Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/1048 E. 2018/482 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1048
KARAR NO : 2018/482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2017
NUMARASI : 2014/1148 2017/269
DAVANIN KONUSU : Şirket müdürleri ve çalışanları aleyhine açılan tazminat
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile;…Paz.Ltd. Şirketinin ortaklarının davacı müvekkili … ile …..Tic.Ltd Şirketi, …,., … ve …olduğunu, 25/03/2014 tarihine kadar şirket müdürlüğünü …, … ve …’ın yaptığını, 01/07/2012- 31/12/2012 dönemlerine ait bilanço hesaplarında gözüken 901.000,00 TL’lik harcamanın belgelerinin tevsik edilemediğini, şirket ortağı olan …’in oğlu …’in ve şirket muhasebecisi …’in anlaşmalı olarak şirket kasasından 901.000,00 TL’yi belgesiz olarak zimmetlerine geçirdiklerini, bu durumun … tarafından kaleme alınan 23/05/2013 tarihli yazı ile de sabit olduğu, bunun üzerine müvekkili tarafından 01/07/2012, 31/12/2012 tarihlerini kapsar şekilde mali müşavirine bilanço çıkarttığını, şirket kasasının 901.004,05 TL açık verdiğini, ortaklardan …, … ve …’ın aynı zamanda dava konusu şirketin ortağı olan … Şirketinin de ortakları olduğunu, şirketin yöneticileri olan davalılar …, … ve …’ın yönetim hususunda gerekli özeni göstermediklerinden, dürüstlük kurallarına aykırı davrandıklarından oluşan zarardan sorumlu olduklarını, şirket zararının tam olarak tespit edilemediğini, şirket defterlerinin incelenmesi halinde zararın tam olarak tespit edilebileceğini, bu sebeple kısmi dava açtıklarını, şirket muhasebecisi …’in ise bu zimmet olayından haberi olduğunu, kusurlu bulunduğunu ve şirket kayıtlarını da saklayarak ortaklara bildirmediğinden dolayı sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL şirket zararının davalılardan müteselsilen tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile; 04/01/2003 tarihinde dava konusu şirkette çalışmaya başladığını, davacının da şirkette müdür olduğunu, bütün kayıtlardan haberi olduğunu, şirket ortaklarının kendi aralarındaki şahsi husumetlerini şirketi kullanarak hesaplaşmaya çalıştıklarını, bu sebeple kendisine yönelik iddiaları kabul etmediğini,…in beyanlarını içeren mektubun davacının ortak müdür olduğu dönemdeki vakıalar ile ilgili olduğunu, ancak davacı tarafından herhangi bir işlem yapılmayıp müdürlükten ayrıldıktan sonra şirketin zarar ettiğini iddia etmesi iyi niyetle bağdaşmadığını, davacının dava açma sıfatının bulunmadığını, zira zararın oluştuğunu iddia ettiği tarihte davacının da şirkette yetkili müdür olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile; davacı dava dilekçesinde zararın bizzat kendisine ödenmesini talep ettiğini, kanunen bunun mümkün olmadığını, öncelikle bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacının, …Ltd. Şirketi ile bu şirketin kurucu ortağı ve %99 hisse sahibi…. Ltd. Şirketinin kurucu ortağı ve bugüne kadar sorumlu müdürü olduğunu, müdürlük görevini 26/03/2013 tarihine kadar devam ettirdiğini, ortada zarar varsa davacının da müdürlük yaptığı dönemde oluştuğundan davacının da bu zarardan sorumlu olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davanın kötü niyetle açıldığını, dava konusu şirketin ortağı olan …. Şirketinin tarım sektöründe yaşanan olumsuzluk nedeniyle ana şirketin zarar ettiğini, 26/03/2013 tarihli genel kurulda, davacının müdür olmayacağını beyan ederek müdürlükten ayrıldığını, … isimli şirketin fabrikasının kapatılarak tasfiye edildiğini, hiçbir faaliyetinin kalmadığını, davacının müdür olduğu dönemde emri altında çalışan … tarafından kaleme alındığı iddia edilen yazıyı kabul etmediklerini, bunun aslının dosyaya sunulması gerektiğini, davacının her iki şirketin ticari, idari ve muhasebe işlerinden sorumlu olduğunu ve sürekli olarak bu işleri yaptığını, müdürlükten