Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2017/1014 E. 2018/157 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1014
KARAR NO : 2018/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2017
NUMARASI : 2010/622- 2017/243 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı ….. adına kayıtlı ve fakat müvekkilinin kullanımında bulunan ….. numaralı hata ait sim kartın kimliği belirsiz kişi yada kişilerce iptal ettirilerek aynı numaraya yeni sim kartı çıkartıldığını, akabinde 27.03.2009 tarihinde internet bankacılığı yoluyla müvekkilinin davalı banka şubesindeki kredili mevduat hesabından 49.880,00 TL’nin aynı bankanın müşterisi olan dava dışı ….. hesabına transfer edildiğini, davalı …. AŞ’nin gerekli özen ve yükümlülüğü göstermeyerek bayisi aracılığıyla zarara neden olduğunu, müvekkilinin kendi hesabından başka hesaba virman yapmaya yetkisinin bulunmadığı gibi onayının alınmadan para transferinin gerçekleştirildiğini, bu olaydan dolayı müvekkilinin ticari itibarının sarsıldığını, maddi sıkıntılara girdiğini, transfer edilen paranın faizi ile birlikte ödenme zorunluluğu ile karşı karşıya kaldığını, olayla ilgili savcılık tahkikatının devam ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.500 TL manevi ve 1.000 TL maddi tazminat olmak üzere 8.500,00 TL tazminatın davalı bankadan; 7.500 TL manevi ve 1.000 TL maddi tazminat olmak üzere 8.500,00 TL tazminatın davalı …AŞ’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 14.11.2012 havale tarihli ıslah dilekçesinde; davasını ıslah ederek; davalı bankanın kusuru nedeniyle transfer edilen kredili mevduat hesabına bağlı 49.880,00 TL kredinin 14.01.2011 tarihinde tamamen kapatılarak ödendiğinden davalı bankaya ödenen toplam 125.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, 7.500 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı banka vekili, müvekkili bankaya husumet düşmediğini, diğer davalı firmanın ve onun bayisinin kusurunun olduğunu, müvekkilinin gerekli tüm önlemlerini aldığını, herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığını, kurumsal internet bankacılığı hizmetinden yararlanan davacının şifre, parola, güvenlik kodu gibi bilgileri üçüncü kişilerle paylaşmaması gerektiğini, sisteme giriş için gerekli tüm adımların güvenlik önlemleriyle korunduğunu, sisteme kayıtlı telefon numarasına onay kodu gönderilerek işlem yapıldığını tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ….. AŞ vekili, davacının abonelik sözleşmesinin tarafı olmadığını, davacının internet bankacılığına ilişkin şifrelerini gereği gibi koruyamadığını, gerekli özeni ve dikkati göstermediğini, müvekkilinin bayisinde gerçekleşen sim kart değişikliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, müvekkilinin cep telefonu işletmecisi olup, dava konusu olay bakımından yükümlülüğünün sözkonusu SMS’nin taşınmasından ibaret olduğunu, internet bankacılığında ne davalı bankaya ne de banka müşterisine karşı herhangi bir taahhütte bulunmadığı gibi özel bir ücret almadığını, uygun illiyet bağının bulunmadığını, tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davalı bankanın mevduat sözleşmesi kapsamında mevduatı müşterinin şifre ve bilgilerini koruma ve ilgili tedbirleri alma yükümlülüğünün olduğu, davalı … AŞ’nin sim kart değişikliğinden dolayı kusur olup, zararın meydana gelmesinde etken olduğu, haksız fiili işleyenlerin de kusurların bulunduğu, davacının şifre ve kimlik bilgilerinin saklama sorumluluğunu ihlal ettiği, tüm bu nedenlerle bilirkişilerin ortak kusur yönündeki hesaplamalarının gerekçeli ve olaya uygun olduğu kanaatine varıldığı, davalı bankanın % 20 oranında, davalı ….. AŞ’nin %15 oranında kusurlu oldukları, kalan kusurun haksız fiil faillerine ait olduğu, davacının bankadaki 49.880,75 TL’si haksız ele geçirildiğinden bu haksızlığı gidermek için bankadan kredi kullandığı, bu kredi sebebi ile ödemek zorunda kaldığı faiz ve vergiler toplamının 6.743,76 TL olduğu, davacının kredi için kullandığı ana para ile çalınan para yerine konduğu için bu ana paranın zarara dahil edilmediği, böylece davacının bu olay sebebi ile tespit edilebilen gerçek zararının 56.623,00 TL olduğu, bu zarardan kusurları tespit