihli ilamsız icra takibinde, 355.560,47 TL asıl alacak ve 132.638,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 488.199,14 TL’nin tahsili istenmiş olup, davalı borçlu tarafından borcun 8.687,35 TL haricindeki kısmına, ferilerine ve faizine itiraz edilmiştir. O halde, davalı borçu tarafından asıl alacağın 8.687,35 TL’ik kısmı kabul edilip, bunun dışındaki asıl alacak ve işlemiş faiz tutarı kabul edilmediğinden itiraza uğrayan dava konusu 346.873,12 TL asıl alacak ve 132.638,67 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 479.511,79 TL yönünden eldeki itirazın iptali davası ikame edilmiş olduğu ve nitekim de bu tutar üzerinden harç yatırılmıştır.Somut olayda, taraflar arasında akdedilen 06.02.2002 tarihli fason imalat anlaşması gereğince, süregelen ticari alım satım ilişkisi bulunduğu, bu süreçte davalının davacıya “reklam bedeli, hizmet bedeli, promosyon bedeli, insert bedeli vb.” adlar altında düzenlendiği faturaların davacı tarafça kabul edilmeyerek davalıya iade edildiği, bunun üzerine tarafların bir araya gelerek bu faturaların tasfiye koşullarını belirledikleri 15.03.2010 tarihli protokolü düzenledikleri, tarafların ticari ilişkisinin 30.03.2012 tarihine kadar devam ettiği ihtilafsızdır.15.03.2010 tarihli protokolün “Özel hükümler” başlıklı 2.1 maddesinde; “…, taraflar arasında imzalanan 06.02.2002 tarihli fason sözleşmesi ve ekleri ile taraflar arasındaki ticari teamül ve uygulama kapsamında … tarafından kesilen ve işbu protokol ekinde ayrıntılı olarak listesi yer alan ( Ek-1) toplam 462.886,79 TL (Kdv dahil) bedelli 104 adet faturayı, madde 2.3 de yer alan koşullar çerçevesinde hesaplarına işleyecektir.”, 2.2. maddesinde; “Taraflar aşağıda listesi verilen … toz şeker, … küp şeker ve … pudra şekeri çeşitlerinde..fason üretim sözleşmesi ve ekleri doğrultusunda ve aşağıda yer alan ticari kondisyonlar ile 31.12.2010 tarihine kadar çalışılacağı hususunda mutabık kalmışlardır.” 2.3 maddesinde; “Taraflar, ticari ilişkiye madde 2.2 de belirtilen ürünler ile 31.12.2010 tarihine kadar devam etmek hususunda mutabık kaldığından, Orion, 01.01.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere gerek madde 2.2 de belirtilen ürünler bakımından gerekse … ile çalışılması konusunda mutabık kalınacak diğer tüm ürünler bakımında elde edilecek aylık toplam cironun %1,5’u (birbuçuk) nispetindeki faturayı, Ek-l’de liste halinde yer alan faturaların en eski tarihlisinden başlamak üzere cari hesabına isleyecektir……, yukarıda belirtilen oranlar dahilinde her ay cari hesabına işlediği faturaların listesini yazılı olarak …ya iletecek, uyuşmazlık halinde taraf yetkililerince karşılıklı görüşmeler ile mutabakata varılacaktır.”2.4 maddesinde; “Taraflar arasındaki ticaretin herhangi bir sebeple Ek-1 listede bulunan faturaların tamamı işlenmeden sona ermesi halinde, … işbu protokolün 2.3 maddesinde yer alan şartlar dahilinde hesaplarına aldığı faturalara tekabül eden meblağ bakımından … gayrikabili rücu ibra etmiş sayılacak, hesaplarına işlemiş olduğu faturalar dışında kalan faturalar bakımından ise, her türlü hakkı saklı kalacaktır.”2.5. maddesinde; “…, taraflar arasındaki ticaret ve yukarıda izah edilen faturaların kayıtlarına alma işlemi devam ettiği sürece, …’a; “Hizmet bedeli, ciro primi, reklam bedeli, lojistik bedeli, mağaza açılış bedeli, zarar bütçesi” adı altında fatura kesmeyecek olup, taraflar arasındaki ticari ilişki ve/veya sözleşme ve eklerinden kaynaklı olarak “kalite cezası, servis hatası ve sair gerek ürüne gerekse sevkiyata dayalı olan ve …’un üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan faturaları …. kesme hakkının her zaman saklı olacaktır. Ayrıca yukarıda saklı tutulan faturalar dışında kalan herhangi bir fatura kesilmesi, ancak tarafların karşılıklı olarak anlaşıp, yazılı mutabık kalmaları halinde gerçekleştirilecektir.”2.6. maddesinde ” Taraflar, ticaretin başladığı 06.02.2002 tarihinden işbu protokolün imza tarihine kadar süregelen ticaret bakımından işbu protokolde belirtilen ve sulhen çözümü hususunda mutabık kalınan ihtilaflar haricinde birbirlerinden hiçbir ad ve nam altında bir alacakları ve mutabakatsızlıkları olmadığını, herhangi bir talepte bulunamayacaklarını ve birbirlerini sulh ve gayrikabilirücu ibra ettiklerini kabul ve beyan ederler” denilmiştir.Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde, davacının ticari defterlerine göre, icra takip tarihi itibari ile davalıdan 378.107,87 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde ise davalının 8.687,35 TL davacıya borçlu olduğu ve nitekim kendi defterlerinde yer alan bu tutar kabul edilerek icra dosyasına ferileri ile birlikte yatırmış olduğu görülmüştür.Tarafların ticari defterleri arasındaki fark, başka bir ifadeyle taraflar arasındaki uyuşmazlık, protokol ekinde belirtilen toplam 462.886,79 TL bedelli 104 adet faturanın tamamının davacı tarafça ticari defterlere kaydedilmemesinden ve protokolden sonra ticari ilişkinin devam ettiği Mart 2012 yılına kadar davalının davacıya düzenlemiş olduğu faturaların davacı tarafça kabul edilmemesinden kaynaklanmaktadır.Protokol ekindeki davalı tarafından düzenlenen toplam 462.886,79 TL bedelli 104 adet faturadan 155.853,59 TL’lik kısmının davacı tarafça ticari defterlerine işlenerek cari hesaptan düşülmüş olduğu sabit olup, kalan fatura toplamı 307.033,20 TL’nin davacının cari hesap alacağından mahsup edilip edilmesi noktasında protokol hükümleri tartışılmalıdır.Protokolün 2.3. maddesine göre, davacının 01.01.2010 tarihinden başlayarak, elde edilecek aylık cironun % 1,5’i oranındaki faturayı protokol ekindeki (bahse konu 104 adet toplam 462.886,79 TL’lik) faturaların en eski tarihlisinden başlamak üzere, cari hesabına işleyeceği konusunda tarafların mutabık kaldıkları görülmüştür.O halde, bu protokol kapsamında 2010, 2011 ve 2012 yıllarındaki davacının cirolarına göre düşülmesi gereken gereken tutarın 255.115,41 TL olarak hesaplanmış olduğu dosyada alınan bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir.Hal böyle olunca, protokolde belirtilen faturalardan 255.115,41 TL tutarındaki kısmının davacı tarafça kabul edilerek ticari defterlerine işlemesi gerektiği halde toplamda 155,853,59 TL tutarındaki kısmının ticari defterlere işlendiği, dolayısıyla aradaki 99.261,82 TL farkın davacının cari hesabından mahsubu gerektiğinden, davacının cari hesap alacağı 378.107,87 TL’den 99.261,81 TL’nin tenzili sonucunda davacının davalıdan 278.846,05 TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Ne var ki, davacı tarafça dosyaya sunulan 10.02.2015 havale tarihli, “18.12.2014 tarihli ek bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanlarını” havi dilekçesinde, protokole göre kayda alınması gereken karşı yan faturaların tutarları düşüldükten sonra bakiye alacağın 267.397,31 TL olarak hesaplanmasına itirazlarının olmadığını beyan etmiş olduğu gözetildiğinde davacının alacağının 267.397,31 TL olarak kabulü gerekir.Diğer yandan, protokol tarihinden sonra davalı tarafından davacıya “Açılış ürünleri, ambalaj, nakliye, ekstra, reklam, kalite cezası, indirimler, fatura farkı vb.” adlar altında toplam 180.619,92 TL tutarında 127 adet fatura düzenlemiş ise de bu faturalara ilişkin taraflarca akdedilen herhangi bir yazılı mutabakatın bulunduğu ileri sürülmediği gibi bu yönde bir belgeye de dosyada rastlanılmamıştır.Taraflar arasında akdedilen protokolün 2.5. maddesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve protokolde belirtilen faturaların davacı tarafından kayıt altına alınması işleminin devam ettiği süre boyunca, davalı tarafından davacıya fatura kesilmesi hususunda, tarafların karşılıklı olarak anlaşması ve yazılı mutabık kalmaları şartının belirlenmiş olduğundan, protokolden sonra davalı tarafından davacıya düzenlenmiş olan toplamda 180.619,92 TL tutarındaki 127 adet faturanın cari hesapta dikkate alınamayacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.Tüm bu değerlendirmeler ışığında, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 267.397,31 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesince, davacının alacağından