Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/876 E. 2018/295 K. 26.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/876
KARAR NO : 2018/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2017
NUMARASI : 2015/1363 Esas – 2017/425 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihraç edeceği kumaşların nakliyesi için davalı firma ile anlaştıklarını, sevk fişi ile davalı firmaya malların teslim edildiğini, malları teslim alan davalı firma yedinde iken teslim edilmiş olan malların bir kısmı olan “37 rulo 1936 metre kumaş” ın çalındığını, çalınan kumaşın değerinin metre/5.20 Sterlin, toplam değerinin ise teslim tarihi olan 15/05/2015 itibariyle toplam 41.142,63 TL olduğunu, davalı firmaya başvurulduğunu, davalı firmanın da durumu sigortasına iletildiğini, bu yolla davalı firmanın davacıya 19.649,00 TL’lik bir ödeme yapıldığını, müvekkilinin zararının 41.142,63 TL iken, tazmin ettiği miktar 19.649,00 TL olması nedeniyle, davalı firmaya öncelikle Bursa 10. Noterliğinin 09/07/2015 tarih ve 027079 yevmiye sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, ihtarnamenin 14/07/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, bakiye 21.423,63 TL’lik farkın ödenmesini istediklerini, davalı firmanın Bursa .. Noterliğinin 15/07/2015 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarında bu talebi kabul etmediğini bildirdiğini, bunun üzerine yasal işlem başlatılmak zorunda kalındığını ve Bursa … İcra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak davalı firmanın hiçbir gerekçe göstermeksizin itiraz ederek takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, meydana gelen hırsızlık olayında davalının tazmin sorumluluğu olduğunu belirterek icra takibine vaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davacının davasını hangi hukuki sebeplere dayandırdığını açıklamadığını, dava dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nun hükümlerine uygun olmadığını, davacı HMK’nun 121.md. Hükmüne aykırı olarak dava dilekçesinde sözünü ettiği belgeleri de taraflarına tebliğ edilmediğini, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddi gerektirdiğini, taşıma konusu kumaş emtiasının bir kısım mücbir sebep nedeniyle zayi olduğunu, müvekkilinin yaşanan hırsızlık olayından ötürü hiçbir sorumluğu bulunmadığından davanın reddi gerektirdiğini, İstanbul/Hadımköy’e şoför … himayesinde bulunan …’ın maliki olduğu … plaka nolu çekici ve … plaka nolu dorse ile nakliyesi için, …/…Nakliye ile Taşıma Sözleşmesi yapıldığını, anlaşma uyarınca, taşıma konusu malların 15/05/2015 akşamı 23:00 sularında yola çıkıldığını, … isimli şoförün söz konusu kumaş emtiasını, … A.Ş’ye teslim etmeden evvel 16/05/2015 günü 04:30 sularında aracı İstanbul Hadımköy yolu üzerinde bulunan Shell İstasyonunun az ilerisine park ederek beklemeye başladığını, söz konusu hırsızlık olayının da bu esnada gerçekleştiğini, araç içerisinden 37 top kumaş emtiasının çalındığını, taşıyıcının mücbir sebepten kaynaklanan durumlarda hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilin sorumluluğunu hiçbir biçimde kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için aksi düşünüldüğünde, taşıyıcının sınırlı sorumluluğu ilkesine göre hareket edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun hiçbir biçimde kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için aksi düşünüldüğünde, tazminat hesabında taşıma konusu malın fatura değerinin değil piyasa değerini dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerektirdiğini, müvekkili şiketin iştigal mevzuu gereği taşımak üzere kabul ettiği emtia taşımalarına ait gerçekleşecek rizikolara karşı Yurtiçi Taşıyıcı mali Mesuliyet Sigontası yaptırmış olup, ekli sigorta poliçesi uyarınca davanın ..Sigırta A.Ş’ye ihbarını talep ettiklerini, … ve araç şoförü …’a davanın ihbarını talep ettiklerini, davanın esasına girilmeden HMK hükümlerine uygun olmayan dava dilekçesinin yok hükmünde sayılarak davanın usulden reddini, davanın husumet yönünden inceleme yapılarak davanın husumet yönünden reddine, haksız davanın esastan da reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi kararında; “Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, alacaklısının …Ltd.Şti olduğu, borçlusunun …Ltd Şti olduğu, borçlu hakkında 21.423,63 T.L asıl alacak ve 285,26 T.L işlemiş faiz alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlunun süresinde borca itiraz neticesinde İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği işbu itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır. Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı ile davalı arasında davacı şirket tarafından ihraç edilen kumaşların taşınması hususunda anlaşma yapıldığı, alt taşıyıcı durumunda olan …’a ait çekici ve dorsenin içerisinden bir kısmı olan 37 rulo 1936 metre kumaşın çalındığı, sigorta şirketi tarafından zarar miktarı olarak 19.649T.L bir ödeme yapıldığı ,bakiye zarar olduğundan bahisle icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.Tüm bilgi ve belgeler toplandıktan sonra dosya konusunda uzman bir tekstil mühendisi bilirkişi ve sigorta hukuku alanında uzman bir bilirkişiye tevdii edilmiş, mahkememizce de yeterli bulunan bilimsel denetlenebilir ve gerekçeli bilirkişi raporuna göre; somut olayda çalındığı belirtilen emtia incelendiğinde kısmi ziyanın söz konusu olduğu, kısmi ziya durumunda çalınan malın değeri üzerinden hesaplamaya gidildiği, emtiayı taşıyan davalının kusursuz sorumluluk ilkesi gereği zarardan mesül olduğu, taşıyıcının taşeron firmaya eşyayı taşıtması esnasında araç içinde uyuması esnasında kilidin kırılarak malın çalınmasından TTK 876.maddesi kapsamında olayın değerlendirilmesi gerektiği, TTK 882. maddesi gereğince sorumluluk sınırları başlığı altında özel çekme hakkı getirildiği, hesaplanan tazminatın taşıma konusu eşyanın net olmayan ağırlığının her bir kilogram için 8.33 özel çekme hakkını karşılayan tutar ile sınırlı olduğu, TTK 882/4.fıkrası uyarınca ÖÇH eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarih olan 15.05.2015 tarihli TCMB satış kuru üzerinden hesaplanması gerektiği bu doğrultuda taşıyıcının sorumluluk üst sınırının 19.899,24 T.L olduğu, davacının davalının sigorta şirketinden tahsil ettiği 19.649 T.L düşüdüğünde bakiye alacağın 250,24 T.L olacağı anlaşılmakla bu şeklilde davacının davasında kısmen haklı olduğu kanaati ile davanın (250,24 TL asıl alacak ve ferileri yönünden) kısmen kabulüne, her ne kadar davacı taraf icra inkar tazminatı talep etmişse de, dava konusu alacak likit olmadığından yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine, davalı taraf kötüniyet tazminatı talep etmiş olmakla, takibin yapılmasında davacı – alacaklının haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Dava dilekçesindeki aynen tekrarla, ilk derece mahkemesinin aldığı bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, bilirkişilerin TTK.’nın 880.maddesine göre değerlendirme yapıp davacının izni ve muvafakati olmaksızın davalı tarafından malların üçüncü bir kişiye teslim edilerek zararın meydana getirildiği noktasının gözden kaçırıldığını, müvekkilinin malı taşıyan ve hırsızlık olayına sebebiyet veren kişiyle arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, bu nedenle TTK.’nın 880.vd.maddeleri hükümlerine göre değerlendirme yapılarak davalının sorumluluğunun sınırlandırılmasının haksız olduğunu, çünkü davalının ağır kusurlu olup kendi eylemi nedeniyle ve ağır kusuruyla oluşan zarardan sınırlı sorumluluk hükümlerine dayanamayacağını, gerekli tedbirleri almayan malın çalışmasına sebebiyet veren taşıyıcı hakkında TTK.’nın 880.vd.maddelerine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, TBK.’nın 49.vd.maddelerine göre herhangi bir sınırlama olmaksızın gerçek zararın belirlenmesinin gerektiğini, işin alt taşıyıcıya verilmesi konusunda müvekkilinin rızasının bulunmadığını,
Bilirkişi kök ve ek raporlarında hatalı değerlendirme yapıldığını, müvekkilinin adeta cezalandırıldığını, davalının eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak niteliğinde olup herhangi bir sınırlama olmaksızın gerçek zarardan sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin davanın reddedilen bölümüyle ilgili kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, yurt içi kara yoluyla taşıma sırasında meydana gelen hasar bedelinin taşıyıcıdan tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır. Yurt içi taşıma olması nedeniyle olayda TTK.hükümlerinin uygulanması gerekir.
Taraflar arasında taşıma sözleşme ilişkisinin bulunduğu ihtilafsızdır. Sözleşmeye göre davacıya ait emtianın Bursa’dan İstanbul’daki lojistik firmasına taşınması işini davalı taşıyıcının üstlendiği tartışmasızdır. Bu kumaş emtiasının nakli sırasında, davalının fiili taşıyıcı olarak bulduğu araç sürücüsünün İstanbul girişinde benzin istasyonu yakınındaki boş arsaya park edip çekici içinde uyuduğu sırada dorsenin kilidinin kırılarak ve brandasının kesilerek bir kısım kumaş emtiasının çalındığı anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince TTK.’nın 882.maddesi uyarınca kg başına 8,33 ÖÇH esasına göre sınırlı sorumluluk ilkesi esas alınarak taşıyıcının sorumluluğunun üst sınırı belirlenmiş, buna göre davanın kısmen kabulüne, üst sınırı aşan miktar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş ve davanın reddedilen bölümü yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının ağır kusurlu davranışları nedeniyle sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanamayacağını, davalının gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, iddia etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
HMK.’nın 355.maddesi uyarınca istinaf incelemesi istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı vekili HMK.’nın 357.maddesi uyarınca, ilk derece yargılamasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğini, davacının istinaf dilekçesinde sözü edilen sebepleri ilk derece mahkemesinde ileri sürmediğini belirterek istinaf talebine karşı çıkmıştır. Oysa davacı, dava dilekçesinde zararın tamamını istediklerini beyan etmiştir. Ayrıca cevaba cevap dilekçesinde, çalınan malların güvenli olmayan bir yerde yapılan duraklama esnasında çalınmış olması nedeniyle taşıyıcının sorumsuzluğundan söz edilemeyeceğini belirtmiş, zararın tamamını istemiştir. Yine davacı vekili 16.01.2015 tarihli dilekçesinde, aynı beyanı tekrarlamış, bilirkişi raporuna itirazlarını içeren 08.12.2016 tarihli dilekçesinde, davalının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanamayacağını, çünkü ağır kusurlu olduğu belirtmiştir.
Olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak ise mahkemeye aittir. HMK.’nın 33.maddesi uyarınca hakim, Türk hukukunu resen uygular o halde davacı, zararın tamamını istediğine ve davalının ağır kusurlu davrandığını iddia ettiğine göre TTK.’nın 886.maddesi uyarınca, davalının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanma hakkının bulunup bulunmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerekir.
TTK.’nın 886.maddesi uyarınca, “Zarara kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879.maddede belirtilen kişiler, bu kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz”.
Bu durumda somut olayın oluş şeklinin, bu yasal düzenlemeye göre değerlendirilmesi gerekir. Dosya kapsamına göre TIR şoförünün boş bir arsada çekicide uyurken dorsenin kilidi kırılarak ve brandası kesilerek hırsızlığın yapıldığı anlaşılmaktadır. Olay yeri inceleme tutanağında belirtildiği üzere TIR dorsesinin üstü ve yanları tentelidir. Tente kesilmiş, kapı kilidi kırılmıştır. Taşıyıcı taşıma işini yaparken özenli davranmalıdır. Hırsızlık ihtimalinin yüksek olduğu, güvenlik önlemlerinin bulunmadığı boş bir arsada aracın park edilmiş olması, TTK.’nın 886.maddesi anlamında pervasızca ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir davranış olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle davalı, sınırlı sorumluluk ilkelerinden yararlanma hakkını yitirmiş kabul edilmelidir. Davacının bu konudaki istinaf talebi haklı bulunmuştur (Yargıtay 11.HD.’nin 2016/5629 E.-2017/4303 K.sayılı, 13.09.2017 tarihli emsal kararı).
TTK.’nın 879.maddesi uyarınca taşıyan kendi adamlarının veya taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin kusurlarından kendi kusuru gibi sorumludur. Bu nedenle davalının zarardan sorumlu olmadığına dair savunmaları yerinde görülmemiştir.
TTK.’nın 880.maddesi uyarınca zararın ne şekilde hesaplanacağı belirtilmiştir. Bilirkişi kurulu çalınan emtianın rayiç değerini (piyasa değerini) 31.092,16 TL olarak hesaplamıştır. Bu nedenle değer hesaplamaya esas alınmalıdır. Davacının zararı olan 31.092,16 TL den, davalı tarafın sigortasından alınmak suretiyle davacıya ödenen 19.649,00 TL nin düşülmesi sonucu davacının bakiye alacağının 11.443,16 TL olduğu hesaplanmaktadır. Davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın bu yönden hukuka aykırı olduğu, davacının istinaf talebinin bu yönden kısmen haklı olduğu kabul edilmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle HMK.’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın kısmen kabulü ile Bursa 9.İcra Müdürlüğünün 2015/10286 Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafça yöneltilmiş olan itirazın İİK.’nın 67/1.maddesi uyarınca kısmen iptali ile takibin 11.443,16 TL asıl alacağın, icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve yıllık %9 oranını aşmamak kaydıyla TCMB avans faiz oranlarına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına,
Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
2-Alacak likit olmayıp yargılama ile belirlendiğinden yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davanın reddedilen bölümü için davacının kötü niyetli olduğu sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 781,68 TL harçtan peşin alınan 365,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 415,81 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
5-a)Davacı tarafça harcanan 924,30 TL posta ve bilirkişi masrafından ibaret yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre belirlenen 493,70 TL’lik bölümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
b)Davacı tarafından peşin yatırılmış olan 365,87 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini avukatla temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesindeki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davanın reddedilen bölümü için avukatlık asgari ücret tarifesindeki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde davacıya iadesine,
9-Davacı tarafça istinaf aşamasında harcanan 28,00 TL posta tebligat gideri ve 85,70 TL başvuru harcı gideri olmak üzere toplam 113,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
10-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
11-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/03/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : Dava konusunun değerine göre HMK.’nın 362/1.a.maddesi uyarınca karar kesindir.