Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/925 E. 2018/757 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/925
KARAR NO : 2018/757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2017
NUMARASI : 2014/949 2017/230
DAVANIN KONUSU : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı … tarafından 30/06/2003 vade tarihli, 145.000 Euro bedelli bonoya istinaden Şişli …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla borçlular … aleyhine 368.559,00 TL üzerinden %98 faiz ile birlikte icra takibi yapıldığını, davalı bankaya İİK 89.maddesi gereğince haciz yazısı gönderildiğini, davalı bankada bulunan 178.986,06TL mevduatlarının ihtiyaten haczedildiğini, davalı banka çeşitli gerekçeler ile bankada bulunan parayı icra dosyasına ödemediğini, mevduat üzerinde 1/2 hakka sahip olduğunu, 6 yıl 302 gün sonra icra dosyasına ödemenin yapıldığını, 88.986,06 TL mevduatlarının icra dosyasına geç ödenmesi sebebiyle faiz borçlarının yığılmasına sebebiyet verildiğini, zira icra takibinde %98 oranında akdi faiz öngörüldüğünü, böylece davalının icra dosyasındaki borcun artmasına sebep olduğunu belirterek 521.064,39 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Şişli …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili bankaya 01/02/2006 tarihinde borçluların banka nezdindeki hak ve alacaklarının İİK 89/1.md gereğince haczi için haciz ihbarnamesi gönderildiğini, aslında …e ait olan hesaptaki paraya haciz konulduğunu, cevabın sehven yanlış verildiğini, daha sonra İstanbul 14.ATM’sinin 2007/6 esas sayılı dosyasıyla borçlu olmadıklarına dair menfi tespit davası açtıklarını, davanın reddedildiğini, hesaptaki paranın yarısının davacıya ait olduğuna dair karar verildiğini, davanın devamı süresince hesap üzerine mahkemece tedbir kararı verildiğini, davacı …’nın bankaya borcu olması sebebiyle rehin, takas ve mahsup hakları bulunduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davanın kararının kesinleşmesi üzerine …’ya ait olduğu tespit edilen ana para ile ana paraya işletilen faizin icra dosyasına ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
İlk Derece Mahkemesi; icra müdürlüğünce davalı bankaya İİK 89/1 md. gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi üzerine davalı banka tarafından menfi tespit davası açıldığı, dava sonunda hesaptaki paranın yarısının davacıya ait olduğuna karar verilmesi üzerine ana para olan 88.986,06 TL’nin 09/10/2012 tarihinde, ana paraya işlemiş faiz olan 74.349,17TL’nin ise 03/12/2012 tarihinde icra dosyasına aktarıldığı, icra dosyası borçlusu davacı…, icra dosyasında %98 oranında faiz talep edildiğini belirterek ödenen faizin icra dosyasında bu oran üzerinden işleyen faizi karşılamadığını belirterek aradaki farkı mumzam zarar olarak talep ettiği,
-İcra dosyasının kesinleşmesi ve İİK 89/1.md gereğince gönderilen haciz ihbarnamesi sonucu hesaptaki paranın icra müdürlüğü dosyasına aktarılması gerekirken menfi tespit davaları nedeniyle paranın icra dosyasına geç aktarılması sonucu açılan iş bu davada, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, bankada bulunan davacıya ait paranın icra dosyasının mülkiyetinde olduğu, geç aktarılma sebebiyle zarar varsa zarar gören icra dosyası alacaklısı …nın bu davayı açabileceği,
-Dava dilekçesinde davacı, söz konusu paranın icra dosyasına aktarılmasını talep etmediği, bizzat kendisine ödenmesini talep ettiği, 12/11/2011 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile davacı ….’ya beyanda bulunması için süre verildiği, davacı vekili, müvekkilince icra dosyasına herhangi bir ödeme yapılmadığını bildirdiği, davacının icra dosyasına bir ödeme yapmadan bu şekilde rucü davası açmasında hukuki yaranının bulunmadığını, bu sebeple davanın hem aktif husumet yokluğu ve hemde hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartları oluşmadığından davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Müvekkili aleyhine %98 oranında faiz talepli icra takibi başlatıldığını, davalının hesaptaki parayı ödememesi üzerine faiz oranının yüksekliğinden borcun giderek arttığını, davalı bankanın menfi tespit davasını gerekçe göstererek müvekkiline ait parayı hukuka aykırı olarak geç ödemesinden dolayı kusurunun bulunduğunu, takip tarihinden paranın yatırıldığı tarihe kadar 585.814,91 TL faiz işlemesine rağmen davalı bankanın 74.922,20 TL faiz ödemesi yaptığını, dolayısıyla aradaki fark kadar müvekkilinin zarara uğradığını,