edilen davalıların kusur oranları kapsamında sorumlu oldukları, davadan önce temerrüte düşürülmediği, bu nedenle dava tarihinden itibaren haksız fiil zararı meydana geldiğinden yasal faize hükmedildiği, manevi tazminatın koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 8.493,45-TL davalı ….. Şirketinden; 11.924,60-TL ….Bankası Şirketinden dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte belirtilen ölçülerde davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 1.500,00-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilde tekerrür olmamak şartıyla alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;1-Davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini almaması nedeni ile müvekkili hesabından kredi çekilerek başka hesaba aktarıldığını, müvekkilinin kusurunun olmadığı gibi bunun aksinin ispatlanamadığını, buna rağmen müvekkiline kusur atfedilmesinin doğru olmadığını, objektif özen borcu altında bulunan bankaların, hafif kusurlarından dahi sorumlu olduklarını,2-Müvekkilinin zararının net olarak tespit edilmeden karar verildiğini, bu bağlamda davalı bankanın davaya konu kredi borcuna uyguladığı faiz, bu faizin işletildiği tarih ve borcun ortadan kalktığı tarih, bu ödeme için alınmış bir kredi var ise bu kredi miktarı ve oranlarını ile hangi oranda faiz işletildiğine ilişkin eksiklik tam olarak giderilmeden karar verildiğini, 3-Manevi tazminat yönünden verilen kararın da hukuka aykırı olup, hüküm altına alınan miktarın çok düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.B-Davalı …..AŞ vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;1-Müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, internet bankacılığında davalı bankanın sorumluluk ve sözleşmesel yükümlülüğü gözetilmeden ve zarar tespiti yapılmadan karar verildiğini, müşterisini yönlendirerek güvenlik yöntemi olmayan SMS gönderimini kullandırdığını, zararın meydana gelmesinde şifreyi koruma yükümlülüğünü ihlal eden davacı ile davalı bankanın birlikte sorumluluklarının bulunduğunu, 2-Müvekkilinin davacıya ne de davalı bankaya sözleşmesel herhangi bir yükümlülüğünün ya da taahhüdünün bulunmadığını, müvekkiline kusur atfının doğru olmadığını, müvekkili şirketin bankacılık ilişkisinin dışında yer aldığını, somut olayda müvekkili yönünden uygun illiyet bağının varlığının ispatlanamadığını,3-Hükme esas alınan raporun baştan savma, gerekçesiz ve denetime elverişli olmadığını,4-Abonelik işlemlerini yapan şirket çalışanlarının eylemlerinden dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını,5-Koşulları olıuşmadığı halde müvekkili aleyhine manevi tazminmata hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi davalı bankanın haksız kredilendirme faiz ve masraflarından da müvekkil şirketin yükümlü tutulmasının haksız olduğunu, kararın gerekçesinden sözedilemeyeceği gibi gerekçe ile dosya kapsamının uyumlu olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.C-Davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;1-Davacıya ait şahsi bilgilerin rızası hilafına sim kartı değiştirme sürecinde 3. kişilerce ele geçirilmesinde müvekkili bankanın kusurunun bulunmadığını, davacının şahsi bilgilerinin banka sistemine girilerek ele geçirildiği şeklinde bir iddianın olmadığını, davacının şahsi bilgisayarı üzerinde inceleme yapılmadan dosya üzerinden hazırlanan rapora dayalı karar verildiğini,2-Öte yandan dava konusu zarardan davacı ile beraber diğer davalı şirketin birlikte sorumlu olduklarını, zira davalı gsm şirketinin sim kartının iptali ve yenisinin çıkarılması olayında gerekli özeni göstermediğinden kusurlu olup, zararın meydana gelmesine neden olduğunu,3-Haksız fiilin failleri hakkında devam eden ceza dosyasının incelenmediğini, bu davanın sonucunun beklenmediğini, müvekkili bankanın internet bankacılığı sisteminden kaynaklanan bir zaafiyetinin bulunmadığı gibi özen yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin somut bir delilin ortaya konulamadığını,4-Koşulları oluşmadığı halde manevi tazminata hükmedildiğini,5-Hükme esas alınan raporun gerekçeli ve denetime elverişli olmadığını, sorumluluk hesaplamasında müvekkiline fazla miktara hükmedildiğini, kararın gerekçesinin