Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/830 E. 2018/161 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/830
KARAR NO : 2018/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2017
NUMARASI : 2015/646 Esas – 2017/351 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’a teslim edilmek üzere davalının kardeşi Kadir Dayan’a 16/11/2011 tarihinde 50.000,00-TL’lik müşteri çekinin teslim edildiğini, bu çekin bankadan tahsil edildiğini, bugüne kadar 10.000,00-TL’nin müvekkiline ödendiğini, kalan kısmın ödenmediğini, davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu belirterek, İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün .. esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı tarafından esasa cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı vekili, duruşmadaki beyanında, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, senedin ön yüzündeki kişiler ile arka yüzünde yazılı olan kişilerin farklı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince; toplanan delillere göre, takibe konu senette borcun 50.000 TL olduğunun belirtildiği, davalının isim ve imzasının bulunduğu, duruşma sırasında beyanı alınan davalının bu belgedeki isim ve imzayı kabul ettiği, borcun ödendiğinin ispatlanmadığı, takibin 40.000,00 TL alacak üzerinden yapıldığı, bu miktar üzerinden davanın kabulünün gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul .. İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyasında itirazın 40,000,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktar için devamına, takip tarihinden itibaren %9’u aşmamak kaydıyla yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf dava dilekçesinde bir adet cari hesap tablosundan söz ederek, 16.11.2011 tarihinde müvekkilin kardeşi …’a 50.000 TL değerinde bir adet müşteri çeki teslim edildiğini ve bu çekin de müvekkil tarafından bankadan tahsil edildiğini belirttiğini, ancak söz konusu çekin bedeli müvekkil tarafından değil, dava dışı … tarafından tahsil edildiğini,öte yandan aslında davacı tarafından müvekkiline verildiği ve müvekkil tarafından bankadan tahsil olunduğu iddia edilen çekin, dava dışı üçüncü kişi olan ve bononun da keşidecisi olan kişi olması dahi davacı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine bir ilamsız icra takibine giriştiğini gösterdiğini, söz konusu müşteri çekini alanın … olduğunu, bu çeki tahsil edenin ise …. olduğunu, yine söz konusu bononun keşidecisinin …., lehtarının ise … olduğunu, bu hususlar göz önüne alındığında söz konusu işlemlerle müvekkili arasında bir ilişki olmadığını, müvekkili tarafından söz konusu bononun arka yüzüne yazılan “borcum 50.000 TL” ibaresinin açıklamasını ise müvekkil tarafından, dinlenilmiş olduğu 07.03.2017 tarihli 7 numaralı celsede, söz konusu yazının ve imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, ancak davacı tarafın iddia etmiş olduğu üzere müvekkil tarafından söz konusu borç kabul edilmediğini, müvekkilince mahkeme huzurunda dile getirmiş olduğu samimi beyanlarından anlaşılacağı üzere, müvekkili …’ın haksız ve kötü niyetli davacı ile dava dışı … ile olan ticari ilişkinin her aşamasına şahit olduğunu, söz konusu beyanlarında da borcun kendisine ait olmadığını, …..’a ait olduğunu, söz konusu yazının ise ….’nın 50.000 TL borçlu olduğunu açıkça belirttiğini, yani takibe konu olan ve bononun arka yüzünden ibaret belgede yazılı ifade müvekkili tarafından, ….’nın borcunu göstermek için yazıldığını, davacı tarafın ise çekin verildiği ve çekin bedelini de bankadan bizzat tahsil eden …..’dan bu parayı tahsil edemeyeceğini anladığını ve bu kez müvekkilden haksız olarak bu parayı tahsil edebilme gayesi ile harekete geçtiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinde özetle, davalı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkilinin, davalıya teslim edilmek üzere, davalının kardeşi….. isimli şahsa 16.11.2011 tarihinde 50.000,00 TL’lik müşteri çekini verdiğini, davalının bu bedeli geri ödemek üzere çeki aldığını, verilen çeklerin bankadan tahsil edildiğini, davalının 50.000,00 TL davacıya borçlu olduğuna dair senet imzaladığını, davalının bugüne kadar 10.000,00 TL ödeme yapıp kalan 40.000,00 TL’yi ödememesi üzerine davalı aleyhine ilamsız icra takibine giriştiğini iddia etmektedir.
