Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/801 E. 2018/83 K. 26.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/801
KARAR NO : 2018/83
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2016
NUMARASI : 2015/140 2016/798
DAVANIN KONUSU : Şirket hisse satımından kaynaklı cezai şart
Hisse devir sözleşmesinin taraflarca ifa edilmediği iddiasıyla, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemiyle açılan asıl ve karşı davanın ilk derece mahkemesi tarafından reddine dair karara karşı her iki tarafça yapılan istinaf başvurusu üzerine dosya incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalılar arasında yapılan 26/04/2013 tarihli sözleşme ile …AŞ.nde bulunan toplam %40 hisselerini müvekkiline sattıklarını, satış bedelinin 14.500.000 USD.olarak belirlendiğini, sözleşme gereğince hisse senetlerinin peşinat bedeli olan 5.000.000 USD.nin . … A.Ş.’nin 2012 yılı genel kurulunun yapılmasına müteakip 75 gün içinde, bakiye 9.500.000 USD.nin ise 01/07/2014-01/07/2015-01/07/2016 ve 01/07/2017 tarihli düzenlenecek 2.375.000,00 USD bedelli senetlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, hisse devrinin, 5.000.000,00 USD peşinatın ödenmesiyle birlikte aynı anda yapılacağının kararlaştırıldığını, tarafların sözleşmeyi ihlal etmeleri halinde ihlal eden tarafın diğer tarafa 1.000.000 USD cezai şart ödemeyi de kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme hükümleri çerçevesinde, borcun ödenmesi için … Bankası AŞ nezdinde gerekli girişimlerin yapıldığını, ödenmesi gereken peşinatın banka nezdinde hazır hale getirildiğini, buna rağmen davalılar Üsküdar …Noterliğince tanzim 22/08/2013 tarih, … yevmiye no.lu ihtarnameyle, 12/08/2013 tarihi itibariyle sözleşmede kararlaştırılan 75 günün dolduğunu belirterek ödemenin 10 gün içinde yapılmasını ihtar ettiklerini, Kadıköy …Noterliğince tanzim 02/09/2013 tarih .. yevmiye no ile düzenledikleri karşı ihtarname ile peşinatı ödemeye hazır olduklarını, hisse devrinin yapılması için 05.09.2013 tarih, saat 14:00 itibariyle ilgili banka şubesinde bulunmalarının ve hisse senetlerini devretmelerinin ihtar edildiğini, ihtar edilen gün ve saatte davalıların banka şubesine gelmediklerini, bu durumun Kadıköy …Noterliğince de tespit edildiğini, ihtarın davalılara tebliğinden hemen sonra davalılar söz konusu ihtarın kendilerine 05/09/2013 tarih saat 14:45 itibariyle tebliğ edildiğini belirterek bir sonraki gün aynı saatte banka şubesine gelebileceklerini belirttiklerini, 06/09/2013 tarihinde belirtilen saatte davalılardan yalnızca …’nin bankaya geldiğini, banka yetkililerince hisse alımına ilişkin 5.000.000 USD kredi limitinin bankada hazır olduğuna dair yazının davalıya gösterildiğini ancak davalının yanında hisse senetlerini getirmediğini, bu şekilde davalıların sözleşmeye aykırı hareket ederek temerrüde düştüklerini, buna rağmen davalılar haksız ve kötü niyetli olarak Üsküdar ..Noterliğince tanzim 13/09/2013 tarih .. yevmiye no.lu ihtarnameyi göndererek müvekkilinin sözleşmeye aykırı davrandığını, süresinde peşinatı yatırmadığını belirterek sözleşmeden doğan haklarının saklı kalması kaydıyla 10 gün içinde cezai şartın ödenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin ise Kadıköy ..Noterliğince tanzim 23/09/2013 tarihli ihtarname ile 2.000.000 USD cezai şartın 3 gün içinde ödenmesi halinde sözleşmeye sadık kalınacağının bildirildiğini, davalıların bu şekilde sözleşmeye aykırı hareket ettiklerini, kötü niyetli olarak sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı talep ettiklerini, davalıların sözleşmeyi ayrı ayrı imzaladıklarını, sözleşmenin ihlali nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, peşinatı temin etmek için büyük çaba sarfettiğini, bu