Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1014 E. 2019/475 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1014
KARAR NO : 2019/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/712 Esas – 2018/299 Karar
KARAR TARİHİ: 27/03/2018
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, … isimli firmanın kurucusu olup, bir süre çeşitli firmalardan çek karşılığı mal satın alıp çeklerini ödeyerek güven ortamı oluşturduğunu, belli bir süre geçtikten sonra, davalıya ait çeklerin davalı borçlunun bilgisi ve isteği ile dava dışı …. tarafından imzalanarak piyasaya sürüldüğünü, çeklerin ödenmemesi üzerine karşılıksız çek keşide etmek suçundan davalı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, çek yaprağındaki imzanın davalı eli ürünü olmadığından hakkında ceza tesis edilmediğini, mahkemece çekleri keşide eden … ve davalı hakkında dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulduğunu, Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/86 Esas, 2014/371 Karar sayılı dosyasında, davacının müvekkile karşı işlediği nitelikli dolandırıcılık suçu sabit görülerek mahkumiyet hükmü kurulduğunu, davalının dava konusu …. Zeytinburnu Şubesi’ne ait …. ve …. seri numaralı çekleri çalışanı …. imzalatmak sureti ile piyasaya sürmüş bulunduğundan ve davalı hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğundan, her ne kadar dava konusu çeklerdeki imza davalıya ait olmasa da söz konusu borçtan davalı şahsen sorumlu olduğundan, ödenmeyen çek miktarı kadar ve bunun işlemiş faizlerinden de sorumlu olacağını, davalı borçlu aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine başlandığını, davalı borçlu vekilinin 08/06/2015 havale tarihli dilekçe ile borca ve icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durduğunu belirterek; davalının takibe vaki haksız itirazının İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptaline, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vasisi … 23.12.2016 tarihli beyan dilekçesinde özetle; İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra dosyası 28/05/2016 tarihinde halen Silivri Ceza Evinde hükümlü bulunan eşi … hakkında 23/3/2006 keşide tarihli 25.000,00TL bedelli ve 30/03/2006 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli zamanaşımına uğramış çekler nedeni ile icra takibi yapıldığını, takip üzerine süresi içerisinde eşinin o dönem avukatı bulunan Av….tarafından icra takibine karşı itirazda bulunulduğunu ve takibin durduğunu, 6762 Sayılı Türk Ticaret Yasası 726. maddesi gereğince çeklerde zamanaşımı süresi altı ay olup 03/02/2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun’un 7.maddesi gereğince bu süre üç yıla çıkarıldığını, davacı tarafından takip konusu yapılan çeklerin 23/03/2006 ve 30/03/2006 keşide tarihli olup zamanaşımına uğramış olduğundan, Borçlar Kanunu anlamında eksik borçlardan olduğundan, takip konusu alacağın talep edilmesinin yasal olarak hukuka aykırı olduğunu, davalının eşi hakkında ceza mahkemesince verilmiş olan kararın henüz temyiz aşamasında olup kesinleşmediğini belirterek, alacağın somut bir alacak olmaması ve zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 27/03/2018 tarihli, 2015/712 Esas – 2018/299 Karar sayılı kararında; “…Mahkememiz Bakırköy 15 Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/86 Esas – 2017/371 Karar sayılı kesinleşmiş kararında tespit edilen maddi vakıalar ile bağlıdır.Bu kararda; Davalı borçlu … in kurduğu ve tek yetkilisi olduğu …. firması aracılığı ile davacı … tan aldığı mal karşılığında İstanbul ….. İcranın ….. esas sayılı takibinin dayanağı olan 23.03.2006 keşide tarihli ….. numaralı 25.000,00 TL tutarlı, 30.03.2006 keşide tarihli …. numaralı …. Zeytinburnu şubesine ait toplam 40.000,00 TL bedelli çekleri verdiği,çek bedellerinin ödenmediği, davalı … in çek bedellerinden sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle davacının davalı … den 40.000,00 TL alacaklı olduğu sabit bulunmuştur. Mahkememizce İstanbul …. İcra Müdürlüğü nü …. esas sayılı dosyasında 40.000,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline takibin devamına 40.000,00 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar vermek gerekmiştir. Davacı alacağı likit nitelikte olup, davalının itirazında haksız bulunduğu anlaşıldığından İİK.nun 67/2. maddesi hükmü gereğince takdiren hüküm altına alınan miktarın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerektiği…” gerekçesiyle davalının husumet ilk itirazı ile zamanaşımı definin yasal koşullar oluşmadığından reddine, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında 40.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, 40.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, hüküm altına alınan 40.000,00 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Bu karara davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:İcra takibine dayanak yapılan çeklerin emre düzenlendiğini, çekler incelendiğinde çek hamilinin tüzel kişiliği haiz olan … Ltd. Şti. olduğunun görüleceğini, Huzurdaki davanın ise özel şahıs statüsünde olan … tarafından açıldığını, dolayısıyla davacının mevcut deliller ışığında işbu davada taraf sıfatı bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin davada davacının dava ve taraf sıfatı olmadığı yönündeki iddialarına ve itirazlarına rağmen müvekkilinin davada taraf sıfatının olduğu yönünde yanlış bir değrelendimede bulunduğunu, Ayrıca çek üzerinde bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığını, buna ilişkin itirazlarında 08.06.2015 tarihli icra takibine itiraz dilekçesinde açıkça dile getirildiğini, Davacının alacağının zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı definin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,23.12.2016 tarihli cevap dilekçesinde bilirkişi raporunda dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığı hususuna dikkat edilmediği ve senetle ispat kuralı gereğince dava konusu miktar göz önünde bulundurulduğundan tanık dinlenilmesine açıkça muvafakat etmedikleri hususlarının dile getirildiğini, buna rağmen ilk derece mahkemesinin usule aykırı bir şekilde davada tanık dinleyerek karar tesis ettiğini,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından davalıya satılan mallar karşılığı alındığı ileri sürülen ilamsız takibe konu çek bedellerinin tahsili için başlatılan ilamsız takibe yöneltilen vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemli dava açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadr.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, davalının keşidecisi olduğu, lehtarının dava dışı ayrı tüzel kişiliğe sahip …. Ltd. Şti. olan iki adet çeke dayalı olarak, davacı tarafından başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı, çeklerde keşideci olmakla birlikte, davacı dava ve takibe konu çeklerde lehtar hamil sıfatına sahip değildir. Çeklerde lehtar olarak ayrı tüzel kişiliğe sahip….. Ltd. Şti. yer almaktadır. Bir temel ilişkinin varlığından söz edilecekse ve bu çeklerin temel ilişkiye delalet ettiği benimsenecekse, temel ilişkinin dava dışı …. Ltd. Şti. ile davalı arasında olduğunun kabulü gerekir.Buna göre davacının davada aktif husumet ehliyeti( davacı sıfatı) bulunmamaktadır. Davacı sıfatının bulunup bulunmadığı resen gözetilir. Davalı tarafından bu husus istinaf nedeni olarak da ileri sürülmüştür. Davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı nazara alınmaksızın, davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 2015/712 Esas – 2018/299 Karar sayılı, 27/03/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davacının aktif husumet ehliyeti (davacı sıfatı) bulunmadığından, davanın husumet nedeniyle reddine,2-a)Alınması gerekli 44,40 TL maktu harcın peşin yatırılan 483,10 TL’den mahsubu ile artan 438,70 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, b)Davacı tarafça harcanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, c)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A….T.’ne göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,d)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,3-İstinaf yargılama giderleri yönünden;a) Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına, b)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,c)Davalı tarafça harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 49,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 147,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,d)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,4-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28.03.2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.