Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/970 Esas
KARAR NO: 2023/1253 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2014/134 Esas – 2018/1378 Karar
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, istinaf başvurusu üzerine dairemizce yeniden esas hakkında kurulan hükme karşı temyiz yoluna başvurulmuş, Yargıtay bozma ilamı sonrası dosya dairemize tevzii edilmiş iken, davacı vekili tarafından davadan feragat edilmiş olmakla; dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; Davalı ile … AŞ arasında arasında 01/04/2010 tarihli tüplü bayilik anlaşması ve 01/04/2010 tarihli ek anlaşma akdedildiğini ve taahhütname düzenlendiğini, bu taahhütname ile davalının belirli miktarda Tüplü LPG satın almayı taahhüt ettiğini, bu taahhüt de göre 1.yıl aylık asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton, 2-3-4 ve 5. yıllar için de aynı şekilde aylık asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton olmak üzere anılan tonajlarda ilave ürün almayı, bu taahhüdünü yerine getirmediği taktirde müvekkili firmanın bayilik anlaşması ve tüm anlaşma ve protokolleri tek taraflı olarak feshetme hakkına haiz olduğu, taahhütnamenin 2. maddesine göre davalının taahhüt ettiği alım miktarını gerçekleştirmemesi halinde eksik kalan satış imtarı üzerinden ton başına 500 USD kar mahrumiyeti ödemeyi kabul ettiğini, ancak davalının taahhütnameye göre bayilik anlaşmasının imzalandığı tarihten itibaren 3. yılın sonuna kadar en az 612 ton tüplü LPG alımı gerçekleştirmesi gerekirken sadece 397 ton tüplü LPG ikmali gerçekleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından noter vasıtasıyla ihtarname keşide ederek davalının üç bayilik yılı içerisende ikmal etmediği LPG için ton başına 500 USD olmak üzere kar mahrumiyeti ödemesinin ihtar edildiğini, davalının ihtara rağmen kar mahrumiyeti tutarını ödemediğini, bunun üzerine Kadıköy … Noterliğinin 05/12/2013 tarih … yevmiye sayılı ihtar ile Tüplü Bayilik Anlaşması ve tüm eklerinin tek taraflı olarak feshedildiğini belirterek, mülkiyeti müvekkiline ait demirbaşların iadesine, vadesinde iade edilmemesi nedeniyle 3.000 USD cezai şartın ödenmesine, taahhütnamenin 2. maddesi uyarınca 5000 USD (Ödeme tarihinde ilan olunan TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı) tutarındaki kar mahrumiyetinin tahsiline, ayrıca ek anlaşma gereğince davalıya ödenen 64.000 TL finans bedelinin iade edilmesine, yine 50.000 USD tutarında cezai şartın(Ödeme tarihinde ilan olunan TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı) temerrüt tarihi olan 16/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ibraz ettiği bedel artırım dilekçesi ile kar mahrumiyetine ilişkin talebini 8.500 USD olarak artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Tonaj taahhüdüne konu ek protokolün sözleşmeye, LPG piyasası koşullarına ve rekabet hukukuna aykırı olduğunu, doğalgazın müvekkilinin bayilik bölgesinde gelişmesi üzerine daralan LPG piyasasında satışların düşmesinin müvekkilinin iflasına neden olduğunu, böyle bir durumda tüplü bayilik ilişkisinin sürekli belirli bir çizgide devam ettrirken davacının sözleşmeyi fesh etmesinin ticari, örf ve adete uygun olmadığını, müvekkili tarafından yapılan alımların piyasa koşullarına göre makul olduğunu, davacının tonajla ilgili taahhüdü gerekçe göstererek sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh edip ceza-i şart talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerleşik yargıtay içtihatları doğrultusunda mali durumun araştırılarak ceza-i şartın ticari mahva sebep verip vermeyeceğinin tespiti ile hüküm tesis edilmesi gerektiğini, davacı tarafın talep ettiği ariyet malzemelerin müvekkiline teslim edildiğne dair iddiaları kabul etmediklerini, bu nedenle bedellerinin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmeyi haksız olarak fesheden davacının kar mahrumiyeti taleplerini de kabul etmediklerini