şekilde davalıların sözleşmedeki edimini ifada temerrüde düştüğünü, ihtara rağmen cezai şartı ödemediklerini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davalılardan ayrı ayrı 1.000.000 USD. olmak üzere toplam 2.000.000 USD nin temerrüt tarihi olan 06/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile müvekkilleri arasında müvekkillerinin sahip olduğu …AŞ.deki hisselerinin tamamını toplam 14.500.000 USD karşılığında davacıya devri konusunda 26/04/2013 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmede belirlenen 5.000.000,00 USD peşinatın davacı şirket tarafından 2012 yılı Genel Kurulunun yapılmasını müteakip engeç 75 gün içinde ödeneceğini, hisse devrinin de peşinatın ödendiği tarihte gerçekleştirileceği, sözleşmede, yapılacak 2012 yılı Genel Kurul Toplantısında yönetim kuruluna …i ve ..nin seçileceğini, bakiye borcun ödenmesi için düzenlenecek senetlere ….AŞ.nin müşterek borçlu-müteselsil kefil olacağını, bu maddenin de genel kuruldan geçirileceği hususlarının kararlaştırıldığını, müvekkili …’nin …..AŞ.nin kurucu ve en büyük ortağı olduğunu, diğer ortakların devamlı müvekkili ….’a zorluklar çıkarması üzerine şirketteki hisselerini gerçek bedelin altında satmasına razı olduğunu, gerçek kişi ortaklar satış bedelini ancak dava dışı … A.Ş.’nin kefil olması halinde kredi alabileceklerini beyan etmeleri üzerine sözleşmeye dava dışı şirketin, şirket hisselerinin satış bedelini temin için çekilecek kredilere ve verilecek senetlere kefil olması konusunda sözleşmeye hüküm koyduklarını, bakiye borcun ödenmesi için düzenlenecek senetlere … AŞ.nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza koyduktan sonra senetlerin genel kuruldan geçirilmesi görevinin davacı şirket ve onun gerçek kişi ortaklarına ait olduğunu, 28/05/2013 tarihinde yapılan genel kurulda …..AŞ.’nin yönetim kurulu üyeliklerine sözleşmeyle kararlaştırılan kişilerin seçildiğini, ancak seçilen yeni yönetim kurulunun ….AŞ.nin davacı şirketin borçlarına kefaleti ve katılımının sağlanması amacıyla herhangi bir faaliyetlerinin bulunmadığını, …AŞ.in kefaletinin ve borca katılımının sağlanması yükümlülüğünü davacı şirket ile onun gerçek kişi ortaklarının yerine getirmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, sözleşmede hisse bedellerinin ödeneceğinin net bir şekilde belirlendiğini, ….AŞ.nin genel kurul toplantısı 28/05/2013 tarihinde yapıldığından, 5.000.000,00 USD peşinatın en geç 12/08/2013 tarihinde ödenmesi gerektiğini, bakiye borcun ödenmesi için düzenlenecek senetlerin de en geç bu tarihe kadar düzenlenerek müvekkillerine teslimi gerektiğini, peşinatın ve bakiye borç için düzenlenecek senetlerin bu tarihe kadar müvekkillerine teslim edilmediğini, davacının sözleşmeyi ihlal etmesi ve cezai şartın tahakkuk etmesi sebebiyle davacıyla 22/08/2013 tarihli ihtarnameyi gönderiklerini, davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin ise müvekkillerine, bankaya davet edildiği tarihte tebliğ olunması sebebiyle müvekkillerinin bankada hazır olamadıklarını, TBK 89 maddesi hükmü uyarınca, para borcunun alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğini, buna rağmen davacı tarafça usule aykırı olarak yapılan daveti dikkate aldıklarını, müvekkillerinden …’nin davet edildikleri banka şubesinde peşinat bedelinin yatırılması için hesap açtığını, ancak dava dışı banka, müvekkiline, ….AŞ.hisse senetlerinin bankaya ibraz edilmemesi sebebiyle şirketin kefaletinin sağlanmadığını, böylece müvekkilinin TBK 97.madde gereğince ödemezlik def’ini ileri sürdüğünü, davacı, sözleşmeden doğan borcunu kusurlu bir şekilde ifa etmediğini, Üsküdar ..Noterliğince tanzim 13/09/2013 tarihli ihtarname ile tevdi yeri tayini ile birlikte sözleşmenin