açık olmadığını, bu yönden kararın düzeltilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan davacıya ait kredili mevduat hesabından davacının bilgisi ve izni dışında internet bankacılığı yolu ile yapılan işlem sonucunda uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davalılar hakkında açılan davanın kısmen kabulüne verilmiştir.Somut olayda; davacı taraf, dava dışı 3. kişi ya da kişiler tarafından bilgisi ve rızası hilafına gsm hattına ait sim kartının sahte belgeler sunulmak suretiyle iptal ettirilerek yerine yeni sim kartının çıkartıldığını, bu sim kartının internet bankacılığında kullanılarak kredili mevduat hesabından para çekildiğini, haksız işlem nedeniyle çekilen tutar kadar davalı bankaya borçlandığını iddia etmiştir.Uyuşmazlık esasen davacının, üçüncü şahıslarca yapılan bu haksız işlem nedeniyle kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Çünkü, internet bankacılığı kullanılmak suretiyle yapılan haksı fiil eylemi davalı bankaya karşı yapılmış olup, davalının bu gerekçeyle mevduatı ödemekten kaçınabilmesi için hesap sahibi davacının kusurunun bulunduğununun kanıtlanması gerekir. Çünkü, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Banka, mudinin kusurunu kanıtladığı oranda sorumluluktan kurtulabilir ( Yargıtay 11.HD’nin 2017/716 E-2017/3979 K sayılı, 21.06.2017 tarihli emsal kararı).İlk derece mahkemesinin gerekçesinde dosya kapsamında alınan raporların gerekçeli ve denetime elverişli olduğu belirtilmiş ise de; bu değerlendirmenin dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda 1.kök raporun değerlendirme ve sonuç kısmında somut olay bakımından yalnızca davalı bankaya kusur atfedildiği, bilirkişi heyetinde yer alan hukukçu bilirkişinin ayrıksı görüşünde ise tarafların müterafik kusurunun bulunduğunun belirtildiği halde tarafların itirazları doğrultusunda aynı heyetten alınan ek raporda ise, kök raporda belirtilen sonucun aksine ayrıksı görüş bildiren hukukçu bilirkişi görüşüne göre ek raporun düzenlenmiş olduğu görülmüştür.Öte yandan maddi zararın tespiti yönünden varılan tespit ve değerlendirmelere dayalı gerekçe ile hüküm arasında uyumsuzluk bulunduğu gibi bu haliyle infazda tereddüt oluşturulacak şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.Davacı ile davalı banka arasında bankacılık hizmetleri sözleşmesi bulunmakta olup, bu kapsamda davacı adına davalı banka şubesinde kredili mevduat hesabının olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu cari hesaptan 27.03.2009 tarihinde internet bankacılığı yoluyla aynı bankanın müşterisi olan dava dışı …. hesabına 49.880,00 TL para aktarımı yapıldığı sabittir.Kural olarak bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilerine istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere bankalara yatırılan mevduat ödünç ile usulsuz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü amacı olan bir sözleşmedir. TBK’nun 386 (e.BK 306) maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı kararlaştırılmış ise faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570(e.BK 472) maddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Böylece usulsuz işlemle çekilen paralar doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam ettiğinden usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir (Yargıtay 11. HD’nin 2016/9916 E- 2016/ 9538 K. Sayılı, 13.12.2016 tarihli emsal kararı).Davacının müşteki/müdahil olarak yer aldığı haksız fiilin faiileri hakkında devam eden ceza yargılamasının sonuçlandığı ve kararın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiğinin anlaşılması üzerine Dairemizce anılan ceza dosyası getirtilerek incelenmiştir. Buna göre, hesap hareketleri ve ekstreler dosyaya sunulmuş olup, davacının hesabından para hareketlerine gerçekleştiren …. ve ….hakkında İstanbul 14.Asliye Ceza Mahkemesinin 12/10/2017 tarih ve 2010/463 E., 2017/653 K. sayılı kararı ile bilişim sistemlerinin kullanması suretiyle hırsızlık suçundan TCK’nun 142/2 maddesine göre hüküm verildiği görülmüştür.Bu durumda ispat yükü kendisinde olan davalı banka, davacının şifre ve parolasının davacının kusuru ile ele geçirildiğini ya da üçüncü kişilerle iş birliği yaparak