belirterek, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/134 Esas – 2018/1378 Karar sayılı ve 20/12/2018 tarihli gerekçeli kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı taraf taraflar arasında Düzenlenen 01/04/2010 Tarihli Tüplü Bayilik Anlaşması , aynı tarihli Ek Anlaşma uyarınca davalının taahütlerine aykırı olarak eksik ürün alım gerçekleştirdiğini bu nedenle davalı taraf ile yapılan sözleşmenin fesih edildiğini belirterek Demibaşların iade bedelinin, cezai şart bedelinin, kar mahrumiyetinin ve davalı tarafa verdiği Finansal desteğin iadesine karar verilmesini talep etmiş, Dosyamızın Tevdi edildiği Bilirkişi heyetinin çoğunluk görüşüne göre davacı tarafın iddialarının büyük çoğunluğunun haklı olduğu konusunda görüş belirttikleri görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen Bilirkişi raporlarının incelenmesi ile ; Taraflar arasında ki itilafın sözleşmesel dayanağı 01/04/2010 Tarihli ”…’ ve 01/04/2010 Tarihli ” … A.Ş. …” olduğu sözleşmenin süresinin 5 yıl olarak belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafın davasının temelini oluşturan taahütnamenin ek anlaşmanın ekinde yer aldığı görülmüştür. Taahhütnamenin 1.Maddesinde”İlave Sevkiyat Programı” başlıklı bendinde;”1.Yıl ayhk asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton;2.Yıl aylık asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton;3.Yıl aylık asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton;4.Yıl aylık asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton;5.Yıl aylık asgari 17 tondan az olmamak üzere 204 ton” satış taahhüdü olarak belirlenmiştir.Davacı taraf, davalı adına Keşide ettiği 01/10/2013 Tarih ve … yemiye sayılı ihtarname ile ilk üç bayilik yılı içerisinde ikmal etmediği LPG için ton başına 500 USD olmak üzere kar mahrumiyeti ödemesini ihtar etmiştir. Davacı taraf; Kadıköy …Noterliğinin 05/12/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeyi fesih etmiş ve dava konusu taleplerde bulunmuştur. Davalı tarafından 01.04.2010 tarihinde verilmiş olan, 5 yıllık asgari alım taahhütnamesi üzerine, davalının bu asgari alım taahhüdünün çok altında alım gerçekleştirmesine rağmen, davacı tarafından üç buçuk sene boyunca herhangi bir ihtarda veya talepte bulunulmamış, davalının düşük miktardaki alım taleplerinin karşılanmaya devam edilmiş; davacı tarafından 5 yıllık alım taahhüdüne dayalı İhtarnamenin sürenin dolmasına bir buçuk yıl kala (taahhüt tarihinden üç buçuk sene sonra) gönderilmiş sonrasında sözleşme fesih edilmiştir. Davacı taraf 6098 Sayılı Kanunun 179.md/2 uyarınca üç buçuk sene ifayı çekincesiz olarak kabul etmiştir. İhtar sonrasında da davalının eksik alımının devam etmesine rağmen davacı taraf ürün arzını çekincesiz sunmuş olmakla davacı tarafın Dürüstlük kuralına aykırı davranışı nedeni ile sözleşmeyi fesih etmesi mahkememizce haklı sebep olarak görülmemiştir. Tüm deliller ile Davacı tarafın talepleri değerlendirilecek olursa; -Davacı … İade edilememesi nedeni ile bedelini talep etmiş ise de; Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı tarafça davalı tarafa teslim edildiği iddia edilen malzemelerin davalıya teslim edildiğini kanıtlar delil elde edilmediğinden davacı tarafın talebi reddilmiştir. -Davacı taraf davalı tarafa sağladığı Finansal Desteğin İadesi talebinde bulunmuş ise de; Davacı tarafın finansal destek sağlandığına ve bu desteğin hangi tarihte ödenediğine ilişkin belgeyi ibraz edemediği anlaşılmakla birlikte sözleşmenin davacı tarafça haksız olarak fesih edildiği ve söz konusu finansal desteğin davalı tarafın satışlarını arttırmak amacı ile verildiği yönünde kanaat hasıl olmakla davacı tarafın bu yöndeki talebi reddedilmiştir. -Davacı taraf cezai şart talebinde bulunmuş ise de; Yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafın taahhüt tarihinden itibaren uzun süre sözleşme ilişkisine devam etmesi ve asgari alım yükümünün yerine