son maddesi gereği düzenlenecek senetlerin genel kuruda geçirilmesini ve …AŞ.nin kefaletinin sağlanmasının ihtar edildiğini, zira …. AŞ’nin düzenlenecek senetlere kefalet sağlaması sözleşmenin olmazsa olmaz şartı olduğunu, TTK 380 maddesine göre ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu maddenin katı bir şekilde yorumlanamayacağını, zira şirketin aile şirketi olduğunu, sözleşmenin bu maddesinin butlan yaptırımına tabi olduğu yönünde yapılan savunma TMK 2.maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, sözleşmeye dayanarak çıkar elde eden kişinin daha sonra sözleşmedeki hükmün geçersizliğini ileri sürmesini kanunun korumayacağını, bu maddenin TBK 27/2.fıkrası kapsamında değerlendirilemeyeceğini, taraflar arasında imzalanan 26/04/2013 tarihli sözleşmeyle müvekkillerinin hisselerini devir borcu altına girdiğini, bu nitelikte bir hisse devir sözleşmesi şahsi veya ayni herhangi bir teminat alınmaksızın akdedilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, makul ve dürüst bir kişiden bu değerdeki hisseleri teminat almadan devretmesinin beklenemeyeceğini, dolayasıyla müvekillerinin …AŞ.nin kefalet ve borca katılım olmaksızın bu sözleşmeyi imzalamayacağının da açık olduğunu belirterek asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı davasında ise, davacı şirketin sözleşmeyi ihlal etmesi nedeniyle müvekkillerinin 1.000.000 USD tutarındaki ceza koşuluna ayrı ayrı hak kazandıklarını, karşı davalının sözleşmede kararlaştırılan ödeme süresi içinde peşinat bedelini ödemeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu yüzden karşı davalıya gönderilen 22/08/2014 tarihli ihtarnameyle cezai şartın talep edildiğini, bunun yanı sıra aynen ifanın da istendiğini, söz konusu ihtara karşı davalı tarafından gönderilen 02/09/2013 tarihli cevabi ihtarda, ceza koşulunun seçimlik ceza olup, talebin mümkün olmadığına dair bir itirazın yer almadığını, aksine karşı davalı tarafça gönderilen 23/09/2013 tarihli ihtarda, müvekkillerinin temerrütünün sabit olduğundan bahisle cezai şartın ödenmesinin istendiğini, dolayısıyla sözleşmeyle kararlaştırılan ceza koşulunun ifaya eklenen ceza olarak taraf iradelerine yansıdığını, aksi yöndeki beyanları kabul etmediklerini, karşı davalının sözleşmeyi ihlal niteliği taşıyan tek eyleminin peşinat bedelinin süresinde ödememiş olması olmayıp, bakiye borç için düzenlenecek senetlerinde düzenlenmediğini, düzenlenecek senetlere ….AŞ.nin kefaletinin sağlanmadığını, bu şekilde sözleşmeyi ihlal ettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla ayrı ayrı 50.000,00’er USD olmak üzere toplam 100.000,00USD cezai şart alacağının 22/08/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek temerrüt faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı 17/10/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle; her bir karşı davacı için talebini 150.000,00 ‘er USD daha artıralarak her bir karşı davacı için ayrı ayrı 200.000,00’er USD olmak üzere toplamda 400.000,00 USD cezai şart alacağının davacı karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; taraflar arasında imzalanan 26/04/2013 tarihli sözleşme ile davalı karşı davacılar dava dışı . … A.Ş’de bulunan hisselerini davacı karşı davalı şirkete sattıkları, satış bedelinin 14.500.000,00 USD olarak belirlendiği, peşinat bedeli olan 5.000.000,00 USD’nin dava dışı …. A.Ş.’nin 2012 yılı genel kurulunun yapılmasını müteakip en geç 75 gün içerisinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bakiye 9.500.000,00 USD’nin ise 4 yıl içerisinde olmak üzere eşit taksitler ile ödeneceğinin kabul edildiği, ödeme maksatlı verilecek senetlerde . A.