Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/1056 E. 2018/500 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1056
KARAR NO : 2018/500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2017
NUMARASI : 2016/320- 2017/710 E.K
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar vekilleri ile 3. kişi … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, davalı şirket iki ortaklı olup, müvekkilinin şirketin %49 hissesine sahip olduğunu, diğer ortak …’in ise şirketin temsile yetkili tek müdürü olduğunu, müvekkili ortağın rekabet yasağının ihlal edildiği ve şirkete zarar verildiği iddialarıyla diğer ortak ve müdür hakkında açtığı davanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/748 E. sayılı dosyasında derdest olduğunu, davalı şirketin 15.03.2016 tarihli 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında, şirketin 2015 yılı satış maliyet artışının sebebinin belirlenmesi, ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygunluğunun ve dayanak belgelerinin gerçek mahiyetinin tespiti, alacak-borç durumunun ve şirket öz sermayesinin belirlenerek yönetim işlem ve eylemlerinin şirkete zararının tespiti gibi benzeri hususların açıklığa kavuşturulması için faaliyet raporu müzakeresi ve 2015 yılına ait bilanço görüşmeleriyle ilgili 3, 4 ve 6 no.lu gündem maddelerinin görüşülmesinin TTK.nın 420. maddesi uyarınca ertelenmesinin talep edildiğini, ancak bu talebin şirketin müdürü ve diğer ortağı … tarafından reddedildiğini, ayrıca genel kurulun 7. maddesinde 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2010 yıllarının net karının dağıtılmasına karar verildiğini , oysaki sözkonusu yıllara ait tasdikli bilançoların yönetim tarafından toplantıda ibraz edilmediğinden dağıtılacak bu yıllara ilişkin kar payının belirlenemeyeceğini, dava konusu genel kurulunda alınan kararların oy çokluğu ile alındığını ileri sürerek davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 3, 4, 6 ve 7 nolu maddelerinde alınan kararların iptaline ve dava konusu genel kurulun 5 ve 7 nolu gündem maddelerinde alınan kararların icrasının geriye bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 29.11.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; davalı şirketin 27.01.2012 tarihli 2012/01 nolu genel kurul kararında %98 hisseye sahip olan …’in şirketteki tüm hisselerini eşit şekilde ….’a ve …’ya devrettiğini, bu hisse devri ile ortaklığı sona eren ….’in davalı şirketin 25.04.2012 tarihli 2012/02 nolu genel kurul toplantısına yetkisizce ortakmış gibi katılarak olmayan hisselerini davalı şirket müdürü olan …’e devrettiğini, oysaki davalı şirket müdürüne yapılan bu devrin devreden ….’in hissesi olmadığından ifasının imkansız olduğunu, diğer yandan aynı genel kurulda …’nın …’e devrettiği %2 hissesi için yasada aranan oy nisabının ve şekil şartlarının sağlanmadığını, bu nedenle 25.04.2012 tarihli genel kurul kararının 1 ve 2 nolu maddelerinde alınan kararların mutlak butlanla batıl olup, yok hükmünde olduğunu belirterek davalı şirketin müdürü …’in iddia ettiği gibi şirket ortağı olmadığından ….’in davalı olarak iş bu davaya eklenmesine, davalı şirketin 15/03/2016 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının (3), (4), (6) ve (7) nolu gündem maddelerindeki kararların mutlak butlan ile yokluğunun tespitine, davalı şirketin 25/04/2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki (1) ve (2) maddelerdeki hisse devir kararlarının mutlak butlan ile yokluğunun tespitine, davalı şirketin müdürü …’in şirket pay sahibi olmadığından yönetim ve temsil yetkisi olmadığının tespitine, bu kabul edilmediği takdirde müdürlükten azline, davalı şirketin yönetim kurulunun oluşturulması gündemli genel kurul için çağrı için davacının yetkilendirilmesine ve bu toplantı yapılana kadar şirket işlerinin yapılması için davacının temsil ve yönetim konusunda yetkilendirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının kötü niyetli olduğunu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açmış olduğu davaya kendisini haklı çıkarmak için işbu davayı ikame ettiğini, şirkete atanan kayyım raporlarında şirketin büyüdüğünün karının arttığının belirtildiğini, davacının her zaman şirket defterlerini inceleyebileceğini, davanın konusunun 15.03.2016 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul toplantısı kararları olduğunu, 25.04.2012 tarihli genel kurulundan alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitinin işbu davanın konusu olmadığı gibi bu talep yönünden o tarihte genel kurulunda imzası olan ortaklara husumetin yönetilmesi gerektiğini belirterek işbu davayla ilgisi olmayan davayı genişleten beyanlarını içeren ıslah dilekçesinin kabul edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacı vekilinin ıslah dilekçesi kapsamında, davaya ıslah yolu ile taraf eklenemeyeceği, davacının diğer taleplerinin ayrı bir dava/ talep konusu olduğu, ıslah yoluyla dava konusu edilemeyeceği, TTK.nun 420/1. maddesi uyarınca, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların sermayenin onda birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın toplantı başkanının kararı ile (1) ay sonraya bırakılacağının hükme bağlandığı, bu bağlamda öngörülen pay oranına sahip bulunan davacı ortağın talebi gibi işlem yapılmadığından davalı şirketin 