ayrıldıktan sonraki bir yıl içinde de tüm genel kurullardan haberi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Nihat ve … vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde istenen tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilinin beyan edilmesine rağmen şirkete ödenmesinin talep edilmediğini, öncelikle bu gerekçe ile davanın reddi gerektiğini, davaya dayanak yapılan raporun kapsadığı dönem itibariyle davacının da müdür olması sebebiyle zarardan sorumlu olduğunu, raporun keyfi olarak ve eksik düzenlendiğini, şirketin davada yer alması gerektiğini, dava konusu şirketin sattığı malların bedelini alamamasından dolayı ekonomik olarak zora girdiğini, davacının iddialarını kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; davalılardan … ve …’in şirketin çalışanı olduğundan davanın ancak şirket tarafından açılabileceği, şirket hissedarlarının dava açma yetkisinin bulunmadığı, şirket ortaklarının yalnız şirket yöneticilerine karşı dava açabileceği, şirket yöneticilerinin sorumluluğuna gidildiğinde şirket yöneticileri ile bunlarla iştirak halinde olan üçüncü şahıslara karşı da dava açılabileceği, davalı …’in yolsuzluk yaptığı belirtilen dönemde davacının da yönetici olduğu, yönetici olan davalılar ile davalı …’in iştirak halinde hareket ederek şirkete zarara uğrattıkları ispat edilemediğinden davalılardan … ve …’e açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılardan … yönünden ise, zararın oluştuğu dönemde yönetici olmadığı, dolayısıyla bu davalının sorumluluğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın esastan reddine, davalılar … ve Nihat Sülalp’in özen yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ispat edilemediğinden ayrıca zararın ticari riskten kaynaklandığı da sabit olduğundan bu davalılar yönünden de davanın bu sebeple reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Şirketin 01/07/2012-21/12/2012 tarihleri arasında bilanço hesaplarında 901.000,00TL’lik harcamanın belgelendirilemediğini, yapılan toplantıda şirket ortağı …’in oğlu davalı … ile şirket muhasebecisi davalı …’in şirketin kasasından bu miktarı belgesiz olarak zimmetine geçirdiklerinin anlaşıldığını,
Davalı … aşamalardaki beyanlarında bu miktardan 205.913,00 TL’sinin kendi zimmetinde olduğunu beyan ettiğini, şirket müdürleri olan …, … ve …’ın görevlerini özenli bir şekilde ve dürüstlük kurallarına uygun yapmadıklarını,
Şirketin muhasebecisi …’in şirket müdür ve ortaklarının bu parayı zimmetine geçirdiğini bilmesine rağmen şirket kayıtlarından sakladığını ve zararın oluşmasına kusurlu hareketi ile sebebiyet verdiğini,
Şirketin ticari defterlerini mahkemeye sunması için davalılara süre verilmesine rağmen defterlerin ibraz edilmediğini, defterler incelenmeden tahkikatın bitirilerek sözlü yargılamaya geçilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişilerden alınan ek raporun ara kararına uygun olmadığını, olayda hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
. … Ltd. Şti. 10/05/1984 tarihinde …, …, ., … ve . ,,, Ltd. Şti. tarafından kurulmuş, şirkete müdür olarak … ve davalılardan … seçilmiştir. Davacı … müdürlükten alındığı tarihe kadar şirkette müdür olarak ve müdürler kurulu başkanı olarak çalışmıştır.
Davacı, kendisinin de yönetici olduğu 01/07/2012-31/12/2012 tarihleri arasında, şirket yöneticilerinin özen yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, şirket kasasından harcanan 901.000,00 TL’nin belgelendirilemediğini belirterek dava tarihi itibariyle müdür olan davalılar ile şirket muhasebecisi ve şirket çalışanı aleyhine şirkete ödenmek üzere tazminat davası açmıştır.
Dava, TTK 644/1.a.maddesi yollamasıyla aynı yasanın 553-561.maddeleri arasında düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerinin sorumluluğu kapsamında açılan tazminat davasıdır.
