Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/766 E. 2018/163 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/766
KARAR NO : 2018/163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2017
NUMARASI : 2015/637 Esas – 2017/230 Karar
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat (Deniz Taşımasından Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine nakliyat sigorta sözleşmesi ile sigortalı emtianın Çin’den İstanbul’a deniz yolu ile taşıma işinin davalı tarafından taahhüt edildiğini ve 5.369,00 USD navlunun tahsil edildiğini, emtianın konteyner içerisinde 25/11/2014 tarihinde hasarsız olarak yüklendiğini, konteynerin dış görünüşü ile ilgili olarak konişmentoya herhangi bir itirazi kayıt düşülmediğini, emtianın alıcı depolarına tahliyesi sırasında kapakların açılması esnasında konteyner üzerinde çatlak – delik ile buna bağlı olarak konteyner içerisindeki sigortalı emtianın bir kısmının ıslanmak sureti ile hasarlandığının tespit edildiğini, hasar bedelinin 14/05/2015 tarihinde sigortalıya ödendiğini, TTK ‘nun 1472.maddesi gereğince sigorta ettirenin haklarına halef olduğunu, davalı taşıyanın TTK ‘nun 1141.maddesi gereğince taşıyanın gemiyi denize, yola ve yüke elverişli bulundurma yükümlülüğünün bulunduğunu, bu nedenle sorumlu olduğunu, konteynerin geminin yük bölümü gibi bir fonksiyon görmesi nedeniyle bu sandıklarda bulunan hasarların gemiyi yüke elverişsiz hale getirdiğini, davalı taşıyanın meydana gelen zarardan TTK ‘nun 1178.maddesi gereğince de sorumlu olduğunu belirterek, sigorta tazminatı olarak ödenen 3.183,59 TL nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tahkim, görev ve yetki itirazlarına ilişkin haklarını konişmentonun arka yüzü sunulana kadar saklı tuttuklarını, sigorta ve navlunun ödenmiş CIF olarak kurulduğu beyannamede FOB yazmasına rağmen teslim şekli olarak CIF kararlaştırıldığının anlaşıldığını, CIF satışta hasarın eşyanın yükleme limanında taşıyana teslim edilmesi ile birlikte alıcıya geçeceğini sigorta sözleşmesini kurma görevinin satıcıda olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını, hasar ihbarının süresinde yapılması gerektiğini, ihtarnamenin süresi içinde çekilmemesi halinde hasar olsa dahi nakliyeci firmanın sorumluluktan kurtulduğunu, geçerli ve uygun hasar tespit tutanağının bulunmadığını, emtianın tamamen kapalı ambalajı açıldıktan sonra ortaya çıkan durumun alıcı tarafından fotoğraflanarak hasar bildirimin yapıldığını, hasarın nerede ve nasıl olduğuna dair delil bulunmadığını, hasar bedelinin yüksek ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi ; davacı … şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı … Ltd Şti’ ne ait spor malzemesi emtiasının davalı şirketin sorumluluğunda deniz yolu ile taşınması sırasında hasara uğraması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar tazminatının davalı taşıyandan TTK ‘nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsilinin talep edildiği, dosyadaki mevcut emtianın faturası ve gümrük müdürlüğünden gelen belgelerden emtianın satış şeklinin FOB olduğunun anlaşıldığı, bu durumda emtianın gemi küpeştesini geçtiği andan itibaren risk ve hasarın alıcıya ait olduğu ve alıcının sigorta sözleşmesi kurmada hukuki menfaatinin bulunduğu, sigorta şirketi tarafından sigortalısına 3.183,59 TL ‘nin 14/05/2015 tarihinde ödendiğinin anlaşılıp, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, dosyadaki mevcut 02/01/2015 tarihli navlun faturasının davalı şirket tarafından düzenlenip faturada davalı şirket tarafından davacı … şirketinin sigortalısı adına düzenlendiği, konişmentoda fiili taşıyan başka bir firma olmakla, davalı tarafından TTK’nun 917 – 926.maddelerinde düzenlenen taşıma işleri komisyoncusu olarak taşımayı üstlendiği, komisyoncunun taşıma işini bizzat yapmayarak başka birine de yaptırabileceği, davalının TTK’nun 917 ve devamı maddeleri gereğince pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, davacı … şirketi tarafından nakliyat emtia abonman sigorta sözleşmesinin yapıldığı, dosyada mevcut 06/01/2015 tarihli tutanağın araç şoförü, tespit eden personel ve kontrolör tarafından tutulduğu ve depoya gelen konteynerin su aldığının tespit edilip fotoğraflarının çekildiği ve 14 koli koşu bandının hasarlandığının belirtilip sigortalı tarafından davalı taşıyana 27/01/2015 tarihli tebliğ olmayan ihtarname ile koşu bantlarının alıcıya hasarlı teslim edilip ekspertiz çalışmalarının devam ettiğinin bildirildiği, davalı şirkete usulüne uygun bir zarar bildiriminin bulunulduğunun dosyadaki mevcut deliller ile ispatlanamadığı ve dolayısıyla davalının TTK nun 1185/4.maddesi tahtında zarardan sorumlu olmadığına dair adi karineden yararlanabileceği, dava konusu hasar bedelinin sigortalıya ödenen 3.183,59 TL ‘nin uygun olduğunun emtia bilirkişisi tarafından belirtilmiş olmakla, hasar tespit tarihinin 06/01/2015 tarihli olup, dava tarihinin 02/12/2015 tarihi olduğu ve davanın TTK’nun 1188/1.maddede belirtilen hak düşürücü sürede açıldığının anlaşıldığı, dosyadaki mevcut 06/01/2015 tarihli tutanağın depoda tutulduğu, tutanağın bu tarihte tutulmasına rağmen davalı taşıyıcıya sigortalı tarafından 27/01/2015 tarihinde tebliğ olmayan hasarın bildirildiğine dair ihtarnamenin de süresinde olmadığı ve TTK ‘nun 1185.maddesinde belirtilen usulüne uygun olarak yapılan bir ihbarın ve tutanağın bulunmadığı, bu durumda zararın taşıyanın mesul olmayacağı bir sebepten ileri geldiğinin kabul edileceği, ancak bu karinenin aksinin ispat olunabileceği söz konusu olmakla, tutanakta konteynerin su aldığının tespit edilerek konu ile ilgili fotoğrafların çekildiği ve koşu bantlarının hasarlandığı belirtilmiş ise de, bu tutanakta emtiaları depoya taşıyan araç şoförünün imzasının bulunduğu, taşıyanın taşıma süresince davalı taşıyan tarafından gerekli özenin gösterilmediğine dair hususların davacı tarafından ispatlanamadığı ve söz konusu konteynerin gemiden boşaltılması ile hasarlı olduğuna dair herhangi bir rezerv tutanağının dosyada bulunmadığı, hasarın oluşumunda davalının sorumlu olduğu belirlenemediği, emtiaların kapalı ve mühürlü konteyner ile taşıyana teslim edilip, konteyner içerisine inceleme gibi bir yükümlülüğünün olamayacağı ve TTK ‘nun 1178.maddesinin 1.fıkrasında taşıyanın navlun sözleşmesinin ifasında özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olduğunun belirtilip, maddenin 2.fıkrasında eşyanın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla hasardan sorumlu olduğu, hasarın deniz yolu taşımacılığı esnasında taşıyanın kusurundan kaynaklandığı dosyadaki mevcut deliller ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
İlk derece mahkemesinin, hasarın deniz taşıması sırasında meydana gelip gelmediğini konusundaki değerlendirmeyi hatalı yaptığını, oysa 6102 sayılı TTK ile getirilen düzenlemeye göre, taşıyanın eşyayı taşımak üzere teslim aldığı andan, usulüne uygun olarak alıcısına teslim ettiği ana kadar meydana gelen hasarlardan sorumlu olduğunu,
Dava dosyası kapsamında hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğinin ekspertiz raporu ve diğer belgelerle kanıtlandığını, konteynerin tavan kısmının delik ve su almış olduğunun, konteyner içindeki emtianın ıslanmak suretiyle hasar gördüğünün tespit edildiğini,
Dosyadaki konişmento kapsamına göre hasarın taşıma sırasında geldiğinin ispat edildiğini, dosyadaki deliller ve alınan bilirkişi raporu kapsamında iddianın ispat edilmesine rağmen ilk derece mahkemesince ret kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek sonuçta, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF GEREKÇESİ
Dava; TTK nun 1472.m kapsamında, davacı … şirketinin dava dışı sigortalısına ödediği hasar tazminatının, davalı deniz taşıyıcısından rücuen tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır.