15/03/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağın (3), (4), (6) ve (7) maddelerindeki kararların iptali koşullarının oluştuğu, diğer taraftan şirket ortaklar kurulu tarafından karar alındıktan sonra pay devrinin pay defterine kayıt edilmesinin kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğu; bu sebeple, ortaklar kurulu tarafından karar alınması durumunda pay devrinin gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği; bu çerçevede, davalı şirketin 25/04/2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki (1) ve (2) maddelerdeki hisse devir kararlarının, payların daha önce devredilmiş olması sebebiyle yok hükmünde olduğu gerekçeleriyle davalı şirketin 2015 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan dava konusu 3., 4., 6. ve 7. maddelerindeki kararların iptaline ve [25/04/2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki] (1) ve (2) numaralı hisse devir kararlarının payların daha önce devredilmiş olması sebebiyle yok hükmünde olduğunun tespitine, tüm bu kararların yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraflar vekilleri ile 3. kişi … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; TTK.nın 420/I. Maddesinin emredici hükmüne aykırı olan ve ortak olmayan kişi tarafından dava konusu 15/03/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan (3), (4), (6) ve (7) maddelerindeki kararların mutlak butlan ile malul olup yokluğun tespitine karar verilmesi gerekirken iptallerine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli karar ile kısa karar arasında fark olduğundan kararın istinaf denetimine uygun olmadığını, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, dava konusu olmayan 2012 yılı ortaklar kurulunun 1. ve 2. nolu kararlarının yok hükmünde olduğuna karar verildiğini, kaldı ki bu kararın hukuken geçerli olduğunu, aksi durumda davacının da ortak olmasının mümkün olmadığını, davacının bu karara yönelik iddialarının dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığını, yürütmenin durdurulması kararının usule aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
C-Üçüncü kişi … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil … ve …. tarafından…’e yapılan hisse devir işlemlerinin, hisselerin daha önce devredildiği gerekçesiyle buna ilişkin genel kurulun yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiğini, oysa ki 2012 yılı ortaklar kurulu kararlarının geçerli olup olmadığının İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/748 E. sayılı davanın neticesinde saptanacağını, bu davanın konusunu teşkil etmediğini, davalı şirketin 25.04.2012 tarihli tarihli ortaklar kurulunda alınan kararın usule ve yasaya uygun olduğunu, bu kararın iptalinin ve yürütmesinin durdurulmasının müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
İstinaf başvurusunda bulunan …’nın davada taraf olmayıp, üçüncü kişi olup, davaya asli ya da feri müdahil olarak kabulüne dair bir karar verilmediği gibi, mahkemece yapılan yargılama sonunda aleyhine hüküm de kurulmamıştır. Bu itibarla 3. kişi … vekilinin hukuken istinaf başvuru talebinde bulunma hakkı olmadığından istinaf başvuru isteminin reddi gerekmiştir.
Dava, 15.03.2016 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan 3, 4, 6 ve 7 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
Davacı, ortağı olduğu şirketin 15.03.2016 tarihli ortaklar kurulu toplantısında şirketin faaliyet raporu müzakeresi ile 2015 yılına ait bilanço görüşmeleriyle ilgili 3, 4 ve 6 no.lu gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesini talep ettiği halde bu gündem maddelerinin karara bağlandığını, keza aynı gerekçe ile kar dağıtımına ilişkin 7 nolu gündem maddesinde alınan karara muhalefet ettiğini iddia ederek 15.03.2016 tarihli ortaklar kurulunun 3, 4, 6 ve 7 nolu kararların iptalini istemiştir.
Davacı vekili 29.11.2016 tarihli ıslah dilekçesinde, dava dilekçesindeki talebinin yanında yasadaki oy nisabına ve şekil şartlarına aykırı olarak alınan davalı şirketin 25.04.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 1 ve 2 nolu maddelerinde alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitini, …’in davalı şirketin ortağı olmadığından davalı olarak davaya eklenmesine, bu davalının şirketin ortağı olmadığının tespitini, aksi takdirde müdürlükten azlini, şirketin yönetim kurulunun oluşturulması gündemli genel kurul için çağrı için yetki verilmesini istemiştir.
6100 sayılı HMK.’nın 176 ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Bu durumda, davacının ayrıca 25.04.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 1 ve 2 nolu maddelerinde alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ve diğer istemleri konusunda davası açma hakkının bulunduğu gibi, davaya ıslah yolu ile taraf eklenemeyeceği gözetildiğinde davacının ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekir. Nitekim ilk derece mahkemesince, 28.12.2016 tarihli duruşmada bu gerekçelerle ıslah isteminin reddine karar verilmiş ve aynı gerekçe bu kez gerekçeli kararda tekrar edilmiştir. Hal böyle iken, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan 25.04.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 1 ve 2 nolu maddelerinde alınan kararlar yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturacak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir.