getirilmesini talep etmemesine ve bu şekilde davalıda taahhüdün uygulanmayacağı yönünde haklı bir güven oluşturmasına rağmen, bu sürenin sonunda cezai şart talep etmesi dürüstlük kuralına aykırı görüldüğünden davacı tarafın talebinin reddine karar verilmiştir. -Davacı taraf kar mahrumiyeti talebinde bulunmuş ise de; Yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafın taahhüt tarihinden itibaren uzun süre sözleşme ilişkisine devam etmesi ve asgari alım yükümünün yerine getirilmesini talep etmemesine ve bu şekilde davalıda taahhüdün uygulanmayacağı yönünde haklı bir güven oluşturmasına rağmen, sözleşmeyi fesih etmesi mahkememizce yerinde görülmemiş olmakla fesih nedeni ile kar mahrumiyeti talep etmesi de dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğinden davacı tarafın talebinin reddine karar verilmiştir. “gerekçeleri ile; “Davacı tarafın davasının talepleri ile birlikte REDDİNE; ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan ayrık rapor ve 30.03.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, ‘Tüplü Bayilik Anlaşması”nın fesih tarihinin 05.12.2015 olarak ele alınarak, bu tarihe göre değerlendirme yapıldığını, oysa bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından 05.12.2013 tarihinde feshedildiğini, Müvekkili şirket tarafından, davalının taahhüt ettiği tonaj taahhütlerini tamamlamamış olması ve taahhüdüne karşılık gelen bedelleri ödememesi nedeniyle sözleşmenin tek taraflı olarak ve haklı nedenle feshedildiğini, mahkemenin, müvekkili şirketin ifayı üç buçuk sene çekincesiz olarak kabul ettiği, bu nedenle kar mahrumiyeti talep edemeyeceğine yönelik tespitlerin kabulünün mümkün olmayıp, Ek Anlaşma, madde II.A.5 gereğince de müvekkili şirketin kar mahrumiyeti talebinde haklı olduğunu ve mahrum kaldığı karın fesih tarihinden sözleşmenin sona ereceği 01.04.2015 tarihine kadar geçecek süreye ilişkin olarak hesaplanması gerektiğini, bilirkişi tarafından makul süre olarak 1 ay belirtilmiş olup bu sürenin çok afaki belirlendiğini, yeni bir bayi açılışının 1 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmasının mümkün olmadığını, kar mahrumiyetinin bu kriterlere göre hesaplanmasının hatalı olduğunu, 08.12.2016 tarihli dilekçeleri ekinde dosyaya sunmuş oldukları demirbaşlara ilişkin fatura ve ekinde faturaların ayrıntılarını gösterir listede davalı yana teslim edilen malzemelere ilişkin detayların yer aldığını, bu ariyetlerin iade edilmemesi dolayısıyla cezai şart ve ariyetlerin bedelinin ödenmesine ilişkin haklı talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Taraflar arasındaki, davalının ihlalleri sebebi ile müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedilen ve her iki tarafça imzalanan Ek Anlaşma’nın 5. maddesinde belirlenen 50.000,00 USD cezai şart tutarını davalının ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili şirketin ifayı üç buçuk sene çekincesiz olarak kabul ettiği ve bu nedenle cezai şart talep edemeyeceğine yönelik tespitlerin hatalı olduğunu, Finansal desteğin verildiğinin tüm defter kayıtları ile sabit olduğunu, bilirkişiler tarafından finans destek priminin yıllara bölünerek hesaplanmasının doğru olmadığını, finansal destek priminin, sözleşmeye bağlı olarak verilen ve sözleşme ile belirlenen şartların yerine getirilmesi şartı ile sağlanan finansal bir destek olduğunu, sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, ödenen satış destek priminin ödenme gayesini ortadan kaldırdığından ödenen 64.000,00-TL finansal destek priminin tamamının iadesine karar verilmesi gerekirken, feshin haksız olduğu gerekçesiyle işbu taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin 3 yıl içinde talepte bulunmamasının bu hakkından vazgeçtiği anlamına gelmeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemiz 03/06/2021 tarih 2019/1481 Esas 2021/850 sayılı ilk kararında; “…Dava, Tüplü Bayilik Sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddiasıyla sözleşmeden kaynaklanan cezai şart, kâr mahrumiyeti, satış teşvik priminin iadesi ve davalıya ariyet olarak verilen emtianın aynen iadesi, olmadığı takdirde cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı ile … A.