Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/1111 E. 2018/113 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1111
KARAR NO : 2018/113
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2017
NUMARASI : 2016/1050 -2017/829 E.K
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, davalılardan …’in müvekkili şirkette 06.04.2010 ile 17.06.2016 tarihleri arasında yazılı iş akdine dayalı makine operatörü olarak çalıştığını, davalının istifa etmek suretiyle müvekkili şirketten ayrıldıktan kısa bir süre sonra 26.08.2016 tarihinde müvekkili şirketin eski çalışanları tarafından kurulmuş olan ve müvekkili şirket ile aynı iştigal konusunda faaliyet gösteren rakip davalı şirkette çalışmaya başladığını, yazılı iş akdinde düzenlenen rekabet yasağının ihlal edildiğini, davalının müvekkili şirkette makine üretimi, kurulumu ve montajı konusunda bilgi sahibi olup, montaj aşamasını müşterilerin işyerlerinde gerçekleştirdiğinden müşterilerle birebir iletişim kurduğunu, dolayısıyla müvekkili aleyhine müşterilerini yönlendirmeye çalışma tehlikesinin muhtemel olduğunu, diğer davalı şirketin müvekkili şirketin işçilerini ayarttığını, müvekkilinin müşteri çevresinde yanlış izlenim ve algıya sebebiyet verdiğini, TTK.nın 55 vd maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığını ileri sürerek davalı …’in rekabet yasağına aykırı davrandığından sözleşmede düzenlenmiş olan 250.000 TL cezai şart bedelinin davalıdan tahsiline, diğer davalı şirketin rekabet kurallarına aykırı davranarak kendi menfaat ve çıkarları için bilerek ve isteyerek davalı …’in iş akdinin feshini ve kendi işyerinde çalışmasını sağlayarak haksız rekabete yol açtığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin özel nedenlerden dolayı istifa ettiğini, davalı firmada kısa süreli olarak çalıştığını, sözleşmedeki rekabet yasağının ve cezai şartın tek taraflı olarak düzenlendiğini, bu hükmün kelepçeleme niteliğinde olup, müvekkilinin çalışma özgürlüğünü kısıtladığını, yasada aranan koşul ve şartları taşımadığından geçersiz olduğunu, davacının iddia ettiği zararını ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davalı …’in müvekkili firmada 2,5 ay gibi kısa bir sürede montaj bandında çalıştığını, yeterli görülmediğinden iş akdinin feshedildiğini, davacı çalışanlarının müvekkilinin işyerinde çalışmaları konusunda ayartılmasının sözkonusu olmadığını, dolayısıyla davacının müşterilerini kendisi ile çalışmasını sağlama çabasının da bulunmadığını, iddiaların soyut ve dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
1-Davacı firmanın 1994 yılında kurulduğu ve iştigal konusunun “Çikolata ve şekerleme üretiminde kullanılan otomatik ambalajlama makinelerin üretimi, montajı, alım ve satımı, pazarlanması, ithali ve ihracını yapmak…ve anonim şirket esas sözleşmesinde yazılı olan diğer işler” olarak belirtilmiştir.
2-Davalı firmanın 2006 yılında kurulduğu iştigal konusunun “her türlü yatay paketleme makineleri endüstriyel makineler gofret fırınları bisküvi ve çikolata kreme sürme kesme makineleri ve makine otomasyonu yazılımı revizyonu tamir bakımı imalatı alım satımı ile ihracat ve ithalatını yapmak .. ve anonim şirket esas sözleşmesinde yazılı olan diğer işler” olarak belirtilmiştir.
3-Davacı şirket unvanı 01.08.2015 tarihinde değiştirildiğinden iş akdi yenilenerek 01.01.2016 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedilmiş, sözleşmenin 1.5 bendinde; “ personel, sadakat ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunursa veya iş akdinin sona ermesinden itibaren 2 yıl içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren işverenle aynı işi yapan başka bir şirkette aynı işi yaparsa, işverenin doğacak zararlarını tazmin etme hakkı saklı kalmak kaydıyla 250.000 TL cezai şartı işverene öder.” denilmiştir.