TTK m.420/I uyarınca finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır.
Azlığın finansal tabloların müzakeresi ile buna bağlı konuların ertelenmesini talep ederken, herhangi bir gerekçe göstermesi zorunlu değildir. Erteleme talebi karşısında genel kurulda oylama yapılmasına ve bir karar alınmasına gerek bulunmamaktadır. Genel kurul kararının aranmadığı böyle bir durumda toplantı başkanının da farklı yönde bir karar alıp uygulaması söz konusu olamayacaktır. Divan başkanı bu talebe uygun hareket etmek zorundadır. Nitekim Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelikte “Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular sermayenin en az onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip azlık pay sahiplerinin İstemi üzerine genel kurul kararına gerek olmaksızın, toplantı başkanı tarafından bir ay sonraya ertelenmesi zorunludur.” denilerek bu konuda doğabilecek tereddütler giderilmeye çalışılmıştır (Yönetmelik md. 28/f.3).
Azınlık bu şekilde finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesini ister, bu husustaki gerekçelerini açıkça ortaya koyar ve bunları genel kurul toplantı tutanağına geçirtirse, genel kurul bunların haklı olup olmadığı konusunda herhangi bir karar alamaz. Bu durumda genel kurul başkanı, karar alarak finansal tabloların ve bununla bağlantılı hususların görüşülmesini bir ay sonraya bırakır. Şayet böyle yapılmaz, genel kurul karar alarak azınlığın talebini oylar ve reddederse bu durumda bu karar TTK.nın 445 vd. kurallarına uygun olarak iptal ettirilebilir. Ancak burada iptal ettirilebilecek kararlar, sadece finansal tabloların onaylanması ve bununla bağlantılı diğer genel kurul kararlarıdır. Genel kurulun aynı toplantıda aldığı bunların dışındaki diğer kararların şayet başka sakatlıkları yoksa iptal edilebilmesi olanağı yoktur (Bkz. Prof Dr. Oruç Hami Şener, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 2012, 468 vd.).
Bu durumda, finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesine bağlı olarak öncelikle karın belirlenmesi ve kar dağıtılmasına ilişkin gündem maddeleri görüşülemez. Yine yönetim kurululunun yıllık raporu ve ibrası da bu durumda görüşülemez.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Dava konusu olan 2015 senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısının 15.03.2016 tarihinde yapıldığı, şirketin sermayesinin ve hissesinin tamamının asaleten olmak üzere toplantıda temsil edildiği, toplantı nisabının sağlandığı, dava konusu genel kurul toplantısının 3. maddesinde, davacı tarafından finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesi talebinin iletildiği ve gerekçesinin tutanağı geçirtildiği görülmüş, bu talep oy çokluğu ile reddedilerek diğer gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir.
Buna göre, gündemin 4. maddesinde; “Şirket karından kanun ve esas sözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın tamamının şirket adına işletilmesi”, 6. maddesinde; “Şirket genel müdürüne maaş olarak 9.200 TL aylık net ücret ödenmesi”, 7. maddesinde; “2005-2006-2007-2008 ve 2010 yıllarına ait net karların ortaklara dağıtılması” oy çokluğuyla kabul edilmiş, davacının usulüne uygun muhalefet şerhini tutanağa geçirdiği görülmüştür.
O halde, dava konusu ortaklar kurulunun finansal tablolarının görüşülmesine ilişkin 3 nolu gündem maddesi ile buna bağlı 4, 6 ve 7 nolu gündem maddelerinin TTK m.420/I uyarınca, görüşülmesinin 1 ay sonraya bırakılması gerekirken söz konusu görüşmelerin ertelenmeyerek karara bağlanması usul ve yasaya aykırı olup iptali gerekir.
Açıklanan bu gerekçeler doğrultusunda, HMK.nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacının yerinde olmayan istinaf başvurusunun reddine, HMK.353/1.b.2 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesine, 3. kişi …nın istinaf isteminin reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) Üçüncü kişi …nın istinaf başvurusu yönünden;
1-HMK 352 .maddesi uyarınca, üçüncü kişinin istinaf hakkı bulunmadığından istinaf başvurusunun usulden reddine,
2-… vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının talep halinde iadesine,
3-… tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
B)Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
C)Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın kabulüne, davalı şirketin 15/03/2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında 3, 4, 6 ve 7 nolu gündem maddelerinde alınan kararların iptaline,
2-Davacının ıslahla talep ettiği diğer talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-a-Alınması gerekli 31,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı ve 29,20 TL peşin harç toplamı 58,40 TL ile 1.759,30 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
4-Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 31,40 TL istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından istinaf yargılamasında sarfedilen 85,70 TL istinaf başvuru harcı ve 94,10 TL istinaf giderleri toplamı 179,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
7-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
8-Dosyanın, kesinleşme sonrası kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.