Ş. arasında 01.04.2010 tarihinde “Tüplü Bayilik Anlaşması” ve 01/04/2010 tarihli bayilik anlaşmasına ek anlaşma ve taahhütname imzalandığı, … A.Ş.’nin kısmi bölünme işlemi neticesinde tüplü LPG faaliyetinin davacı şirkete devredildiği, davacı tarafından davalıya, Kadıköy .. Noterliğinin 01/10/2013 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile taahhüt edilen asgari tonaj miktarının en kısa sürede tamamlanması gerektiğinin bildirildiği, ihtarname ile verilen sürede tonaj miktarının tutturulamaması üzerine Kadıköy …Noterliğinin 05/12/2013 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek; ” taraflar arasındaki sözleşme, ek anlaşma ve taahhütnamelerin tonaj miktarının tamamlanmaması ve taahhütlere karşılık gelen bedellerin ödenmemesi” nedeniyle feshedildiği ve sözleşmenin feshinden kaynaklanan ariyetlerin iadesi, kar mahrumiyeti, cezai şart ve finansal desteğin ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin davalıya 09/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından davacının sözleşmenin devamı sırasında taahhütnamede belirlenen asgari alım miktarının altında alım yaptığı sabittir. … AŞ ile davalı arasında imzalanan 01/04/2010 tarihli Bayilik Anlaşması ve 01/04/2010 tarihli Ek Anlaşmanın ayrılmaz parçası olduğu kabul edilen Taahhütnamede ; I. Madde de ; ” davalının 1.,2.,3.,4., ve 5. yıllarda, aylık 17 tondan az olmamak üzere her yıl için 204 ton tüplü LPG ürün almayı, yıllar itibarıyla anılan ürün taahhüdünü yerine getirmedikleri taktirde …’ın münakit “Bayilik Anlaşması ve eki niteliğindeki tüm anlaşmaları ve protokolleri tek taraflı olarak haklı nedenle feshetme hakkına haiz bulunduğunu” , II. Madde de ” İşbu taahhütname ile satın almayı kabul ve taahhüt ettikleri LPG ve müştaklarına ilişkin yıllık alım miktarlarını gerçekleştirmedikleri taktirde …’a her yıl sonunda eksik kalan satış miktarları üzerinden 500 USD/ton (Beşyüz Amerikan Doları) tutarının ödeme gününde uygulanmakta olan Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı kar mahrumiyeti olarak ödemeyi….” kabul ettiğini, III. Madde de ” Tonaj taahhütlerine uymadıkları taktirde …’ın cezai şart istemek veya uygun gördüğü taktirde cezai şart almak yerine tonaj taahhüdünün tamamlanmasını talep etmek hakkının mevcut olduğu ….” düzenlenmiştir. Davacı 01/04/2010 tarihinde başlamak ve 01/04/2015 tarihinde sona ermek üzere 5 yıllık satış sözleşmesi yapmış olup bu sözleşmeyi 05/12/2013 tarihinde 4. yıl tamamlanmadan feshetmiştir. Davacı ilk 3 yıl için ayrı ayrı gerçekleşen sözleşmede belirlenen kar mahrumiyeti talepleri hakkında herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan müteakip yıl da davalıya akaryakıt sattığı için ilk 3 yıl ile ilgili kar mahrumiyeti talebinde bulunamaz. 4. yıl ise 01.04.2013 tarihinde başlamış ve 1 yıl süre dolmadan 05/12/2013 tarihinde fesihle sona ermiş olup, davalıya taahhütname hükmüne göre yıl sonuna kadar alması gereken ürün miktarını tamamlayabilme imkanı verilmediğinden davalının bu yıl için taahhüt ettiği akaryakıt alımını ihlal ettiğinin kabul edilemeyeceği, dolayısıyla bu yıl için de kar mahrumiyeti istenemeyeceği, açıklanan nedenlerle davacının sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayanmadığı, dolayısıyla kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağı talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki bayilik anlaşmasının davacı tarafça feshedildiği, 01.04.2010 tarihli Sözleşmenin 21/III. maddesinde; “Bayinin, sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun feshi veya sona ermesi üzerine 5 gün içinde elinde mevcut yahut müşterilerinde veya Tali Bayilerinde bulunan dolu ve boş, mülkiyetleri …’a