TTK 555/1.maddesinde, ” şirketin uğradığı zararın tazmini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatı ancak şirkete ödenmesini isteyebilir” düzenlenmiştir. Dava dilekçesinin birinci sayfasında zararın şirkete ödenmesi talep edildiğinden davada TTK 555. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
TTK 553. maddesine göre, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak kusurlu fiil ve işlemleri sonucunda şirketin doğrudan uğradığı zarar sebebiyle, hem şirkete hem de pay sahiplerine karşı zarardan sorumludurlar. Bu madde de sayılan kişiler dışında bir başka kişi tarafından şirketin doğrudan zarara uğratılması halinde ise, bu kişilere karşı yalnızca şirketin kendisi haksız fiil veya sözleşme ilişkisi çerçevesinde dava açabilecektir. Bu durum taraf sıfatı ile ilgilidir. Bir hakkı dava etme yetkisi kural olarak hak sahibine aittir. Şirketin müdürü ve yöneticisi olmayan şirketin çalışanları … ve …’in haksız ve hizmet sözleşmesine aykırı eylemleri ile şirketi zarara uğratmaları halinde bunun tazminini sözleşme ilişkisi çerçevesinde yalnızca şirkete aittir. Bu bağlamda davacının bu davalılara karşı TTK 553 vd. maddeleri gereğince davayı açamayacağı, dolayısıyla taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin bu konudaki red gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı, diğer davalılar … ve … ile birlikte 26/03/2013 tarihine kadar şirketin müdürlüğünü yapmış ve aynı zamanda müdürler kuruluna da başkanlık etmiştir. 26/03/2013 tarihli olağanüstü genel kurulda, şirkete …, … ve … bir yıl süre ile müdür olarak seçilmişlerdir.
30/09/2013 tarihli olağan genel kurul toplantısında 2012-2013 faaliyet dönemine ilişkin bilanço, gelir gider tablosu ile faaliyet raporu görüşülmüş, davacının red oyuna karşılık bu tablolar onaylanmıştır.
Dava dışı şirkete ait 01/07/2012-31/12/2012 tarihleri arasını kapsar ticari defterler bilirkişi incelemesinde hazır edilmemiştir. 22/06/2016 tarihli celse de halen şirkette müdür olan … ve … vekillerine, 2012-2013 yıllarına ait ticari defterleri sunmaları için iki hafta kesin süre verilmiştir. Davalılar vekili 30/06/2016 tarihli dilekçelerinde, ara kararında belirtilen dönemde davacının müdür ve müdürler kurulu başkanı olduğunu, defterlerin bulunamadığını, bu döneme ilişkin rapor hazırlatan davacının defterlerden sorumlu olduğunu beyan etmiş, davacı vekili de 02/08/2016 tarihli dilekçesinde, ticari defterlerin davalının uhdesinde olduğunun kabulü gerektiğini beyan etmiştir. Bu gerekçe ile dava dışı şirketin 2012-2013 yıllarına ait ticari defterleri incelenememiştir. Davacı, görev dönemi sonunda defterleri şirkete teslim ettiğine dair bir belge sunmamıştır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan özel denetim raporunun kimin tarafından düzenlendiği belli olmadığı gibi imza da içermemektedir. Yine davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan ve davalı … tarafından kaleme alındığı iddia edilen mektup aslı dosyaya ibraz edilememiştir. Bu belge altında herhangi bir imza bulunmamaktadır.
Dava dışı şirkete ait ticari defterler incelenemediğinden, davacının iddia ettiği zararın oluşup oluşmadığı, davalıların bu zararın oluşumunda özen ve bağlılık yükümlülüğüne, dürüstlük kurallarına aykırı hareket edip etmedikleri, zarar varsa, zararın oluşumunda kusurlu olup olmadıklarının tespiti yapılamamıştır.
Dosyadaki tüm belgelere göre, davalılardan … ve …’in özen yükümlülüğüne, dürüstlük kurullarına aykırı hareket ettikleri ve zararın oluşumunda kusurlu bulundukları ispat edilemediğinden ayrıca 30/09/2013 tarihli genel kurulda davacı …’un satış rakamlarının düşüklüğü konusunda, performans yetersizliği ve pazarlama tekniklerinin iyi bir şekilde uygulanmadığı, masrafların kısılarak yeni faaliyet alanlarının belirlenmesi ve kar artırıcı çalışmaların yapılması konusunda beyanda bulunması, aynı toplantıda … tarafından yazıldığı iddia edilen belgelerden bahsetmemesi karşısında bu iki davalı yönünden ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetlidir.
Davalılardan … 26/03/2013 tarihli olağan üstü genel kurulda bir yıl süre ile müdür olarak seçilmiştir. Zararın oluştuğu tarihte … şirkette müdür sıfatına haiz değildir. Dolayısıyla zarar varsa bu zarardan herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu davalının zarardan sorumlu olduğu da ispat edilememiştir. İlk derece mahkemesinin bu konudaki red kararı da isabetli olduğundan davacının istinaf başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/05/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.