Ş.’nin müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer alacağı, ayrıca bu maddenin genel kuruldan geçirileceği, ödeme planının sözleşmenin ayrılmaz parçası olarak kabul edildiği, hisse devrinin peşinat ödendiği tarihte yapılacağı, 2012 yılı genel kurul toplantısında yönetim kuruluna … ve …nin seçildiği, sözleşmenin ihlalli halinde ihlal eden tarafın karşı tarafa 1.000.000,00 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, hisse devrinin gerçekleşmemesi üzerine tarafların birbirlerine edimlerini yerine getirmesi ve cezai şartı ödemesi için ihtarname gönderdikleri, ihtarnamelerin sonuçsuz kalması üzerine iş bu davanın açıldığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede yer alan cezai şartın ifa ile birlikte istenebileceği, . .. A,.Ş.’nin 2012 yılı genel kurul toplantısını 28/05/2013 tarihinde yaptığı, sözleşmede belirlenen 75 günlük sürenin 12/08/2013 tarihinde son bulduğu, bu tarihe kadar hisseleri devrelan davacı şirketin ödeme yapmadığı, davalı karşı davacıların 28/05/2013 tarihli ihtarname ile cezai şartın ödenmesini talep ettikleri, davacı tarafından gönderilen cevabı ihtarnamede peşinatın ödeneceğinin bildirildiği, davacı karşı davalı belirlenen sürede peşinatı ödemedğinden TBK 117/2. maddesi uyarınca temerrüte düştüğü, 26/04/2013 tarihli sözleşmede belirlendiği üzere 2012 yılı için yapılan genel kurulda sözleşmede belirlenen kişilerin yönetim kuruluna seçildikleri, bakiye tutar için düzenlenecek senetler yönünden . A.Ş.’nin kefaletinin temin edilmesi ve senetlerin hazır hale getirilmesi gerekirken bu borcun ifa edilmediği, ayrıca . A.Ş.’nin ödeme senetlerine kefil olduğuna dair kararın genel kuruldan geçirme borcunun da ifa edilmediği, bu sebeple davalılar-karşı davacıların devir borçlarından kaçınması sözleşmenin ihlali niteliğinde olmadığı, TBK 97.maddesi gereğince davalıların ifadan kaçınma hakkının bulunduğu, dolayısıyla davacının cezai şart talep etme hakkının doğmadığı; davacı karşı davalının, sözleşmede yer alan . A.Ş.’nin bakiye borç için düzenlenecek senetlere müşterek borçlu müteselsil kefil olarak katımının sağlanmasına yönelik düzenlemenin TTK 380. maddesi gereğince geçersiz olduğunu iddia ettiği, davalı- karşı davacıların ise sözleşmenin butlan yaptırımına tabi tutulması yönündeki savunmanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan dinlenmeyeceği, sözleşmenin bu maddesine dayanarak çıkar elde eden kişinin bu geçersizliği sonradan ileri süremeyeceğini beyan ettikleri, TTK 380/1.maddesinin, anonim ortaklığın kendi paylarının iktisap edilmesi için üçüncü kişiye borç veya avans vermesi veya üçüncü kişinin başka bir kişiden ödünç alabilmesi için ona teminat sağlamasını kanuna karşı hile olarak kabul ettiği, bu düzenlemenin temel amacının şirketin mal varlığının korunmasına yönelik olduğu, bu durumun mahkemece resen nazara alınması gerektiği, dolayısıyla sözleşmedeki bu hükmün TTK 380/1. maddesi kapsamında batıl olduğu, TBK 27. maddesi kapsamında ise sözleşmenin niteliği itibariyle şartın hükümsüz sayması halinde sözleşmenin kalan kısmını geçerli saymaya imkan bulunmuyorsa bu durum sözleşmenin tamamını hükümsüz hale getireceği, söz konusu hüküm olmasaydı bu sözleşme taraflarca yapılacağı anlaşılabiliyorsa kısmi hükümsüzlüğün gündeme geleceği, bu doğrultuda . A.Ş.’nin hisselerinin 14.500.000,00 USD karşılığında devredildiği, sözleşmede herhangi bir teminat öngörülmediği, satış bedelinin 9.500.000,00 USD’lik kısmının 4 yıla yayılan senetlerle ödenmesinin kabul edildiği, bu senetlerin ödenmesinin temini amacıyla . A.Ş.’nin kefaletinin ve borcu kabulünün kararlaştırıldığı, bu nedenle . A.