ait olan ve …’a ait markalara haiz tüpler ile bedelsiz verilmiş olan detantörleri …’a iade ve teslim etmekle yükümlü olduğu….” aksi takdirde bayinin, tüplerin bedellerinin beş katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin düzenlendiği, davalı tarafça, davacının ariyet malzemeleri kendilerine teslim etmediği beyan edilmiş olup, davacı vekilinin ilk derece mahkemesine ibraz ettiği 08.12.2016 tarihli dilekçesi ekinde demirbaşlara ilişkin fatura ve ekinde faturaların ayrıntılarını gösterir liste dosyaya ibraz edilmiş ise de, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, faturaların davacı adına düzenlendiği, fatura içeriği malzemelerin davalıya sevk ve teslim edildiğine dair yazılı belge ibraz edilmediği, dolayısıyla davacının ariyetlerin iadesi, aksi halde sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinin ödenmesi talebi yerinde değildir. 01.04.2010 Ek Anlaşmanın II. KARŞILIKLI TAAHHÜTLER VE ŞARTLAR” başlıklı l/a maddesinde; “BP Gazın, Bayi’nin vermiş olduğu toplam tüplü LPG satış taahhüdünü, Bayilik Anlaşması ve Ek Anlaşmadan kaynaklanan taahhütlerini yerine getirebilmesi amacıyla; Bayi’nin Bayilik Anlaşması ve Ek Anlaşma ile üstlendiği taahhütlerini, edinimlerini ve LPG alım taahhütlerini tam olarak yerine getirmesi ikmal etmiş olduğu tüplü LPG bedelleri ile diğer ödemelerini tam ve süresinde yapması, yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak faaliyette bulunması şartıyla, öncelikle Bayinin cari hesap ve kredi borçlarına mahsup edilmek ve her yılın sonunda eşit taksitler halinde (Toplam 5 taksitte) geri ödenmek üzere8Borç olarak), Bayinin, Ek Anlaşmanın imzalanması ve ek anlaşmada yazılı teminatın verilmesinden sonra 64.000,00 TL tutarında “finansal destek” vermeyi kabul ettiği,” görülmektedir. Bu düzenlemeye göre, davacı tarafça davalıya verilen finansal desteğin, davalının cari hesabından düşüleceği, davacı tarafça davalının cari hesap borcu bulunduğunun iddia edilmediği ve davalının eksik de olsa yaptığı alım miktarlarına göre sözleşmenin devamı süresine tekabül eden üç taksitinin ödendiğinin kabul edilmesi gerektiği, İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda da aynı hususa temas edilerek davacının kalan iki yıl için 25.600,00 TL talep edebileceğinin tespit edildiği görülmektedir. Davalı vekilinin cevap dilekçesindeki, bu bedelin davacının bulundukları bayilik bölgesinde satışlarını artırmak amacıyla alındığı, bedelin satışların artırılması için kullanılmış olup, bu şekilde davacının da karının olduğunu beyan ettiği ve taraflar arasındaki ek sözleşmede düzenlenen finansal desteğin veriliş amacına göre, sözleşmenin feshi nedeniyle tespit edilen bu miktarın davalı tarafça ödenmesi gerektiği, aksi halin sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceği göz önünde bulundurularak, tespit edilen 25.600,00 TL finansal destek bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususu bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesi ile; “1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih ve 2014/134 Esas 2018/1378 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 25.600,00 TL finansal destek bedelinin 17/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, Davacı tarafın kar mahrumiyeti, cezai şart talebi ile tüp, dedantör ve ariyet olarak verilen diğer demirbaşların iadesi, aksi halde cezai şart ödenmesine yönelik taleplerinin reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11/01/2023 tarih 2021/5433 Esas2023/183 Karar sayılı ilamında; “1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2.Davacı taraf dava dilekçesinde, taahhütnamede belirtilen kâr mahrumiyetini ve ek anlaşmada belirtilen 50.000,00 USD cezai şartı ayrı ayrı talep etmiştir. Ancak taahhütnamede, kâr mahrumiyeti kalemi aynı zamanda cezai şart olarak öngörülmüş olup davacının kâr mahrumiyeti altında cezai şart veya diğer cezai şarttan birini talep edebileceğinin göz önüne alınması gerektiğinden Mahkemece yapılacak iş, davacıya hangi cezai şart kalemini talep ettiği açıklattırılıp bunlardan tercih edilen birinin değerlendirilmesidir. Ayrıca kabule göre, taahhütnamede yer aldığı üzere anlaşmanın sonunda toplam talepte bulunulabileceği belirtildiğinden bu hususun da değerlendirilmemiş olması doğru görülmemiştir. 