Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/760 E. 2018/47 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/760
KARAR NO : 2018/47
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2017/29 Esas – 2017/235 Karar
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat (Deniz Taşımasından Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin emtia nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalısı …Tic A.Ş. tarafından Katar’da kurulu … firmasına 67.576,90 USD bedelle sattığı muhtelif süt ürünleri emtiasının nakliye rizikolarına karşı sigortaladığını, satımın CIF satış olarak yapıldığını, Türkiye’de kurulu sigortalı / satıcı taşıma işi için davalı ile anlaşıldığını, davalının sigorta konusu emtianın taşıma işinin bütününü üstlendiğini ve buna ilişkin navlunun da fatura edildiğini, sigorta konusu yükün davalı tarafından temin edilen konteyner içinde Ambarlı Limanında ….isimli gemiye yüklendiğini ve konişmentonun da davalı adına düzenlendiğini, yükün hassas süt ürünleri olması, belli ve sabit bir sıcaklıkta taşınması gerektiğinden buna dair kaydın konişmentoya konulduğunu, yükün 16/02/2016 günü Katar’a ulaşıp alıcısına teslim edildiğinde erime ve küflenme nedeniyle bozulduğunun görüldüğünü, bunun da sıcaklığın yüksek olmasından kaynaklandığının tespit edildiğini, söz konusu hasar nedeniyle müvekkili tarafından 04/04/2016 günü 74.334,59 USD sigorta ödemesinde bulunulduğunu, gönderilen ödeme talepli ihbarların sonuçsuz kaldığını belirterek müvekkili tarafından sigortalısına ödenen toplam 74.334,59 USD tazminatın, ödemenin yapıldığı 04/04/2016 tarihinden kamu bankalarınca USD mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlıkta davacının sigortalısının konişmentoya göre yükleten ve aynı zamanda bu taşıma için müvekkiline navlun ödeyen taraf olması sebebi ile TTK m.1200 uyarınca taşıtan sıfatını haiz olduğunu, dava konusu taşımada davacının sigortalısının yükleten ve taşıtan arasındaki ilişkilerde navlun sözleşmesinin esas tutulacağını, dava konusu taşımaya ilişkin konişmentonun taşıma şartlarını içeren arka yüzünde yetki anlaşmasının bulunduğunu, konişmento tahtındaki taşımalardan kaynaklanacak tüm uyuşmazlıklarda uygulanması gereken yasaların İngiliz Yasaları ve yetkili mahkemenin Londra’daki İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi olduğunu, dava konusu malların CIF bazında satıldığından sigortalı satıcının sigorta poliçesinin geçersiz olduğunu, CIF satışlarda sigorta ettiren satıcının sigortalı (lehtar) yük alıcısının olmak zorunda olduğunu, ıslanma sebebi ile ileri gelen hasarların sigorta kapsamı dışında olduğunu, davacının sigortalısının mal bedeli tahsil ettiğinin tespit edildiğini, taşımaya ilişkin konişmentoda taşıyan müvekkilinin dava konusu yüklerin nasıl ve ne halde konteynere yüklendiğini bilmediğine ilişkin rezerv kaydının bulunduğunu, dava konusu gıda yüklerinin sadece +2 -3 derece fazla ısıda taşınmış olmasının bu yüklerin tamamen bozulmasına imkan vermediğini belirterek taşımaya ilişkin konişmentoda bulunan uluslararası yetki şartı gereğince davanın yetki yönünden reddine, davacının sigortalısına halef olamaması, sigorta poliçesinin geçersizliği ve halefiyet yokluğu (ex-gratia) sebepleri ile davanın dava ehliyeti yokluğundan reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince; “Davacı ve davalı vekili beyanları, dosyaya sunulan deliller ile tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından konişmentoda iş bu konişmento ile yapılan taşımalardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde İngiliz Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair hüküm bulunduğu belirtilerek yetki itirazında bulunulduğu, MÖHUK 47.maddesi gereğince yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde tarafların aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın çözümünde yabancı bir devletin mahkemesi konusunda anlaşılabilecekleri belirtilip davacının sigortalının alıcının halefi sıfatıyla bu davayı açtığı, davacının sigortalısının da konişmentonun şartları ile bağlı olduğu ve davanın …. ‘ye karşı açılmış olup, davalı şirketin sunulan vekaletnamelerden adresinin yurtdışı olması nedeniyle davalının milletlerarası yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine” varıldığı gerekçesiyle davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı …. Tic. A.Ş. tarafından Katar’da kurulu dava dışı alıcı firmaya satılan muhtelif süt ürünleri emtiasını nakliye rizikolarına karşı sigortalandığını, bahse konu malın nakliyesinin tümünün davalı tarafından üstlenildiğini ve navlun da davalı tarafından fatura edildiğini, bu nedenle davalının taşıyan sıfatını taşıdığını, davalının Türkiye’de mutad adresinin bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin davalının şirket adresinin yurt dışında olması sebebiyle yetkisizlik kararı verildiğini, davalının Ümraniye Vergi Dairesinde kendisine ait vergi numarası olduğu ve İstanbul/Türkiye’de ticari işlerinin tümünü yürüttüğü mutad meskeni bulunduğunun tereddütsüz olduğunu, ayrıca davalının internet sitesinde de Türkiye’deki adresinin duyurulduğunu, HMK.9.maddesinde “Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, Davalı’nın Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir” denildiğini, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin yetkili olduğunu, taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunmadığını, bunun yanı sıra, ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesinde dayanak olarak gösterilen ve konişmentonun arka yüzünde yer alan şartlar incelendiğinde taraflar arasında müzakere ve teati edilmiş koşullar değil, davalı taşıyanın tüm benzer taşımalarında kullandığı matbu bir metin olduğu açıkça görüleceğini, konişmentoda müvekkilinin imzasının bulunmaması nedeniyle yazıl olarak yapılmış geçerli bir yetki sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi’nin 13.07.2017 tarih ve 2017/29 E., 2017/235 K. sayılı yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esasının incelenerek kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, TTK nun 1472.m kapsamında rücuen tazminat istemine ilişkindir. Nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı yükün deniz yolu ile taşınması sırasında, yükte meydana gelen hasar nedeniyle, davacı … şirketinin dava dışı sigortalısına ödediği tazminatın, zarar sorumlusu olan taşıyıcıdan rücuen tahsili talep edilmektedir.
