Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/843 E. 2018/224 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/843
KARAR NO : 2018/224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2017
NUMARASI : 2016/306 Esas – 2017/347 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde ; müvekkilinin dava dışı tasfiye halindeki … A.Ş.’den 3.448,00-USD alacağı bulunmakta iken, bu alacağı 17.01.2014 tarihli temlik sözleşmesi ile davalı şirkete temlik edildiğini, davalı şirketin temlik sözleşmesine konu alacağı taksitle ödeyeceğini taahhüt ettiğini, taksitlerin 9 aylık bölümünü ödediğini, bunun da 900 USD’ye tekabül ettiğini, ödenmeyen taksitlerin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı şirketin haksız olarak takibe itiraz ettiğini, itirazın kaldırılması için İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/461 E.sayılı davasını açtıklarını, davanın ret ile sonuçlandığını, bu nedenle iş bu alacak davasını açtıklarını belirterek sonuçta, 2.584,00 USD karşılığı 7.440,16 TL alacağın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; dava konusu alacağın hukuken henüz talep edilebilir nitelikte olmadığını, sözleşme başlığında alacağın temliki ibaresi geçmesine rağmen, alacaklının değişmemesi, tam eksine borçlunun değişmesi nedeniyle alacağın temliki değil borcun naklinin söz konusu olduğunu, borcu nakleden … A.Ş.’nin tasfiye sürecinin devam ettidiğini, davacının, katılım hesabı sahibinin tasfiye sonucunu beklemeden icra takibi başlatması, dava açması gibi yollarla talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığını, bu sebeple Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/5489 E, 2015/22 K. Sayılı kararlarının emsal olabileceğini beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; “Davalı tarafça sözleşmenin konusunun, alacağın devri değil borcun üstlenilmesi olduğu savunmasında bulunulmuş ise de, sözleşmenin imzalandığı 17/11/2011 tarihinden itibaren, davacının banka hesabına 04/07/2012 – 13/02/2013 tarihleri arasında 800 USD ve 28/11/2013 tarihinde 100 USD olmak üzere toplam 900 USD ödeme yapılmış, banka kayıtları ile ödeme hususu sabit olup, mahkememizce mali müşavir bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılmasına karar verilmiş, ticari defter ve kayıtların sunulması, aksi takdirde ibrazdan ve ticari defterlere delil olarak dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağı davalı tarafa ihtar olunmuş ise de, her hangi bir ibrazda bulunulamamış olmakla, davalı tarafın ibrazdan ve ticari defterlere delil olarak dayanmaktan vazgeçilmiş sayıldığına karar verilmiş, davalı şirket ibrazda bulunmamasına karşılık miktarda mutabakat olduğu savunmasında bulunmuş ise de, miktarda mutabakat olmasının uyuşmazlığın çözümünde önemli olmadığı ve ispat yükü kendisinde olmasına rağmen alacağın temlik tarihinde davalının malvarlığına geçip geçmediği husununun yani taraflarına temlik edilen bir alacak olmadığı savunmasını ispat edemediği kanaatine varılmış, bunun yanı sıra davalı tarafça davacıya yapılan ödemenin alacağın kendisine temlik edildiğinin ve malvarlığına geçtiğinin kabulü, diğer bir deyişle borcun kabulü anlamına geldiği, bu durumda …Kurumu A.Ş.’nin tasfiye halinde olmasının ve tasfiye sonucunun beklenmesinde hukuki bir yarar olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Davaya konu alacağın henüz talep edilebilir hale gelmediğini, sözleşme başlığında alacağın temliki denilse de, alacağın temliki değil borcun naklinin (yüklenilmesinin) söz konusu olduğunu, burada borçlunun değişmesinin söz konusu olduğunu, … Kurumu A.Ş.’nin borçlu sıfatının ortadan kalktığını, bu borcu müvekkilinin üstlendiğini,
Borcun nakli söz konusu olduğundan, sözleşmenin niteliği gereği, borcu devralan yeni borçlu davalı şirketin, eski borçlunun davacı alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri ileri sürme hakkının bulunduğunu,
… Kurumu A.Ş.hakkındaki tasfiye sürecinin devam etmekte olup kâr zarar hesabının neticelenmediği, tasfiye süreci devam ederken alacak talep edilmesinin mümkün olmadığını, çünkü tasfiye sonunda dava konusu alacağın muaccel olacağını,
Davanın erken (zamansız) açılmış bir dava olması nedeniyle reddi gerektiğini, emsal olarak sundukları kararların da bu savunmayı doğruladığını belirterek,
İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan alacağın temliki sözlemesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK.’nın 355.maddesi uyarınca istinaf incelemesi istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı vekili taraflar arasındaki sözleşmenin alacağın temliki değil borcun nakli sözleşmesi olduğunu savunmaktadır. Taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olarak 17.01.2011 tarihli “Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin içeriği incelendiğinde; davacının dava dışı İhlas Finans Kurumundan olan 3.448 USD alacağını davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bu temlik karşılığında davalının davacıya 18 taksitte toplam 3.448 USD ödemeyi taahhüt ettiği, taksitlerin 28.06.2012 tarihinde başlayıp 28.11.2013 tarihinde sona erdiği, aylık 190 USD ödeme kararlaştırıldığı, son taksidin 218 USD olduğu anlaşılmaktadır.
Temlik tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.’nın 162.maddesi uyarınca, kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak men edilmiş olmadıkça borçlunun rızasını almaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Aynı Yasa’nın 163.maddesi uyarınca temlik sözleşmesinin yazılı yapılması gerekir.
Aynı Yasa’nın 173.maddesinde borcun nakli düzenlenmiş olup bir borçluya karşı yapılan, borcun nakli taahhüdü, müteahhidi ya borcu tebliğ etmek yahut alacaklının rızasını istihsal ederek borcu üzerine almak suretiyle borçlunun beraetini tahsile mecbur eder.
Bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere borcun nakli sözleşmesi borçlu ile borcu üstlenen arasında yapılır ve alacaklının rızası alınır. Olayımızda davalı borçlu ile sözleşme yapmamış olduğundan, borcun nakli sözleşmesi bulunduğuna dair savunmaya itibar edilemez. Taraflar arasında imzalanan sözleşme niteliği itibariyle alacağın temliki sözleşmesidir. Bu nedenle davalı vekilinin bu hukuki gerekçeyle yaptığı istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında yapılan temlik sözleşmesinde davalı tarafından temlik alınan alacağın bedelinin, alacaklıya geri ödenmesine ilişkin takvim mevcuttur. Ödemelerin dava dışı Finans Kurumunun tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasında yapılan temlik sözleşmesi geçerli olup ilk derece mahkemesi kararı yerindedir.
Temlik sözleşmesinde her bir taksitin hangi tarihte ödeneceği belirlendiğinden, davalının temerrüde düşmesi için ihtara gerek yoktur. Davalı vekilinin alacağın muaccel olmadığı yönündeki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Açıklanan bu gerekçelerle HMK.’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 381,18 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08/03/2017