Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/886 E. 2018/418 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/886
KARAR NO : 2018/418
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2016
NUMARASI : 2015/149- 2016/838 E.K
DAVANIN KONUSU :Genel Kurul Kararının İptali İstemli
Taraflar arasındaki genel kurulun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %28 paya sahip ortağı olduğunu, kalan %72 hisseye sahip müvekkilinin eski eşi …un aynı zamanda davalı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkilisi olduğunu, müvekkilinin Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi’nin 2012/633 E., 2014/404 K. ve 16.04.2014 tarihli kararı ile boşandığını, kararın kesinleştiğini, boşanma davasında tedbiren tapuda davalı şirket adına kayıtlı olan ve şirket lojmanı olarak kullanılan gayrimenkulün müvekkili ve müşterek çocuklarına tahsis edildiğini, davalı şirket ortağı ve müdürü olan …un, davalı şirket adına müvekkiline keşide ettiği 17.10. 2014 tarihli noter ihtarnamesi ile, sözkonusu taşınmazın tahliye edilmesini ve boşanma davasının sonuçlandığı tarihinden itibaren kullanılmasından dolayı her ay için 10.000 TL ecri misil ödenmesini istediğini, akabinde 10.11.2014 tarihinde genel kurulun toplandığını, ilgili yönetmelik gereğince tapuda davalı şirket adına kayıtlı taşınmazın kullanılamayacağının belirtildiğini, bu doğrultuda genel kurulda taşınmazın tahliyesine ve boşanma kararının kesinleştiği 16.04.2014 tarihinden genel kurul toplantısının yapıldığı 10.11.2014 tarihine kadar kullanmasından dolayı her ay için 10.000 TL ecrimisil ödemesine karar verildiğini, müvekkilinin karara muhalif kaldığını, kararın kanuna, ana sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dava dışı hakim ortağın hakkını kötüye kullandığını, adeta öç alma saikiyle hareket ettiğini ileri sürerek davalı şirketin 10.11.2014 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın üç aylık süre içerisinde açılmadığını, davacının şirket ortaklığından ayrılmak için İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/223 E. sayılı dosyasıyla dava açtığını, şirket yetkilisi …’un da 05.02.2015 tarihli duruşmada bu talebi kabul ettiğini, davacının şirkete zarar vermek kastıyla konutta oturmaya devam ettiğini, müvekkilinin davacının bu tutumu nedeniyle zarara uğramakta olduğunu, genel kurul kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
1-Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi’nin 2012/633 E., 2014/404 K. ve 16.04.2014 tarihli dosyasında, dava tarihi 20.07.2012 olup, 23.07.2012 tensip tutanağının 13. bendi uyarınca, “..tarafların müşterek konutu olarak kullanılan İstanbul ili, … villa adresindeki taşınmazın boşanma davasının sonuçlanmasına kadar davacıya tahsisine ve davalının evden uzaklaştırılmasına” karar verilmiş, 16.04.2014 tarihli hükmün boşanmaya ilişkin kısmın 30.06.2014 tarihinde kesinleştiği, bunun dışındaki kısımların temyiz incelemesinden geçerek 25.06.2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
2-Davalı şirketin davacıya keşide ettiği 17.10.2014 tarihli noter ihtarnamesinde, boşanma davasında tedbiren tahsis olunan taşınmazın boşanma davasının sonuçlanıp kesinleşmesi üzerine tahliyesi ve boşanmanın sonuçlandığı tarihten itibaren 10.000 TL ecrimisil ödenmesi istenmiştir.
3-Dava konusu 10.11.2014 tarihli genel kurulda gündem konusu, “şirkete ait lojman olarak veya aile yurdu olarak kullanılan gayrimenkulün durumunun karara bağlanmasıdır” olup, bu çerçevede taşınmazın tahliyesi ve boşanma kararının kesinleştiği 16.04.2014 tarihinden genel kurul toplantısının yapıldığı tarihe kadar her ay için 10.000 TL ecrimisil ödenmesi, lojman olarak kullanılamayacağından ve şirketin fayda sağlayamayacağından bu taşınmazın 3. kişilere devrinin ya da kiralanması karara bağlanmış, davacı ortak bu karara muhalefet etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, uyuşmazlığa konu konutun davacı ile dava dışı şirket ortağı …’un aile konutu olarak kullandığı, boşanma davası sırasında davanın sonuçlanmasına kadar tedbiren davacıya tahsisine karar verildiği, boşanma davasının sonuçlanarak kesinleşmesine rağmen davalının konutta oturmasına ses çıkartılmadığı, aile konutu olduğu sürece davacı tarafından kullanılan bu konut nedeniyle şirketin zarara uğramadığı, genel kurul kararının dava dışı ortağın davalı şirketteki hakim durumunu azlık pay sahibi ortak ve eski eşi zor durumda bırakmak için alındığı kanaatine varıldığı, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin 10.11.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan 1 ve 2 nolu kararlarının iptaline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf sebeplerinde özetle;
1-Davacının ortaklığından çıkmak ve kar payı talebi ile İstanbul 4.Asliye Ticaret mahkemesi 2012/223 E sayılı dosyasında açmış olduğu davada ortaklıktan çıkma talebinin müvekkili şirket yetkilisi … tarafından 05.02.2015 tarihli duruşmada kabul edidiğini, derdest olan dosyanın incelenmeden karar verildiğini,
2-Şirket ortaklığından ayrılmak için dava açan ve 4 katlı villada tek başına yaşayarak tüm aidat ve masrafları şirkete ödeten ve villadan gelecek kira gelirini engelleyerek asıl kötü niyetli davrananın davacı olduğunu, bu konutun bir aile konutu değil şirketin lojmanı olduğunu, lojmanlarla ilgili yönetmelik gereği artık boşaltılması gerektiğinden ve şirketin gelir elde etmesi amacıyla dava konusu kararın alındığını, kaldı ki davacının ekonomik durumunun gayet iyi olup başkaca taşınmazlara sahip olduğunu,
