Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/1066 E. 2018/498 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1066
KARAR NO : 2018/498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2017
NUMARASI : 2016/1010- 2017/698 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalı tarafın dava dışı …Ltd Şti’ne olan 835.162,00- TL olan cari hesap borcu, dava dışı …Ltd Şti’nin müvekkiline olan borcu nedeniyle Bakırköy …. Noterliğinin 23/12/2014 tarihli ve … yevmiye nolu alacağın devri sözleşmesi ile devredildiğini, alacağın devredildiğinin davalı tarafa Bakırköy … Noterliğinin 03/04/2015 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bildirildiğini ve ödeme talep edildiğini, alacağın ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhine alacağın tahsili için girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı …Ltd. Şti. arasında akdedilen sözleşmede temlik yasağının olduğunu, bu sebeple ortada geçerli bir temlikten sözedilemeyeceğini, ayrıca sözleşmede belirtilen dönem aralığında taahhüt edilen koltukların satılmaması halinde ücret iadesinin yapılmayacağının kararlaştırıldığını, dava dışı şirketin bir riski üstlendiğini, sözleşmede kararlaştırılan tarihlerden sonra da satış süresinin dava dışı şirket lehine uzatıldığını, ancak buna rağmen dava dışı şirketin en az 20.000 koltuk taahhüdünü yerine getiremediğini, müvekkilinden alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, uyuşmazlığın, sözleşmede temlik yasağının bulunup bulunmadığı, temlik ile dava dışı şirketin sözleşmeye göre davalıdan takibe konu miktarda alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı, davalı ile… ve Turizm Limited şirketi arasında imzalanan 02/12/2013 tarihli sözleşme ile 101 TL birim başına fiyattan dava dışı şirketin en az 20000, en fazla 30000 koltuk satın almayı taahhüt ettiği, bunun karşılığı bedelin tamamı olan 1.010.000,00 TL nin davalı hesabına yatırmasının kararlaştırıldığı, bu miktarın davalı hesabına yatırıldığı, ancak taahhüt edilen miktarda bilet satılmaması nedeniyle satılan biletler dışında bedelsiz kalan biletlerin bedelinin iadesinin talep edildiği, sözleşmenin 9.1. madde hükmüne göre, açıkça sözleşmenin devrinin tamamen yasaklandığı, sözleşme dışında alacağın devredildiği ileri sürülmüş ise de sözleşmeden bağımsız olarak, davalı tarafından yazılı bir borç tanıması yapılmadığı, başka bir ifadeyle sözleşmeden ayrı olarak doğmuş olan bir borcun yazılı olarak davalı tarafından tanınmış olması halinde sözleşmeden ayrı olarak alacağın devrinin söz konusu olabileceği, diğer yönden temlik geçerli olsa bile dava dışı şirket koltuk başına 101 TL’den en az 20000 koltuğu satın almayı taahhüt ederek 1.010.000,00 TL’yi peşin olarak yatırmayı kabul ettiği ve bu bedeli davalının hesabına yatırdığı, 17-25 Aralık darbe girişimleri nedeniyle edimini ifa edemediğini ileri sürmüş ise de bunun mücbir sebep olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, kaldı ki yine sözleşmede de yatırılan bu bedelin koltuklar satılmasa dahi geri alınamayacağının kararlaştırılmış olduğu, dava dışı şirket tacir olup, basireti olması gerektiği, koltuk bedelleri ödenmiş koltuklar satılmasa dahi bedellerini talep edemeyeceğini peşinen kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı tarafın istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince temlikin geçerli olmadığı denildikten sonra temlik geçerli olması haline ilişkin değerlendirme yapıldığını, bu durumunda temlikin geçerli bir temlik olduğunu zımnen de olsa kabul edildiğini gösterdiğini, kaldı ki davadan önce vermiş olduğu cevabı ihtarda ve gerekse takibe itirazlarında temlikin geçersizliğini ileri sürmediğini, 17/25 Aralık sürecinin mucbir sebep olarak değerlendirilmemesinin doğru olmadığını, bu hususun mucbir sebep olduğunun davalının sözleşme süresini uzatması ile ortaya çıktığını, basiretli olan bir tacirin 17/25 Aralık sürecini öngörebilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı firmanın satamadığı bilet ücretinin tamamı davalının uhdesinde kalmış olup ayrıca bahsi geçen biletler davalı tarafça yeniden satılarak yüksek kar edilmiş olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle, davaya cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek davacının talebinde ve istinaf sebeplerinde haksız olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, alacağın temlikine dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, uyuşmazlık temelde, temlik yasağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alacağın devri TBK’ nın 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TBK’ nın 183. maddesi gereğince kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızası almaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Yine ikinci fıkrada ise; borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm dikkate alındığında, alacağın devrinin sözleşme ile yasaklanabileceği, ancak borçlu tarafından yazılı bir borç tanıması yapıldıktan sonra bu alacağın üçüncü kişi tarafından devralınması halinde devir yasağını ileri süremeyeceği anlaşılmaktadır.
Ezcümle; sözleşmenin devri yasaklanabilir, sözleşmenin devri yasaklanmış olsa dahi borçlu tarafından yazılı bir borç tanıması yapılması durumunda, bu borç tanımasına güvenerek alacağın devralınması halinde devir yasağının ileri sürülemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu hükmün uygulanabilmesinin için aşağıdaki koşullar aranacaktır; a) Borçlu alacaklıya alacağın varlığını ikrar etmiş olmalıdır. b)Borçlunun bu ikrarı bir senede (belgeye) dayanmalıdır. c)Alacaklı borç ikrarını içeren bu senetten doğan alacağını bir üçüncü kişiye temlik etmiş olmalıdır. d)Üçüncü kişi taraflar arasında temlik yasağından iyiniyetle haberdar olmamalıdır.
Somut olayda, dava dışı temlik eden ile davalı arasındaki sözleşmenin 9.1. maddesinde; “İş bu sözleşme herhangi bir tarafça kısmen veya tamamen üçüncü kişilere devir edilemez” hükmünü içermektedir. Bu hükümde açıkça sözleşmenin devrinin tamamen yasaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının sözleşmeden bağımsız olarak, yazılı bir borç ikrarı bulunmadığından TBK’ nın 183/2. maddesi gereğince sözleşmeden ayrı olarak alacağın temliki mümkün değildir.
Ne var ki, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde, geçerli bir temlik olmadığından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı tespiti yapıldıktan sonra geçerli bir temlik olması halinde işin esasına yönelik değerlendirme yapılmış ise de, davanın red nedeninin esastan mı yoksa aktif husumetten mi olduğu hususunda açıklamaya yer verilmemiştir. Zira, bu durumda red gerekçesinin dayanağının aktif husumet yokluğu olması halinde davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin maktu olması gerektiği hususunun düşünülmemesi doğru değildir.
Açıklanan bu gerekçe doğrultusunda, alacağın temlikinin sözleşmede yasaklandığı ve alacağın devrine dair ayrı bir kabul de bulunmadığından ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş olup, bu açıklamalar ışığında diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK.353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine,
2-Alınması gereken 31,40-TL harçtan, peşin alınan 10.591,56-TL harcın, mahsubu ile bakiye 10.561,16-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
7-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
8-Kararın mahiyetine göre, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.