TTK.’nın 1178/3.maddesi uyarınca; eşya, taşıyan tarafından teslim alındığı andan, teslim edildiği ana kadar taşıyanın muhafazasında sayılır. Teslim alma ve teslim etme işlemlerinin kendisi de taşıyanın sorumluluk süresine dahildir (Dr.Kübra Yetiş Şamlı, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Taşıyanın Ziya, Hasar ve Geç Teslimden Sorumluluğu, 2.Basım, İstanbul 2013, s.46).
Konişmentoda boşaltma limanının teslim yeri olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. TTK.’nın 1178/3.maddesinde eşyanın tesliminin ne zaman gerçekleşmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan taşıyan tarafından gönderildiği ana teslim edildiği ana veya gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hallerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana kadar taşıyanın hakimiyetinde sayılır.
Sözleşme ile FIOST şart edilmişse, eşya boşaltılmadan önce, gemi limana yanaştığında gemideyken teslim gerçekleşmiş sayılır (Şamlı, a.g.e., s.54-55). Böyle bir kayıt yoksa boşaltmanın da deniz taşıyıcı tarafından yapılması ve limandaki teslim usulüne göre TTK.’nın 1178/3.c.maddesine göre teslimin gerçekleşmesi anına kadar taşıyıcının sorumluluğu devam eder. Olayımızda FIOST kaydı bulunmadığından yükün boşaltılması işlemi deniz taşıyıcısına ait olup boşaltma sırasında meydana gelen hasarlar da deniz taşıyıcısına aittir.
TTK.’nın 1178/1.maddesi uyarınca taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yüklenmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.
Dava dosyasında, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünden celp edilen konişmento (Bill Of Lading)’da “Receivet in external apparent good order and condition” ibaresinin yazılı olduğu görülmektedir. Bu kayıt, emtianın içinde bulunduğu konteynerin sağlam ve hasarsız olarak taşıyana teslim edildiğinin kanıtıdır. Çünkü konişmentoda herhangi bir rezerv (çekince) kaydı bulunmamaktadır. Emtianın 25.11.2014 de deniz taşımacısına sağlam olarak teslim edildiğinin kabulü gerekir.
Emtia 02.01.2015 tarihinde Ambarlı Kumport Limanına boşaltılmıştır. Yukarıdaki açıklamaya göre (FIOST kaydı bulunmadığından), eşyanın gemiden boşaltılmasının davalı deniz taşıyıcısının sorumluluğunda olduğunun kabulü gerekir.
Emtia 06.01.2015 tarihinde liman gümrüğünden alınarak karayoluyla alıcının deposuna taşınmıştır. Karayolu taşıması davalı deniz taşıyıcısına ait değildir. Emtina alıcının deposuna geldiğinde aynı gün hasar tespit tutanağı düzenlenmiştir. Bu hasar tespit tutanağında deniz taşıyıcısının yetkililerinin imzası yoktur. Daha sonra 27.01.2015 tarihli ihtarnamenin sigortalı tarafından davalıya gönderildiği, ancak bunun tebliğ edildiğine dair bir kanıtın dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır. Emtina üzerinde ekspertiz incelemesi yapılarak 31.01.2015 tarihli eksper raporu tanzim edilmiştir.