3.Davacı, Ek Anlaşma’nın “Ek Anlaşmanın Feshi” başlıklı IV. maddesi kapsamında destek priminin tamamını talep etmekte, davalı ise finansal destek prim bedelinin talep edildiği kadar olmadığı ve 50.000,00 TL olduğunu savunmaktadır. Bu husus da değerlendirilmeden oranlama yapılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile; “1.Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,” karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından celse arasında sunulan 24/07/2023 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği, feragat beyanları doğrultusunda karar verilmesinin talep edildiği belirtilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosyanın incelenmesinde, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih ve 2014/134 Esas – 2018/1378 Karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu ve dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, dosya Yargıtay bozma ilamı sonrası istinaf incelemesi aşamasında iken celse arasında 24/07/2023 günü sunulan dilekçe ile davadan feragat ettiklerini beyan ederek, beyanları doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Dosyanın incelenmesinde davadan feragat eden davacı vekili Av. …’ın dosyada bulunan ve davacı tarafından kendisine verilen Ankara 69. Noterliği’nin 26/01/2021 tarih ve …yevmiye nolu vekaletnamede ” davadan ve temyizden, kanun yollarından feragate” yetkili olduğu görülmüştür. Davalı vekili Av. … tarafından, 27/07/2023 günü UYAP sistemi üzerinden dairemize sunulan dilekçe ile taraflar arasındaki haricen yapılan sulh sebebi ile davacı yanın feragatini kabul ettikleri, davanın feragat sebebi ile reddine karar verilmesi talep edilerek, herhangi bir vekalet ücreti talepleri olmadığı bildirilmiştir. Davadan ve kanun yolundan feragat edilmesi halinde, öncelikle davadan feragatin dikkate alınması gerekir. HMK’nın 307. maddesi ile düzenlenen feragat davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olup hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir ve vardığı anda hüküm doğurur. Bu nedenle istinaf ve temyiz aşamalarında da davadan feragat edilmesi mümkündür. Davacı tarafın; Yargıtay’ın bozma ilamı sonrası, dosyanın dairemize intikal ettiği ve Yargıtay bozma ilamına uyulup uyulmayacağına yönelik değerlendirme aşamasında davadan feragat etmiş olması nedeniyle, feragat ulaştığı andan itibaren hüküm doğurup davayı sona erdirdiğinden, başkaca yargılama işlemi yapılmaksızın HMK’nın 310/2 maddesi uyarınca davanın feragat nedeniyle reddine, davalı vekilinin yazılı beyanı doğrultusunda davalı lehine yargılama gideri/ vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Harçlar Kanunu gereğince, dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85.TL istinaf karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 3.199,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.929,70 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi olmadığına yönelik yazılı beyanı doğrultusunda davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,5-Kullanılmayan gider avansı varsa karar talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, karar harcının talep halinde iadesine,7-Taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 8-Davalı vekilinin yazılı talebi doğrultusunda, davalı lehine Bölge Adliye Mahkemesi’nde yapılan duruşmalar yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Kullanılmayan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dair olarak, taraf vekillerinin yokluğunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2023