Ş. yönetim kurulununun da davacı şirket gerçek kişi ortaklarından oluşmasına yönelik sözleşmeye de hüküm konulduğu, tarafların karşılıklı gönderdikleri ihtarnamelerde bu edimin yerine getirilmesinin ısrarla üzerinde durulduğu nazara alındığında kefalete ilişkin maddenin hükümsüz sayılmasının sözleşmenin tamamını geçersiz kılacağı, geçersiz bir sözleşmeden ötürü taraflar arasında herhangi bir borç doğmayacağı gerekçesiyle her iki tarafın davasının ayrı ayrı reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı-karşı davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Taraflar arasında yapılan 26/04/2013 tarihli hisse devir protokolünün ihlali sebebiyle sözleşmede belirlenen cezai şartın ayrı ayrı davalılardan talep edildiğini, müvekkilinin sözleşmede peşinat olarak belirlenen 5.000.000,00 USD’yi hazırlamak için büyük gayretler sarfettiğini, müvekkili tarafından tüm edimlerin ifa edildiğini, davalılar belirlenen saat ve mekanda bulunmayarak ifadan kaçındıklarını, bu durum noter tutanakları ile tespit edildiğini,
TTK 380.maddesi uyarınca, sözleşmede belirlenen .. A.Ş.’nin hisse devir bedellerine kefil olmasına yönelik düzenlemenin sözleşmenin tamamını etkileyerek sözleşmeyi tümden geçersiz kılması yönündeki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, sözleşme taraflarının cezai şark talep istemli dava açmaları karşısında mahkemenin davalıları koruma gayreti içerisine girdiğini,
Müvekkilinin 12/08/2013 tarihinde temerrüte düştüğüne yönelik dosyada delil bulunmadığını, davalıların kendi hisselerini devir ve temlik için iradi beyanlarını ortaya koyduklarını,
Dosyaya uzman görüşü sunulmasına reğmen mahkemece uzman görüşü incelenmediğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Mahkeme kararında, davacı karşı davalının sözleşme kapamındaki borcunu yerine getirmediği tespit edilmesine rağmen taraflar arasındaki sözleşmenin son maddesinin TTK 380. maddesine aykırı olduğu ve butlan yaptırımına tabi olduğu, bu madde olmaksızın tarafların bu sözleşmeyi hiç imzalamayacağı gerekçesiyle sözleşmenin tamanının hükümsüz olduğu gerekçesi, hukuka aykırı olup yerinde olmadığını, müvekkili tarafından sunulan delillerin incelenmediğini,
Sözleşme kapsamında belirtilen kişilerin yönetim kuruluna seçildiklerini,
Sözleşmede yer alan … A.Ş.’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olacağına yönelik hükmünden bu şirketin haberdar olmadığı iddiasının dinlenmeyeceğini, zira yönetim kuruluna seçilen kişilerin bu durumdan haberdar olduğunu,
Sözleşmede belirlenen 5.000.000,00 USD peşinat 2012 yılı genel kurulunun yapılmasına müteakip 75 gün içerisinde ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen davacının bu edimini ifa etmediğini,
TTK 380. maddesi kapsamında sözleşmenin batıl olduğunu ileri sürmek davacının hakkı olsa da TMK 2.maddesine göre bir hakkın açıkca kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını, bu iddiaları kamu düzenini ilgilendirip mahkemece resen dikkate alınması gerektiğini,
Dava dışı . A.Ş.’nin büyük bir şirket olup bu şirketin güvencesi olmadan davacı şirketin 5.000.000,00 USD kredi sağlamasının mümkün olmadığını, davacı tarafından peşinat ödenmeden hisselerin devrinin gerçekleşmemesinin sözleşme kapsamında olup müvekkillerinden ifanın talep edilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Taraflar arasında, davalı karşı davacıların … A.Ş.’de bulunan toplam %40 hisselerinin davacı karşı davalıya devri konusunda 26/04/2013 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Hisse satış bedeli olarak 14.500.000,00 USD belirlenmiş, …. A.Ş. 2012 yılı genel kurul toplantısını yapmasını müteakip 75 gün içerisinde 5.000.000,00 USD’nin davalılara ödeneceği, geriye kalan 9.500.000,00 USD’nin ise 4 yıl içerisinde eşit taksitler halinde davacı şirketin döviz senetleri ile ödeneceği ve belirlenen ödeme planının sözleşmenin bir parçası olduğu kabul edilmiştir.