Dosyada, hasarın, taşıyıcıya TTK.’nın 1185/1.maddesi uyarınca süresinde ihbar edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda aynı maddenin 4.fıkrası uyarınca, taşıyıcı lehine oluşan karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerekir. İlk derece mahkemesi bu kanıt yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Uyuşmazlığın da bu noktada toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda hasarın oluş şekli “Taşıma (Tır dorsesi, tren konteyner, gemi konteyner) esnasında malzemeler genellikle çok daha fazla atmosferik değişikliklere (taşıma esnasında geçiş yaptığı ülkenin iklim şartları ya da gemi üzerinde seyahat ediyorsa tuzlu ortamın oluşturduğu sert atmosferik şartlar) maruz kalırlar, bu durumda malzemede korozyon nedeniyle paslanma oluşumu olasılığı daha yüksektir. Özellikle taşıma esnasında kullanılan dorse ya da konteyner gibi araçlarda delinme ve/veya yırtılma gibi durumlarda içeriye suyun girme olasılığı çok yüksektir ki bu durumda da malzemenin korozyon nedeniyle paslanma riski oldukça yüksektir” denilmiştir.
Dosyaya sunulan 31.01.2015 tarihli eksper raporunda, hasarın sebebi olarak “Konteynerdeki delikten giren sudan malın ıslanması” olarak gösterilmiştir. Yine aynı belgede hasarın oluş şekli başlığında “Emtia Çin’den 3 konteynerda ithal edilmiştir. Konteynerlar Kumport Limanına indirildikten sonra gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrasında kamyonlarla … deposuna nakledilmiştir. Konteynerlerdeki malın depoya boşaltılması esnasında.. nolu konteynerin emtianın antrepoya boşaltılması esnasında… nolu konteynerin tavan kısmından su aldığı görülerek tutanak düzenlenmiştir.” şeklinde belirlendiği anlaşılmaktadır.
Dosyada yeralan fotoğraflara göre konteynerin delik kısımlarının fotoğraflandığı delik kısımların paslanmış olduğu görülmektedir. Bu durum konteynerin uzun bir süredir delik olduğuna delalet etmektedir.
Tüm dosya kapsamına, alınan bilirkişi raporuna ve eksper raporuna göre, delilen konteynerden giren suyun konteyner içindeki emtiaya paslanma zararı verdiği sabittir. Konteynerin gemiye yüklendiği esnada sağlam olduğu konişmentodaki kayıttan anlaşılmaktadır. Konteynerin yüklenmesinden sonra gemide delinmiş olabileceği gibi gemiden boşaltılırken delinmiş olması da muhtemeldir. Yukarıda açıklandığı üzere konteyner ister gemideyken isterse boşaltma esnasında hasar görmüş olsun, sorumluluk deniz taşıyıcısına aittir. Bilirkişi raporunda korozyonun zaman içerisinde oluştuğu belirtildiğine göre hasarın belli bir süreç içerisinde gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Yani emtianın antrepodan alındığı tarihten alıcının deposuna teslim edildiği kısa süre içinde karayolu taşıması sırasında meydana gelecek bir delinme olayının paslanma meydana getirmeyeceği açıktır. Bu durumda tüm dosya kapsamına ve yapılan teknik tespitlere göre konteynerin deniz taşıması sırasında veya taşımanın devamı olan boşaltma sırasında gerçekleştiğinin ve deniz taşıyıcısının sorumluluğunda olduğunun kabulü gerekir. Böylece dosya kapsamıyla, deniz taşıyıcısı lehine TTK.’nın 1185/4.maddesi uyarınca oluşan karinenin aksi kanıtlanmış durumdadır. İlk derece mahkemesinin bu konudaki tespitleri Dairemizce hatalı bulunmuştur. Bu nedenle istinaf başvuru gerekçelerinin haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu gerekçelerle HMK.’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kanunun olaya uygulanmasında hata ettiği, bu nedenle kararın düzeltilmesi gerektiği kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK.’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edildiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, işin esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-Davanın KABULÜ ile 3.183,56 TL alacağın 14.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasanın 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 217,46 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 54,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 163,09 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen peşin harç, başvuru harcı, bilirkişi gideri, posta ve tebligat giderleri ve istinaf başvurusu için yapılan dosya gönderme gideri toplamı olan 1.072,52 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının Hazine’ye irat kaydına, 31,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf harcı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8- Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK 362/1.a.maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.