mahsubu kabul edilen 99.261,82 TL’nin takipteki asıl alacak tutarından düşülerek sonuca gidilmesi doğru görülmediği gibi, davalı borçlunun itiraz etmeyerek icra dosyasına ferileri ile birlikte ödediği 8.687,35 TL’nin de alacaktan düşülmesi doğru görülmemiştir.Davacı tarafça icra takibinden önce davalıya keşide edilen 26.10.2009 tarihli ihtarname ve içeriği gözetildiğinde, belirtilen tutarın davalıdan belirli bir sürede ödenmesi istenmiş olmadığından davalının usulüne uygun olarak temerrüde düşürüldüğünden sözedilemez.Ayrıca, davacının icra takibinden önce davalıya göndermiş olduğu 08.03.2012 tarihli ihtarnamede ise, belli bir borcun davalıdan tahsili istenmiş ise de temerüt tarihinden önce icra takibine girişilmiş olduğundan icra takibinden önce işlemiş faiz alacağı doğmadığından işlemiş faiz talebinin reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır.İİK’nın 67/2. maddesindeki %40 oranı, 02.07.2012 tarihli, 6352 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile %20 oranına indirilmiştir. İİK’nın 67. maddesinde değişiklik yapan 6352 sayılı Kanun’un 11. maddesi 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6352 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle İİK’ya eklenen geçici 10. maddeye göre; bu kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir. Geçici 10. maddesindeki “takip işlemleri” ibaresini takip talebi olarak anlamak gerekir. Bu durumda 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önceki yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari %40 olarak uygulanacaktır. 6352 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari %20 olarak uygulanacaktır. Somut olayda davacının başlattığı icra takibinin tarihi 14.03.2012 olup, 6352 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile İİK’na eklenen geçici 10. maddesi uyarınca davacı lehine -faturalara dayalı cari hesap alacağı likit ve bilinebilir olduğundan- %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırlık bulunmadığı gibi, reddedilen kısım yönünden davacı alacaklı icra takibinde haksız ise de kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 14.013,94 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
B) Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu 29/12/2017 tarihli, 2013/29 E. 2017/1098 K. sayılı kararının düzeltilerek esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan kısmi itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca kısmen iptali ile 267.397,31 TL asıl alacağın, icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, 2-Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,3-Kabul edilen alacağın %40’ı oranında hesaplanan 106.958,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 18.265,91 TL harçtan peşin alınan 5.776,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.489,86 TL ilam harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,5-Peşin, başvuru ve vekalet harcı toplamı 5.776,05 TL harç giderinin davalıdan alınıp verilmesine,6-Davacı tarafından yatırılan avanstan harcanan 3.250,00 TL bilirkişi ücreti, 211,20 TL davetiye gideri olmak üzere toplam 3.461,20 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 1.903,66 TL’lik bölümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplan 21.993,84 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,8-Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 18.676,84 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,9-Taraflarca yatırılan gider avans bakiyelerinin, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,10-İstinaf harç ve giderleri yönünden;a-Davacı vekili tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, c-Davacı vekili tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri ve 48,70 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 146,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından, ayrıca vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
11-Karar kesinleştikten sonra dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16/05/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.