Sözleşmenin son maddesinde, bakiye 9.500.000,00 USD’nin ödenmesi için verilecek davacı şirket döviz senetlerine, hisseleri satılan … A.Ş.’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olacağı, ayrıca sözleşmenin bu maddesinin …. AŞ’nin genel kurulunun onayından geçirileceği, tarafların sözleşmeyi ihlal etmeleri halinde ise ihlal eden tarafın karşı tarafa 1.000.000,00 USD ödemeyi, ayrıca yapılacak 2012 yılı genel kurul toplantasında ..i ve …nin . .. AŞ’nin yönetim kurulu üyeliğine seçileceği kararlaştırılmıştır.
Davacı karşı davalı, peşinat olarak belirlenen 5.000.000,00 USD’i ödemeye hazır olduklarını, ancak davalı karşı davacıların hisse senetlerini devretmediklerini, sözleşmenin ihlal edildiğini belirterek sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsilini talep etmiştir.
Davalı karşı davacılar ise, davacının sözleşmede peşinat olarak belirlenen 5.000.000,00 USD’i ödemediğini, bakiye 9.500.000,00 USD için düzenlenecek döviz senetlerinin hazır hale getirilmediğini, … A.Ş.’nin bu senetleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamadığını, sözleşmenin bu maddesinin genel kurulundan geçirilmediğini, bu şekilde davacının sözleşmeyi ihlal ettiğini belirterek sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsilini talep etmiştir.
Dava dışı AŞ 28/05/2013 tarihinde genel kurul toplantısını yaparak sözleşmede belirlenen kişileri yönetim kurulu üyeliğine seçmiştir. Genel kurul toplantısı yapıldığı tarihi müteakip 75 gün içerisinde 12/08/2013 tarihine kadar davacı, sözleşmede belirlenen 5.000.000,00 USD’i ödediğini ispatla mükelleftir. TBK 117.maddesine göre davacı, davalıları temerrüte düşürdüğünü ispat edememiştir. Her ne kadar bankadan kredi aldıklarını, bankanın 5.000.000,00 USD i ödemeye hazır hale getirdiğini, davalı karşı davacıları ödemeyi almaları için bankaya davet ettiklerini, davalıların ihtarnamede bildirdikleri yere gelmediklerini ve hisse senetlerini devretmediklerini iddia etse de bu iddiasını ispat edememiştir.
Sözleşmede ödemenin bankada davalıların hazır bulunması suretiyle yapılacağına dair bir madde yoktur. Sözleşmedeki edim sıralamasına bakıldığında, öncelikle davacının davalılara, 5000.000 USD’yi, 2012 yılı genel kurulunu takip eden 75 gün içinde ödemesi gerekmektedir. Davacının vade geçtiği halde borcunu ödememesi nedeniyle davalı taraf davacıya ihtar çekmiştir. Buna rağmen davacı edimini yerine getirmemiştir. Davalıların bankaya çağrılması suretiyle ödeme yapılmak istendiği, davalıların ödemeyi kabul etmediği iddiaları kanıtlanamamıştır. Davacı, para borcunu davalıların hesabına yatırarak veya adlarına ya da hesaplarına havale yaparak ödeyebilecek durumdayken bu ödemeyi yapmamıştır. Davalılar ödemeyi almaktan kaçınmış olsalar bile davacı, ancak borcunu tevdi ederek edimini yerine getirebilirdi. Davacı, davalıların TBK’nın 106.maddesi uyarınca alacaklı temerrüdüne düştüğünü kanıtlayamadığı gibi, bir an için böyle bir durumun varlığı kabul edilse bile davacı, TBK’nın 107.maddesi uyarınca tevdi yoluyla borcundan kurtulabilir. Salt ifaya hazır olduğunu bildirmekle borçtan kurtulmak ve karşı edimi talep etmek mümkün değildir. Davacının bu konudaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Sözleşmenin son fıkrasında belirtildiği üzere bakiye borç olan 9.500.000,00 USD’ nin ödenmesi için davacı şirket döviz senetleri düzenleyecek ve bu senetleri, hisseleri satın alınan .A.Ş. müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayacaktır. Davacının daveti esnasında bakiye borç için döviz senedi düzenlenmediği, ve senetlerin . A.Ş. tarafından bu aval amaçlı imzalanmadığı, ayrıca sözleşmenin son maddesinin . … A.Ş.’nin genel kurulundan geçirilmediği anlaşılmaktadır. Sözleşme hükümlerine göre, davalılar tarafından hisse devri, 5000.000 USD peşinat davacı tarafından ödendikten sonra ve sözleşmede kararlaştırılan şekilde düzenlenen senetler karşılığında yapılacaktır. Davacı, peşin ödemeyi yapmadığı gibi, sözleşmeye uygun olarak şirketin kefaletini (avalini) içeren senetleri hazır edememiştir. TBK’nın 97.maddesi uyarınca, ” Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir”. Bu yasal düzenlemeye göre, sözleşme hükmü uyarınca kendi edimlerini yerine getirmeyen davacının cezai şart talep hakkının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, aşağıda hükümsüzlük konusunda yapılacak değerlendirmeler bir kenara bırakılsa bile, davacının cezai şart talep hakkı bulunmadığından, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
TTK’nın 380/1.maddesi, ” Paylarının iktisap edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişi ile yaptığı, konusu avans, ödünç veya teminat verilmesi olan hukuki işlemler batıldır. ” hükmünü içermektedir.
