Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/878 E. 2018/192 K. 02.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/872
KARAR NO : 2018/150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2017
NUMARASI : 2014/1083 2017/514
DAVANIN KONUSU : Şirket Hisse Devri Alacağı- Tahsili İçin İtirazın İptali
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’nın dava dışı …. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, İstanbul .. Noterliğince 05/11/2012 tarihinde tanzim edilen, … yevmiye nolu vekaletname ile şirketteki hisselerinin tamamını veya bir kısmını devretmek üzere davalılardan …’ü vekil tayin ettiğini, davalılardan …’ün İstanbul .. Noterliğinin 26/12/2012 tanzim tarihli,.. yevmiye nolu limited şirket hisse devir sözleşmesiyle müvekkilinin şirketteki hisselerinin tamamını diğer davalı …’e 272.500,00 TL bedel mukabilinde devir ve temlik ettiğini, davalıların müvekkiline hisse devir bedellerini ödemediklerini, bunun üzerine Eyüp …Noterliğinin 08/05/2013 tanzim tarihli, .. yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ettiğini, ihtarnamede, tebliğden itibaren 7 gün içerisinde devir bedelinin ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı hususlarının ihtar edildiğini, iş bu ihtarnameye rağmen davalıların herhangi bir ödeme yapmaması üzerine 272.500,00 TL asıl alacak ve 728,56 TL işlemiş reeskont faizi olmak üzere toplam 273.228,56 TL’ üzerinden davalılar aleyhine Küçükçekmece … icra Müdürlüğü nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, davalıların icra takibine itirazı üzerine Küçükçekmece .. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/433 E. sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bilirkişi raporu ile haklı oldukları sabit olmasına rağmen mahkemece alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin hisse satış bedelini alamadığını, bu sebeple davalılar tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili savunmasında; davacının iddiasının hisse bedelinin ödenmediğine dair olması sebebiyle davanın sadece müvekkillerinden …’e yöneltilmesi gerektiğini, ileri sürülen iddia ve belgelerin İİK’nın 67. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, şirkete ait ticari defter, kayıt ve belgeler incelendiğinde davacının iddiasında haksız olduğunun ortaya çıkacağını, uyuşmazlık konusu alacağın tarafların ortağı oldukları … Ltd. Şti. ‘nin reel olmayan sermaye artışından kaynaklandığını, ilgili şirketin Maliye tarafından sürekli incelemeye alınan ve vergi cezalarına maruz kalan bir şirket olduğunu, şirket ortaklarının almış oldukları karar ile vergi cezalarından korunmak ve ihalelere girmeye engel olan koddan kurtulmak amacıyla 5811 sayılı ve 6111 sayılı kanunlar kapsamında zaruri olarak sermaye artışına gitmek zorunda kaldıklarını, arttırılan sermaye tutarına ulaşılmak için de şirket hesabına para yatırma ve çekme yöntemi kullanıldığını, hissenin devir tarihinde şirketin bir malvarlığının bulunmadığını, şirket hissesini devralan Sadettin Türk ve vekaleten devralan …’ün banka hareketleri incelendiğinde hisse devrinin reel olmadığını, şirket defterleri incelendiğinde de bu durumun anlaşılacağını, davacının aslında şirket gelirlerindeki düşme ile şirkete gelen vergi ve SSK cezalarından korunmak amacıyla ortaklıktan ayrılmak istediğini ve yapılan hisse devri ile ortaklıktan ayrıldığını, devir işleminin üzerinden 6 ay gibi bir süre geçmesine rağmen davacının hisse bedeli konusunda bir talebi olmadığını, şirketin yeniden ekonomik hayata dönmesi sebebiyle davacının haksız kazanç elde etmeye çalıştığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; davacı, dava dışı … Ltd. Şti.’nde bulunan hisselerinin devri için davalı …’e vekaletname verdiği, davacının vekili … şirketteki davacıya ait hisseleri noter hisse devir sözleşmesi ile diğer davalıya 272.500,00 TL bedel ile devir ve temlik ettiği, hisse bedelinin ödenmemesi üzerine davalılara ihtarname gönderildiği, akabinde davalılar aleyhine icra takibi yapıldığı, davalılar, devir sözleşmesine konu hisselerin sözleşmede belirlenen bedelinin gerçeği yansıtmadığını, nominal bedel olduğunu iddia ettikleri, dava dışı şirketin 2008 ve 2009 yıllarında sermaye artışı yaptığı, artışların tahsilat belgesinin bulunmadığı, davalılar devir sözleşmesinde yer alan bedelin gerçek olmadığı iddiasında bulunmuşlarsa da muvazaa iddiasının yazılı delil ile ispatlanamadığı, hisse devir sözleşmesinde asıl borçlunun davalı … olduğu, diğer davalı …’ün temsilci sıfatıyla … adına ve hesabına işlem yaptığı, davalı …’ün hisse devir bedeli yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, borçtan davalı …’ün sorumlu olduğu gerekçesiyle icra takibinin iptali ile takibin … açısından asıl alacak ve faiz yönünden devamına, davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, alacağın likit olması gerekçesiyle davalının %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermiştir.
Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Cevap dilekçesinde bildirdikleri delillerin toplanıp değerlendirilmediğini, usuli işlemlerde eksiklik bulunduğunu, bilirkişi tarafından dosyadaki delilerin yeteri kadar incelenmediğini, raporda uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiği belirtilmesine rağmen bu hususun karşılanmadığını,
Davacı tarafından iddia edilen alacağın, dava dışı şirketin reel olmayan nominal sermaye artışından kaynaklandığını, vergi cezaları ve diğer yasaklardan kurtulmak için 5811 ve 6111 Sayılı Kanunlardan faydalandıklarını,
2009 yılı banka hesaplarında 395.000,00 TL ödeme tespit edilmediğini, sermaye artışının fiktif olduğunu, davalı … yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş ise de vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı …, dava dışı şirketteki hisselerinin bir kısmını veya tamamını dilediği kimseye ve dilediği bedelle devretme konusunda davalı …’ü İstanbul 5. Noterliğince 05/11/2012 tanzim tarihli, 15046 yevmiye numaralı vakeletname ile vekil tayin etmiştir.
İstanbul .. Noterliğinin 26/12/2012 tanzim tarihli, … yevmiye nolu limited şirket hisse devri sözleşmesi ile davalı … davacıya vekaleten davalı …’e davacının şirketteki hisselerini 272.500,00 TL bedelle devir ve temlik etmiştir. Hisse devir sözleşmesinde devir bedelinin davalı … tarafından diğer davalı …’e nakden ve tamamen verildiği beyan edilmiş, devir sözleşmesi her iki davalı tarafından imzalanmıştır.
Devir bedeli ödenmediği gerekçesiyle davacı … davalılara Eyüp .. Noterliğince .. yevmiye nolu ihtarnameyi göndermiş, ihtarname muhataplarına tebliğ edilmiş, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalılar aleyhine icra takibi yapılmıştır.
Dava, hisse devir sözleşmesinde belirtilen bedelin davacıya ödenmediği gerekçesiyle davacı tarafından İİK 67.maddesi gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davalılar, iddia edilen alacağın reel olmayan nominal sermaye artışından kaynaklandığını, davacının vergi cezalarından kurtulmak için hisseleri devrettiğini, hisselerin gerçek değerinin sözleşmede yazan bedel olmadığını belirterek aslında davacının hiç bir alacağının bulunmadığını savunmuşlardır. Herhangi bir ödeme savunması yapılmamıştır.
Davalı … vekaleten şirket hisselerini diğer davalı …’e devrettmiş, devir sözleşmesi satıcının vekili … ile diğer davalı alıcı .. tarafından imzalanmıştır. Hisse devir sözleşmesi yazılı olarak yapıldığına göre, bu yazılı sözleşmeyi hükümden düşürecek anlaşmaların ve muvazaalı işlem savunmalarının HMK’nın 201.maddesi uyarınca yazılı delillerle kanıtlanması gerekir. Davalı taraf, satış sözleşmesini hükümden düşürecek bir kanıt sunmamış olup, taraflar arasında hisse satış sözleşmesinin bulunduğunu ve sözleşmede kararlaştırılan bedelin davacının alacağı olduğunu kabul etmek gerekir. Hisse devir sözleşmesinde bedelin alındığı yazılı ise de davalılar böyle bir ödemenin yapılmadığını ikrar etmektedir. Bu ikrar, devir sözleşmesindeki ödeme kaydını hükümden düşürecek niteliktedir.
Bu hukuki gerekçeye göre, hisseleri satınalan davalı …, hisse devir bedelinden sorumlu olup bu davalı hakkında ilk derece mahkemesince verilen kabul kararı isabetlidir.
Diğer davalı …, davacının vekili olarak olayda yer almıştır. TBK 502 vd. maddelerinde, vekalet sözleşmesi hükümleri yer almaktadır. TBK 502/1.maddesi, ” vekalet sözleşmesi, vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. ”
508/1.maddesi, ” vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür ” düzenlemelerini içermektedir. Buna göre, vekil vekalet verenin talebi doğrultusunda ve vekaletin kapsamı içerisinde yaptığı işler sonucu elde ettiklerini asile vermekle yükümlüdür.
Hisse devir sözleşmesinde, açıkça ”devir bedelini nakden ve tamamen aldım” ve ”devir bedelini kendisine nakden ve tamamen ödedim. ” ifadeleri yer alsa da dosyadaki tüm belge ve delillerden davalı …’ün devir bedelini vekil olan …’e ödemediği anlaşılmaktadır. İstinaf başvuru dilekçesinde de hisse devir sözleşmesinde belirlenen devir bedelini davacıya veya davacının vekili …’e ödediğine yönelik bir beyanı bulunmamaktadır. Bu durumda davalı …’ün satış bedelini almamış olması nedeniyle müvekkiline teslim borcu doğmamıştır. Eldeki dava vekil aleyhine açılmış bir tazminat davası olmayıp, hisse satış bedelinin tahsili talebidir. Değerlendirme taleple sınırlı yapılmıştır. Bu durumda, Davalı … Yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davada sım bedeli talep edildiğine, vekilin sorumluluğu hükümlerine dayanılmadığına ve …’ün satım sözleşmesinin tarafı olmamasına göre, davalı … hakkındaki dava husumet yönünden reddedilmekle, bu davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Bakiye 14.029,58 TL nispi istinaf karar harcının davalı …’den tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından, istinaf yargılaması için avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.