Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/906 E. 2018/94 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/906
KARAR NO : 2018/94
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.08.2017 – 11.09.2017
NUMARASI : 2017/721
DAVANIN KONUSU : Tespit – İhtiyati Tedbir
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, . … Ltd.Şirketindeki hissesini satmadığı gibi noterde herhangi bir satış da yapmadığını, müvekkilinin bilgisi dışında sahte işlemlerle devir işleminin tamamlanarak ticaret siciline tescil edildiğini belirterek, İstanbul Ticaret Sicilinde yapılan devrin sahteliğinin tespitine ve davalının payının iptaline, müvekkilinin payının devam ettiğinin tespitine, bu hususların tescil ve ilanına, yargılama masrafları ile vekalet ücretin davalıya yükletilmesine, tüm bunlardan önce şirket adına kayıtlı ekli listede yazılı araçların satış ve devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilerek İstanbul Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne elden takipli müzekkere yazılmasına, kötüniyetle payları devredilen şirketin bankalardan kredi çekmesinin engellenmesi bakımından dava dilekçesinde ekli listede yazılı bankalara müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince, 21.08.2017 tarihli ara kararı ile ….. Tic. Ltd. Şti ‘nin dava sonuna veya mahkemece aksi yönde yeni bir karar verilinceye kadar şirketi borçlandırıcı işlemler yapılmaması, şirketin malvarlığını azaltıcı işlemler yapılmaması kayıt ve koşulu ile rutin iş ve işlemlerini yapmak ve şirketi temsil etmek üzere davacının yetkilendirilmesine karar verildiği; 11.09.2017 tarihli ara karar ile de davacının, davalı şirket adına, dava sonucuna veya aksi karar verilinceye kadar, şirketi borçlandırıcı işlemler ve şirket mal varlığını azaltıcı işlemler yapılmaması kayıt ve koşuluyla bankalarda şirket adına ve yararına iş ve işlemler yapılması için şirketi temsilen yetkilendirilmesine tedbiren karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen sahtecilik işlemleri nedeniyle müvekkilinin ve davacı şirketin mağdur edildiğini, Mahkemenin 21.08.2017 ve 11.09.2017 tarihli ihtiyati tedbir ara kararlarının dosya içeriğine uygun olmadığını ve yeterli olmadığı, müvekkili şirketin banka hesaplarından para çekme, para transferi yapma, kredi çekme gibi işlemleri yapamadığını, bu nedenle şirketin telafisi imkansız zararlara uğrama ihtimalinin bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin 21.08.2017 ve 11.09.2017 tarihli ara kararlarının düzeltilerek davacıya, şirket banka hesaplarından para çekebilmesi, para transferi ve ödeme yapabilmesi ve teminat mektubu alabilmesi işlemlerinde yetkilendirilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
İstinaf incelemesine konu talep hukuki niteliği itibariyle HMK.’nın 389.vd.maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir isteğine ilişkindir. Esas dava içinde talep edilen ihtiyati tedbir kararının yeterli olmadığı gerekçesiyle istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekillerinden Av…. istinaf başvurusundan vazgeçtiğini beyan etmiş ise de, Av….’in dosyaya sunulan vekaletnamesinde kanun yollarından feragat yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından işin esası incelenmiştir.
Davacı vekili, davalı şirketteki hisselerinin sahte işlemlerle davalı gerçek kişiye devredildiğini öğrendiğini, böyle bir devrin gerçekte yapılmadığını, bu sahte devir işlemleri sonucu şirketin tüm paylarına sahip olan davacının tüm hisselerinin davalıya sahte işlemlerle devredilmesi nedeniyle davayı açtıklarını ve mahkemeden ihtiyati tedbir talep ettiklerini ileri sürmüş, davacı vekili 15.08.2017 tarihli dilekçesinde, şirketin günlük işlerine devam edebilmesi için ihtiyati tedbir yoluyla davacıya şirketi sevk ve idare yetkisi verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, bu talep üzerine, 21.08.2017 tarihli ara kararıyla, ” … .. Tic. Ltd. Şti ‘nin dava sonuna veya mahkememizce aksi yönde yeni bir karar verilinceye kadar şirketi borçlandırıcı işlemler yapılmaması, şirketin malvarlığını azaltıcı işlemler yapılmaması kayıt ve koşulu ile rutin iş ve işlemlerini yapmak ve şirketi temsil etmek üzere davacının yetkilendirilmesine ,bu hususun İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesine ve tedbir kararının ilanına” karar verilmiştir.
Davacı vekili daha sonra 08.09.2017 tarihli dilekçesiyle, müvekkiline bankacılık işlemlerini yapması konusunda ilave yetkiler verilmesini istemiş, ilk derece mahkemesi 11.09.2017 tarihli ara kararıyla, “Davacının, davalı şirket adına, dava sonucuna vaya aksi karar verilinceye kadar, şirketi borçlandırıcı işlemler ve şirket mal varlığını azaltıcı işlemler yapılmaması kayıt ve koşuluyla bankalarda şirket adına ve yararına iş ve işlemler yapılması için şirketi temsilen yetkilendirilmesine” karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talepleri kabul edilmiş, taleplerin kısmen reddine dair herhangi bir ara kararı verilmemiştir. Buna rağmen davacı vekili ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin 21.08.2017 ve 11.09.2017 tarihli tedbir kararlarına karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
HMK.’nın 341/1.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararlarına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde karşı tarafın itirazı üzerine verilen kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yine HMK.’nın 391/5 ve 394/5.maddeleri de aynı kararlar hakkında istinaf kanun yolunu açmaktadır. İhtiyati tedbir kararları hukuki niteliği itibariyle ara kararı niteliğinde olup, ara kararlarına karşı sadece kanunun izin verdiği hallerde istinaf kanun yollarına başvurulabilir.
İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararına karşı ihtiyati tedbir talep edenin istinaf yoluna başvurma hakkı yoktur. İlk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine ilişkin bir kararı da bulunmadığına göre davacının ilave ihtiyati tedbir taleplerini ilk derece mahkemesine açıkça yöneltmesi ve bu talepler reddedilirse ancak istinaf yoluna başvurması gerekir. Olayımızda istinafı caiz bir karar bulunmamaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle, caiz olmayan istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Caiz olmayan istinaf başvurusunun usulden reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.’nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK.’nın 362/1.f.maddesi uyarınca karar kesindir.