Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1000 E. 2019/184 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1000
KARAR NO : 2019/184
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/243 Esas – 2018/280 Karar
KARAR TARİHİ: 11/04/2018
DAVA :İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının alacağından dolayı davalıya karşı ödenmeyen altı adet fatura karşılığı 24.170,00 TL alacağın tahsili için Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2017/691 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirket icra takibine konu borca ve ferilerine itiraz ederek icra takibinin durdurulmasına sebep olduğunu belirterek, Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalıya yapılan tebligata rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 11/04/2018 tarihli, 2017/243 Esas – 2018/280 Karar sayılı kararında: “…Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı hakkında cari hesaptan kaynaklanan alacağa yönelik icra takibi başlatıldığı, takibe süresi içinde itiraz edildiği anlaşılmakla, davalının ticari defterlerinin incelenmesi için çıkartılan ihtarlı davetiyeye rağmen defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafın ticari defterlerinde yapılan incelemede 2617,91 TL alacağının bulunduğu belirtilmiş, davacı taraf cari hareketlerde 09.03.2016 tarihinde 10.000,00 TL lik iki havale, 14.06.2016 tarihinde 15.000,00TL lik iki havalenin görüldüğünü, davacı şirkete davalı şirketten iki kez para girişi olmadığını, sistemsel bir hata ile iki kez kayıtlandığını, bu durumun bilirkişi raporu verilmesinden sonra yapılan kontrollerde anlaşıldığı gerekçesi ile bilirkişi raporuna itiraz etmiş ise de sistemsel olduğu iddia edilen hatanın bilirkişi raporundan sonra farkedildiği, davacı şirketin basiretli tacir olarak ticari defterlerin tutulmasında dikkatli ve özenli davranması gerektiğinden rapora itirazları kabul edilmemiş, ticari defterlerini sunmayan davalı taraf bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiğinden (Yargıtay 15.HD nin E 2016/3858 K: 2017/2944 sayılı ilamı) davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit bir alacak olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, icra takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 20.119,32 TLalacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren yıllık % 10,50’yi geçmemek üzere ve değişen oranlarda avans faizi ile birlikte takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalı borçlunun likit olan alacak nedeniyle % 20’sine isabet eden 4.023,86 TL icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yargılama sırasında mahkemeye sundukları defterlerin incelenmesi sonucu sunulan bilirkişi raporunda alacaklarının icra takibine konu ettikleri gibi çıkmadığını, 2.617,91 TL alacakları olduğunun bilirkişilerce tespit edildiğini, rapora dayanak yapılan kayıtlara bakıldığında cari hesaplarda 09.03.2016 tarihli mükerrer gönderilmiş 10.000,00 TL’lik kayıt ve yine 14.06.2016 tarihinde mükerrer gönderilmiş 15.000,00 TL ‘lık kayıt tespit edildiğini, Davalı şirketin banka hesap bilgisi mahkemeye verilerek banka hesap ekstrelerinin istendiğini, iki kez aynı gün aynı miktarda ödeme yapılmadığının anlaşıldığını, gelen banka kayıtlarına göre cari hesapta görünen ödemelerin mükerrer ödemeler olduğunun anlaşıldığını, İlk derece mahkemesinin “Sistemsel olduğu iddia edilen hatanın bilirkişi raporundan sonra farkedildiği ,davacı şirketin basiretli tacir olarak ticari defterlerin tutulmasında dikkatli ve özenli davranması gerektiğinden rapora itirazları kabul edilmemiş” denilerek hüküm verildiğini, oysaki HMK’da ticari defterlerdeki kayıtların aksinin yine aynı kuvvette bir delil ile ispatlanabileceğini, banka kayıtlarının bu anlamda delil teşkil ettiğini, banka kayıtlarının mahkemce değerlendirmeye alınması gerekirken, alınmamasının yargılamanın eksik inceleme ile sonuçlandırılmasına neden olduğunu, Delil listesinde yer alan yemin delilinin mahkemece değerlendirmeye alınmadığını, müvekkilinin alacağının varlığının sabit olduğunu, hal böyle iken davanın büyük bölümünün reddine karar verilmesinin haksız bir karar olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle, ilk dererece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tamamının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari satımdan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı alacakların tahsili için başlatılan takibe yöneltilen davalı itirazının iptali istemli dava açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karışı davacı vekilince istinafa başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Mahkemece yargılama aşamasında taraf defterlerinde inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, davalı yanın defter ibraz etmediği, davacı defterlerinde yapılan incelme sonucuna göre davacının kendi defter kayıtlarına göre davlıdan takip tarihinde 2.617,91 TL alacaklı göründüğü, davacının davalı ödemelerine ilişkin mükerrer kayıt iddiasının ise davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü uyarınca kendi defterlerindeki ödeme kayıtlarına göre mükerrer ödeme iddiasına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Davalı davaya cevap vermemiş, 01.02.2017 tarihli takibe itiraz dilekçesinde ise ” Taraflar arasında vade anlaşması olduğunu, buna göre alacağın vadesinin gelmediğini ” ileri sürerek itiraz etmiştir. İtiraz içeriğine göre davalı davacıya borcunun olmadığını ileri sürmemiş, taraflar arasında vade anlaşması bulunup alacağın vadesinin gelmediğini beyan etmiştir.Bundan başka, davacı kendi kayıtlarında davalının banka havale ödemelerinin sistemsel olarak mükerrer kaydedildiğini ileri sürmüş, kendi banka kayıtlarını sunmuş, talebi ile mahkemece davalı banka hesap dökümü CD olarak dosyaya celbedilmiş, davalının hesap hareket ve dökümü getirtilmesine rağmen, karar gerekçesinde incelenip değerlendirilmeksizin hüküm kurulmuştur. Mahkemenin gerekçe ve kabulüne göre benimsediği alacak tutarı da hatalıdır. Bilirkişi raporunda ilk takip tarihi 09.12.2016 tarihi itibariyle davacı kendi defter kayıtlarına göre 657,30 TL alacaklı görünmekte olup, davalının davacının 29.11.2016 tarihli 3.275,21 TL lik faturasını takipten sonra iade ettiği, davacı kayıtlarına göre davalı iade faturasının davacı tarafından kabul ile defterine işlenmesi sonucu 22.11.2012 tarihi itibariyle davacı alacağının olmayıp, davalıya 2.617,91 TL borçlu göründüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece kayıtlar hatalı değerlendirilerek, bu tutarın davacı alacağı olarak kabulüne karar verilmesi de doğru olmamıştır.Davacı vekili süresinde sunduğu delil dilekçesinde alacağın ve tutarının ispatı zımnında yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece 11.04.2014 tarihli son duruşmada davacı yana yemin deliline başvurup vurmayacağı hatırlatıp sorulmadan yargılamaya son verilip hüküm kurulmuştur.Somut olayda mahkemece yapılacak iş, davacının mükerrer kayıt iddiası kapsamında dosyaya mahkemece celb edilen davalı hesap dökümleri de incelenerek ve diğer delillerle irdelenip, takip tarihinde davacı alacak ve tutarının kanıtlanıp kanıtlanmadığı sonucuna ulaşılmak, davanın kanıtlanmadığı sonucuna ulaşılması halinde ise davacı vekilinin yemin deliline dayandığı dikkate alınarak, buna göre usulen yemin delili hatırlatıp gereği yapılarak sonuca gitmektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davanın esasına etkili deliller değerlendirilmeden sonuca gidildiği anlaşılmakla, istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesei için dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.