TBK 122.maddesi gereğince müvekkilinin munzam zararının oluştuğunu, davalı taraf kendisine bir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamayadığı taktirde zarardan sorumlu tutulacağını,
İlk derece mahkemesi, icra dosyasına ödeme yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, oysa munzam zararı düzenleyen TBK 122. maddesine göre, zarara uğradığını iddia edenin elinden bir para çıkması zorunlu olmayıp, borçlunun zamanında edimini yerine getirmemesi nedeniyle mal varlığında oluşacak olumsuz durumun ortaya çıkmasına bağlı olduğunu, davalı banka temerrüte düşmesine rağmen kusuru ile parayı geç ödediğinden müvekkilinin borcun artmasına, mal varlığının azalmasına sebep olduğunu, hesaptaki para zamanında icra dosyasına gönderilse idi müvekkilinin ödemekle yükümlü olacağı faiz borcunun daha az olacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Şişli ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile dava dışı alacaklı …, dosya borçluları …aleyhine 30/06/2005 vade tarihli, 145.000 Euro bedelli kambiyo senedine istinaden 01/02/20006 tarihinde icra takibi yapmıştır. İİK 89/1.md gereğince üçüncü şahıs konumundaki davalı bankaya birinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş, davalı banka 01/02/2006 tarihli yazı cevabı ile … adına ve …le müşterek olan hesapta 178.986,06 TL bulunduğunu, bu tutara haciz konulduğunu, hesap üzerinde başka bir haciz ve rehin bulunmadığını bildirmiştir. Hesaptaki paranın icra dosyasına aktarılmasının istenilmesi üzerine davalı banka, …ya ait olduğu bildirilen hesabın aslında …e ait olduğunu belirterek parayı icra dosyasına göndermekten kaçınmıştır.
İstanbul 10.ATM’sinn 2008/351 esas sayılı dosyası ile birleşen 2007/6 esas sayılı dava dosyasında, … Bankası, ….aleyhine, hesapta bulunan paranın ….ya ait olmadığının ve müvekkilinin para üzerinde takas, mahsup ve rehin hakkının olduğunun ve böylece müvekkili bankanın icra dosyası alacaklısına borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davanın reddine karar verilmiş, red kararı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Böylece davalı bankadaki hesabın davacı ….ile dava dışı ….’e ait olduğu ve hesaptaki paranın 1/2’sinin davacıya ait olduğu mahkeme kararı ile subuta ermiştir.
Kararın kesinleşmesi üzerine davalı banka, davacının hissesine düşen ana para ile birlikte işlenmiş faizini icra dosyasına göndermiştir.
Davacı, ödemenin geç yapılması sebebiyle icra dosyasında işlemiş faizin arttığını, zira icra dosyasında %98 oranında faiz talep edildiğini, davalı banka tarafından ödenen faizin, icra dosyasında işleyen faizi karşılamadığını belirterek aradaki farkı munzam zarar olarak talep etmiştir.
TBK .m. 122 uyarınca alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.
Her ne kadar geçmiş günler faizini aşan bir zarardan söz edilerek zararın türü, niteliği ve özellikleri konusunda yasada bir açıklık yok ise de, buradaki zararın, borçlu temerrüte düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucu ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki fark, temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu aşan bölüme tekabül eden zarar diye tanımlanması mümkündür.
Davalı banka, ödemesi gereken miktarı geç ödediğinden, davacı tarafın faizi aşan ve temerrüt faizi ile karşılanmayan bir zararı bulunması halinde bundan sorumlu olacaktır. Bu durumda davacının, HMK.m.190 uyarınca, bankadaki paranın icra dosyasına geç ödenmesinden dolayı, davalı banka tarafından ödenen faizin, icra dosyasında oluşan zararı karşılamadığını, aşkın zararının bulunduğunu ve bu zararı ödediğini ispat etmesi gerekir.
