Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/994 E. 2018/43 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/994
KARAR NO : 2018/43
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2017
NUMARASI : 2015/679- 2017/376 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali, karşı alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı/karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin uluslararası taşıma konusunda faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davalı tarafa uluslararası taşıma konusunda hizmet verdiğini, bu bağlamda 21/01/2015 tarihli 195119 numaralı fatura ile Norveç Ülkesine 225 kap, 11.54 kg; 26/01/2015 tarihli, 195290 numaralı fatura ile Atatürk Havaalanı; 26/01/2015 tarihli, 195399 numaralı fatura ile yine Norveç Ülkesine 123 kap 2.463,22 kg olmak üzere toplam 3 ayrı taşıma hizmeti verildiğini, davalının borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibine giriştiğini, takibin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin Norveç’e açacağı şubesi için önemli miktarda ürün ve şube dekorasyon malzemesinin davacı şirket tarafından taşındığını, ancak 27.01.2015 tarihli taşımaya konu emtianın tırın su almasından dolayı ıslanarak hasar gördüğünü, davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin olaydan dolayı doğan 115.158,56 TL miktar zararının 80.000 TL lik kısmının müvekkilinin sigorta şirketi tarafından karşılandığını, bu kısım yönünden ibraname düzenlendiğini, ancak kalan 35.158,56 TL zararın tazmin edilmediğini, davacı taşıyıcının edimini gereği gibi yerine getirmediğini, bu nedenden dolayı müvekkilinin davacıya navlundan kaynaklı borcunun olmadığını, aksine davacıda 35.158,56 TL alacaklı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin alacağına karşı borcunu takas hakkının bulunduğunu, müvekkilinin alacağının daha fazla olduğundan müvekkilinin takibe itirazında da haksız olmadığını belirterek davanın reddine, karşı davasında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 35.158,56 TL’nin avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen kök ve ek bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının zararla ilgili tüm haklarını sigortacısına devrettiği gözetildiğinde işbu karşı davayı ikame edemeyeceği, takas edilebilir bir alacağının da olmadığı, asıl dava bakımından ise, davacının davalıdan 4.251,41 EURO bedel alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının 4.251,41 Euro ( 12.310,60 TL ) kısmının kabulü ile bu miktar itibariyle Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyadaki itirazın bu miktar üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve davacı yararına %20 oranında 2.462,12.-TL icra inkar tazminatına, karşı davada ise davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya yönelik açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı/karşı davalı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı/karşı davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; tamamen bilirkişi raporuna dayanan herhangi bir hukuki tartışma ve nitelendirme içermeyen kararın bu yönden usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacının olayda tamamen kusurlu olduğunu, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasarın ambalaj ve istif hatasından meydana geldiği yorumunun yerinde görülmediğini, taraflarına ve karşı tarafa atfedilen kusur oranlarının neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, müvekkilinin yalnızca sigorta şirketini ibra ettiğini, davacı lehine bir ibraname verilmediğini, bu nedenle karşı davanın reddinin doğru olmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesinde özetle; kararın usule ve yasaya uygun olduğunu, davalının kök rapora süresi içinde beyanda ya da itirazda bulunmadığını, hükme esas alınan raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı, davalının yurt dışına ihraç ettiği emtianın taşıma işini üstlendiğini, 3 adet navlun faturasından kaynaklı alacağın ödenmediğini iddia ederek bu alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemiş, davalı ise, davacının taşıma edimini gereği gibi yerine getirmediğini, 21.01.2015 tarihli navlun faturasına konu emtianın taşıma sırasında ıslanarak hasarlandığını, bundan dolayı zararının doğduğunu, dolayısıyla navlun borcunun olmadığını varsa da takas mahsup hakkını kullandığını savunarak davanın reddini, karşı davasında ise, sigorta şirketi tarafından karşılanmayan zararının tazminini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, 03.06.2016 tarihli duruşmada bilirkişi raporunu tebliğ alan taraflar vekillerine rapora karşı beyanda bulunmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, davacı tarafça rapora karşı beyanları sunulmasına karşın davalı tarafça herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Davacı tarafın itirazları doğrultusunda alınan ek raporda; ambalaj ve aktarma kusurunun ortak katkısı değerlendirilerek kusur oranı belirlenmiştir.
İlk derece mahkemesince, dava dosyasına giren sigorta poliçeleri, ekspertiz raporu, navlun faturası, cmr taşıma senedi ve diğer tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış, esas dava yönünden rapordaki kusur oranlarına ve buna göre belirlenen alacağa hükmedilmiştir.
Uluslararası kara taşımacılığından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Türk Ticaret Kanununun taşımaya ilişkin hükümlerinin değil, bu tür taşımaların uluslararası bir anlaşma olan CMR ( Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyat İçin Mukavele Sözleşmesi) hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
CMR Konvansiyonun 17/4-6 bendinde ambalajlanmadıkları veya fena ambalajlandıkları zaman mahiyetleri icabı fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması yahutta hatalı ambalajlanmış olması, (c) bendinde ise, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınması, yüklenmesi, istif edilmesi veya boşaltılması hallerinde hasardan taşıyıcının sorumlu olamayacağı öngörülmüştür.
Ne var ki, taşınacak emtianın araca yüklenmesi ve istiflenmesi gönderene ait olsa dahi, yükün sağlıklı taşınabilmesi ve hasara uğramaması için taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi, basiretli bir tacir gibi gözetmesi, hatalı bir yükleme varsa buna karşı çıkması ve yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri alması gerekir ( Yargıtay 11.HD 30.10.2001 tarih ve 2001/5387-8435 E.K; 26.11.2001 tarih 2001/6088-9289 sayılı ilamları ).
Bu açıklamalar ışığında taraflara yüklenen kusur yerinde görüldüğünden davacı/karşı davalı vekilinin esas dava yönündeki istinaf başvuru sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Karşı dava yönünden ise; davalı/karşı davacının taşımaya verdiği yükü emtia nakliyat sigortası poliçesi ile taşıttığı, hasar dosyasından yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde 80.000 TL mutabık kalınan hasar tutarını nakden ve defaten aldığı “İbraname” başlıklı belgede; “…bu olaydan dolayı başka hiçbir talepte bulunmayacağımı(zı), mevzubahis hasardan mesul olanlara karşı rücu hakkımı(zı) kayıtsız şartsız …Sigorta AŞ’ne devir ettiğimi(zi)…”denilmiştir.
Bu durumda davalının davacıya, dava dışı fiili taşıyıcı firmaya ya da sorumluluk sigortacılarına karşı dava ve talepte bulunmak bakımından tüm hak ve yetkilerini dava dışı emtia sigortacısına devrettiğinden karşı davada aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle karşı davanın reddinde de usule ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi dava konusu alacak faturaya dayalı olup, likit bilinebilir olduğundan davacı yararına koşulları bulunan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de isabetsizlik yoktur.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı/karşı davacı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı/karşı davacı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı/karşı davacı tarafından asıl ve karşı dava yönünden yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Asıl dava yönünden bakiye 630,71 TL nispi istinaf harcının davalı/karşı davacıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı/karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.01.2018
KANUN YOLU : HMK.362/1.a maddesi uyarınca, asıl ve karşı dava konusunun değerine göre karar kesindir.