Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/1098 E. 2018/553 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1098
KARAR NO : 2018/553
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2017
NUMARASI : 2016/594 2017/990
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirkette yaklaşık %17 oranında hissesi bulunduğunu, 25/03/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, her bir yönetim kurulu üyesine her ay 10.000 TL huzur hakkı ödenmesine karar alındığını, şirketin 2015 yılında yaptığı kar göz önüne alındığında yönetim kurulu üyelerine toplamda ödenecek olan yıllık 360.000 TL’nin bu kapsamda fahiş olduğunu ve gelirin %50’sinin huzur hakkı olarak dağıtılmasına karar verildiğini belirterek her bir yönetim kurulu üyesi için ödenmesi kararlaştırılan aylık 10.000 TL huzur hakkına dair kararın kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; TTK 446. maddesinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçiren pay sahiplerinin iptal davası açabileceğini, davacının genel kurulda görüşünü bildirerek olumsuz oy kullandığını fakat muhalefetini tutanağa geçirmediğini, ortada muhalefet şerhi bulunmadığından davanın esasına girilmeden davanın usulden reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili bu savunmaya karşı verdiği dilekçede, müvekkilinin muhalefet şerhini tutanağa geçirdiğini, 25/03/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 6. maddesinin görüşülmesinde müvekkili …’nın vekili söz alarak, kararlaştırılan huzur hakkının rayiçlerin çok üzerinde olduğunu, ciddi anlamda şirketin zararına bir işlem niteliği taşıdığını beyan ettiğini, bu ifadeye rağmen davalı tarafın şartların gerçekleşmediğinden bahsederek davanın usulden reddi gerektiği yönündeki iddiasını kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi için şirketin kar elde etmesinin zorunlu olmadığı, şirket genel kurulu, huzur hakkı ödenmesine ilişkin yöneticilerin emek ve mesaisini dikkate alarak karar alabileceği, bu kararın şirketin menfaatleri, mali yapısı ayrıca iyi niyet kuralları ile uyumlu olması gerektiği, mahkemenin 2014/636 esas sayılı dosyasında, 28/04/2014 tarihli genel kurul toplantısında huzur hakkının artırılmasına dair alınan kararın iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu dosya kapsamı ve yapılan emsal ücret araştırma yazı cevapları dikkate alındığında, yönetim kurulu üyeleri için aylık belirlenen 10.000 TL huzur hakkı ödemesinin şirketin mali yapısı ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan bir durumun bulunmadığı, bu miktarın fahiş olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Şirketin dört yöneticisi bulunduğunu, yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkının yıllık 480.000 TL civarında olduğunu, bu durum şirketin ekonomik durumu ile uyumlu olmadığını,
Şirketin 2015 yılı net karının 611.438,00 TL olup 2016 yılında ise karın %40 oranında düştüğünü, şirketin başarılı bir şekilde yönetilmediğini, harcanan ciddi bir emek bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinde bahsedilen 2014/636 esas sayılı dava dosyasının davalılarının farklı olduğu, 2014/636 esas sayılı dava dosyasında davalı gösterilen şirketin bu dosyanın davalısı olan şirketin ortağı olduğu, bu dosyada 2014 yılında yapılan genel kurul toplantısında alınan kararın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava, davalı şirketin 25/03/2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ait genel kurul toplantısında gündemin 8. maddesi ile alınan yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine dair kararın iptali istemine ilişkindir.
Gündemin 7. maddesi ile yönetim kurulu üyeliğine dört kişi üç yıl süre ile seçilmişlerdir. Gündemin 8. maddesi ile yönetim kurulu üyelerine aylık net 10.000 TL ödenmesi görüşmeye açılmış; davacıyı toplantıda temsil eden vekili söz alarak, kararlaştırılan huzur hakkının rayiçlerin çok üzerinde olduğu konusunda beyanda bulunmuş, yönetim kurulu üyesi … de aksi yönde, belirlenen miktarın hakkaniyete uygun olduğu konusunda görüş bildirmiştir. Görüşmeler bittikten sonra yönetim kurulu üyelerine aylık 10.000 TL ödenmesine dair gündem maddesi oylamaya sunulmuş, davacının olumsuz oyuna karşılık oy çokluğuyla karar alınmıştır. Alınan karardan sonra davacı, bu karara muhalif olduğuna dair bir şerh yazmadığı gibi bu karara muhalif olduğuna dair ayrı bir yazılı beyan da sunmamıştır.
Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalmasının ve bu keyfiyeti zapta geçirmesinin gerekmesine, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesinin veya ret oyu kullanılmasının alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımadığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarındadır (Bkz. Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı ilamı). 25/03/2016 tarihli genel kurul toplantısında 8 nolu gündem maddesi ile alınan kararda davacının usulune uygun muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Davacı, gündem maddesi görüşülürken maddeye yönelik olumsuz görüşünü tutanağa geçirmişse de oylama yapıldıktan sonra karara muhalif olduğuna dair bir beyanı olmamıştır. Oylama öncesi görüşme esnasında toplantıya katılan üyenin öneriye karşı olduğunu belirtmesi alınan karara muhalif olduğu anlamını taşımamaktadır (Yargıtay 11.H.D’si 2014/818 E. 2014/2043K sayılı emsal kararı).
Bir ortağın şirket genel kurulunda alınan kararın veya kararlarının iptalini talep edebilmesi için; toplantıda hazır bulunan ortağın karara olumsuz oy vermesi ve muhalefet şerhini tutanağa geçirmesi şarttır. Davacı toplantıda hazır bulunduğuna göre, 8 nolu gündem maddesi ile alınan karara olumsuz oy vermesi ve oylamadan sonra muhalefet şerhini tutanağa geçirmesi zorunludur. Oysa ki TTK 446/1.maddesi gereğince davacının alınan karara karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Dava açabilme şartı (özel dava şartı) gerçekleşmediğinden gündemin 8. maddesi ile alınan karara yönelik davacının iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır.
Davacının ileri sürdüğü istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden, HMK.m.353/1.b.1 uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ancak, dava şartları kamu düzenini ilgilendirdiğinden ve HMK.m.115/1 uyarınca mahkemece resen gözetilmesi gerektiğinden, HMK 355.maddesi gereğince bu husus resen dikkate alınarak HMK.m.353/1.b.2 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A)Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
B)HMK 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 31,40 TL maktu red harcından, peşin olarak yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 10.20 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
8-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
10-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/05/2018 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.