4-Davalı … tarafından iş akdi 17.06.2016 tarihli istifa dilekçesi ile feshedilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, davalı işçinin montaj ustası olduğu, davacı şirketten emeklilik nedeniyle ayrıldıktan sonra 2,5-3 ay kadar kısa bir süre davalı şirkette çalıştığı, davacı tarafın tazminata konu ettiği iş sözleşmesindeki rekabet yasağının ve bu kapsamda cezai şartın yalnızca işçi yönünden ön görüldüğü bu nedenlerle TBK 420/1.md gereğince yalnızca işçi aleyhine konulan cezai şartın geçersiz olduğu, ayrıca TBK 444 maddesinde ön görülen rekabet yasağı kapsamına giren ihlalin de mevcudiyetinin kanıtlanamadığı, davalı şirket aleyhine açılan davanın da koşulları oluşmayan rekabet yasağı nedeniyle davacı şirketin zarara uğratıldığı veya ticari itibarına haksız saldırı da bulunulduğu hususunda da dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf sebeplerinde özetle;
1-Davalı …’in kendi isteği ile işten ayrıldığını, akabinde müvekkili ile aynı iştigal konusunda faaliyet gösteren rakibi davalı firmada işe başladığını, davalının iyi niyetinden sözedilemeyeceğinden cezai şart hükmünün geçersiz olduğunun kabulünün doğru olmadığını, sözleşme hükmünün yasada aranan şartları sağladığını, davalının rekabet etmeme yasağını ihlali nedeni ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan sorumlu olduğunu,
2-Davalı şirket yönünden ise; davalının müvekkili ile aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini ve müvekkilinin rakibi olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin eski çalışanları tarafından kurulduğunu, müvekkilinin çalışanlarını ayartarak kendi bünyesine transfer ettiğini, bu bağlamda davalı …’in de bu şekilde davalı şirkette çalışmaya başladığını, davadan haberdar olunur olunmaz davalı şirketin davalı …’in iş akdini feshettiğini, davalının müvekkilinin bilgi ve müşteri birikimini kendi çıkarları için kullanmaya çalışarak haksız rekabet kurallarını ihlal ettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, davalı … yönünden; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve devamı maddeleri uyarınca işçinin rekabet yasağına dayalı olarak açılan cezai şart alacağının tahsili; davalı şirket yönünden ise; TTK.nun 55 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı, davalı …’in yazılı iş akdine dayalı olarak çalışırken iş akdini kendi isteği ile sonlandırdığını, kısa bir süre sonra rakip firmada çalışmaya başladığını, sözleşmede yer alan rekabet etmeme yasağını ihlal ettiğini iddia ederek sözleşmedeki cezai şartın tahsilini istemiş, davalı … ise, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 01.01.2016 tarihli sözleşmenin 1.5 bendinde;“ personel, sadakat ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunursa veya iş akdinin sona ermesinden itibaren 2 yıl içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren işverenle aynı işi yapan başka bir şirkette aynı işi yaparsa, işverenin doğacak zararlarını tazmin etme hakkı saklı kalmak kaydıyla 250.000 TL cezai şartı işverene öder.” denilmiştir.
Sözleşmenin tanzim tarihinde yürürlükte olan ve işbu uyuşmazlığa uygulanması gereken TBK’nın 420/1. maddesi gereğince hizmet sözleşmelerinde sadece işçi aleyhine konulan cezai şartın geçersiz bulunduğu, aynı Kanun’un 445. maddesinde de rekabet yasağının süre bakımından özel durum ve koşullar dışında 2 yılı aşamayacağının düzenlendiği gözetildiğinde davaya konu sözleşmedeki rekabet yasağı şartının geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak bir talepte bulunulamayacağı gibi, dosya kapsamında dinlenen davacı tanıkları beyanlarında; davalı …’in montaj ustası olarak davacı şirkette çalıştığını, işten kendi isteği ile ayrıldıktan sonra davacı şirketin eski çalışanlarının kurduğu davalı şirkette 2,5-3 ay çalıştığını duyduklarını belirtmişlerdir. Bu durumda davalı işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunduğu kanıtlanamadığı gibi, davaya konu uyuşmazlıkta ispat yükü üzerinde bulunan davacı işverence önemli bir zarara uğrama ihtimali de somutlaştırılmamıştır. Bu nedenlerle bu davalı yönünden yapılan istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı şirket yönünden ise;
Davacı, eski çalışanları tarafından kurulan ve aynı iş kolunda faaliyet gösteren davalı şirketin davacı işçilerini ayartarak kendi bünyesinde çalışmaya teşvik ettiğini, davacının müşterilerini kazanmaya çalıştığını iddia ederek haksız rekabet hükümlerine dayalı olarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Somut olayda, davalı işçinin davacı ile olan iş akdini emekliliğe hak kazandığından dolayı sona erdirdiği, davacının da davalı işçiye kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarını ödeyerek ibraname aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. O halde davalı şirketin davalı işçinin davacı ile olan iş akdini feshe teşvik etmesinden ve davalı işçiyi ayartmasından sözedilemez. Dolayısıyla davacı tarafça, davalı şirketin haksız rekabete yol açan sözkonusu eylemlerine yönelik somut deliller ibraz edilemediğinden bu davalı yönünden davanın reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.