12/11/2015 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı ile davacı tarafa icra dosyasına borç ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise miktarın ne olduğu konusunda beyanda bulunması için süre verilmiştir. Davacı vekili icra dosyasına herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan etmiştir. İcra dosyasına ödeme yapılmadığından, davacı, temerrüt faizini aşan bir zararı bulunduğunu ispat edememiştir. Diğer bir ifade ile, davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından zarardan bahsetmek bu aşamada mümkün değildir.
Dava dilekçesinde, hüküm altına alınacak miktarın bizzat davacıya ödenmesi talep edilmesine rağmen icra dosyasına herhangi bir ödeme yapılmamıştır. İş bu davanın açılabilmesi için öncelikle davacı tarafından ödeme yapılması ihtimalinden öte fiili bir ödemenin bulunması şarttır. Bu sebeple davacının bu aşamada, dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Alınması gereken 31,40 TL istinaf karar harcı ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Adli yardım kararı gereğince adli müzaheretten karşılanan 650,00 TL bilirkişi ücreti ile üç adet tebligat gideri 42,00 TL olmak üzere toplam 692,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davalı kendisini duruşmalarda vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/07/2018
KANUN YOLU: HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.

AZLIK OYU

Davacı vekili, üçüncü şahıs tarafından müvekkili aleyhine girişilen icra takibinde, davacının mevduat hesabındaki paranın haczi için davalı Bankaya İİK.m.89 uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiğini, yasal prosedür kapsamında davalının menfi tespit davası açarak, hacze konu hesaptaki paranın takip borçlusu olan davacıya ait olmadığını iddia ettiğini, bu menfi tespit davasının retle sonuçlandığını ve hesaptaki paranın davacıya ait olduğunun kesinleştiğini, bundan sonra davalının hesaptaki parayı icra dosyasına önce ana parayı, sonra faizi ödediğini; paranın icra dosyasına geç ödenmesi nedeniyle davalı bankanın ödediği gecikme faiziyle karşılanmayan aşkın zararının oluştuğunu, çünkü kesinleşen icra dosyasındaki faiz oranının davalının ödediği gecikme faizinden yüksek olduğunu iddia etmektedir.
Dairemizce alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, davacının icra dosyasına ödemek zorunda olduğu gecikme faizi miktarı, davalının ödediği faizden daha fazladır.
Sayın çoğunluk, davacının icra dosyasına henüz ödeme yapmadığı, bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yaranının bulunmadığı gerekçesiyle ve ilk derece mahkemesinin gerekçesini de benimseyerek istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.
İcra dosyasında davacının ödemek zorunda olduğu faiz miktarının artmasına davalı Banka sebebiyet vermiştir. Eğer davalı Banka, haciz ihbarnamesinin gönderilmesi üzerine, yasal süresi içinde davacının mevduat hesabındaki parayı icra dosyasına ödeseydi, davacı fazladan gecikme faizi ödemek borcu altına girmeyecekti. Davacının icra dosyasındaki faiz borcu, davalının haksız davranışıyla yani, kanundan doğan ödeme yükümlülüğüne uymaması nedeniyle artmıştır. Davacının mal varlığının pasifinde, davalıdan kaynaklı sebeplerle artış olmuştur. Borcun artışı nedeniyle ve davacının haciz baskısı altında bulunması nedeniyle, iş bu davayı açmakta hukuki yararı mevcuttur. Bu nedenle sayın çoğunluğun, hukuki yarar bulunmadığına dair görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.
İlk derece mahkemesi, mevduat hesabındaki paranın haczedilmiş olması nedeniyle, ortaya çıktığı iddia edilen zararın davacının değil takip alacaklısının zararı olduğu konusundaki değerlendirme de isabetli değildir. Çünkü, geç ödeme nedeniyle davacının pasifinde artış olmuş, takip alacaklısının aktifinde artış olmuştur. Ortada bir zarar varsa, o da davacının zararıdır. Davacı, icra dosyasına bu faiz borcunu ödemek zorundadır.
Ayrıntısı yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun kararına muhalifim. 12.07.2018