veyahut başka şekilde kusurlu davrandığını kanıtlayamadığından davacının meydana gelen zararda müterafık kusuru olduğunun kabulü mümkün değildir.Davacı banka ile davalı gsm şirketi arasında sim kart değişikliğinin bildirilmesine ilişkin bir protokol ve sözleşmesinin bulunmadığı gibi davalı gsm şirketin verdiği sim kartın dolandırıcılık eyleminde kullanılacağını bilmesinin mümkün olmadığından davalının eylemi ile doğan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığının da kabulü gerekir. Bankaların bir güven kurumu olarak faaliyet göstermeleri nedeni ile müşterilerince kendilerine tevdii edilen mevduatı korumakla yükümlü oldukları, internet bankacılığı üzerinden işlem yapan kişinin gerçek müşteri olup olmadığı konusunda kimlik doğrulaması için ek güvenlik önlemlerinin davacı bankaca alınması gerekmektedir. İnternet bankacılığı yoluyla alınması sonucu dolandırıcılık eylemi bankaya karşı işlendiğinden, mevduat sahibi davacının bankaya karşı alacağı devam etmekte olup banka müşterisi olan davacının açmış olduğu böyle bir davada davalı …..A.Ş.’ne husumet yöneltilmesi mümkün olmadığından bu davalı hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.Bu husus, Yargıtay 11.HD’nin 2013/16010 E- 2014/632 K sayılı, 13.01.2014 tarihli kararında şöyle ifade edilmiştir: “Somut olaya gelindiğinde, usulsüz işlemin gerçekleşmesinde davalı …..A.Ş. de kusurlu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, davacı ile bu davalı arasında internet bankacılığı ile ilgili bir sözleşme olmadığı gibi, dava konusu iddia edilen zarar, aslında diğer davalı bankanın zararı olup, davacının alacağı, davalı banka açısından aynen devam etmektedir. Dolayısı ile davacının talebini akidi olan davalı bankaya yöneltmesi gerekmektedir. Şayet usulsüz işlemde davalı …A.Ş’nin bir kusuru mevcut ise, bu hususu ileri sürme hakkı, mevduatı saklamakla yükümlü, bu davalının eylemi ile zarar gördüğünü ileri süren davalı bankaya aittir. Bu durum karşısında, davacının açtığı davada davalı …A.Ş’ye husumet düşmeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”Yapılan tüm bu değerlendirmeler ışığında; somut olay bakımından davalı bankanın internet bankacılığı şubesinin güvenliğinin yeterli olmadığı, bu bağlamda onay ve doğrulama kodlarının gönderildiği müşterilerin gsm hatlarının sim kartı değişimine karşı önlem alınmadığı, nitekim bu yolla artan dolandırıcılık eylemlerinden dolayı daha sonradan davalı bankanın da dahili olduğu bankalarca sim kartı değişiminde müşteriden onay ve teyit alınıncaya kadar internet bankacılığı işlemlerine blokaj uygulayarak askıya aldıkları sabit olduğundan, davalı bankanın internet bankacılığı şubesinin güvenliğinin yeterli olmadığından ve gerekli önlemleri almadığından inernet bankacılığı yoluyla gerçekleşen işlem nedeniyle doğan zarardan kusurlu olan davalı bankanın sorumlu olduğunun kabulü gerekir.Davacının maddi ve manevi tazminat talepleri yönündn değerlendirmeye gelince; davacının davasını ıslah ettiği dilekçesinde; 14.01.2011 tarihinde tamamen borcun kapatılarak ödendiğinden davalı bankaya ödenen toplam 125.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini ve 7.500 TL manevi tazminata olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile hükmedilmesini istemiştir.Dosya kapsamında bulunan hesap eksteresinden ve bankaca sunulan bilgi ve belgelerden davacının 27.03.2009 tarihinde internet üzerinden yapılan 49.880,75 TL’lik havale sonrasında ek hesabının eksi (-) bakiyeli olarak hesap hareketlerinin 14.01.2011 tarihine kadar devam ettiği ve aynı gün ek hesap borcu olan 40.859,46 TL’nin bankaca kullandırılan kredi ile kapatıldığı anlaşılmaktadır. Sözkonusu ek hesaptan kaynaklı borcun ödenmesi için 14.02.2011 vade başlangıçlı 24 ay vadeli %1,20 faiz oranı ile 40.860,00 TL taksit ödemeli kredi çekildiği ve geri ödeme tutarının 47.603,70 TL olduğu belirtilmiş, bu borç tutarının da 14.02.2011-16.01.2013 tarihleri arasında davacıdan tahsil edilmiştir. Bu durumda, davacının kredili mevduat hesabından yolsuzluk yapılarak çekilen para nedeniyle 40.860,00 TL ana para ve 6.743,76 TL faiz ve ferileri olmak üzere toplamda 47.603,76 TL ödemede bulunmuştur. O halde, davacının somut