3-Dava konusu genel kurul kararının objektif iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediğini, subjektif değerlendirmelere dayalı ve tarafımızca itiraz edilen bilirkişi raporunun hükme gerekçe yapıldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, 10/11/2014 tarihinde yapılan ortaklar kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin %28 hissesi oranında ortağı olduğunu, şirketin iki ortaklı olup diğer hissedar …’un eski eşi olduğunu, boşanma davasında müşterek konut olarak kullanılan tapuda davalı şirket adına kayıtlı taşınmazın tedbiren davacıya tahsis edildiğini, davada boşanmalarına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, dava konusu ortaklar kurulu kararı davacının konuttan tahliyesine ve boşanma davasının sonuçlandığı tarihten itibaren geriye dönük her ay için 10.000 TL ecrimisil ödenmesine karar verildiğini, kararın objektif ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu iddia etmiş, davalı lojman olarak kullanılan taşınmazın mevzuat gereği bu şekilde kullanılmasının mümkün olmadığını, atıl durumdaki taşınmazdan dolayı şirketin zarar ettiğini, şirketin menfaati doğrultusunda kararın alındığını, esasen davalı şirket aleyhine ortaklıktan çıkma ve kar payı istemli dava açan davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yukarıdaki geçekçeler doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
TTK’nın 622. maddesinde, anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümlerin limited şirketlerde de uygulanacağı öngörülmüştür.
TTK’nın 622.maddesinin atfıyla TTK’nın 446. Maddesine göre toplantıda hazır bulunupta karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecekleri, TTK’nın 445.maddesinde de 446.madde de belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Somut olayda, davalı şirkete ait konutun şirket ortaklarının evlilik birliği içerisinde müşterek konut olarak kullandıkları, boşanma davasında da bu konutun dava sonuçlanıncaya kadar davacı ortağın kullanımına tahsis edildiği ihtilafsızdır.
Bu durumda, davalı şirketin edindiği taşınmazı lojman olarak ortaklarının kullanımına tahsis etmiş olduğu sabit olduğuna göre, boşanma davasının sonuçlanmasından sonra yapılan ortaklar kurulu kararı ile şirketin menfaatleri doğrultusunda ve mülkiyet hakkına dayalı olarak fiili uygulamanın aksine karar alınması, hakim durumunu azlık pay sahibi ortak ve eski eşi zor durumda bırakmak bağlamında objektif ve iyi niyet kurallarına aykırılık olarak görülemez. Zira, böylece taşınmazdan sağlanacak gelir her halükarda şirketin yararına olup, dolayısıyla davacı ortağın da menfaatine hizmet eder.
Davacı, davalı şirketin ortağı olmakla birlikte; davalı şirketin, ortaklarından bağımsız bir tüzel kişi olduğunun ve kendi mülkü üzerinde Anayasa ve kanunlardan kaynaklanan haklarını kullanma yetkisinin bulunduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
Anyasa’nın, mülkiyet hakkını düzenleyen 35.maddesi uyarınca, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir”. TMK.m.683 uyarınca, “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir”.
Bu hukuki açıklamaya göre somut olaya gelindiğinde; davacı şirket, kendi mülkiyetindeki taşınmazın ne şekilde kullanılacağına karar verme ve tasarrufta bulunma hakkını haizdir. Davacının şirket ortağı olması sonuca etkili değildir. Dacının şirket ortağı olması, şirkete ait taşınmazı hiç bir hukuki sebebe dayanmadan kullanma hakkı vermez. Davalının mülkiyetten doğan hak ve yetkilerini kullanması da hakkın kötüye kullanılması anlamına gelmez.
Taşınmazın daha önce lojman olarak kullanılmasına karşın, malik davalının bu kullanım şeklini değiştirme hakkı vardır. Bu kullanım şeklinin yeterli karar nisabıyla alınması mümkündür. Davacının, davalı şirkete ait taşınmazda işgalci (fuzuli şagil) konumunda olup olmadığı, kötü niyetli zilyet olup olmadığı, haksız işgal tazminatı ödenmesi gerekip gerekmediği, gerekiyorsa miktarının ne olduğu hususları, bu konuda taraflar arasında görülecek ayrı bir davada değerlendirilecek hususlardır.
Ayrıca, dava konusu genel kurul kararının davalı şirketin ortakları arasındaki boşanma davasının sonucunda alınmış olması kararın iptali gerekçesi olamaz.
Bu gerekçelerle; HMK.353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği kanaatine varıldığından, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak işin esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, sonuç olarak davanın reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 13/10/2016 tarih 2015/149 E. 2016/838 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın REDDİNE,
2-a-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından harcanan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3- Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 31,40 TL istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından harcanan 85,70 TL istinaf başvuru harcı ve 30,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 115,70 TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
6-Dosyanın, kesinleşme sonrası kararı veren ilk derece mahkemesine iadesine dair;
HMK 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/04/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.