Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/903 E. 2018/421 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/903
KARAR NO : 2018/421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2015/405- 2017/236 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okundu, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı … Ltd Şti’nin İngiltere’de yerleşik müşterisine ihraç ettiği cam elyaf takviyeli polyester levha emtiaları ile ilgili olarak nakliyat emtea sigorta poliçesinin düzenlendiğini, emtianın iki kısım halinde 36 rulo olarak MSCU 907494-7 ve MSCU 957158-4 nolu iki adet konteynerde DFD-000743 nolu konşimento kapsamında davalının sorumluluğu altında taşındığını, 22.07.2013 tarihinde alıcının tesislerine teslim edilen emtiaların konteynerden tahliye edilmeleri esnasında hasarlı olduklarının tespit edilmesi üzerine, fotoğraf çekilerek hasar tespiti yapıldığını, akabinde alıcı tarafından sigortalı satıcı şirkete hasar bildiriminde bulunulduğunu, bunun üzerine sigortalı şirket tarafından davalıya hasarlı teslimattan ve ortaya çıkan zarardan dolayı rücu edileceğine dair ihtarname gönderildiğini, meydana gelen hasarlar ile ilgili olarak müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödeme yapıldığını, sigortalısının haklarına halef olan müvekkili tarafından alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sulh görüşmelerinden herhangi bir sonuç alınmadığını, taşıma işinin … şirketi adına tescilli MSC Ulsan isimli gemi ile yapıldığını, davanın adı geçene ihbar edilmesini gerektiğini beyan etmiş, 19.12.2016 tarihli celsede, hasarın oluşumunda kusurunun bulunmadığı bilirkişi raporu ile belirlenmiş olduğundan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, konişmentodan ve navlun faturasından davalının taşıyıcı olduğu, satışın mal mukabili yapıldığı, mal bedelinin taraflarca önceden belirlenen vadede ödeneceği ödeme şekli olup, sigortalı firmanın sigorta yaptırmakta hukuki menfaatinin olduğu, davacı … şirketinin sigorta hasar bedelini ödediği, aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, dava konusu hasarın konteynerler içine yapılan yanlış istiflemeden kaynaklı olarak deniz yolu taşımacılığı esnasında meydana geldiği, davalı tarafa usulüne uygun bir zarar bildiriminde bulunulduğun dosyadaki mevcut delillerle ispatlanamadığı ve dolayısıyla davalının TTK ‘nun 1185/4 tahtında zarardan sorumlu olmadığına dair adi karineden yararlanabileceği, davaya konu denizde taşıma senedi gereğince istifleme sorumluluğunun sigortalı firmaya ait olduğu ve bunun aksi ispatlanamadığından yanlış istiflemeden kaynaklanan hasardan davalının sorumlu tutulamayacağı, konteynerin gemiden boşaltılması ile hasarlı olduğuna dair herhangi bir rezerv tutanağının dosyada bulunmadığı, hasarın oluşumunda davalının sorumlu olduğunun belirlenemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf sebeplerinde özetle;
1-Davalının davaya cevap vermediğini, vekilinin dosyaya vekaletnamesini sunmadığı gibi delillerin de ibraz edilmediğini, müvekkili tarafından davalıya rücuya ilişkin ihtarın gönderildiğini ancak tebliğe rağmen cevap verilmediğini,
2- Emtianın teslim yeri limanda tahliyenin akabinde alıcının adresi olup, alıcıya teslim edilinceye kadarki tüm nakliye ve teslimat sorumluluğunun davalıya ait olduğunu, hasarsız yükleme ve hasarlı teslime ilişkin dosyaya sunulan fotografların dikkate alınmadığını, bu konunda teknik inceleme yapılmadığını,
3-Hasarlı teslimatın akabinde yerinde yapılan eksptertiz raporundaki tespit ve bulguların dikkate alınmadığını, ispat yükü davalıda olup, emtianın hasarsız teslimini ispatlayamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava; davacı … şirketi tarafından sigortalıya ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, taşımaya konu emtianın dava dışı sigortalı … Ltd Şti. tarafından İngiltere’de Bolton şehrinde yerleşik .. isimli firmaya mal mukabili satışının yapıldığı, emtianın yükleme limanının Aliağa, tahliye limanın ise Liverpool limanı olup, teslim yerinin Bolton olarak belirlendiği ve buna ilişkin olarak 03.07.2013 tarihli konşimentonun düzenlendiği, buna göre, teslimin 22.07.2013 tarihinde tamamlandığı, süresi içinde usulüne uygun olarak hasar ihbarında bulunulmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda TTK’nın 1185/4. maddesi gereğince emtiadaki zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiğinin kabulü gerekir. Yani davalı lehine, emtiayı sağlam ve tam olarak teslim ettiği konusunda karine oluşmuştur.