olay nedeniyle uğradığı zararının, dava konusu internet bankacılığı işlemiyle haksız olarak hesaptan kullanılan 49.880,75 TL ile bu borcun kapatılması için çekilen kredi nedeniyle ödenen 6.743,76 TL faiz ve ferileri olmak üzere, toplam 56.623,76 TL olarak kabulü gerekir. Bu miktara davacının ıslah dilekçesindeki talebi gibi, 14.01.2011 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalı bankadan tahsiline karar verilmiştir. Manevi tazminat yönünden ise, davacının davalı banka nezdindeki hesabından internet bankacılığı yoluyla üçüncü kişilerce usulsüz olarak gerçekleştirilen bankacılık işlemleri nedeniyle şahsiyet haklarının zarar gördüğünden söz edilemeyeceğinden, davacı yararına manevi tazminata hükmedilmemiştir (Bkz. Yargıtay 11.HD, 23/05/2016 tarih, 2015/11013 Esas; 2016/5546 Karar sayılı ilamı).Dosyada eksik tahkikat işlemi bulunmayıp ilk derece mahkemesince kanunun (hukuk kurallarının) olaya uygulanmasında hata edildiği anlaşıldığından, HMK.353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı banka vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı ile davalı …A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın esasası hakkında yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Davalı Banka vekilinin istinaf başvurusunun, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, B-Davacı ile davalı …. A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca kabulü ile; İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 10/04/2017 tarihli, 2010/622 E- 2017/243 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın, davalı …..A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,2-Davalı banka yönünden DAVANIN KISMEN KABULÜNE; 56.623,76 TL alacağın 14.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,4-Davacı yararına manevi tazminatın koşulları oluşmadığından bu istemin REDDİNE,5-a)Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.867,91 TL ilam harcından peşin ve ıslah ile alınan 1.832,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.035,41 TL ilam harcının davalı bankadan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b)Davacı tarafından yatırılan 1.832,50 TL harç giderinin davalı Banka’dan tahsili ile davacıya verilmesine, c)Davacının yaptığı ilk masraf 23,10 TL, 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 320,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.543,10 TL’nin davalı Banka’dan tahsili ile davacıya verilmesine,d)Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.578,53 TL nispi vekalet ücretinin davalı Banka’dan tahsili ile davacıya verilmesine, e)Davacının manevi tazminat talebinin reddi nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Bankaya verilmesine,f)Davacının maddi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 7.871,36- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Bankaya verilmesine,g)Davacının maddi tazminat talebinin davalı …..A.Ş. yönünden reddi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan vekalet ücretinin reddedilen miktarı geçemeyeceğinden 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …. A.Ş.’ne verilmesine,h)Davacının manevi tazminat talebinin davalı …..A.Ş. yönünden reddi nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ……A.Ş.’ne verilmesine,ı)Karar kesinleştiğinde tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,6-a)Davalı banka tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,b)Bakiye 3.493,86 TL nispi istinaf harcının davalı Banka’dan tahsiline, Hazineye irad kaydına, c)Davalı Banka tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,7-a)Davacı tarafça sarf edilen 31,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,b)Davacı tarafından sarf edilen 22,00 TL tebligat ve istinaf masrafı ile 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru gideri olmak üzere toplam 107,70 TL yargılama giderinin davalı Banka’dan alınarak davacıya verilmesine,8-a)Davalı ……A.Ş.’ yönünden istinaf karar harcı olarak peşin alınan 374,31 TL nin başvuruda haklı çıkıldığından talep halinde bu davalıya iadesine,b)İstinaf başvurusu nedeniyle davalı trafça harcanan 85,70 TL başvuru harcı giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.