Davalı mahkeme huzurundaki isticvap beyanında, İstanbul Bayrampaşa Meyve Sebze Halinde ambarcılık yaptığını, nakliye işi de yaptığını, takip dayanağı olan belgedeki imzanın ve “Borcum 50.000,00 TL” yazısının kendisine ait olduğunu, ancak davacıya borcunun bulunmadığını, bu yazının olduğu belgenin ön yüzünün bono niteliğinde olup, senedin ödeyecek kısmında ismi yazılı …’ın davacıdan aldığı çek karşılığında davacıya borcunun bulunduğunu, kendisinin de senedin arkasını …’ın borcu olduğuna ilişkin yazarak imzaladığını ve senedi davacıya teslim ettiğini, senedin arka kısmında yazılı olduğu şekilde 2.500,00 TL ödeme yapmadığını, ayrıca 7.500,00 TL’yi de kendisinin ödemediğini, borcun .. ..’a ait olduğunu beyan etmiştir.
Davacı isticvap beyanında, davalının talep etmesi üzerine borç amaçlı olarak 50.000,00 TL’lik çeki verdiğini, bu çeke karşılık 60.000,00 TL tutarlı 28.02.2012 ödeme tarihli senedi davalı …’ın davacı adına alıp çeke karşılık verdiği bu senedi tahsil edemediğini, davalının 2.500,00 TL ve 7.500,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL ödeme yaptığını, senedin arkasına borç ikrarı içeren yazıyı davalının yazdığını belirtmiştir.
Davacı aşamalardaki beyanlarında, müşteri çekini davalıya borç olarak verdiğini, bononun arkasında davalının açık borç ikrarının bulunduğunu, davalının 16.11.2011 tarihinde davacıyı arayarak 50.000,00 TL’ye ihtiyaçlarının olduğunu söylediğini, müvekkilinin de nakit bulunmadığından çek vermeyi teklif ettiğini, davalının bunu kabul etmesi üzerine 50.000,00 TL lik çeki davalıyla birlikte çalışan kardeşi ..’a verdiğini, …’dan dosyada örneği bulunan müstahsil para makbuzunu imzalatarak aldıklarını, buna göre çekin davalının kardeşine verildiğinin sabit olduğunu, kendisinin davalıya borç verdiğini, …’a borç vermediğini, bu senedi davacıya davalının verdiğini, zaten bunu davalının duruşmadaki beyanında ikrar ettiğini ileri sürmüştür.
İcra takip dosyasının yapılan incelemesinde, takibin dayanağının bono olmayıp, bononun arkasında borç ikrarı içeren kayıt olduğu anlaşılmıştır. Takip dayanağı olan bu belgede, davalı …’ın 50.000,00 TL’lik borç ikrarı yer almaktadır. Davalı “Borcum 50.000,00 TL” ibaresini yazdığını ve bu belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiştir. Davalı taraf senetteki ciro silsilesinin bozuk olduğunu savunmuş ise de, davacının takibi, bonoya dayalı olmayıp takibe konu edilmeyen bononun arka tarafına yazılmış adi borç ikrarına dayanmaktadır. Bu bononun davalı tarafından davacıya verildiği ihtilafsızdır. Yine borç ikrarı yazısının davalı tarafından yazıldığı da ihtilafsızdır. Bu nedenle bonodaki ciro silsilesinin bozuk olduğu savunmasının dinlenme yeri yoktur. Davalı taraf borcun kendisine değil ….’a ait olduğunu beyan etmiş ise de, bu bonoyu neden kendisinin davacıya verdiğini ve bononun arkasını kendisi imzalayarak borç ikrarında bulunduğunu açıklayamamıştır. Davalının beyanı açık bir borç ikrarıdır. Yine davalı 07.03.2017 tarihli isticvap beyanında hem “Borcum 50.000,00 TL” yazısının hem de “05.05.2011 2500” yazısının kendisine ait olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda davalı 2.500,00 TL kısmi ödemeyi yaptığını da ikrar etmiş durumdadır.
Davalı taraf herhangi bir ödeme yapmadığını beyan etmiş ise de davacının 10.000,00 TL tahsil ettiği yönündeki beyanı dikkate alınarak, davacının davalıdan bakiye 40.000,00 TL alacağı bulunduğu sabit görülmüştür.
Açıklanan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesinin kararı isabetli olup istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 2.049,30 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29/03/2017
KANUN YOLU : HMK.362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.