Eksper talebinin 22/07/2013 tarihinden bir ay sonrası olan 22/08/2013 tarihinde yapıldığı ve ekspertiz çalışmasının da bundan yaklaşık bir ay sonra 24.09.2013 tarihinde gerekçeleştirildiği, dava konusu emtianın alıcıya teslim edilerken konişmentoya şerh düşülmediği ya da rezerv tutanağının düzenlenmediği gözetildiğinde dosyaya sunulan fotoğrafların hasar tespitinin yerine geçmeyeceği gibi, hasarın deniz taşıması sonucu oluştuğuna da delil teşkil etmez. Eksper tarafından hazırlanan rapor davalının katılımı olmadığından hazırlandığından davalı yönünden bağlayıcı bulunmamaktadır. Dolayısıyla usulüne uygun hasar tespitini ihbar edilmediğinden taşıyıcı lehine oluşan karinenin aksi kanıtlanamamıştır.
Dava konusu hasarın konteynerlara yapılan yanlış istifleme sonucunda meydana geldiği tespit edilmiştir. Oysa ki, 25.07.2013 tarihli konişmentoda “shippers weight stow seal and count shipped on board”ve “Said To Contain” kayıtları yer almaktadır. Bu kayıtlardan, emtianın gönderen/yükleten tarafından tartılarak, sayılarak konteynerlere istiflendiği, bu konteynerlerin mühürledikten sonra kapalı şekilde bütün olarak davalıya teslim edildiği anlamına geldiğinden, somut olayda konteyner içine yükü yükletenin yüklediği, saydığı ve mühürlediği ve yükün taşıyana kapalı konteynerde ve mühürlenmiş olarak teslim edildiğinin kabulü gerekir.
Konişmentonun hangi kayıtları içereceği TTK 1229/1 hükmünde belirtilmiştir. Ancak sözkonusu kayıtlar, konişmentonun zorunlu içeriği değildir. TTK.m.1228/1 hükmünde yazılı unsurları içermek koşulu ile bu kayıtlardan birinin veya bir kaçının konişmentoda bulunmaması senedin hukuken konişmento sayılmasını engellemez.
Konişmentoda eşyanın genel olarak cinsi, tanınması için zorunlu olan işaretleri, gerektiğinde tehlikeli eşya olup olmadığı hakkında açık bir bilgi, koli veya parça sayısı ile ağırlığı veya başka bir şekilde ifade edilen miktarı yükletenin beyanına uygun olarak belirtilir. Taşıtan ile yükleten eşya hakkında taşıyana tam ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdür.
Eşya, taşıyana konteyner içinde veya ambalajlı olarak teslim edilmiş ise, konişmentonun ispat işlevi açısından, konşimento eşyanın değil yalnızca konteynerin veya ambalajın haricen iyi durumda olduğunu belgeler. Bu nedenle konişmentonun ambalajlı ya da konteyner içindeki eşyanın dış görünüşü bakımından ispat işlevi bulunmamaktadır. Bu durumda eşyanın taşıyana hasarsız halde teslim edildiğinin başka delillerle ispatı gerekir ( Dr Kübra Yetiş Şamlı-6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre Taşıyanın Zıya, Hasar ve Geç Teslimden Sorumluluğu, s. 198 vd).
TTK 1091. maddesine göre geminin yüklemeye ve boşaltmaya elverişli olup olmadığına dikkat etme başlığı altında kaptanın yükleme, boşaltma ve istiflemede nezaret etme yükümlülüğünün bulunduğu belirtilmiş ise de dava konusu taşımada emtianın mühürlü konteyner içerisinde taşıyana teslim edildiği ve dolayısıyla gemi kaptanının dışarıdan bakarak hasarı anlamasının mümkün olmadığı gibi mühürlü konteyneri açarak kontrol etme yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu durumda davalı şirkete ve yükleme boşaltma ve taşıma yapılan geminin kaptanına atfı kabil bir kusur bulunmamaktadır.
Sigorta poliçesinde, “..ambalaj yetersizliği veya uygunsuzluğundan kaynaklanan ziya, hasar veya masraflar bu sigorta teminatı dışındadır.” denilmiştir. Bu durumda davacının TTK’nın 1472. maddesi gereğince halefiyet ilkesine dayanması mümkün değil ise de dosya içerisinde bulunan ‘ibraname” başlıklı belge gereğince TBK’nın 183. maddesi kapsamında temlik alan sfıatına haiz olduğundan, davacının aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Her ne kadar faturada CIF satış olarak gösterilmiş ise de poliçede sigortalı sıfatının alıcıya değil satıcının kendisine ait olduğu, dava dışı sigortalının mal bedelini tahsil ettiğinin ileri sürülmediği gibi, gümrük belgelerinden ve tüm dosya kapsamından satışın mal mukabili olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından bu bağlamda dava dışı sigortalı satıcının sigortalanabilir bir menfaati bulunduğunun kabulü gerekir.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19/04/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.