Sözleşmeye göre, davalı karşı davacılar, dava dışı . A.Ş.’deki hisselerini davacı karşı davalı şirkete devretme borcu altına girmişlerdir. Bunun dışında hisseleri devredilen şirketin davacı alacaklıya müşterek borçlu ve müteselsil kefil olacağı kararlaştırılmıştır.
TBK 27.maddesi ” Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılamayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur ” düzenlemesini içermektedir.
TTK 380/1.maddesi düzenlemesi karşısında taraflar arasında imzalanan 26/04/2013 tarihli sözleşmenin son fıkrası hükümsüzdür. Bu fıkra butlan yaptırımına tabi olduğundan mahkemece resen nazara alınması gerekir. Taraflarca ileri sürelmesine bağlı bir husus değildir. Kanun’un emredici hükümlerine aykırı olarak şirketin kefaletinin kararlaştırıldığı sözleşme haddesi hükümsüz yani mutlak butlanla batıldır.
Sözleşmenin niteliği gereği, ilgili şartın hükümsüz sayılması halinde sözleşmenin kalan kısmını geçerli saymaya imkan tanımıyorsa bu durumda sözleşmenin tamamının hükümsüz hale geldiğinin kabulü gerekir. Kısmi hükümsüzlüğün yani sözleşmenin sadece bu maddesinin hükümsüz olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların (farazi) iradelerinin bu yönde olması, söz konusu hüküm olmasaydı dahi tarafların bu sözleşmeyi yapacaklarının kabul edilmesi gerekir.
Genel olarak sözleşmenin tamamen değil kısmen hükümsüz sayılması (diğer kısımlarının geçerli kabul edilebilmesi) için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir: Bunlardan birincisi, hukuki işlemdeki hükümsüzlüğün işlemin sadece bir kısmına ilişkin olması (objektif koşul); ikinci koşul ise sözleşmenin diğer kısmının geçerli sayılmasının tarafların farazi iradesine uygun olduğunun sübjektif koşul) kabul edilmesidir ( Fikret EREN, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22.Basım, Ankara 2017, s. 355-360).
Bu hukuki açıklama ışığında olayımızda yapılan değerlendirmede: Davalı karşı davacılar, . … A.Ş.’ deki hisselerini 14.500.000,00 USD karşılığında davacıya devretmeyi taahhüt etmişlerdir. Peşinat olarak öngörülen 5.000.000,00 USD dışındaki 9.500.000,00 USD için sözleşmede özel bir düzenleme yapılmıştır. Taksitle ödenecek 9.500.000,00 USD, sözleşmede belirlendiği üzere davacı şirketin avalist olacağı döviz senetleri ile ödenecektir. Teminat olarak döviz senetlerinin hisseleri satılan şirket tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalanması kararlaştırılmıştır. Alacaklarını teminat altına almak amacıyla bir kısım kişilerin .AŞ’de yönetim kurulu üyeliğine seçilmeleri ve sözleşmenin son maddesinin .A.Ş. genel kurulu tarafından da kabul edilmesine bağlamışlardır. Sözleşmedeki bu düzenleme dikkate alındığında, davalıların farazi iradesinin, bu teminat düzenlemeleri olmadan sözleşmeyi imzalamayacakları yönünde olduğu kanaatine varılmaktadır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin kısmi hükümsüzlük konusunda yaptığı değerlendirme isabetli olup, tarafların bu konudaki istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde değildir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 253/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki tarafın istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, her iki tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Her iki tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Her iker iki tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin Mahkememiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine dair,
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25/01/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 05/02/2018