Dosyaya sunulan Nakliyat Emtea Sigorta Abonman Sözleşmesinin incelenmesinde, sigortalının … AŞ olduğu, 31/03/2015 – 31/03/2016 tarihleri arasında geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Konişmentonun incelenmesinde; yükletenin … A.Ş., gönderilenin … olduğu, geminin …, yükleme limanının Ambarlı Limanı – İstanbul, Tahliye Limanının Doha olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta geminin yabancı, tahliye limanının Türkiye dışında (Doha olduğu) olması karşısında yabancılık unsuru bulunmaktadır. Taşıyıcı konumunda olan davalı tarafından, yabancı unsurlu davada, İngiliz Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki ilk itirazında bulunulmuştur.
Konişmentonun Geçerli Hukuk ve Kaza Dairesi Başlıklı 26.maddesinde “Amerika Birleşik Devletlerine/devletlerinden veya başka yere yapılan Mal Taşıma İşlemlerinde Madde 6.2 (d) ve/veya ABD COGSA ‘nın uygulanabilir olduğu her zaman, Taşımanın o aşaması Amerika Birleşik Devletleri yasalarına tabi olacak ve Amerika Birleşik Devletleri New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıkları görüşmek üzere münhasır kaza yetkisine sahip olacak olup, tüm diğer durumlarda, işbu Konşimento İngiliz Yasasına tabi olarak yorumlanıp buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıklar başka bir ülke mahkemesinin kaza dairesi hariç tutalarak, Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin kaza yetkisine tabi olacaktır” şartının yer aldığı görülmüştür.
MÖHUK’un 47.maddesi gereğince yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, tarafların aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın çözümünde yabancı bir devletin mahkemesi konusunda yetki sözleşmesi yapabilirler. Taşıyıcının yabancı uyruklu olması nedeniyle taşıma sözleşmesi yabancılık unsuru taşıdığından, yabancı bir devlet mahkemesinin yetkili kılınması mümkündür.
Konişmentodaki yetki şartının geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi için, sigortalı ile taşıyıcı arasındaki taşıma sözleşmesinin hukuki niteliğinin ortaya konulması gerekir. Taşınan emtia için geminin belli bir yerinin tahsis edilmediği anlaşılmaktadır. “Kırkambar sözleşmesini yolculuk çarteri sözleşmesinden ayırt eden unsur, geminin tamamı, bir kısmı ya da bir yerinin tahsisi söz konusu olmaksızın eşya taşımanın taahhüt edilmesidir. Kırkambar sözleşmesinde de taşıma borcunun ifasında kullanılacak gemi ismi belirlenebilir. Bu durumda dahi taşıyan, yükü geminin dilediği yerine yükleyerek taşıyabilir. Ancak yükletenin izni olmadıkça güverteye koyamaz” (Rayegân Kender / Ergon Çetingil / Emine Yazıcıoğlu, Deniz Ticareti Hukuku Temel Bilgiler, C:1, İstanbul 2014, s.159).
“Kırkambar sözleşmelerinde; hemen daima yazılı bir sözleşme olmadığından konişmento hem taşıyan – taşıtan, hem de taşıyan – konişmento hamili arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Bu sebeple kırkambar sözleşmeleri gereğince düzenlenen konişmentolar (liner bill of lading) kapsamlı olup, taraflar arasında geçerli olacak tüm şartları (arka yüzünde) içerirler” (Murat Demirkıran, Taşıyanın Konişmento İçeriğinden Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 29).
Yukarıda atıf yapılan doktrin görüşlerinde de belirtildiği üzere, kırkambar sözleşmelerinde ayrı bir navlun sözleşmesi genellikle düzenlenmemekte olduğundan, konişmentodaki şartların gönderici yükleten ile taşıyıcı arasındaki ilişkiye de uygulanacağı kabul edilmektedir. ” Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır ( TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1)” (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, …e, s.193).
Bu açıklamalara göre konişmentodaki yetki şartının gönderici yükleten ve onun halefi olan sigorta şirketi için de bağlayıcı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda konişmentodaki yetki şartına göre Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
Yine, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünden gelen İngilizce olarak düzenlenmiş Konişmentonun üst sağ bölümünde, İngilizce olarak yapılan açıklamaya göre, bu konişmentonun tüm koşullarıyla ve klozlarıyla birlikte geçerli olduğu, hukuk ve yetki klozunun da buna dahil olduğu, yükletenin de sözleşmeye katıldığı bilgilerinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Konişmentonun ekinde yer alan taşıma şart ve koşullarının 26.maddesi geçerli hukuk ve kaza dairesi başlığını taşımakta olup Londra’da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalara göre konişmentodaki yetki şartının davacının sigortalısı için de bağlayıcı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı isabetli olup istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar yetkisizlik kararı verilmesi için yeterli olup davalının yerleşim yerinin neresi olduğu konusundaki hukuki tartışmaya gerek yoktur. Davalının yabancı uyruklu olduğu sabittir.
Bu gerekçelerle, HMK.353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin Mahkememiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine dair,
HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/01/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.